• Sonuç bulunamadı

3 .1.POSTMODERNİZMDEN PRAGMATİZME GEÇİŞ: RORTY Analitik felsefe içinde yetişip, kıta felsefesine doğru yönelmesinin yanında,

3.2. RORTY’NİN PRAGMATİZMİNİN YANKILARI

3.2.1 LİBERALİZM AÇISINDAN: RORTY

Tarihin sonu yaklaşımına alternatif olarak, Rorty liberalizmi, evrensel anlamda geçerli bir kuram olarak temellendirmek yerine, ona tarihsel ve kültürel benzerlikler taşıyan ve ortak bir dili konuşabilen belirli bir topluluk için geçerlilik kazandırmaktadır.

Richard Rorty, postmodern liberalizm kuramını, üç temel unsuru kullanarak şekillendirmiştir. Bunlar; “olumsallık (contingency)”, “ironi” ve “dayanışma”dır.

Rorty, bu kuramla, liberal toplumların yeni bir yapılanmaya duyduğu gereksinimin altını çizmektedir. Rorty'nin önerdiği bu yapılanma kapsamında, demokratik özgürlükler ve bireysel mükemmellik, daha çok desteklenmeli, topluma hükmeden mutlak ve kesin değer yargılarından kaçınılmalı, tarihsel olumsallık bilinci çok iyi anlaşılmalı ve toplum acımasızlık ve işkence gibi kısıtlayıcı öğelerden tamamen kurtulmalıdır.211

Rorty, ortaya koyduğu sert kamu-özel alan ayrımı ile liberalizmin değerlerinin yığın ve birey düzeyinde nasıl ve ne derece sahiplenilebileceğinin araştırıcısı olmuştur. Bunun da, kişinin sahiplendiği değerlerin, tarihsel bir mükemmelleşmenin ya da kültürel bir hiyerarşinin sonucu olarak değil, olumsal ya da tesadüfi olduğunun farkına varıp, bu değerlerin eleştirilebilmesinde yattığını görmüştür. Dolayısıyla liberalizmi, söz dağarlarına; söz dağarlarını, olumsallığa;

olumsallığı da ironiye bağlamıştır. Rorty, bu şekilde bir yandan çağımızın baskın dinamik ve çok yönlü liberalizminin işleme mantığına uyan diğer yandan onu eleştirip dönüşüme uğratabilen bireylerin kurduğu, bir liberal cemaat ve liberal kültür arayışında olmuştur.

Rorty, en az liberalizmi savunanlar kadar renkli, girift ve derin kuramlarla bağlantılı bir entelektüel heyecanla liberal demokrasi savunması yapmaktadır. Ancak bunu yaparken, liberal felsefe ile liberal demokrasiyi farklılaştırmakta, siyasi liberalizme sahip çıkarken liberalizmi felsefi ve kuramsal köklerinden arındırmakta, aydınlanma ve kantçı ahlakçılığı hedef almakta, genel liberal siyasi gelenekten farklı bir yol izleyerek postyapısalcılıktan ve pragmatizmden beslenmekte ve nihayet temelcilik karşıtlığıyla, olumsallığı birleştirebilen ironik kahramanlarla dolu bir ütopyanın peşine düşmektedir.212

211 Erman Kaplama “Rorty’de Kamusal-Özel Alan Ayrımı”

http://www.foreignpolicy.org.tr/arkaplan/eksensiz.html

212 Koray Tütüncü Richard Rorty’nin Liberalizm Üzerine Doğu Batı Dergisi Mayıs Haziran Temmuz Yıl 2013 s. 65-108

77

Rorty, postmodernizmin meta anlatılara karşı koyduğu şüpheci tutumu, kavramların, nedensellikten ziyade olumsallığı üzerinde durarak pekiştirmiştir.

Böylece, aydınlanma ya da ödev etiği gibi göreceli evrensel söylemlerin yerine yerele uyarlanabilecek bir şema oluşturmuştur. Yaklaşımı, farklı düşünürlerce nihilist ve ütopik bulunmuşsa da o, hem liberal gelenek içinde önemli bir özgünlüğe, hem de liberalizmin karşıtı çevrelerin de takdir ettiği felsefi bir derinliğe ulaşmıştır. Böylece, onun çalışmaları, liberalizmin çağımızda yaşamakta olduğu iktisadi verimlilik ile sosyal verimsizlik arasındaki karşıtlığı çözmekte, önemli işlevler üstlenebilecek yapıda görünmektedir.

