• Sonuç bulunamadı

3. KİRALANANIN AİLE KONUTU OLMASI DURUMUNDA KİRA SÖZLEŞMESİNİN BİLDİRİM YOLUYLA

3.2. A İLE K ONUTUNUN M EVCUT O LMASI

3.2.1. Aile Konutu Kavramı

Aile konutu kavramı ilk kez TMK madde 194 ile hukuk hayatımıza girmiştir.

Sadece 194. maddesinde değil, TMK’ nın diğer birçok maddesinde de aile konutundan söz edilmiştir. Fakat ne TBK’ da ne de TMK’ nın maddelerinde aile konutunun tanımı yapılmamıştır. Sadece madde 194’ün gerekçesinde aile konutundan şu şekilde bahsedilmiştir; “Aile konutu eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı, anılarla dolu bir alandır.” Madde de tanım yapılmaması nedeniyle doktrinde aile konutu kavramına yönelik birbirinden farklı tanımlama yollarına gidilmiştir. Genel anlamda aile konutu, öncelikle konut işlevi niteliğini taşıyan, eşlerin anlaşarak yaşamsal ve sosyal

270 Akgün Akay, a.g.e., s. 32.

271 Faruk Acar, Aile Hukukumuzda Aile Konutu, Mal Rejimleri, Eşin Yasal Miras Payı, 5. b., Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2016, s. 43-44; Şükran Şıpka, Aile Konutu İle İlgili İşlemlerde Diğer Eşin Rızası, 2. b., İstanbul: Beta Basım, 2004, s. 87-88; Ahmet M. Kılıçoğlu, Aile Hukuku, 4. b., Ankara:

Turhan Kitabevi, 2019, s. 191.

84

faaliyetlerini yapabildikleri ve hatta eylemli haliyle birlikte yaşadıkları, ailenin barındığı yerdir272.

Fesih için eşin rızasının aranmasının şart koşulduğu gerek TBK madde 349’un gerekse TMK madde 194’ün, uygulanabilmesi aile konutunun varlığını gerektirmektedir. Hükmün uygulama alanı öncelikle konutun varlığını273, akabinde eş ve dolayısıyla ailenin söz konusu konutta barınmasını gerektirmektedir. Konut kavramını, çalışmamızın önceki bölümlerinde açıkladığımız üzere274, insanların dinlenebildiği, tehlikelerden korunduğu, özel hayatını sürdürdüğü yer şeklinde ifade edebiliriz. Aile ifadesinden ise TMK madde 185 anlamında yasal bir evlilik birliği275 ile oluşmuş aile anlaşılması gerekir. O yüzden evlilik birliği içinde olmayan kişilerin beraber yaşadıkları yer, TMK madde 194 anlamında aile konutu niteliği taşımayacaktır. Örneğin birkaç arkadaşın ailelerin uzak yaşadıkları ev yahut evlilik dışı beraberlik için tutulmuş ev, aile konutu değildir276.

Karavan gibi taşınır yapıların aile konutu olması durumunda, TBK m.349 hükmünün uygulama alanı bulup bulmayacağı konusunda, doktrinde dayanakları farklı olmakla birlikte aile konutunun mutlaka taşınmaz olması gerekmediği konusunda görüş birliği bulunmaktadır. Farklı dayanaklara sahip olan görüşlere değinmek gerekirse; bir görüş, TBK m.349’un lafzında “…kiralanan taşınmazın…”

demek suretiyle, hükmün uygulama alanı taşınmazlar ile sınırlanmış olsa da, aile konutu söz konusu olduğunda bu hükmün geniş yorumlanması gerektiğini

272 Muzaffer Şeker, “İsviçre Hukukunda Aile Konutunun Boşanma Halinde Aile Konutuna İhtiyaç Duyan Eşe Mahkeme Kararı İle Tahsis Edilmesi ART. 121 ZGB”, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Y. 2007, C. XI, S.1-2 (Haziran 2007), s. 474; Ayanoğlu Moralı, a.g.m., s. 3445;

Şıpka, a.g.e., s. 72; Acar, Aile, s. 18; Turgut Akıntürk ve Derya Ateş, Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku, C. II, 22. b., İstanbul: Beta Basım, 2020, s. 121; Mehmet Erdem, Aile Hukuku, 2. b., Ankara:

Seçkin Yayıncılık, 2019, s. 221; Ahmet M. Kılıçoğlu, Türk Medeni Kanunu’nda diğer Eşin Rızasına Bağlı Hukuksal İşlemler ve Yasal Alım Hakkı, 1. b., Ankara: Turhan Kitabevi, 2002, s. 8-9; Bilge Öztan, Aile Hukuku, 6. b., Ankara: Turhan Kitabevi, 2015, s. 298; Kılıçoğlu, Aile, s. 190; Yavuz, Acar, Özen, Özel Hükümler, s. 640, Murat Doğan, “Medeni Kanunun Getirdiği Yeni Bir Müessese: Aile Konutu” Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, C.VI, S. 1-4, (Aralık 2002) s. 286.

273 Erdem, a.g.e., s. 222.

274 Çalışmamızın 1.2.2. numaralı başlığı altında incelenmiştir.

