• Sonuç bulunamadı

Kiracının Hiç veya Kanuni Süreye Uygun Bildirimde Bulunmamasının Doğurduğu Hukuki

2. KONUT VE ÇATILI İŞYERİ KİRA SÖZLEŞMELERİNİN BİLDİRİM YOLUYLA SONA ERMESİ

2.2. B ELİRLİ S ÜRELİ K ONUT VE Ç ATILI İ ŞYERİ K İRA S ÖZLEŞMELERİNDE F ESİH B İLDİRİMİ

2.2.3. Kiracı Tarafından Bildirim

2.2.3.5. Kiracının Hiç veya Kanuni Süreye Uygun Bildirimde Bulunmamasının Doğurduğu Hukuki

43

2.2.3.5. Kiracının Hiç veya Kanuni Süreye Uygun Bildirimde Bulunmamasının

44

uyarınca kiracı fesih bildiriminde bulunmaması halinde sözleşmenin uzaması süresi 1 yıl yerine 4 yıl olarak kararlaştırılabilir. Ancak, uzama süresi 6 ay olarak kararlaştırılamaz. Bir diğer görüşe göre, sözleşmenin uzama süresi için 1 yıldan daha uzun bir süre yahut daha kısa bir süre öngörülebilir. Zira, uzama süresinin 1 yıldan daha kısa süre olarak kararlaştırıldığı düşünülse bile kiraya veren, 10 yıllık uzama süresinden önce sözleşmeyi sona erdireceğini söyleyemeyecektir. Yine bu görüşe göre aslında uzama süresinin kısaltılması kiracı aleyhine değil, kiracı lehine bir durumun oluşmasını sağlayacaktır. Örneğin, sözleşmenin uzama süresi 5 ay olarak kararlaştırılmış olması halinde kiracı her 5 aylık sürenin sona ermesinden en az 15 gün önce fesih bildirimde bulunarak sözleşmeyi sona erdirebilecektir. Şu durumda, kiraya veren lehine bir değişiklik yapılmış olmayacak tam ters kiracıya sözleşmeyi 5 ayda bir feshetme olanağı tanınmış olacaktır159.

Kanaatimizce de kiracının fesih bildiriminde bulunmaması halinde 1 yıllık uzama süresi kısaltılabilmelidir. Yukarıda açıklandığı üzere uzama süresinin kısaltılması kiracı aleyhine bir sonuç doğurmayacak aksine kiracıya fesih bildiriminde bulunması gerektiğinde süre açısından avantaj sağlayacaktır. Öncelikle, bahsedilen tüm görüşlerin temelinde kiracının korunması amacının olduğu, maddelerin özellikle zayıf durumda olan kiracı lehine düzenlendiğini hatırlamak gerekecektir. O halde burada üzerinde durulması gereken husus 1 yıllık uzama süresinin daha da uzatılabilmesinin mümkün olup olmadığına ilişkindir. Söz konusu sürenin uzatılması halini öncelikle kiracı ardından kiraya veren açısından ayrı ayrı ele almak gerekirse;

Bir an için sözleşmesi süresinin 4 yıl ve uzama süresinin de 4 yıl olarak kararlaştırıldığı düşünüldüğünde, kiracı 4 yıllık sözleşme süresinin son bulmasından en az 15 gün öncesinde kiraya verene karşı fesih bildiriminde bulunmalıdır. Hiç yahut süresinde fesih bildiriminde bulunmamış olması durumunda, kararlaştırılan uzama süresi devreye girecek ve sözleşme 4 yıl için uzamış sayılacaktır. Söz konusu durumda kiracı sözleşmeye son vermek istemesi halinde (ilk 4 yıllık süreye ek olarak) 4 yıl daha beklemesi gerekecektir. Şu hâlde, öncelikle kiracı açısından bu lehe bir durum yaratmayacaktır. Çünkü kiracı 1 yıllık sürenin uzatılmamış olması halinde 4 yıl beklemek zorunda kalmayacak ve bu şekilde kanun maddesiyle asıl amaçlanan,

159 İnceoğlu, a.g.e, s. 310-311.