Rorty, kuramların geçerliliğini sınayan nihai bir hakikat arayışına perde indirmiştir. Herkes için geçerli bir Arşimed noktası yerine, coşkulu bir biçimde

“uzlaşı” ve “özneler arası dilayog”u esas almıştır.213 Böylece, liberalizmin gerektirdiği ahlaki çoğulculuk konusunda da, avantajlı bir konuma geçiş yapmış olmaktadır. Rorty’nin postmodern burjuva liberalizminde, esnek ve dinamik bir iletişim ortamı sağlanarak, hem çağımızın ruhuna uygun, hem de güncel sorunlara yönelik çözüm potansiyeli taşıyan bir toplumsal mekanizmanın betimlendiği görülür.

Rorty’nin liberalizm çerçevesinde ele aldığı bireyler, hem kendi değerlerinin olumsallığının farkında olan, hem de toplumun kendilerine aşıladıkları değerlerin ironisini yapabilen üyeler olduklarından, ironi ve söz dağarlarının üzerinde durmak gerekmektedir. Fenomenolojinin ikiliklere ve aşkıncı yaklaşımlara getirdiği eleştirilerle beslenen bir yaklaşım sunan Rorty, toplumların güncel sorunlarıyla uğraşan bir felsefe formu geliştirirken, bunu pragmatizmin yeniden yorumlanacağı postmodern bir liberalizm anlayışı oluşturarak başarmayı hedeflemiştir. Bu doğrultuda fenomenolojide Husserl’den, pragmatizmde ise James ve Dewey’den etkilenen düşünür, yaratıcı, dinamik ve güncel bir yaklaşım tarzı sunmuştur.214 Berardi’nin de vurguladığı üzere, tek isteği kendisini kaostan korumak için bir parçacık düzen olan insanoğlunun, 215 kendini nihai, tartışılmaz, muzaffer, eleştirilmez herhangi bir dünya görüşü ve onun söyleminin içine hapsetmesi yerine, özeleştiriyi ve ironiyi ön plana çıkarmıştır.

213 Emre Öztürk “Nesnelliğin Yükselişi ve Düşüşü: Nesnelliğin Neliği ve Mahiyeti Üzerine Tarihsel Bir Okuma” Tarih Okulu Dergisi Sayı 2019 s.846

214 Pınar Türkmen Birlik “Richard Rorty’de Liberalizm ve Dil Arasındaki İlişki” Mavi Atlas Dergisi Cilt: 8 Sayı:1 (ss.1-12) s.1-11

215 Franco Bifo Berardi Sonun Fenomenolojisi s.196

78 3.2.2 İRONİ AÇISINDAN

Bilgi ve değer bombardımanına tutulan bireyin, sığınacağı son limanı olarak gördüğü ironiyi öne çıkaran Rorty’e göre, ironici entelektüeller, zamanın ve rastlantının ötesinde yer alan bir düzene inanmayan kişilerdir. Herhangi bir olgunun olması ya da olmaması, rastlantıya bağlıdır. Bunların kesin kurallar, doğa yasaları tarafından önceden belirlenmişliği yoktur. Doğa bilimleri dahi rastlantısallıktan tümüyle arınmamışken, sosyolojik bir yasanın toplumsal olgu ve olayları belirlemiş olduğu asla düşünülemez.216

İroni, asıl söylenmek istenen anlamın, kullanılan sözcüklerin ifade ettikleri anlamla karşıtlık içinde olduğu, mecazi bir kullanım biçimidir. İğneleme (alay) biçimindeki ironi, düşmanca bir tutumun ifadesi olabilir. Kimi zaman, şaka yapanları, (ironiye ''dâhil olanları'') alay edilenlerden, (yani, ironiyi anlamayanlardan) ayıran şakalarda, ironiye yaygın olarak başvurulur. İroni, sıklıkla, (kendimiz "de dahil olmak üzere) olayları çok ciddiye almama ya da en azından yüzeysel değeriyle ele almama talebini içerir. Mevcut postmodern ''halet-i ruhiye''nin en belirgin özelliği ironik, yansız, öz bilincidir. Umberto Eco postmodernizmi, bizim için önem taşıyan umut ve inançlarımızı bir kenara bırakamayacağımız, ama, aynı zamanda, bunları kayıtsız şartsız ya da samimiyetle benimseyemediğimiz bir tavır olarak niteler.