275 Söz konusu evlilik, hukuk sistemimiz tarafından kabul görmüş olmalıdır. Dolayısıyla kanunda evlilik için öngörülen şekil şartlarının da tamamlanmış olması gerekmektedir. Nazlı Hilal Çelik, Evlenmenin Hükümsüzlüğü, 1.b., İstanbul: Onikilevha Yayıncılık, 2021, s. 11 vd.

276 Murat Doğan, Aile, s. 286; Şıpka, a.g.e., s. 77-78; Gümüş, kira s. 55; Mustafa Dural, Tufan Öğüz, Mustafa Alper Gümüş, Türk Özel Hukuku Cilt III Aile Hukuku, 16. b., İstanbul: Filiz Kitabevi, 2021, s. 177.

85

savunmaktadır277. Diğer bir deyişle, aile konutunun söz konusu olduğu durumlarda, TBK m.339 bağlamında bir konutun varlığı yeterli görülmelidir278. Diğer bir görüş ise, her ne kadar TBK m.349 hükmü, kanun sistematiğinde konut ve çatılı işyeri hükümleri içerisinde düzenlenmişse de bu hükmün maddi anlamda kira sözleşmesini düzenleyen genel hükümlere tabi olması gerektiğini savunmaktadır279

Ailenin barındığı yerin aile konutu olabilmesi için konut eşlerin mülkiyetinde olabileceği gibi kiralıkta olabilir. Aslında içinde yaşanılan yerin ne şekilde elde edildiğinin bir önemi bulunmamaktadır. Yani eşlerden birinin evlenmeden önceya da evlendikten sonra yapmış olduğu kira sözleşmesinin akabinde konutun, ailenin yaşadığı yer olması oranın aile konutu sayılması için yeterlidir280. Bunun istisnasını ise çalışanına kamu kurumlarınca tahsis edilen lojmanlar, yine özel şirketlerin hizmeti kapsamında çalışanına yaşaması için sunduğu evler (futbolcuya sunulan ev) oluşturmaktadır. Yine benzer şekilde kapıcının oturmakta olduğu evin, binanın ortak alanı sayılmasının bir sonucu olarak, kapıcı ve ailesinin oturması için tahsis edilmesi hali de aile konutu kavramına girmediğinden istisna kapsamındadır. Bahsedilen bu sözleşmeleri TBK madde 349, TMK madde 194 anlamında değerlendiremeyiz. Zira mevcut bir hizmet sözleşmesi nedeniyle verilmekte olan bahsi geçen taşınmazın feshinde eşin rızasının aranması demek aslında çalışan kişinin iş sözleşmesini feshetmesinin de engellenmesi anlamına gelecektir. Diğer yandan iş sözleşmesinin feshedilmesi de kullanılmakta olan konutun iadesini gerektirmektedir. Burada kişinin çalışma özgürlüğü ile aile konutundan yararlanmakta olan kişilerin menfaatinin çatışması söz konusu olacaktır. Ancak kişinin çalışma özgürlüğü öncelikli olduğunun kabulü gerektiğinden lojman vb. yapıların aile konutu hükümlerinden faydalanamayacağı görülecektir281.

Aile konutu demek eşlerin yerleşim yeri anlamını taşımamakla282 birlikte fiilen kullandıkları bir konut olması gerektiğini unutmamak gerekir. Bir başka deyişle

277 Ayanoğlu Moralı, a.g.m., s. 3444; İnceoğlu, a.g.e., s. 319-320.

278 Gümüş Kira, s. 56; Şıpka, a.g.e., s. 79; Erdem, a.g.e., s. 222; İnceoğlu, a.g.e., s. 11-12.

279 Gümüş, Kira, s. 55.

280 Ayanoğlu Moralı, a.g.m., s. 3445; Kılıçoğlu, Aile, s. 191; Şıpka, a.g.e., s. 114-116; Erdem, a.g.e., s.

224.

281 Kılıçoğlu, Aile, s. 191; Şıpka, a.g.e., s. 114-116; Erdem, a.g.e., s. 224.

282 Yargıtay 2. HD 02.02.2006, E. 2005/16473, K. 2006/799 Sayılı karar Sayılı kararında şu şekilde bir ifade geçmiştir; “Aile konutu ile yerleşim yeri kavramlarının eş anlamlı olmadığı da tartışmasızdır.”

86

ailenin yaşam merkezi o konut olmalıdır. Dolayısıyla ailenin yaşam merkezi olmayan dağ evi, yazlık, devre mülk gibi evler aslında aile konutu kapsamına girmeyecektir.

Yani ailenin birden fazla konutunun olması halinde aile konutu, bu konutlardan yalnızca biri olacaktır283. Çünkü aile konutuna tanınmış olan bazı hakların, aile kavramına verilen önemden, ailenin korunması gerektiği düşüncesinden kaynaklandığını belirtmiştik. Hal böyle iken ikincil değerde olan bağ evi gibi konutlar hem ailenin müşterek faaliyetlerini yürütmekte olduğu, yaşam merkezi haline gelmiş bir yer olmamakla birlikte hem de bu konutların kaybı da ailenin barınma hakkına müdahale anlamına gelmemektedir. Sadece dinlendikleri veya eğlendikleri bir konutun kaybı söz konusu olmaktadır. Birden çok konutun olması durumunda eşlerin karşılıklı iradelerine bakmakta fayda vardır. Bu şekilde birden fazla konut arasından hangisinin aile konutu olduğu tespit edilebilir. Sonuç olarak aile konutu tektir284.