• Sonuç bulunamadı

Diğer Eşin Sözleşmeye Taraf Olmaması Hali

3. KİRALANANIN AİLE KONUTU OLMASI DURUMUNDA KİRA SÖZLEŞMESİNİN BİLDİRİM YOLUYLA

3.5. B OŞANMA H ALİNDE K İRALANAN A İLE K ONUTUNUN D URUMU

3.5.2. Diğer Eşin Sözleşmeye Taraf Olmaması Hali

Aile konutunun boşanma sonrasında eşlerden hangisinin kullanımına bırakılacağına yönelik hukuk sistemimizde bir düzenleme mevcut değildir. Yukarıda açıklandığı üzere İMK madde 121 konuya açıklık getirmiş ve boşanma sonrasında konutta yaşamaya daha çok ihtiyaç duyan tarafın yeni kiracı olabileceğine ilişkin düzenleme yapmıştır. Kanunların oluşumu sırasında her ne kadar bu düzenleme etkisinde kalınmışsa da konu evliliğin genel hükümleri başlığı altında ele alınmış ve bu haliyle boşanma sonrasına ilişkin çeşitli soruların oluşumuna kapı aralamıştır.

Açık bir düzenleme olmamasından kaynaklı boşanma sonrasında konutun yeni kiracısının tespitine yönelik doktrinin dayanağı ile Yargıtay’ın uygulaması birbirinden farklı olmakla birlikte375 aslında temelde çocukların ve eşin korunması çabası içerisinde çözüm bulunmaya çalışılmaktadır.

Yargıtay boşanma sonrasında konutta yaşamaya devam edecek tarafın belirlenmesinde İİK madde 276/4 hükmünün uygulanmasının mümkün olduğu kanaatindedir376. Yargıtay, ilgili hükmün; “Borçlunun nesep ve sebepten usul ve füruu,

373 Şeker’e göre boşanma sürecinde konutun hangi eşte kalacağına ilişkin bir düzenleme olmadığından sorun, tarafların anlaşması ile çözülmelidir. Ayrıntılı bilgi için bknz: Şeker, a.g.m., s. 476.

374 İnceoğlu, a.g.e., s. 329; Şeker, a.g.m., s. 476; Bayburtlu, a.g.m., s. 171.

375 İnceoğlu, a.g.e., s. 326-329.

376 “..Dairemizin süre gelen içtihatlarında benimsendiği üzere boşanma gerçekleşse dahi eşlerden birisi diğerine karşı ve ona tebaen mecurda oturduğundan İİK.nun 276/son madde hükmi gereğince 3. kişi sayılamazlar. Somut olayda ilgili konutu şikayetçinin eşi 3. kişi takip alacaklısına satarak tahliye taahüddünde bulunmuştur. Alacaklı bu tahliye taahhüdüne dayanarak koca aleyhine icra takibinde bulunmuş ve onun itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiği görülmektedir. Bu nedenlerle şikayet konusu olayda İİK.nun 276/son maddesinin uygulama olanağı bulunmaktadır. Ne varki Türk Medeni Kanununun 194/l. maddesi aynen "eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini fesh edemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz" hükmünü içermektedir. Mahkemece anılan madde koşullarında herhangi bir inceleme yapılmaksızın özellikle mecurun aile konutu niteliğinde olup olmadığı hususu araştırılmaksızın eksik incelemeyle sonuca gidilmesi isabetsizdir.” Yargıtay 12.HD 20.12.2004, E. 2004/21730, K. 2004/26253 (https://www.corpus.com.tr) (E.T:01.12.2021), Benzer maddenin dayanak yapılarak somut olayın açıklandığı Yargıtay HGK. 19.10.2005, E. 2005/652, K. 2005/583, (https://www.corpus.com.tr) (E.T:01.12.2021)

105

karı veya kocası, ikinci dereceye kadar kan ve sıhri hısımları ve iş ortakları ile borçluya tebaan mecurda oturdukları anlaşılan diğer şahıslar, bu madde hükmünün tatbikinde üçüncü şahıs sayılmazlar” şeklinde düzenlendiğinden eşlerden birinin madde dayanak alınarak konutta kalmasının sağlanabileceğini savunmaktadır. Ancak boşanma işleminin gerçekleşmesinin akabinde, boşanan tarafların artık eş olmaması nedeniyle dayanak alınan madde ile tarafların sıfatı uyuşmamaktadır. Dolayısıyla her ne kadar boşanma sonrasında mağduriyet yaşanmasının önüne geçilmeye çalışılsa da sonuca giden yolda dayanak alınan hüküm isabetli bir madde olmamıştır377.