Richard Rorty, Olumsallık, ironi ve Dayanışma' da, ''liberal ironici'' tipini tanımlar ve kullanıma sunar. ''İroniciler'', inançlarının olumsallığını üstlenirler; ''liberal ironiciler'' üstlendikleri bu inançlar arasında, ''ıstırabın azalacağına dair umutlar''ın da yattığının farkındadırlar.217

Çağımız, farklı bakış açılarıyla analiz edildiğinde, bir açıdan ideolojisizliğin, yani ortak bir söylemin yoksunluğunun, damga vurduğu, öte yandan baskınlığıyla küresel liberal kapitalist sistemin herşeye ve heryere egemen olduğu bir dönem olarak tasvir edilebilir. Aynı anda, hem bu kadar baskın, hem de bu kadar söylemsiz bir dünya görüşüyle karşı karşıya olduğumuz günümüz dünyasında, bu söyleme renk, heyecan ve derinlik katacak “ironi” gibi kavramlara ihtiyaç duyulması, kanımızca kaçınılmazdır.

216 Mustafa Uluçakar “Richard Rorty Üzerine Bir Değerlendirme” H.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2014, s. 229-247 s.5

217 Chantal Mouffe, “Yapıbozum, Pragmatizm ve Demokrasinin Siyaseti” Yapıbozum ve

Pragmatizm Derleyen Chantal Mouffe Çeviren Tuncay Birkan İletişim Yayıncılık İstanbul 2016 s. 11

79

Rorty, ironiyi sağduyu dediği şeyin karşıtı olarak tanımlamıştır. O’na göre, sağduyulu konuşmacılar, kendi formülasyonlarının, varolan tek gerçekliği, yani diğer bütün söz dağarcıklarının aslında aramakta olduğu gerçekliği, olabildiğince yakaladığını varsaymaktadırlar. Sağduyulu konuşmacılar, alternatif söz dağarcıklarını kendilerininkinden ayrıldığı ölçüde, kendi söyledikleri şeyin aynısını söylemeye çalışanların, kusurlu ya da ilkel çabaları olarak görürler. Öte yandan ironiciler, bu türden temellere sahip olunmayacağının farkındadır. İronici kişi, “en merkezi inançlarının olumsallığıyla yüzleşebilen” kişidir.218 Rorty, ortaya koyduğu bu ironi kavramıyla, hem Husserl’in geliştirdiği yaşama dünyası kavramının içerdiği solipsizme düşme tehlikesine karşı bir önlem almış, hem de Lyotard’ın önerdiği meta anlatılara karşı kuşkucu olma tavrını geliştirmiş olmaktadır. Husserl’in önerisiyle birinci kişi deneyimine tutunan bireyin, kendini dış dünyaya veya öteki deneyimlere kapamasının önlenmesi ve Lyotard’ın postmodernizminin nihilizme dönüşmesinin önüne geçilmesi hususlarında, Rorty’nin olumsallıklarıyla yüzleşen liberal ironicileri, işlevsel bir toplumsal gerçeklik inşasında önemli roller üstlenebilecektir.

Rorty’nin siyaset felsefesinde, diyalog kurma, zulme karşı durma ve duygudaşlık geliştirme, kilit kavramlar olarak değerlendirilebilir. Bu kavramların yerli yerince anlaşılabilmesi ve uygulanabilmesi için, iletişim kaçınılmaz derecede önemlidir. Rorty de, “rasyonelliğin bir yeti olmadığını, bilakis rasyonelliğin basitçe diyalog kurmaya darbe vurmak yerine, ortak sözcük kullanımına gönüllü olmak demek olduğunu” belirtmiştir.219 Diyaloğa açıklık, ikna etme ve edilebilme ihtimallerinin kabullenilmesini içerdiğinden, Rorty’nin kendi değerlerinin ayrıcalıklı olmadığını kabullenmiş bireyleri, düşünürün istediği diyaloğun geliştirilmesi konusunda ironileri ve özeleştirellikleriyle önemli bir yer işgal etmektedir.