45

kiracıya fesih konusundaki kolaylık tanınmış olacaktır. Kiraya veren açısından da 1 yıllık uzama süresini arttırmak sorun doğuracaktır. Yine 4 yıllık sözleşme ve 4 yıllık uzama süreli kira sözleşmesi örneğimizden devam edersek kiraya verenin, ilk 4 yıllık sözleşme süresinin akabinde, (10 uzama yılını tamamlayabilmek için) ilk uzama 2 ve 3. uzama süresini beklemesi gerekecektir. Bu şekilde ancak 16. yılın sonunda sözleşmeyi feshedebilecektir. Görüldüğü üzere sözleşmeyi sona erdirmek isteyenin kiraya veren olması halinde de 1 yıllık uzama süresinin arttırılmış olması, fesih sürecini kolaylaştırmayacaktır160.

Diğer yandan konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinde bildirimin, kiracı tarafından yapılmaması durumunda sözleşmenin 1 yıl süre ile uzayacağı hüküm altına alınarak, kira sözleşmesinin genel hükümlerine bağlanan sonuçtan ayrıldığı görülmektedir. Zira birinde belirli süreli sözleşmenin uzaması halinde belirsiz süreliye dönüşeceği161 diğerinde ise sözleşmenin belirli süreli kalmaya devam edeceği dikkat çekmektedir162.

160 Hekim, a.g.t., s. 52-53; İnceoğlu’na göre; Sözleşmenin uzama süresi konusunda kiraya veren, yukarıdaki örnekte olduğu gibi 16 yılın sonunda sözleşmeyi feshetmesi gerekmeyecektir. Bir başka ifadeyle 10 yıllık uzama süresinin tamamlanmasının akabinde uzama süresi 4 yıl dahi olsa ilk uzama yılını takip eden süreçte fesih bildirimi yapılabilmelidir. Çünkü bahis konusu ilgili madde de “her uzama yılının bitiminden” şeklinde geçmektedir. Ayrıntılı bilgi için bknz İnceoğlu, a.g.e., s. 338.

161 Geçmişte uygulanmakta olan BK ve 6570 sayılı GKHK’ya bakıldığında sözleşmenin sona ermediği hallerde, yenilenen(uzayan) kira yıllarında, devam eden sözleşme sürelerinin türünün değiştiği görülmektedir. Zira BK madde 263’ ün şartları yerine geldiğinde, sözleşme sonraki yıllarda belirsiz süreli sözleşme niteliğinde yenilendiği kabul edilirken GKHK madde 11’de kiracı sözleşmeyi feshetmediği müddetçe sözleşme belirli süreli sözleşme niteliğinde uzamaya devam edecektir. Ayrıntılı bilgi için bknz: Hüseyin Hatemi, Rona Serozan, Abdülkadir Arpacı, Borçlar Hukuku Özel Bölüm, İstanbul: Filiz Kitabevi, 1992, s. 209; Kayar, a.g.e., s. 245.

162 Daşlı, a.g.e., s. 158-159; İnceoğlu, a.g.e., s. 310; Ayanoğlu Moralı, a.g.m., s. 3411; Sözleşme uzadığında dahi belirli süreli olmaya devam edeceğine ilişkin bknz “..Kiralananın Konut ve Çatılı İşyerleri Kirasına tabi olması halinde TBK' nun 347. maddesi uyarınca belirli süreli sözleşmelerde kiracı tarafından sözleşme süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça sözleşme aynı koşularla bir yıl için uzatılmış sayılır. Taraflar arasında imzalanan 01.06.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 12.

maddesinde; tarafların 6 ay evvelden yazılı haber vererek sözleşmeyi feshedebileceği şeklinde feshi ihbar süresi kararlaştırılmıştır. Davacı 12.06.2013 tarihinde dava açmış, sözleşmedeki feshi ihbar süresi uyarınca 6 ay öncesinden davalıya ihtar göndermiştir. Buna göre mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, konut ve çatılı işyerlerinde sözleşmenin uzaması halinde belirsiz süreli hale gelmeyeceği, sözleşmenin belirli süreli olduğu dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış” Yargıtay 3. HD 12.10.2017, E. 2017/2914, K. 2017/13808., (https://www.corpus.com.tr) (E.T: 30.11.2021)