Diğer yandan doktrinin görüşüne göre de; aynı iyi sonuca varılmaya çalışılıyorsa da dayanak madde, paylaşmalı mal ayrılığı rejimi başlığı altında düzenlenmiş olan 254/4 hükmü olmalıdır378. İlgili madde “Eşler konutta kira ile oturuyorlarsa hâkim, gerektiğinde konutta kiracı sıfatı taşımayan eşin kalmasına karar verebilir. Bu durumda, kiralayanın sözleşmeden doğan haklarını güvenceye almak için gerekli düzenleme yapılmasına iptal veya boşanma kararıyla birlikte re'sen karar verilir”

şeklinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde ise madde şu şekilde açıklanmıştır;

“Maddenin son fıkrası ile eşlerin birlikte yaşadıkları konutun kiralık olması hâlinde, hâkimin, kiracı sıfatına sahip olmayan eşe kullanım hakkını verebileceği ve kira sözleşmesini bu yönde değiştirebileceği kabul edilmiştir. Burada kira sözleşmesinin taraflarında hâkim kararıyla değişiklik söz konusu olacaktır. Madde, bu durumda hâkimin, iptal veya boşanma kararıyla birlikte re’sen, kiralayanın sözleşmeden doğan haklarını güvence altına alabilme yetkisini de hükme bağlamıştır. Örneğin hâkim, kiracı tarafından verilen güvencelerin yerine, yeni eşin kiracılık sıfatının başlaması üzerine güvencenin bu eş tarafından verilmesine karar verebilir” şeklindedir. Söz konusu hüküm ile maddenin gerekçesi birlikte düşünüldüğünde hâkimin somut olaya ilişkin şartları değerlendirerek, kira sözleşmesinin tarafını değiştirebileceği, kiracı olmayan diğer eşin konutta kalmasına müsaade edebileceği görülecektir. Dolayısıyla önceki kiracının, artık kiracılık sıfatı son bulmuş olacaktır379. Bu durum gerekçe de

377 İnceoğlu, a.g.e., s.327-328.

378 İnceoğlu, a.g.e., s. 328-329; Kapusuz, a.g.t., s. 72 vd.

379 Murat Doğan, Mal Rejimi, s. 676; Kılıçoğlu ise konuya yönelik düşüncelerini; “Boşanma veya evliliğin iptalinde kiracı olmayan eşin, kiracı eşle birlikte kira sözleşmesinde taraf haline getirilmesi isabetli olmamıştır. Zira evlilik boşanma veya iptal ile son bulduğunda artık eşler kiralık olan konutta birlikte yaşamadıkları için, kiracı olmayan eşin mahkeme kararıyla diğer eşle birlikte kira sözleşmesinin tarafı olması anlamsızdır. Boşanma veya iptal ile eşler ayrı yaşayacaklarına göre, kira sözleşmesinde her ikisinin taraf haline gelmesi ve devam etmesinin mantığını açıklamak güçtür.”

106

verilen örnekten de açıkça anlaşılmaktadır. Zira örneğe göre kiraya verenin mağdur olmaması için önceki kiracı tarafından verilen güvence son bulmakta ve yeni kiracı ile yeni bir güvence verilmesi gündeme gelmektedir.

Bununla birlikte her ne kadar madde paylaşmalı mal ayrılığı başlığı altında düzenlenmiş ise de tüm mal rejimlerinde sözleşmeye taraf olmayan eşin korunması gerekmektedir. Dolayısıyla maddenin sadece düzenlendiği başlık için uygulanması mümkün değildir. Zira amaç, sözleşmeye taraf olmayan eşin boşanma sonrasında mağdur olmamasının sağlanması ise bu tüm mal rejimleri için söz konusu olmalıdır380. Kanaatimizce de açıklanan tüm nedenlerden ötürü boşanma sonrasında konutun yeni kiracısının eşlerden hangisinin olması gerektiğine yönelik var olan kanun boşluğundan kaynaklı konuya ilişkin bir düzenleme yapılana kadar kıyasen TMK madde 254/4 ‘ün uygulanması sorunların çözümü açısından daha uygun olacaktır381.

Şeklinde açıklamıştır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi madde metni gerekçe ile birlikte yorumlandığında zaten boşanan tarafların kira sözleşmesine hâkim kararı ile birlikte taraf olmadıkları anlaşılacaktır.

Kılıçoğlu da birlikte taraf olunmasının tutarlı olmayacağını ifade etmiştir. Bknz. Kılıçoğlu, Eşin Rızası s. 16, Şıpka ise bu görüşün aksine madde de hâkimin düzenleme yapabileceği ifadesi geçmekte ise de bu ifadeden hâkimin sözleşme taraflarında değişiklik yapabileceği anlamı çıkarılamayacağı görüşündedir. Bknz. Şıpka, a.g.e., s. 101.

380 Murat Doğan, Mal Rejimi, s. 675; Ayhan Uçar, “4271 Sayılı Medeni Kanun ile İhdas Edilen Yeni Bir Müessese: Aile Konutu”, Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, C.X, S.1-2 (2006), s. 415; Hekim, a.g.e., s. 127; kurşat, a.g.e., s. 96.