Husserl’in, gelenekten memnun olanlarla, yenilik destekçilerinin siyasal arenada çatışacaklarını öngörmesi gibi, Rorty de kendi değerlerinin ironisini yapabilenlerle, yapamayanların çatışmasını öngörmüş; bu doğrultuda Husserlyen özümsemecilik ve Rortyci özelleştirellik ortak paydada buluşmuştur. Böylece, insanların çevresindekilerle birlikte, etki altında kalmadan adil bir yaşam biçimi üzerinde bir daha düşünmelerini sağlayacak iyi yaşam kümeleri oluşup, genişleyebilecektir. 220

218 John Owens “İroninin Yaptırımları: Rorty’de İroni Otonomi ve Olumsallık” Cogito sayı 57 yıl 2008 s.197, 198

219 Richard Rorty “Bela Egyed’e Yanıt” Cogito Dergisi Tragedi./ Odak: Rorty’nin Ardından Sayı 54 Bahar 2008 s.277

220 Franco Berardi Sonun Fenomenolojisi s.101

80 3.2.3. SÖZ DAĞARLARI AÇISINDAN

Söz değerlerinin dogmalaşmaması açısından, göz önünde tutulması gereken şey, geçişkenlik ve duygudaşlığın gerekliliği ile söz dağarcığımızın, inanç sistemlerimizin ve değerlerimizin rastlantısallığıdır. Bu nedenle de, bunların, evrensel felsefi ölçütlerin birer türevi olmaları mümkün değildir. Toplumları birleştiren, insan birlikteliğini mümkün kılan, işte bu esnek yaklaşımların varlığıdır.

Rorty, insanların yaşarken kazandıkları deneyimler doğrultusunda oluşturup, hayat boyu yararlandıkları kelime öbeklerini ve anlam odaklarını “Söz Dağarları”

olarak adlandırmaktadır. Düşünüre göre, kişiler bu söz dağarlarıyla kendi kendilerini özdeşleştirmekte ve diğer insanlara göre özgünleşmektedirler. Her insan, kendi söz dağarının eleştirisini yaparken, “İronist Birey” niteliği kazanmaya başlamaktadır.

Rorty’nin baktığı noktadan ele alındığında, hiç kimsenin edindiği söz dağarı, başka bir kişinin söz dağarından daha üstün daha mantıklı, ya da daha gerçekçi görünmemektedir. Liberal ironici bireyler, hem kendi söz dağarlarına, hem de başka kişilerininkilere aynı şüphecilikle ve aynı eleştirel bakıç açısıyla bakabilmektedirler.

Nesnel ve evrensel merkezi bir eylem arayışından sıyrılıp, özel ve özerk bir kişisel gelişim yolu arayışındaki bireyler, kendi söz dağarını özgünleştirme ve bu anlam birikimi sayesinde özgürleşmenin peşindedir.221 Rorty’nin bu perspektifi, ideolojilerin güç kaybettiği, adanmışlık içeren düşünsel davaların zayıfladığı çağımızda, oluşan dayanışma ve düşünce üretme temalı anlam boşluğunun doldurulmasında, sivil ve özgürlükçü insiyatiflerin oluşturulması açısından, önemli işlevler sunmaktadır.

