• Sonuç bulunamadı

KÖKTENCİLİK ÜTOPYACILIK

4.PRAGMATİZMDEN EKLEKTİZME

4.3. KONAÇLARIN PRAGMATİK ANALİZİ

Birey ile yığın arasında ikilemde olan konumsal açmazdakiler, mevcut dogmatik söylemleri aşmaktadırlar. İçerdikleri konumsal açmazlar nedeniyle, düşünsel alanda özgürlükçü geçinen dünyanın özgürlüğünün kağıt üstünde kaldığını ispatlamaktadırlar. Bu yönüyle konaçlar, eklektik siyasetin temel pragmatik unsurlarıdırlar. Dolayısıyla, onları diğer siyasal unsurlardan ayıran yönleri olan, ideolojik tarafsızlık, sosyolojik tabansızlık ve siyasal kararsızlık incelenmelidir. Bu doğrultuda, çağımızın postmodern ruhunun ideolojisi sayılan pragmatizm,335 özümsemeciliğe odaklanan fenomenoloji ve farklılıklara saygılı postmodernizm ile birlikte uygulandığında konaçların ideolojilerden ayrıklığı görülecektir. Bu doğrultuda pragmatizmin tarihçesi, fenomenolojik yaşam dünyalarındaki deneyimler ve postmodern söylem farklılıkları ekseninde konaçsal düzeyde incelenmelidir.

Antik Yunan’da Demokritos’un erdemli ve yığınlar tarafından da sevilen eudaimonizmi erdem ile hazzı kaynaşırma amacı gütmüş, ancak konumsal açmaz erdeme odaklı seçkinler ile hazza odaklı halk arasında oluşmuştur. Demokritos filozoflarca pek benimsenmeyen bir filozof, halk katında da sevilen ama çokça yadırganan kişi statüsünde kalmıştır. Platoncu radikallik ile statükocu halkçılık arasında ideal mesafede konum alan Demokritos eudaimonizmiyle pragmatizmin prototipini kurduğu gibi, entelektüel tavrıyla da konacın münferit unsurunu oluşturmuştur. Viktorya İngilteresi’nde ise aynı konumsal açmaz, hukuk reformu doğrultusunda genişleyen oy hakkı ile gelenekçiler arasında gerçekleşmiştir. Katı ceza huhukuna karşı reformlar geliştiren utilitaryen okulun öncüleri Bentham, James Mill ve John Stuart Mill döneminin muhalif konaçlarını oluşturmuştur. ABD’de pragmatizm sembiyotik bilimci Peirce, psikolog James ve eğitimci Dewey’in farklı boyutta tahilileri ile gelişirken, Dewey’in Türkiye Cumhuriyeti’nde de çalışmalar yaptığı bilinmektedir. Pragmatizm özelindeki açmaz hem ABD gibi küresel bir süper gücün hem de Türkiye gibi bölgesel bir hakim gücün farklı ihtiyaçlarına cevap verebilme esnekliğidir. Dünden bugüne gelişen konumsal açmazları günümüzde münferit liberal, muhalif kollektivist ve muhacir revizyonist ekseninde görebiliriz.

Bu kişiler, uygun nitelikte özgün bir siyasal yaşam felsefesi kendilerine sunuluncaya dek, ideolojik olarak tarafsız, konumsal durumda açmazda, yani konaç kalacaklardır.

335 Semih Eker “John Dewey’in Pragmatik Politik Düşüncesi ve Politikada Pratik Meşruiyet Sorunu”

Uludağ Üniversitesi SBE Kamu sYönetimi Ana Bilim Dalı Siyasal ve Sosyal Bilimler Bilim Dalı Doktora Tezi Bursa 2007 s.180