381 Ayanoğlu Moralı, a.g.m., s. 3458; İnceoğlu, a.g.e., s. 329.

107 SONUÇ

1 Temmuz 2012’de yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun ve 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanunu’nun yürürlükten kaldırılmasıyla kira sözleşmeleri hususunda başvurulacak tek kaynak olmuştur. Böylelikle geçmişte farklı kanunların uygulama alanı bulması ile oluşan hukuki dağınıklığında giderilmesi sağlanmıştır.

6098 sayılı Kanun öncesinde kira sözleşmeleri hep ayrıca düzenlenmeye çalışılmıştır. Hatta 1926 yılında yürürlüğe giren 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda kira sözleşmesi, adi(olağan) kira hükümleri ve ürün (hasılat)kirası olacak şekilde 2 alt başlık halinde düzenlenmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun kiracıyı korumada yetersiz kalması üzerine 01.06.1955 tarihinde yürürlüğe giren 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanun kabul edilmiştir. Ancak 6098 Sayılı kanunun gelmesiyle birlikte, hukuk hayatına dâhil olan esaslar bütünüyle değişmiş olmadığı gibi, yeni kanun 6570 Sayılı kanunun büyük ölçüde korunması sonucunda düzenlenmiştir. Mülga 6570 Sayılı Kanun’da musakkaf gayrimenkul ifadesiyle anlatılmak istenen hükümler, TBK’ da konut ve çatılı işyeri kirası başlığı altında özel olarak düzenlenmiştir.

Bununla birlikte 6570 sayılı Kanundan farklı olarak TBK’da, belediye, liman, iskele gibi yer sınırlaması yapılmaksızın tüm konut ve çatılı işyeri kiraları (konut ve çatılı işyeri olması şartıyla köylerde dâhil her yerdeki taşınmazlar) bu kanun kapsamına girmiştir. Uygulama kapsamının genişletilmesi bahsedilen hususla sınırlı olamayıp, konut ve çatılı işyeriyle birlikte kullanıma bırakılan eşyaya ve tüm kamu kurum ve kuruluşların yapmış oldukları sözleşmelere de konut ve çatılı işyeri hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir. TBK ile her ne kadar konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinin uygulama alanı genişletilmiş ise de diğer yandan uygulama alanına dair birtakım sınırlamalar da getirilmiştir. Bu sınırlamalar arasında özellikle, taşınmazın niteliğine ve kiralandığı süresine göre uygulama alanının değişiklik göstermesi, işyerinin genel kira sözleşme hükümlerine tabi olmaması için çatılı olma şartının getirilmiş olması gösterilebilir.

108

Konumuzu oluşturan ve kanunun ikinci ayrımında özel olarak düzenlenmiş olan konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinin sona ermesi hususunda kanun, iki farklı yol öngörmüştür. Bunlardan ilki ve çalışmamızın devamında ayrıntılı incelenecek olan sözleşmenin bildirim yolu ile (TBK madde 347-349) sona ermesi iken ikincisi ise dava yoluyla sözleşmenin sona ermesi şeklindedir. Bildirim yoluyla sona erme madde 347’

de hüküm altına alınmış olup, bu hükme göre sözleşmenin bildirim yoluyla sona ermesi hususu belirli ve belirsiz süreli sözleşmeler açısından farklılık göstermektedir.

Yine sözleşmenin kiracı yahut kiraya veren tarafları açısından da bildirimin yapılma usul ve süreleri değişiklik göstermektedir. Madde de sona erme şekli olarak bildirim gösterilmiş ise de hukuki niteliğine madde metninde değinilmemiştir. Ancak her iki fıkrada da fesih bildiriminden bahsedilmektedir. Bu husus madde 348’den ve gerekçesinden anlaşılmaktadır.

Madde 347’den görüleceği üzere konut ve çatılı işyeri kira sözleşmesinin belirli süreli olması halinde, belirlenen sürenin sonunda sözleşmenin sona ermeyeceği açıktır.

Zira madde de kiracının, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunmaması halinde, sözleşmenin aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılacağı belirtilmiştir. On beş günlük süreye ilişkin madde hükmünde geçen en az ifadesi bu sürenin değiştirilebilmesinin mümkün olduğunu göstermektedir. Zira kanun koyucu hükmü emredici olması gerektiği düşüncesi ile hazırlamış olsaydı bu ifadenin madde de yer almaması gerekirdi. Bu sebeple maddenin kiracı lehine yorumlanması ve bildirim süresinin uzatılması değil ama kısaltılmasının mümkün olması gerekmektedir.

