• Sonuç bulunamadı

Humeyni’nin İran’dan Sürgünü ve Sürgündeki Faaliyetleri

Humeyni, Kasr Hapishanesi’nde on dokuz gün kaldıktan sonra önce İşretabad askeri üssüne, oradan da Tahran’ın Davudiye bölgesinde bir eve götürülerek burada 8 ay ev hapsinde tutulmuştur. Çeşitli yerlerde Humeyni’nin serbest bırakılması için gösteriler yapılınca 7 Nisan 1964 tarihinde serbest bırakılmıştır. Ancak Humeyni’nin serbest bırakılması çeşitli söylentilere neden olmuştur. Bu söylentilerden birisi ise Humeyni’nin hükümet ile uzlaşmaya vardığı söylentisidir. Böylece Humeyni üç gün sonra Kum’da, 15 Hurdad Ayaklanması ile başlayan hareketin sürdürüleceğini ilân ederek hakkında çıkarılan uzlaşma söylentilerini yalanlamıştır. Fakat Humeyni’nin serbest kalması çok da uzun süreli olmamıştır. Çünkü 1964 sonbaharında ABD vatandaşlarının İran mahkemelerinde yargılanmasını önleyen bir yasa tasarısının kabul edilmesi, Humeyni’yi tekrar siyaset sahnesine çıkarmıştır. Humeyni yasayı tenkit ederek, İran’ın egemenliğini ve bağımsızlığını yok eden bir durum olarak kabul etmiştir. Ayrıca mecliste bu yasanın kabul edilmesi için lehte oy kullananları da vatan haini olarak ilan etmiştir. Yaptığı bu konuşmalardan sonra tekrar tutuklanan Humeyni’nin sürekli Şah ve hükümet karşıtı demeçleri nedeni ile bunalan Şah Muhammed Rıza Pehlevi işi bu sefer kökünden halletmek için Humeyni’nin idam cezası ile yargılanmasını istemiştir. Ancak ulemanın tepkisi ve baskısı neticesinde bu cezası sürgüne çevrilmiştir.219 4 Kasım 1964 tarihinde komandolar bir şafak baskını

ile Humeyni'nin Kum’daki evini çevreleyip onu tutuklamışlardır. Tutuklanan Humeyni, Türkiye’ye sürgün edilmek üzere Tahran’daki Mehrabad Havalimanı’na götürülmüştür.220

Humeyni ilk olarak 4 Kasım 1964 tarihinde SAVAK görevlisi Albay Hafzali ve 3 koruma ile gizlice Ankara’ya getirilmiştir. Ankara’daki askeri havaalanında askeri istihbarat görevlisi Albay Ali Çetiner ve Milli İstihbarat Teşkilatı görevlileri tarafından karşılanmıştır. Buradan Ankara’daki Bulvar Palas Oteli’ne götürülen Humeyni, kimliği gizlenerek otelin arka kapısından 514 numaralı odaya çıkartılmıştır.

218 Cleveland, Modern Ortadoğu… s.326-327 219 Algar, Humeyni… s.360

220 History of Iran Ayatollah Khomeini,

http://web.archive.org/web/20151205182448/http://www.iranchamber.com:80/history/rkhomeini/ayat ollah_khomeini.php, (E.T. 14/11/2019).

67

Burada kaldığı 8 gün boyunca SAVAK ve Türk Askeri İstihbaratı tarafından her hareketi gözlenmiştir.221 Humeyni’nin ikinci durağı ise güvenlik nedeni ile Bursa

olmuştur. Çünkü Bursa gözlerden uzak ve sakin bir yerdir. Çok sayıda SAVAK görevlisi ile 12 Kasım’da Bursa’ya gelen Humeyni burada Farsça bilen Askeri İstihbarat Subayı Albay Ali Çetiner’in evinde kalmıştır.222