46

2.2.3.5.2. Sözleşme Süresinin Uzamasının Borç İlişkisine Etkisi

Belirli süreli konut ve çatılı işyeri kira sözleşmesinin sona ermesi için süresinde yapılan fesih bildiriminin bulunmaması halinde, sözleşmenin 1 yıl süre ile uzatılmış sayılacağı kanunda düzenlenmiştir. Aslında TBK madde 347/I c.1’e benzer bir hükmün, GKHK’nın 11. Maddesinde düzenlenmiş olduğunu söyleyebiliriz. Madde

“Kiracı kira müddetinin bitmesinden en az on beş gün evvel mecuru tahliye edeceğini yazı ile bildirmediği takdirde sözleşme aynı şartlarla bir yıl uzatılmış sayılır.” şeklinde düzenlenmişti163. GKHK madde 11’e göre de kiraya verenin zımni yenilemeyi önlemesi mümkün görünmemektedir164.

TBK madde 347/I c.1’de bahsedilen uzama süresince geçerli olacak kira sözleşmesinin sonuçları konusunda öğretide farklı görüşlerin varlığı söz konusudur.

Özellikle de yeni kira döneminde, önceki kira sözleşmesi için verilen teminatların devam edip etmeyeceği tartışmalıdır.

Doktrindeki birinci görüş, kira sözleşmesinin zımni olarak uzaması sonucunda aynı içeriğe sahip yeni bir kira sözleşmesinin oluştuğuna ilişkindir. Bir diğer ifadeyle, kira sözleşmesinin yenilendiğinden165 söz edilmektedir. Bu görüş, eski kira sözleşmesinin sona ermesi üzerine kanuni bir düzenleme sonucunda oluşan yeni bir kira sözleşmesinin meydana geldiğini savunmaktadır. Aynı zamanda bu görüşe göre bir önceki kira dönemine ait borçlara dayanılarak, içinde bulunulan yeni kira dönemine ilişkin sözleşmenin feshedilemeyeceği kabul edilmektedir.

163 Yargıtay’ın kararlarından anlaşıldığı üzere kira sözleşmesinin yenilendiğine ilişkin görüşü hâkimdir.

“..Kiralananın niteliğine göre 15/12/2006 başlangıç tarihli 1 yıl süreli kira sözleşmesinin 16.12.2007 tarihinden itibaren 6570 Sayılı Yasanın 11. Maddesi uyarınca yıldan yıla yenilendiğinin anlaşılmasına göre..” Yargıtay 6.HD 30.11.2015, E. 8003, K. 2015/10538, (https://www.corpus.com.tr/) (E.T:18.10.2021); “Sözleşme geçerli olup 6570 Sayılı Yasanın 11. Maddesi uyarınca yıldan yıla yenilendiğinin kabulü gerekir.” Yargıtay 6.H.D 14.09.2011, E. 4165 K. 2011/8930, (https://www.corpus.com.tr/) (E.T:18.10.2021)

164 Tandoğan, a.g.e., s. 99; Ceran, a.g.e., s. 88-89.

165 Meydana gelen yeni kira sözleşmesi ile kastedilen zımnen kurulmuş olan yenileme sözleşmesidir.

Bknz. Tennur Koyuncuoğlu, Türk ve İsviçre Hukukunda Borcun Yenilenmesi (Novatio), İstanbul:

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Fakülteler Matbaası, 1972, s. 72-73; Gümüş, kısa, s. 299;

Yenileme eski borcun sona ermesiyle birlikte yeni bir borcun doğmuş olmasıdır, bknz: Selehattin Sulhi Tekinay vd., Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. b., İstanbul: Filiz Kitabevi, 1993, s. 989;

Eren, Genel, s. 1399; Koyuncuoğlu, a.g.e., s. 4; Yenileme borcu sona erdiren haller arasında sayılmakla birlikte borç ilişkilerinde de var olduğunu belirtebiliriz. Ayrıntılı bilgi için bknz: Hatemi ve Gökyayla, Genel, s. 330; M. Kemal Oğuzman ve M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. I, 18. b., İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2020, s. 581.