Rorty, böylece çağımızın bilgi toplumundaki enformasyon kirliliği, yapay gündemler, yığınsal doktrinasyonlar, verimsiz polemikler, yıkıcı tartışmalar arasında kalan bireyin, hem kendisini, hem de çevresini eleştirel biçimde analiz edebildiği bir siyasal atmosferin kuramsal zeminini oluşturmuştur. Rorty’de, dil dışı dünyayı temsil etme girişimi, bir vokabüleri (söz dağarcığı) seçme sorunudur ve bu anlamı bulgulamaktan çok anlamı yaratmaktır, dolayısıyla mevzu gerçekliği bulmaktan çok onu icat etmektir. 222 Rorty’ye göre, dünyanın tek ve doğru bir tanımını yapabileceğimiz ortak bir dil yoktur. Konuşmamızın içinde formüle ettiğimiz, farklı

221 Sezai Çınar Özkan “Richard Rortyde Kamusal Özel Alan Ayrımı ve Eleştirisi” FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi (2017 ) s.58 59

222 Novitz David “Metaphor, Derrida And Davidson” The Journal Of Aestehetics And Art Critism Sonbahar 1985 s.106dan Aktaran Taylan Altuğ Postmodern Dil Durumu Felsefe Tartışmaları 19.kitap Felsefe Tartışmaları Dergisi s.16

81

söz dağarcıkları ve farklı dil oyunları dünyayı farklı şekillerde tasvir eder. Örneğin, enerji, kütle gibi kelimeleri içeren Newton’un söz dağarcığı dünyayı töz, nitelik, madde biçim gibi kelimelerden oluşan Aristoteles’in söz dağarcığında daha kolay açıklamamızı ve anlamlandırmamızı sağladığı için tercih edilmiştir. 223Yoksa bu dünyanın keşfedilmeyi bekleyen dilinin, Newton tarafından keşfedildiği anlamına gelmez. Hakikat, dünyanın kendisine başvurarak keşfedebileceğimiz bir şey değildir.

Hakikat, tıpkı adalet, iyilik, güzellik gibi konuşulan, dil ya da söz dağarcığı tarafından yaratılan bir şeydir. Farklı söz dağarcıkları, farklı hakikat anlayışları yaratırlar. Bu yüzden Rorty’ye göre, dili, bizi, içimizde bir yerlerde keşfedilmeyi bekleyen özgül bir doğaya sahip benlik ile gerçeklik arasında ilişki kurmaya muktedir kılan bir araç olarak görmekten vazgeçmemiz gerekmektedir.224

Rorty’nin yaklaşımı, hem dilin işlevselliğinin sınırlarını belirlemesi, hem de kullanılan söz dağarcıkları arasında geçiş fikrini ortaya atması açısından, somut bir gerçekçilik ve demokratik bir ideal taşımaktadır. Böylece, kişiler kendi kavramsal değerlerinin ve kelimesel dağarlarının belli bir perspektifi, belli bir bakış açısını yansıttığını benimseyerek ötekinin, diğerinin, başkasının söz dağarlarının da kendi içinde bir bakış açısı ve değer taşıdığını kabul edecektir. Bu sayede kişi, sadece kendi söz dağarının içine hapsolmak yerine, farklı perspektiflerden bakma yeteneği kazanabilecektir. Husserl’in, birinci tekil kişi deneyimine tutunan bireyi, postmodernizmin meta anlatıların etkisine karşı kurduğu kalkanı altında, algısını muhafaza etmektedir. Bu korumanın altında, kişi deneyimlerini, olguya, yani toplumsal gerçekliğe dönüştürürken, en işlevsel ve ortak şekilde kabul edilmeye en müsait söz dağarıyla kendini ifade etmektedir. Bu yaklaşım, demokrasinin tabanını genişletici ve kamuoyunun etkisini arttırıcı bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

Husserl’in “Her bilinç bir şeyin bilincidir” şeklinde özetlediği yönelimsellikle belirttiği gibi, her deneyimin yöneldiği bir nesne, bir konu, bir kavram bulunmaktadır. Rorty’nin her söz dağarının kendi içinde anlamlı olduğuna ve diğer söz dağarlarıyla kıyaslanmasının anlamsız olduğuna dair düşünceleri, demokratik çoğulculuk çerçevesinde Husserl ile kesişmekte, böylece Lyotard’ın şüpheyle yaklaştığı meta anlatıların tek tipçi söylemleri yerine daha esnek anlayışlar geliştirilebilmektedir.

223 Richard Rorty Olumsallık İroni ve Dayanışma Çeviren Mehmet Küçük Ayrıntı Yayınları 1995 s.27

224 Rorty Olumsallık İroni ve Dayanışma.s. 35

82