Fesih bildiriminde bulunulmaması halinde kira sözleşmesi kaç yıl için kurulmuş olursa olsun sadece 1 yıl için uzatılmış sayılır. Ancak kira sözleşmesindeki bu 1 yıllık uzama süresi, taraflarca uygun görülmesi halinde değiştirilmesi mümkündür. Sürenin kısaltılmış olması halinde kiraya veren 10 yıllık uzama süresinden önce sözleşmeyi sona erdirmeyeceğinden kiracı aleyhine bir durum oluşmayacaktır. Aynı zamanda kiracıya bir yıldan daha kısa süreli aralıklarla sözleşmeyi feshetme hakkı vermiş olunur. Sürenin uzatılması ise ne kiracının ne de kiraya verenin lehine bir durum yaratmayacağından dolayı mümkün olmamakla birlikte sürenin kısaltılması mümkündür. Zira süre uzatıldığında kiracının sözleşmeyi feshetmek için beklemesi gereken süre arttırılmış olunur.

109

Kiracıya tanınmış olan bildirim ile sözleşmeyi sona erdirme hakkı, kiraya verene de tanınmıştır. Kanuna göre herhangi bir sebep göstermeksizin kira süresini takip eden 10 yıllık uzama süresi sonunda, bu süreyi izleyen uzama yılının bitiminden en az 3 ay önce bildirimde bulunarak kiraya veren sözleşmeyi sona erdirebilecektir. İlk kez kiraya verene bir sebep göstermeksizin kiracı ile yapmış olduğu sözleşmeyi feshetme hakkı tanınarak, kiraya verenin mülkiyet hakkı ihlalinin önüne geçilmiştir. TBK madde 347/I’ de bahsedilen uzama süresi ile kira sözleşme süreleri farklıdır ve birbiriyle birleştirilmemesi gerekir. On yıllık uzama süresi, kira sözleşmesinin başlangıç tarihi ile başlamamaktadır. Diğer bir ifadeyle madde metninden anlaşılması gereken kiraya verenin fesih hakkı için kira süresinin vadesinin dolmasının akabinde ayrıca 10 yıllık uzama süresini beklemesi gerektiğidir. Zira madde metninde açıkça 10 yıllık uzama süresinden bahsedilmektedir.

Süreye ilişkin bir diğer husus, sürenin hukuki niteliğine yöneliktir. On yıllık uzama süresinin azaltılabileceği yahut arttırılabileceğine ilişkin çeşitli tartışmalar söz konusu olmakla birlikte madde lafzının açıkça 10 yıllık uzatma süresi ifadesinden, sürenin kısaltılmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan arttırılması hususunda ise kanunun getiriliş amacı da göz önünde bulundurulmalıdır. Zira kiracı ve kiraya veren arasındaki menfaatler dengesinin sağlanabilmesi adına bu düzenleme getirilmiştir. Tüm bu nedenlerle kanun hükmü kamu düzenine yöneliktir ve emredici bir hüküm olması itibariyle sürenin arttırılması da söz konusu değildir.

Belirli süreli sözleşmelerde kiraya verenin bildirim yoluyla sözleşmeyi sona erdirmesi hakkında doktrinde tartışılan bir diğer husus, kiraya verenin sözleşmenin sona ermesi için en az 3 ay önce yapacağı bildirim süresinin nisbi bir hüküm olup olmadığıdır. Yine madde de geçen en az ifadesi zaten sürenin değiştirilmesini mümkün kılmaktadır. Dolayısıyla tarafların ortak iradeleriyle sözleşmede bildirim süresinin 3 aydan daha önceki bir tarihe çekilmesi mümkündür ancak sürenin kısaltılması hem kiracı aleyhine bir durum yaratacağından hem de hem de kanunda bildirim süresinin en geç 3 ay şeklinde öngörülmesi nedenleriyle mümkün değildir.

Belirsiz süreli konut ve çatılı işyeri kira sözleşmesinde ise fesih dönem ve bildirim süreleri kiracı ve kiraya veren açısından değişmektedir. Bu defa kiracı sözleşme belirsiz süreli olduğundan, TBK’ nın 328 ve 329 uncu maddeleri

110

çerçevesinde ilaveten her zaman fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilecektir.

Kiraya veren ise aynı maddeler çerçevesinde fakat kira sözleşmesinin başlangıç tarihinden 10 yılın geçmesinin akabinde fesih bildiriminde bulunabilecektir.

TBK madde 348 bildirimin geçerliliğini yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlamıştır. İlgili madde de yapılacak fesih ya da fesih bildiriminin yazılı olması gerektiği açıkça ifade edilmiş aynı zamanda yapılacak yazılı şekil şartının yanında sözleşmenin tarafı ya da sözleşmenin süresi hususunda bir ayrıma da gidilmemiştir.