47

Kira sözleşmesinin yenilendiğinin166 kabul ediliyor olması halinde eski sözleşme için verilmiş teminatların aynı koşullarla yenilenen sözleşmede devam edip etmeyeceği tartışma konusudur. Görüş savunucularına göre, ilk sözleşme için verilmiş olan teminatlar, zımni uzama süresini yaşayan kira sözleşmeleri için güvence oluşturmayacaklardır167. Aslında kefil olması halinde veya üçüncü bir kişinin kiracı lehine rehin vermiş olması durumunda, verilen rehin ve kefalet sözleşmesi yeni kira sözleşmesi için geçerli olmayacaktır168. Kiracının sağladığı teminatlar açısından ise taraf iradeleri dikkate alınmalıdır169.

Kefalet sözleşmesinin, kira sözleşmesinin yenilenen tüm dönemlerinde geçerli olacağını söylemek TBK madde 583 hükmü170 ile de uyuşmayacaktır. Zira kira sözleşmesinin yenileneceğine, yine bu sözleşmenin tarafları karar verecektir.

Dolayısıyla kefalet, sözleşmede yazan geçerli olacağı süre ve miktar oranınca geçerli olacaktır. Örneğin kira sözleşmesinin 1 yıl için yapılması durumunda kefalet sözleşmesinin geçerliliği de 1 yıl olacaktır. Ancak kira sözleşmesinin yenilenebileceği ihtimali en başta öngörülebiliyorsa bu takdirde kefalet sözleşmesi yine geçerli olacağı süre ve miktarın yazılması halinde güvence oluşturacaktır171. Aksi takdirde kefalet

166 Sözleşmenin yenilendiğinden bahsedilebilmesi için tarafların fiil ehliyetine sahip olmaları gerekmektedir. Bknz: Eren, Genel, s. 1403; Oğuzman ve Öz, a.g.e., s. 583.

167 Kefaletin güvence oluşturmayacağına ilişkin sebeplerden birincisi kira sözleşmesinin (borç ilişkisinin) yenilenmesiyle birlikte önceki borç ilişkisinin sona ermiş olması ve buna dayalı kefaletinde artık geçerli olmamasıdır. Bir diğer sebep ise kefaletin kira sözleşmesinin süresi ile sınırlı olmasıdır.

Yani kira sözleşmesindeki belirli bir süre için verilmiş ve sözleşmenin sona ermesi ile birlikte süre ile sınırlı verilen kefaletinde sona ereceği kabul edilmelidir. Ayrıntılı bilgi için bknz: Yavuz, Acar, Özen, Özel Hükümler, s. 652; Gümüş, Özel, s. 406; Ayanoğlu Moralı, a.g.m., s. 3411.

168 Akgün Akay, a.g.e., s. 17; Kiracı dışında, 3. Bir kişi tarafından verilen rehin, kefalet gibi teminatların yeni kira sözleşmesinin meydana gelmesiyle birlikte düşeceği konusunda daha ayrıntılı bilgi için bknz:

Öztürk, a.g.m., s. 1556.

169 Oğuzman, a.g.e., s. 585.

170 Kanun hükmü “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz.” Şeklindedir.

171 Serkan Ayan, “Kiracının Kira Sözleşmesinden Doğan Borçlarının Kefaletle Teminat Altına Alınması”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (Prof. Dr. Şeref Ertaş’a Armağan), C. XIX, Özel Sayı, 2017, s. 317-318; Aynı yönde “Borçlar Kanunu’nun 484. maddesine göre, kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, yazılı şekilde düzenlenmesi ve kefilin sorumlu olacağı miktarın açıkça gösterilmesi zorunludur. Borçlar Kanunu’nun 484. maddesi değerlendirildiğinde, kira sözleşmelerindeki kefaletler bakımından şu saptamalar yapılabilmektedir. Yazılı şekilde düzenlenmiş, süresi ve ödenecek kira paralarının miktarı açıkça gösterilmiş bir kira sözleşmesini kiracının kefili sıfatıyla imzalayan kişi; sözleşmede gösterilen kira süresi boyunca, kiracının ödemekle yükümlü bulunduğu kira paralarından, kefil sıfatıyla kiralayana karşı sorumludur. Zira, böylesi bir durumda, kefilin sorumluluğu süre ve miktar itibariyle belirlidir; kefil, sorumluluğunun kapsamını ve sınırlarını bilmektedir. Kira süresinin, 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun’un 11. maddesi gereğince uzadığı hallerde, uzayan kira süresi bakımından kefilin sorumluluğunun devam edebilmesi için; öncelikle bu hususun (kefilin sorumluluğunun uzayan dönem için de devam edeceğinin) sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olması gerekir. Bunun yanında, kefilin uzayan dönemdeki sorumluluğunun