Ali Çetiner’in evinde bir süre kalan Humeyni, daha sonra Bursa Çekirge’de Demir Akınöz’a ait bir eve yerleştirilmiştir. Humeyni’nin Çekirge’ye gelişini o dönem Bursa’da gazetecilik yapan Şaban Aykut şu şekilde anlatmıştır: “Bursa’ya ve

kaplıcalara bir din âliminin geleceğini duyduk ve duyduğumuz gerçekleşti”223 Buraya

geldikten sonra uzunca bir süre evde kalan Humeyni canı sıkılınca sokağa çıkmak istemiştir. Fakat bu talebi MİT görevlileri tarafından reddedilmiştir. Çünkü Humeyni cübbe ve sarık ile dışarı çıkmak istediğini söylemiştir. Bu durum üzerine Albay Ali Çetiner kendisine ceket, pantolon ve gömlek getirmiş bir de cübbe görevi görmesi için de pardösü vermiştir. Ancak Humeyni, Ali Çetiner’in bu teklifini reddetmiştir. Aradan 4 ay geçtikten sonra Ali Çetiner’in bu teklifini kabul etmek zorunda kalan Humeyni gömlek, pantolon ve ceket giyerek dışarı çıkmıştır.224

Humeyni Bursa’da iken oğlu Mustafa da 3 Ocak 1965 tarihinde SAVAK tarafından yakalanıp babasının yanına Bursa’ya gönderilmiştir. Sürgündeki Humeyni, Bursa’da da boş durmayarak İran’daki taraftarlarına haberler gönderip faaliyetleri buradan idare etmiştir. Ayrıca Bursa halkı ile çeşitli temaslar kuran Humeyni, Bursa Ulucami’sinde bir de hutbe vermiştir. Bu hutbe ile halkın saygısını ve takdirini kazanan Humeyni, Tahrir el Vesile adlı eserini de burada kaleme almaya başlamıştır.225

Buradaki evinde sık sık ziyaretçilerini kabul eden Humeyni, oğlu Mustafa, Albay Ali Çetiner, İran’dan gelen mollalar, SAVAK ve MİT görevlileri ile birlikte Florya Plajı’na gitmiştir. Burada denize giren kadınları denize girdiğini görünce

221Jan Devletoğlu, Humeyni Florya Plajı'nda Yuhalandı, http://arsiv.sabah.com.tr/2000/09/25/g03.html, (E.T. 14/11/2019).

222İsmail Kemal Kemankaş, 3 lider, 3 kader ve 3 Bursa, http://bursadazamandergisi.com/makaleler/3- lider-3-kader-ve-3-bursa-turkiye-osmanli-imparatorlugunun-ardindan-kullerinden-yeniden-dogan- 4407.html, (E.T. 14/11/2019).

223Kemankaş, 3 lider, 3 kader ve 3 Bursa.

224Devletoğlu, Humeyni Florya Plajı'nda Yuhalandı. 225Kemankaş, 3 lider, 3 kader ve 3 Bursa.

68

sinirlenmiş ve başını çevirerek orada bulunan bir kafeteryaya girmiştir. Oğlu Mustafa ise denize mayo yerine paçalı donla girince çevredekiler alay etmeye başlamıştır. Çevredekiler bununla da yetinmeyip birden ıslık ve yuhlamalar ile ona tepki göstermiştir. Bu durum Humeyni ve mollaları çok sinirlendirmiş ve tepkiler nedeni ile orayı terk etmişlerdir. Olayın üzerinden üç gün geçtikten sonra aynı ekip bu sefer kimsenin olmadığı Kumla Plajı’na gitmişlerdir. Burada pek kimsenin olmamasından faydalanan Humeyni ömründe ilk ve son defa Türkiye’de denize girmiştir.226

Humeyni aynı zamanda İran’daki faaliyetlerini ziyarete gelen misafirler aracılığı ile devam ettirmiştir. Bunun en önemli göstergesi ise İslami Koalisyon Heyetleri adlı örgütün 27 Ocak 1965 tarihinde Başbakan Hasan Ali Mansur’u silahlı bir suikast sonucu öldürmesidir.227 Türkiye’ye geldiğinde parası olmayan Humeyni, Bursa’da iken kısa bir süre sonra destekçileri tarafından birçok yerden kendisine para gönderilmiştir. Bu paraların büyük çoğunluğunu gelen ziyaretçiler sağlamış geri kalan paralar ise yurtdışından gelmiştir. Öte yandan Bursa’da iken Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi’nin para gönderme teklifini reddeden Humeyni yaklaşık bir yıl Türkiye’de kalmıştır.228 Humeyni’nin Türkiye’deki camilerde verdiği hutbeler ve

kendisini ziyarete gelen büyük kitlelerinden rahatsız olan Türk Hükümeti, onun Türkiye’yi terk etmesini istemiştir. Bu durum üzerine İran Hükümeti, Şah’a Humeyni’yi Irak’a sürgüne göndermesini tavsiye etmiş ve böylece Humeyni Irak’a gönderilmiştir.229

