• Sonuç bulunamadı

2.7. Humeyni’nin Sürgünü Sonrası Şah’ın Faaliyetleri

3.1.3. Lale Meydanı Katliamı

3.1.3.2. Lale Meydanı Katliamı Sonrası Gelişmeler

İran'da yaşanan sorunlar ABD için kötü bir zamana denk gelmiştir. Çünkü Jimmy Carter yönetimi, bu dönemde bir Arap-İsrail barışı için arayış içine girmiştir. Barışı sağlanmak amacı ile 6 Eylül 1978 tarihinde ABD’de başlayan ve Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat ile İsrail Başbakanı Menahem Begin arasında 12 gün süren Camp David zirvesi gerçekleşirken, 8 Eylül 1978 tarihinde ise Lale Meydanı katliamı yaşanmıştır.318 Bu olaydan hemen sonra Jimmy Carter, Şah Muhammed Rıza

Pehlevi’yi telefonla arayarak ABD’nin politik olarak Şah'ı desteklemeye devam edeceğini bildirmiştir.319 Ancak ABD’nin destek telefonu ve Şah hükümetinin

318 Jeb Sharp, The US and Iran part II - the Shah and the revolution, https://www.pri.org/stories/2004- 10-26/us-and-iran-part-ii-shah-and-revolution, (E.T. 14/11/2019)

101

sıkıyönetim ilanına rağmen karışıklıklar devam etmiş ve çıkan olaylarda halk ile askerler arasında çeşitli çatışmalar yaşanmıştır. Bu çatışmaların en büyüğü ise sıkıyönetimin ilan edildiği gün yaşanan Lale Meydanı olayıdır. Böylece sıkıyönetimin ilan edildiği 8 Eylül 1978 tarihinden 18 Eylül 1978 tarihine kadar çıkan çatışmalarda ölenlerin sayısı, resmi rakamlarca 95 olarak açıklanırken, İran muhalefet liderlerinden Dr. Mübarek Bahtiyar ise bu sayının 2554’ü bulduğunu açıklamıştır. Olaylar içinden çıkılamaz bir hale gelince Şah, Humeyni’ye bir barış teklifinde bulunmuş fakat Humeyni bu teklifi reddederek Paris’te bulunan İnsan Hakları Komitesi aracılığı ile İranlı askerlerin Şah’a karşı ayaklanmalarını istemiştir. Humeyni’nin bu çağrısıyla bazı askerlerin olaylar esnasında halka ateş etmedikleri görülmüştür. Mübarek Bahtiyar yaptığı bir açıklamada bu konu hakkında şunları açıklamıştır; “Sıkıyönetim

süresince görev yapan İranlı askerlerin bir kısmı halka ateş etmemiş ancak Şah’a bağlı olan komutanların idaresindeki birlikler ise ateş etmekten çekinmemişlerdir. Eğer halka ateş etmemiş olan askerler halka ateş etmiş olsalardı ölü sayısı çok büyük rakamlara ulaşırdı.”320

Sıkıyönetimin ilanı ve Lale Meydanı olayından sonra ülke çapında protestolar başlamış ve göstericiler gün geçtikçe kalabalıklaşmaya başlamıştır. Sıkıyönetime rağmen karışıklıkların devam etmesi üzerine Time Dergisi’ne bir demeç veren Şah Muhammed Rıza Pehlevi; “Hürriyetlerin sağlanması için her türlü tedbirin

alınacağını, sıkıyönetimin 1979’da yapılması kararlaştırılan seçimlerden önce mutlaka kaldırılacağını, hürriyetlerin en geniş olarak sağlanmasının yanında hiçbir zaman İran’da Komünist Partisi’nin kurulmasına izin verilmeyeceğini” bildirmiştir.

Şah, ayrıca sıkıyönetimin İran’da huzur ve asayişi sağlayacağından emin olduğunu, sıkıyönetime rağmen ülkedeki direnmenin de bir müddet devam edebileceğini söylemiştir.321

Ancak olaylar bir türlü sona ermeyince hükümet, olayların sorumlusu olarak Humeyni’yi suçlamış ve Irak Hükümetine, Humeyni’yi sınır dışı etmesi için baskı yapmıştır.322 Çünkü Humeyni, Irak’a gelen İranlı hacılar ile temasa geçip onlara

propaganda yaptığı teyp kasetlerini vermiştir. Humeyni’nin bu kasetleri İran’daki

320 Milli Gazete, “İran’da Ölü Sayısı 2500’ü Geçti”, 12 Eylül 1978, s.1. 321 Milli Gazete, “İran’da”, 12 Eylül 1978, s.7.