135

4.3.1. KONAÇLARIN İDEOLOJİK TARAFSIZLIĞI

Konumsal açmazda kalan insanlar, ideolojilerin tarih felsefelerine ve söz dağarcıklarına karşı kayıtsız kalmaktadır. Çünkü, kendi yaşam dünyalarında kavramsallaştırdıkları değerler ideolojilerle uyumlu olmamaktadır. Emekleri piyasa tarafından sömürülmek şöyle dursun, göz ardı bile edilebilmektedir. Ne sosyalist sistemin çarkları arasına sıkışmış, ne de kapitalizmin şeffaf ve istikrarlı piyasada işini bulmuş kalifiye işçi tanımına da uymamaktadırlar. Konumsal açmazdaki bu geniş yığınlar, günümüzde yönetsel anlamda baskın ideoloji olan liberalizm de dahil olmak üzere tüm varsayımsal yaklaşımlardan öte kendi gerçeklerinin özümsenmesine odaklıdırlar. Büyük söylemlerden öte, bir farklılık dilinin benimsenmesi gerektiren konaçlar, çoğulcuğun yaratılmasının, eşgüdümsel nitelikli işlevsel amaçlı uzlaşmaların ve sonuç odaklı yaklaşımların arayışındadır. Çünkü, Judt’ın da vurguladığı üzere günümüzde yaygın şekilde kullanılmakta olan “liberal” etiketi bazı şeyleri gizlemektedir. Kâğıt üstünde yani kuramda hoşgörülü, özgürlükçü, kişisel gelişime önem veren bir yaklaşıma vurgu yapan liberal sıfatı, iş uygulamaya gelince kişiyi yalnız bırakan, dardakine el uzatmayan, sorunları doğal süreçler olarak ele alıp çözümsüz bırakmaya meyilli tutum sergileyen bir tavıra dönüşmektedir.336 Bu da liberalizmin piyasa, özgürlükçülük, sistemlilik üzerinden vaat ettiği toplumsal istikrarın yerini yapısallaşmış kaosa ve çözümsüz kalmış sorunlara bırakmaktadır.

Günümüzde toplumdan farklılaşmanın esas olduğu üst yapı ile toplumsal benzeşmenin esas olduğu altyapı arasında bir uyumun, küresel bir gereksinim olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Dolayısıyla bu karmaşık siyasi atmosferdeki kişi, bilgi yağmuru ve toplumsal biçimlendirmenin öğesi konumundaki “münferit” kavramına dönüşmektedir. “Münferit” kişiye muhatap olarak, ideolojik çatışmaların ve hizipsel kamplaşmalardan kaçan “muhacir” kesim ve bu belirsiz atmosferde alternatif arayışında bulunan “muhalif” grupların başlatacağı üçlü diyalog (triyalog) ideolojiden öte sağduyulu bir anlayışla harekete geçip değişim için seferber olacaktır.

Günümüzde tarihin sonunu öngören liberal yaklaşımının ötesindeki yenilikçi yaklaşımların ortaya konması isteniyorsa bu ancak “ihtimal dahilinde olana direnilerek kaçınılmaz olanı askıya alınmasının mümkün olacağı” kabullenilerek sağlanabilir.337 Bu direnmelerin en önemlisi, tüm ideolojilere karşı tarafsız kalmaktır.

336 Tony Judt Kötülük Kol Gezerken s.15

337 Franco Bifo Berardi Sonun Fenomenolojisi s.17

136

4.3.2. KONAÇLARIN SOSYOLOJİK TABANSIZLIĞI

Konaçlar, aynı inancı taşıdıkları kişilerle ve onlarla olan ortak kültürleriyle dahi sosyolojik çözümlemeyi geçersiz kılan çeşitli kopuşlara sahiptir. Bazı ortak mağduriyetleri birlikte yaşasalar da muhalefet ettikleri konuların farklılığı yaşam tarzlarının değişkenliği bu ortakl mağduriyetleri aşmaktadır. Dolayısıyla karşı oldukları şeye yönelik ortak redleri yerine hayal ettikleri alternatif konusunda sosyolojik farklılıkları öne çıkmaktadır. Böylesine farklı düşünceli insanlar bilinçli bireylere ufalanamayacak kadar tortulaşmış ancak toplumsal bir yığın olamayacak kadar da ufalanmıştırlar. Yani konaçlara tekil bir toplumsal taban tanımlanamaktadır.

Kişinin toplumsal yabancılaşmasının siyasetten uzaklaşmayı, bunun da demokrasi açığını doğurduğu günümüz siyasal konjonktüründe, seçimden seçime siyasete katılan kamuoyunun, 4-5 yılda bir yaşadıkları sözde demokrasi şöleni, siyasetin genel önyargılar, uzmanlaşma, hizipleşme, diyalogsuzluk vb. güncel sorunları nedeniyle eğreti ve yetersiz kalmaktadır. Bu yabancılaşma, günümüz modern toplumunun en önemli sorunlarından biridir. Yabancılaşma, bireysel boyutta olduğu gibi siyasal alanda da kendini gösteren bir hadisedir. Modernleşme ile birlikte teknolojik olanakların gelişmesi, otomasyonun artması, insanın yabancılaşmasında etkili olmuştur.338 Gelişen teknolojinin iletişim alanındaki tahakkümünün yansıması olarak sosyal medyadaki siber zorbalıklar ve düşünsel kamplaşmalar artmıştır.

Bunların ötesine geçebilmek için kendi toplumunun, kendi yığınının, kendi kliğinin hataları sorunları ve eksiklikleriyle yüzleşebilmiş konaçlara ihtiyaç duyulmaktadır.