Humeyni Türkiye’den ayrıldıktan sonra 5 Eylül 1965 tarihinde Şiilerce kutsal kabul edilen Irak’ın Necef şehrine yerleştirilmiştir. Humeyni Necef’e yerleştikten sonra Şeyh Murtaza Ensari Medresesi’nde fıkıh derslerini vermeye başlamıştır. Burada İran, Irak, Hindistan, Afganistan, Pakistan ve Körfez ülkelerinden gelen öğrencilere ders vermeye başlayan Humeyni aynı zamanda İran’daki faaliyetlerini de bir şekilde sürdürmüştür.230 Buraya geldikten sonra İsrail ile ilişkileri iyi olan Şah

rejimine karşı bir açıklama yaparak aslında İran halkının İsrail’i sevmediğini bildiren

“Ben tüm Müslüman ülkelere ve dünya Müslümanlarına bildiriyorum ki, aziz Şia

226Devletoğlu, Humeyni Florya Plajı'nda Yuhalandı.

227 Abdullah Yegin, İran Sıyasetını Anlama Kılavuzu, SETA Yayınları, Ankara, 2013, s.97. 228 Devletoğlu, Humeyni Florya Plajı'nda Yuhalandı.

229 Humeyni Biyografisi, https://www.biyografi.info/kisi/humeyni, (E.T. 14/11/2019). 230 Algar, Humeyni… s.360

69

milleti İsrail ve uşaklarından ve İsrail’le uzlaşan devletlerden nefret ediyor. İsrail’le uzlaşmakta olan İran milleti değildir, İran milleti bu büyük günahtan uzaktır; İsrail’le anlaşma yapan, kesinlikle milletin teyit etmediği bu hükümetlerdir”231 konuşmasını

yapmıştır.

Humeyni Necef’te iken bir yandan İran’daki gelişmeleri takip edip çeşitli kaset, mektup ve yazılar ile Şah rejimine karşı tavır koyarken diğer yandan 1967 yılının Temmuz ayında Irak’ta Baas Partisi’nin iktidara gelmesinden kaynaklanan olumsuz şartlarla mücadele etmeye çalışmıştır. Humeyni ayrıca 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı nedeni ile Müslüman Devletleri’n İsrail ile olan ilişkilerini kesip, mallarını boykot etmesi gerektiğini bildiren bir yazı yayımlamıştır. Yayımladığı bu bildiri sonunda Kum’daki evi rejim güçleri tarafından yağmalanmış ve oğlu Seyyid Ahmed Humeyni ise tutuklanmıştır. Bu yağmalanma esnasında yayımlamadığı bazı eserleri de kaybolmuştur. Ancak Humeyni geri adım atmamış ve faaliyetlerine büyük bir hızla devam etmiştir. 21 Ocak – 8 Şubat 1970 tarihleri arasında ise Şeyh Murtaza Ensari Medreseleri’nde “Velayet-i Fakih” doktrini konusunda çeşitli konferanslar vermiştir. Verdiği konferanslarda on ikinci imam gaybeti döneminde imamın siyasi ve fıkhi fonksiyonlarını ulemanın icra etmesi gerektiği şeklinde bir doktrin ortaya koymuş ve bunu da Şii imamet düşüncesine bağlamıştır. Ayrıca devamında İslami bir devlet kurmaya götüren bir program ortaya koymuştur. 1971 yılında İran ve Irak bir savaşın eşiğine gelmiş ve bu durum üzerine Irak Hükümeti kendi topraklarında yaşayan İran vatandaşlarını sınır dışı etmeye başlamıştır. Böylece Irak Hükümeti ile iyi geçinmeye çalışan Humeyni bu durum nedeni ile Irak Hükümeti’nin tutumunu kınamıştır. Humeyni sürgündeyken fetvalarını ve yazılarını sınırlı bir şekilde İran’da dağıtabilmesine rağmen hala İran’da etkisi hissedilmiş ve unutulmamıştır. Bu dönemde Şah’ın başvurduğu sert müdahalelere rağmen 15 Hurdad olaylarında başlayan İslami muhalefet hareketi giderek gelişmeye devam etmiştir. Birçok muhalif kişi ve grup açık bir şekilde Humeyni’ye olan bağlılıklarını bildirmekten geri durmamışlardır.232

231 Biçen, “Ayetullah Humeyni’nin 1980 Öncesi…” s. 77-78. 232 Algar, Humeyni… s.360

70