48

sözleşmesinin süre yahut miktar ile sınırlandırılmaması anılan kanun hükmünün de bertaraf edilmesi anlamına gelecektir.

Öğretide hâkim olan bir diğer görüş ise; yeni kira dönemini, sözleşmenin

“yenilendiği” ifadesiyle açıklarken aslında bu tabir ile anlatılmak istenenin

“sözleşmeyi uzatma yahut sözleşmenin devamı” anlamı taşıdığı düşüncesidir172. Bazı görüşlere göre kira sözleşmesinin sona ermesi akabinde gelen 1 yıllık süre, yenileme şeklinde ifade edilse de doktrinde hâkim olan bir diğer görüşe göre ise, bahsedilen 1 yıllık süre, kanunda da açıkça ifade edildiği üzere kira sözleşmesinin

“uzama süresi” olacaktır. Bu görüşe göre yenileme hükümleri meydana gelmemekle birlikte kanun bu süreyi yenileme olarak adlandırmamıştır173.

Söz konusu görüşe göre teminatların uzama süresince geçersiz olacağını kabul etmek doğru olmayacaktır. Bu noktada kiracının sağladığı teminatlar ve üçüncü kişi tarafından verilen teminatlar açısından bir ayrım yapmak gerekecektir. Zira kiracının vermiş olduğu teminatlar açısından taraf iradeleri esas alınmalıdır. Kiracının sözleşmeyi sona erdirebilecekken uzatmayı tercih etmesi ve buna rağmen kefaletin güvence oluşturmayacağının belirtilmesi kira sözleşmesindeki menfaatler dengesinin bozulmasına neden olacaktır. Gelgelelim üçüncü kişi tarafından verilmiş olan teminat açısından, sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı müddetçe (uzaması öngörülen süresi ve miktarı), ilk kira sözleşmesinin süresi ile sınırlı olduğunu söylemek gerekecektir174.

azami hangi süreyle ve hangi miktarla sınırlı olacağının açıkça gösterilmiş olması da şarttır. Eş söyleyişle, ne kadar uzayacağı belirsiz bir kira süresine ilişkin olan ve kefili sınırsız bir sorumluluk altına sokan sözleşme hükümleri geçerli değildir.” Yargıtay HGK, 22.03.2006, E. 678, K.2006/88, (https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/) (E.T:18.10.2021)

172 Feyzioğlu, Özel, s. 509; Hatemi, Serozan ve Arpacı, Özel, s. 209; Murat Doğan, Kira, s.58, Öyle ki söz konusu durum Hatemi-Gökyayla da kira sözleşmesi gibi sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşmeler için kullanılan yenileme teriminin aslında borç ilişkisinin belirli süreyi kapsar şekilde devam etmesi anlamını taşıdığı ifade edilmiştir. Bknz: Hatemi, Gökyayla, Genel, s. 330; Yine Oğuzman Borç ilişkisinin yenilenmesinde bir mahsurun olmadığını fakat sürekli borç ilişkisinin yenilenmesi ile borcu sona erdirip yeni borç doğuran yenileme sözleşmesinin farklı anlamlar taşıdığını, bahsi geçen durum için kullanılan yenileme ifadesinin süresinin sona ermesine rağmen sözleşmenin uzaması anlamına geldiğini ifade etmektedir. Bknz: M. Kemal Oğuzman, M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. I, 18. b., İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2020, s. 584.

173 Murat Doğan, a.g.e., s. 58; İnceoğlu, a.g.e., s. 311.

174 İnceoğlu, a.g.e., s. 312; “..davalı borçlu ... sözleşmenin müşterek ve müteselsil kefilidir. TBK. 583.