Konaçlar kendilerini sosyolojik tabanlarından soyutlayarak seslendikleri birey, toplum ve kültürde kendi eksikliklerini bulma gayretine kanımızca ancak fenomenolojik öz, postmodern söz ve pragmatist iz üçgeninde kavuşabileceklerdir.

Günümüzde büyük söylemlere, tek tip gerçeklik anlayışına ve evrensel iddialara çeşitli eleştiriler getiren fenomenoloji, postmodernizm ve toplumsal inşacılık gibi anlayışlara özellikle toplum bilimlerinde giderek artan bir ilginin olduğu görülmektedir. Bu yaklaşımlar, daha geniş bakış açıları sağlayabilmektedir.339 İdeolojinin radikal, sosyolojinin ise pasif tutumuna karşın, felsefenin bu ikisine göre daha sağduyulu bir yaklaşım sunması, konaçlara aradıkları çözümü verebilmektedir.

338 Özcan Sever “Bireysel Toplumsal Vesiyasal Boyutlarıyla Yabancılaşma” Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi , 3 (3) s. 19

339 Tim O’leary “Managing Bsiness Change Projects: A Social Practice Persective” Southampton Übniversitesi Hukuk Fakültesi, Yönetim Bilimi Doktora Tezi 2010 s. 143

137

4.3.3. KONAÇLARIN SİYASAL KARARSIZLIĞI

Konaçlar, bir partiyi desteklemek ya da bir partiye muhalefet olmaktan ziyade siyasal konjonktüre göre şekillenen siyasal reflekslere sahiptirler. Göçmenlerin bir ülkeyi sığınılacak geçici bir liman olarak görüp başka bir ülkeye kalıcı yerleşmeyi amaçlaması, onlarda pasif siyasal kararsızlıklar yaratmıştır. Muhalif bireylerin oy verirken pusulada bütün partilerin üstüne mührü basması ise daha aktif bir siyasal kararsızlık biçimi olarak görülmektedir.Apolitize yalnız bireylerse nötr kararsızlardır.

Ülkemizden somut örnekler verecek olursak, iktidar partisinin sağladığı liberal dönüşüm irdelenebilir. Bu liberal dönüşüme muhalefet partisinin karşı çıktığı bilinmektedir. Meclisteki milliyetçi parti ise, iyasal destek açısından iktidara yakınken önerdiği ekonomik yardımlaşma modelleriyle muhalefetin görüşüne yaklaşmaktadır. Bu partilerin üçü de önemli siyasal misyonlara sahiptir. Bu üç partili ortamda, seçim sistemindeki tek oyun kritikliği iyice artmaktadır. Seçmen, her seçim farklı partiye oy verip savrulmakta, ya da tek partide ısrar edip kutuplaşmaktadır

Siyasal bilinçten uzaklaşma, özellikle konaç analizinde ayan beyan ortaya çıkmaktadır. İnsanların, 1990’lar sonrasındaki seçmenlerin çevrelerinde örnek alacakları tek bir emsal demoratik tavır, katılacakları hiçbir toplumsal tartışma yoktur. Peşine düşecekleri bir hedefin olmadığına, köklü değişimin geçmişte kaldığına inandırılmıştır. Ancak bilinçli yurttaş olarak muhalefet görevleri de vardır.340 Dolayısıyla, muhalefetin radikalleşmesi, göçmenlerin çaresizliği ve iktidardaki siyasi kararsızlık sürmektedir. Toplumsal sorunlara bakıldığında kanlı diktatörlüklerle, sözde ileri demokrasiler elele dünyayı, yaşanmaz kılmaktadır.341

Güce körü körüne tapıcılık, gereksiz muhalefet yapıcılık ve bu ikilemin mağduru olanların yaşadığı ktlelerin yaşadığı göç olgusu çağımıza damga vuran üç temel fenomendir. Bunlardan salt ilkine yoğunlaşan kibirli liberalizm de, sadece ikinciye seslenen kindar sosyalizm de üçüncü öğe olan göçmen olgusunu dışlamaktadır. Bu nedenle, hem bir kültürel genişleme, hem de insani bir derinleşme fırsatı olarak görülebilecek göç hareketleri ötekileştirilmekte ve göçmenler adeta canavarlaştırılmaktadır. Bu da sorunları oldubittilerle çözmeye çalışan sağın ve radikal yıkımlar pahasına idealizmi savunan solun ortak çaresizliği olarak kayıtlara geçmektedir., konaçları (yani yalnızları yabancıları ve yolcuları) siyasal kararsızlığa itmektedir.

340 Tony Judt Kötülük Kol Gezerken s.142

341 Fikret Başkaya Çığırından Çıkmış Bir Dünya Özgür Üniversite Yayınları Ankara 2004 s.314

138