Bildirim yoluyla kira sözleşmesinin sona ermesinin düzenlendiği son madde TBK 349’dur. Maddeye göre aile konutunun var olması halinde eşlerden birinin kira sözleşmesini feshetmesi mümkün değildir. Kanun aile konutuna ilişkin geçerli bir fesih bildirimi için kiracı olmayan eşin rızasını şart koşmuştur. Aynı madde de rızanın şeklinden söz edilmemiş ise de rızanın açık olması gerektiği ifade edilmiştir. Bununla birlikte maddenin uygulama alanı sadece fesih işlemi ile sınırlandırılmamalıdır. Zira aile konutunun tahliyesini gerektirecek diğer sebeplerde de kiracı olmayan eşin rızası aranmalıdır.

Diğer eşten rızanın alınması mümkün değil yahut rızanın verilmemesi haklı bir neden dayandırılmıyorsa kanuna göre kiracı eş, hâkime başvurarak konu hakkında karar vermesini talep edebilir. Hâkimin vereceği karar fesih bildiriminin geçerli olmasına yönelik değil, kiracı eşin tek başına fesih bildiriminde bulunabileceğine yöneliktir.

Maddenin son fıkrasında kiracı olmayan eşin, bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelebileceği, bu bildirimin akabinde kiraya verenin fesih ihtarını ve ödeme süresini sözleşmenin her iki tarafına da ayrı ayrı göndermek zorunda hüküm altına alınmıştır.

Aile konutu hakkında düzenlenmiş olan hükümler, taşınmazın fesih esnasında aile konutu niteliğini taşıması halinde uygulanacaktır. Dolayısıyla boşanmanın gerçekleşmesiyle birlikte taşınmazın aile konutu niteliği son bulur. Boşanma halinde aile konutunun yeni kiracısının kimin olacağı taraflar arasında karara bağlanmalıdır.

Ancak, kiralananın yeni kiracısının kim olacağı konusunda eşler arasında uzlaşmaya varılamaması halinde mevcut bir kanuni düzenleme bulunmamaktadır. Fakat, uzlaşma

111

olmaması durumunda, her ne kadar TMK m. 254 hükmü paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ayrımında düzenlenmiş ise de, eşin korunması düşüncesi tüm mal rejimlerine geçerli olduğundan, TMK m. 254/4 hükmünün kıyasen tüm mal rejimleri bakımından uygulanması gerektiği kanaatindeyiz.

112 KAYNAKÇA

Acar, F. (2012, Mayıs 4-6). 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununda Kira Sözleşmesiyle İlgili Değişiklikler. Hukuk Biliminin Güncel Sorunları III. Uluslararası Kongre, II. (E.

Abdulhakimoğulları, M. Yolçiyev, & Y. Şahinkaya, Derleyiciler) Ankara: Adalet Yayınları.

Acar, F. (2016). Aile Hukukumuzda Aile Konutu, Mal Rejimleri, Eşin Yasal Miras Payı (5. b.). Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Acar, F. (2017). Kira Hukuku Şerhi. İstanbul: Beta Basım.

Akçaal, M., & Uyumaz, A. (2013). Borçlar Kanunun Kira Sözleşmesine İlişkin Genel Hükümlerinin Değerlendirilmesi”. Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, XXI(1 (30. Yıl Armağanı)), 297-325.

Akgün Akay, M. (2017). Konut ve Çatılı İşyeri Kira Sözleşmelerine Özgü Sona Erme Sebepleri. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Akıncı, Ş. (2008, Eylül). İşyeri Kiralarında kiracının korunması açısından borçlar kanunu tasarısının bazı hükümlerinin değerlendirilmesi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 57(3), 33-50.

Akıntürk, T., & Ateş, D. (2020). Borçlar Hukuku Genel Hükümler Özel Borç İlişkileri.

İstanbul: Beta Basım.

Akıntürk, T., & Ateş, D. (2020). Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku (22. b., Cilt II).

İstanbul: Beta Basım.

Akkanat, H. (2012). Kira Sözleşmesinin Sona Ermesi”. M. İnceoğlu içinde, Türk Borçlar Kanunu Sempozyumu (s. 261-272). İstanbul: Onikilevha Yayıncılık.

Akyiğit, E. (2012). 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda Kira Sözleşmesi. Ankara:

Seçkin Yayıncılık.

Aral, F., & Ayrancı, H. (2020). Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri (13. b.). Ankara:

Yetkin Yayınları.

Ayan, S. (2017). Kiracının Kira Sözleşmesinden Doğan Borçlarının Kefaletle Teminat Altına Alınması. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (Prof. Dr. Şeref Ertaş’a Armağan), XIX(Özel), 295-348.

Ayanoğlu Moralı, A. (2019). Konut ve Çatılı İşyeri Kiralarında Kira Sözleşmesinin Kiraya Verenin Fesih Bildirimiyle Sona Erdirilmesi. T. Öz, F. Acar, E. Gökyayla, &

113

H. M. Develioğlu içinde, İstanbul Şerhi Türk Borçlar Kanunu Yürürlük Kanunu (Cilt 4-5, s. 3401-3458). İstanbul: Vedat Kitapçılık.