102

taraftarlarına bu şekilde ulaşmış ve taraftarlarını da bu kasetler aracılığı ile yönlendirmiştir.323 Bu nedenle New York’ta bir araya gelen İran ve Irak Dışişleri

Bakanları burada yaptıkları toplantı sonucu vardıkları kararla birlikte, 24 Eylül 1978 tarihinde Humeyni’nin Necef’teki evi askeri birlikler tarafından kuşatılmıştır. Kuşatma altında olan Humeyni’ye ancak siyasi faaliyetlerine son verirse Irak’ta kalabileceği bildirilmiştir. Fakat Humeyni bunu kabul etmeyerek 3 Ekim’de Irak’ı terk edip Kuveyt’e geçmiştir. Humeyni’nin Necef’te zorla çıkarılması İran’da büyük bir tepki ile karşılanmış ve çeşitli gösteriler düzenlenmiştir. Bu arada Kuveyt, Humeyni’nin ülkeye girişine izin vermeyince Humeyni de Cezayir, Lübnan ve Suriye ihtimallerini değerlendirmek istemiş ama bu ülkelerin de Kuveyt gibi olumsuz sonuç verebileceklerini düşündüğü için herhangi bir girişimde bulunmamıştır. Kuveyt’e giremeyen Humeyni, oğlu Seyyid Ahmed Humeyni’nin tavsiyesiyle 6 Ekim 1978 tarihinde Paris’e gitmek zorunda kalmıştır. Humeyni aslında gayrimüslim bir ülkede yaşamak istemediğini bunun yerine özgürlüğünü tanıyacak Müslüman bir ülkeye gitmek istediğini yayımlamış olduğu bir mesajda duyurmuştur. Ancak herhangi Müslüman bir ülke Humeyni’yi davet etmeyince Humeyni Paris’te kalamaya devam etmiştir.324

Paris yakınlarındaki küçük bir köy olan Nevphlae Chateau’ya yerleşen Humeyni, burayı adeta bir karargâh gibi kullanmış ve İran’daki olayları burada yönetmeye çalışmıştır.325 Şah Muhammed Rıza Pehlevi ise olayları yatıştırmak adına

1160 siyasi tutukluyu serbest bırakan bir af ilan etmiştir. Fakat bu da olayları yatıştırmamış ve öğretmenler başta olmak üzere pek çok meslek gurubu greve giderek olaylara katılmışlardır.326 Çünkü göstericiler Şah’ın tahtı bırakmasını istemişlerdir. Bu

durumun farkında olan Şah, Fransız Le Figaro Gazetesi’ne verdiği bir demeçte yararlı olacağına inanmadığı için tahtından feragat etmeyeceğini açıklamıştır. Şah ayrıca demecine söyle devam etmiştir: “Beni dine bağlı olmamakla suçluyorlar. Oysaki ben

dinime bağlı bir kişiyim ve diyebilirim ki bir mutasavvıfım. İranlıların, gelişim için

323 A Review of Domestic, Foreign Reactions to Imam Khomeini’s Departure for Paris, http://irdc.ir/en/news/64/a-review-of-domestic-foreign-reactions-to-imam-khomeini%E2%80%99s- departure-for-paris, (E.T. 14/11/2019).

324 Algar, Humeyni… s.360.

325 Tabriz, Aydınların, Dini Liderler ve Esnafın… s.177.

103

harcadığımız çabalarımızın nedenini bilmediklerine inanmıyorum. Fakat onlar, sadece maaşlarına zam istiyorlar.”327

Humeyni’nin Paris’e yerleşmesi İran’daki olayları uluslararası bir duruma getirmiştir. Paris’te uluslararası haber ajanslarına demeçler veren Humeyni, aynı zamanda İran’daki taraftarlarına Şah’a karşı silahlı bir mücadele başlatmaları gerektiği bildirmiştir. Humeyni çağrısında Marksist Devrimcilerin başlattığı silahlı mücadeleyi görmezden gelerek kendi taraftarlarının böyle bir mücadeleye girmesini istemiştir. Bu durum Humeyni’nin Şah’a karşı bütün göstericilerin demokrasi içi mücadele etme fikrini ortadan kaldırıp sadece kendi düşüncesindeki göstericilere yönelmesini ortaya koymuştur. Böylece Humeyni’nin İran’da gerçekleşecek olan olası bir devrimin İslami bir yöne sahip olacağını göstermiştir.328

Gösteriler ve grevlerin dört bir yana yayıldığı İran’da bu grevlere bir yenisi eklenmiş ve 31 Ekim 1978 tarihinde petrol işçileri de genel bir greve gitmiştir. İran’da bütün üretim durmuş, okullar, fabrikalar, pazar yerleri ve petrol rafinerileri de kapanmıştır.329 Başbakan İmami ise durumun üstesinden gelemeyeceğini anlayınca 5

Kasım 1978 tarihinde görevinden istifa etmiştir.330İmami’nin istifasından sonraki gün

İran resmi televizyonuna çıkan Şah, gösterilerde ölenler ve yaralananlar için özür dilemiştir. Oldukça üzgün olduğu anlaşılan Şah Muhammed Rıza Pehlevi

“Devriminizin sesini duydum” diyerek göstericilere seslenmiş ve başbakanlığa ise

General Gulam Rıza Azhari’yi getirdiğini duyurmuştur.331 General Gulam Rıza

Azhari’nin başbakanlığa getirilmesi ile İran’da askeri bir hükümet kurulmuştur.332