(BK 484) maddesine göre kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı şekilde düzenlenmesi ve kefilin sorumlu olacağı miktarın açıkça gösterilmesi zorunludur.12.04.1944 tarih ve 14/13 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile TBK. 583. (BK 484 ) maddesi birlikte değerlendirildiğinde, yazılı şekilde düzenlenmiş süresi ve ödenecek paranın miktarı açıkça gösterilmiş bir kira sözleşmesini kefil sıfatıyla

49

Kanaatimizce de ilgili madde ile anlatılmak istenen kira sözleşmesinin yenilendiğinden ziyade uzatılmasıdır. Görüşümüz dayanaklarından öncelikle üzerinde durulması gereken, sona ermeyen kira sözleşmesinin, yeni bir kira sözleşmesini meydana getirmediğini açıklamaya ilişkindir. Öyle ki yenileme TBK madde 133/I’de

“Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur.” şeklinde ifade edilmiştir. Aslında aranan yenileme niyetidir175. Bizim konumuzda ise sözleşmenin aynı şartlarla devam etmesi niyeti saklıdır. Yine konumuzda tarafların açık iradesi değil; sadece kiracının sözleşmeyi sona erdirmek istemediğini belirten ve bunu zımnen ifade eden bir irade söz konusudur. Yani sadece kiracının iradesi sözleşmenin akıbetine yön vermektedir. Dolayısıyla kira sözleşmesi için bahsedilen yenileme ile kanunda tanımlanan yenilemenin birbiriyle örtüşmediği açıktır.

Diğer yandan önceki kira dönemi için verilmiş teminatların, kira sözleşmesinin uzaması halinde güvence oluşturup oluşturmayacağı konusunda 2’li bir ayrıma gitmek gerekir. Bilindiği üzere TBK, kiracının korunması gerektiği düşüncesi ile hazırlanmış ise de yine TBK’ya göre sözleşme tarafları arasındaki menfaatler dengesinin zarar görmemesi gerekmektedir. Bahsi geçen kriterler ile kiracı tarafından verilen teminatların geçerli olması gereken süre birlikte düşünüldüğünde, kiracının kira sözleşmesinin kurulması aşamasında kendi iradesiyle vermiş olduğu teminatların, yine kendi iradesiyle sözleşmeyi uzatmayı seçtiği dönemde de geçerli olması gerektiği sonucuna varılacaktır.

Üçüncü kişi tarafından verilen teminatlarda ise bizim de katıldığımız görüşe ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre kefaletin geçerliliği, süre ve miktar bakımından sınırlandırılmasına bağlıdır176. Bu durum TBK’da da öngörülmüştür. Zira üçüncü

imzalayan kişi sözleşmede gösterilen kira süresi boyunca kiracının ödemekle yükümlü bulunduğu kira paralarından kefil sıfatıyla kiralayana karşı sorumludur. Zira böylesi bir durumda kefilin sorumluğu süre ve miktar itibariyle belirlidir. Kefil sorumluluğunun kapsamı ve sınırlarını bilmektedir. Kira süresinin TBK 347(6570 SK 11 maddesi) gereğince uzayan dönemde kira bedelinin miktarı ve uzama süresi belli olmadığından kefilin sorumlu tutulması doğru olmadığı gibi takibe konu kira bedelleri de uzayan döneme ilişkin bulunduğundan kefilin sorumlu tutulması doğru değildir.” Yargıtay 6.H.D E. 3013/1105, K. 2013/7870, (https://www.corpus.com.tr) (E.T:27.10.2021)

175 Yenileme niyeti ile anlaşmanın yapılması gerektiğine ilişkin bknz: Oğuzman, a.g.e., s. 583.

176 “..hükme esas alınan 25.10.2009 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı ... kira sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Davacı 03.08.2011 tarihinde davalı kefil hakkında başlatmış olduğu icra

50

kişiler ilk kira sözleşmesini dikkate alarak teminat vermişlerdir177. O halde, sözleşmede uzaması öngörülen sözleşmenin süresi ve miktarı kararlaştırılmadığı müddetçe kefaletin, ilk kira sözleşmesinin süresi ile sınırlı olduğunu söylemek gerekecektir.