Aydemir, E. (2016). Türk Borçlar Yasasına Göre Kira Hukuku (4. b.). Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Aydın, G. S. (2013). Kira Sözleşmesinin Genel Hükümlere Göre Sona Ermesi.

İstanbul: Onikilevha Yayıncılık.

Aydoğdu, M., & Kahveci, N. (2019). Türk Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri Sözleşmeler Hukuku. Ankara: Adalet yayınevi.

Aydoğdu, M., & Kahveci, N. (2019). Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler Özet Ders Kitabı. Ankara: Adalet Yayınevi.

Baldur, E. (2013). Eşin Rızası. Türkiye Barolar Birliği Dergisi(109), 251-302.

Barlas, N. (2004). Yeni Türk Medeni Kanunu Hükümler Çerçevesinde Eşler Arasın Hukuki İşlem Özgürlüğü ve Sınırları. Prof. Dr. Necip Kocayusufpaşaoğlu İçin Armağan.

Bayburtlu, B. (2011). Kiralık Aile Konutlarında Kira Sözleşmesine Taraf Olmayan eşin Hukuki Durumu. İstanbul Barosu Dergisi, 85(5), 157-174.

Baysal, B. (2012). Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, LXX(1), 221-244.

Birinci Uzun, T. (2017). Belirli Süreli Konut ve Çatılı İşyeri Kira Sözleşmelerinin Kiraya Veren Tarafından Bildirim Yoluyla Sona Erdirilmesinde On Yıllık Uzama Süresi. İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, VIII(2), 137-158.

Burcuoğlu, H. (2016). Quo Vadis (Nereye) – Aile-Kira Borçlar Hukukunun Diğer Bazı Bölümleri. İstanbul: Vedat Kitapçılık.

Ceran, M. (2015). Kira Sözleşmeleri Tahliye ve Tesbit Davaları (2. b.). Ankara: Yetkin Yayınları.

Çelik, N. H. (2021). Evlenmenin Hükümsüzlüğü (1. b.). İstanbul: Onikilevha Yayıncılık.

Daşlı, E. (2017). 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Kira Sözleşmesinin Feshi.

İstanbul: Aristo YAyınevi.

Delipınar, Y. C. (2016). Kiracıdan Kaynaklanan Sebeplerle Konut ve Çatılı İşyeri Kiralarında Sözleşmenin Sona Ermesi. İstanbul: Onikilevha Yayıncılık.

Demirbaş, H. (2007). Yenilik Doğuran Haklar. İstanbul: Vedat Kitapçılık.

Dinç, M. (2013). Borçlar Kanununda Neler Değişti. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

114

Doğan, M. (2002, Aralık). Medeni Kanunun Getirdiği Yeni Bir Müessese: Aile Konutu. Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, VI(1-4), 285-300.

Doğan, M. (2003, Aralık). Mal Rejiminin Tasfiyesinde Ve Mirasın Paylaşımında Aile Konutu Ve Ev Eşyası. Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, VII(3-4), 651-695.

Doğan, M. (2004, Haziran). Âdi Kira Sözleşmelerinde Kiracının Kiralananı Geri Verme Borcu. Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, VIII(1-2), 443-476.

Doğan, M. (2011, Haziran 3-4). 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Konut ve Çatılı İşyeri Kiralarına İlişkin Hükümlerinin Değerlendirilmesi. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Hükümlerinin Değerlendirilmesi Sempozyumu, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi (Prof.Dr. Cevdet Yavuz’a Armağan), 499-517.

Doğan, M. (2011). Konut ve Çatılı İşyeri Kira Sözleşmelerinin Sona Ermesi. Ankara:

Adalet Yayınları.

Doğan, Ş. (2019). 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Konut ve Çatılı İşyeri Kira Sözleşmelerinin Kiraya Verenden Kaynaklanan Sebeplerle Sona Ermesi.

İstanbul: Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Hukuk Anabilim Dalı Özel Hukuk Bilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.

Dural, M., Öğüz, T., & Doğan, M. (2021). Türk Özel Hukuku Cilt III Aile Hukuku (16.

b., Cilt III). İstanbul: Filiz Kitabevi.

Erdem, M. (2019). Aile Hukuku. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Erdoğan, H. (2010). Tahliye Kira Tespiti Kira Alacağı ve Tazminat Davaları,. Ankara:

Adalet Yayınevi.

Eren, F. (2020). Borçlar Hukuku: Özel Hükümler (5. b.). Ankara: Yetkin Yayınları.

Ergün, Ö. (2018). Borçlar Hukuku Özel Hükümler Ders Notları. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Erzurumluoğlu, E. (2019). Sözleşmeler Hukuku (Özel Borç İlişkileri). Ankara: Yetkin Yayınları.

Feyzioğlu, F. N. (1977). Borçlar Hukuku Genel Hükümler (2. b., Cilt II). İstanbul:

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Fakülteler Matbaası.

Feyzioğlu, F. N. (1980). Borçlar Hukuku İkinci Kısım Akdin Muhtelif Nevileri (Özel Borç İlişkileri) (4. b., Cilt I). İstanbul: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Fakülteler Matbaası.

Gökyayla, E. (2013, Haziran). Konut ve Çatılı İşyeri Kiralarına İlişkin Hükümlerin Uygulama Alanı (TBK 339). Yaşar Üniversitesi E-Dergisi, 8.

115

Gökyayla, E. (2019). Konut ve Çatılı İşyeri Kiraları. T. Öz, F. Acar, E. Gökyayla, &

H. M. Develioğlu içinde, İstanbul Şerhi Türk Borçlar Kanunu Yürürlük Kanunu (Cilt 4-5, s. 3221-3270). İstanbul: Vedat Kitapçılık.

Gümüş, M. A. (2008). Teoride ve Uygulamada Evliliğin Genel Hükümleri ve Mal Rejimleri (TMK 185 – 281). İstanbul: Vedat Kitapçılık.

Gümüş, M. A. (2012). “Yeni” 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Kira Sözleşmesi. İstanbul: Vedat Kitapçılık.

Gümüş, M. A. (2012). Borçlar Hukuku Özel Hükümler (Cilt I). İstanbul: Vedat Kitapçılık.

Gümüş, M. A. (2019). Borçlar Hukuku Özel Hükümler Kısa Ders Kitabı. İstanbul:

Filiz Kitabevi.

Günay, C. İ. (2016). Borçlar Hukuku Genel Hükümler ve Özel Borç İlişkiler. Ankara:

Yetkin Yayınları.

Günel, M. C. (2014). Kamu Kurum Ve Kuruluşlarının Taraf Olduğu Konut ve Çatılı İşyeri Kiralarına Uygulanacak Hukuk (TBK m. 339/f.II). İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, LXXII(1), 831-850.

Hatemi, H. (1999). Borçlar Hukuku: Özel Bölüm. İstanbul: Filiz Kitabevi.

Hatemi, H., & Gökyayla, E. (2017). Borçlar Hukuku Genel Bölüm (4. b.). İstanbul:

Vedat Kitapçılık.

Hatemi, H., Serozan, R., & Arpacı, A. (1992). Borçlar Hukuku Özel Bölüm. İstanbul:

Filiz Kitabevi.

Hekim, A. (2019). Konut ve Çatılı İşyeri Kira Sözleşmelerinin Bildirim Yoluyla Sona Ermesi (TBK m. 347). İstanbul: Onikilevha Yayıncılık.

İnceoğlu, M. M. (2014). Kira Hukuku (Cilt II). İstanbul: Onikilevha Yayıncılık.

Kamacı, M. (2004, Ocak-Nisan). ile Konutu ve Hak Sahibi Eşin Bu Konutla İlgili Tasarruflarına Diğer Eşin Katılma Hakkı (Rıza) (TMK.nun 194.maddesi). Yargıtay Dergisi, 30(1-2), 113-138.

Kapusuz, G. (2010). Mal Rejimleri ve Miras Hukuku’nda Aile Konutu. İstanbul:

Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.

Kayar, İ. (2002). Borçlar Hukuku. Ankara: Detay Yayıncılık.

Kılıçoğlu, A. (2020). Borçlar Hukuku Özel Hükümler. Ankara: Turhan Kitabevi.

Kılıçoğlu, A. M. (2002). Türk Medeni Kanunu’nda diğer Eşin Rızasına Bağlı Hukuksal İşlemler ve Yasal Alım Hakkı (6. b.). Ankara: Turhan Kitabevi.

116

Kılıçoğlu, A. M. (2019). Aile Hukuku (4. b.). Ankara: Turhan Kitabevi.

Kılıçoğlu, A. M. (2020). Borçlar Hukuku Özel Hükümler (2. b.). Ankara: Doruk Kitabevi.

Kırmızı, M. (2013). Kira Hukuku. İstanbul: Bilge Yayınevi.

Kocayusufpaşaoğlu, N., Hatemi, H., Serozan, R., & Arpacı, A. (2017). Borçlar Hukukuna Giriş Hukuki İşlem Sözleşme. İstanbul: Filiz Kitabevi.

Koçak Diker, D. (2018). Konut ve Çatılı İşyeri Kiralarında Kiracının Ödeme Dışındaki Yan Borçlarına Aykırılığı ve Sözleşmenin Kiraya Veren Tarafından Sona Erdirilmesi. İstanbul: Onikilevha Yayıncılık.

Koyuncuoğlu, T. (1972). Türk ve İsviçre Hukukunda Borcun Yenilenmesi (Novatio).

İstanbul: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Fakülteler Matbaası.

Kurdoğlu, B. N. (2005). Türk Borçlar Kanunu Tasarısının İncelenmesi. Ankara Barosu Dergisi(3), 53-84.

Kurşat, P. (2017). Konut ve Çatılı İşyeri Kira Sözleşmesinin Bildirim Yoluyla Sona Erdirilmesi. İstanbul: Filiz Kitabevi.

Legal Hukuk Dergisi. (2005). Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın Değerlendirilmesi Sempozyumu, 3701.

Oğuzman, M. K., & Öz, M. T. (2020). Borçlar Hukuku Genel Hükümler (18. b., Cilt I). İstanbul: Vedat Kitapçılık.

Özdoğan, M., & Oymak, T. (2013). 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununda Kira Genel Hükümler Konut ve Çatılı İşyeri Kirası Tahliye. Ankara: Bilge Yayınevi.

Özkan, H. (2015). Açıklamalı - İçtihatlı Sulh Hukuk Davaları ve Tatbikatı Borçlar Hukuku Tahliye Davaları (Kira). İstanbul: Legal Yayıncılık.

Özkanoğlu, N. (2019). 6098 Sayılı TBK Kapsamında Konut ve Çatılı İşyeri Kira Sözleşmesinin Kiraya Veren Tarafından Sona Erdirilmes. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Öztan, B. (2015). Aile Hukuku. Ankara: Turhan Kitabevi.

Öztürk, M. (2017). Konut ve Çatılı İşyeri Kira Sözleşmelerinin Sona Erme halleri.

Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Şeref Ertaş’a Armağan, IXX(Özel Sayı), 1549-1595.

Remzi, M., & Aydın, S. (2016). Borçlar Hukuku Özel Hükümler (7. b.). İstanbul: İkinci Sayfa Yayınları.

Ruhi, A. C. (2011). Kira Hukuku (En Son Yargıtay İçtihatları İle) (Cilt I). Ankara:

Seçkin Yayıncılık.

117

Ruhi, A. C., & Ruhi, C. (2016). Türk Borçlar kanuna Göre Kira Hukuku (En Son Yargıtay İçtihatları ile). Ankara: Seçkin.

Sadırlı İncesu, H. (2021). Konut ve Çatılı İşyeri Kiralarında Sözleşmenin Sona Ermesi.

Antalya: Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Ana Bilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.

Safarov, G. (2015). Yeni Türk Borçlar Kanunu’na Göre Konut Ve Çatılı İş Yeri Kirası.

Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Medeni Hukuk Bilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).

Sanlı, K. C. (2015). Kiraya Verenin On Yıllık Uzama Süresi Sonunda Bildirim İle Kira Sözleşmesini Sona Erdirmesi: Hukuk ve Ekonomi Perspektifinden Bir İnceleme.

Legal Hukuk Dergisi, XIII(151), 103-148.

Suiçmez Gül, N. (2019). Konut ve Çatılı İşyeri Kiralarında Sözleşmenin Sona Ermesi.

İzmir: Dokuz Eylül üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Ana Bilim Dalı Özel Hukuk Programı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.

Şeker, M. (2007, Haziran). İsviçre Hukukunda Aile Konutunun Boşanma Halinde Aile Konutuna İhtiyaç Duyan Eşe Mahkeme Kararı İle Tahsis Edilmesi ART. 121 ZGB.

Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, XI(1-2), 473-487.

Şenyüz, D. (2018). Borçlar Hukuku Genel ve Özel Hükümler (9. b.). Bursa: Ekin Yayınevi.

Şıpka, Ş. (2004). Aile Konutu İle İlgili İşlemlerde Diğer Eşin Rızası. İstanbul: Beta Basım.

Tandoğan, H. (2008). Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri. İstanbul: Vedat Kitapçılık.

Tekinay, S. S., Akman, S., Burcuoğlu, H., & Altop, A. (1993). Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler. İstanbul: Filiz Kitabevi.

Tunaboylu, M. (2013). Kira Sözleşmelerinde Fesih ve Tahliye Davaları. Ankara:

Yetkin Yayınları.

Tunçer, P. (2016). Borçlar Hukuku Temel Bilgiler. Ankara: Adalet Yayınevi.

Türel, E. (2015). 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Kira Sözleşmeleri (Cilt II). İstanbul: Legal Yayıncılık.

Uçar, A. (2006). 4271 Sayılı Medeni Kanun İle İhdas Edilen Yeni Bir Müessese: Aile Konutu. Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, X(1-2), 395-442.

Uygur, T. (2012). 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerh (Cilt II). Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Varol, İ. D. (2019, Güz). Konut ve Çatılı İşyeri Kiralarında Feshi İhbar. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi(36), 81-93.