• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: TAKDÎRÎ DURUMUN TEORİK ÇERÇEVESİ

1.4. Fıkhî Takdirlere Yönelik Tasnif

1.4.2. Takdîrî Durumun Diğer Fıkhî Takdirlerden Ayrımı

1.4.2.1. Lafzî Takdirler

Nastaki anlamı belirli/belirgin kılmak için lafzî takdirlere başvurulur. Maksat nassın anlaşılması ve ihtiva ettiği hükmün uygulanabilirliğine yönelik varsa nastaki belirsizliklerin giderilmesidir.

Bir mevcuda ilişkin belirsizliğin giderilmesi, onun bir açıdan tanımlanması yoluyla temin edilebilir. Böylece ilgili şey zihinde daha belirgin hale gelir. “Bir açıdan tanımlama” ifadesiyle, klasik tanımlamalar yanında mevcutların hiyerarşik olarak sıralanması, asgarî miktarların belirlenmesi, onu diğerlerinden temyiz eden unsurların tayini gibi ilgili şeye farklı açılardan ve değişik yollarla belirginlik kazandırılmasını kastetmekteyiz. Tayin ve tahdit yoluyla belirsizliğin giderilmesine yönelik bu tür takdirlerden ikinci bölümde bahsedeceğiz. Mevcuda ilişkin bu faaliyetin başlangıç

147

noktası bir nass/metin; nihayetlendiği nokta ise uygulayıcı kişi, uygulanan iş, işlem ya da uygulamaya konu olaydır. Bu süreçte nassın kendisinin konu edildiği, onun anlamlandırılmasına yönelik ilk kısım lafzî/lügavî takdirlerin mahallidir. Takdîrî durum ise uygulamanın konu edildiği sürecin ikinci kısmıyla ilgilidir. Hakkında şer’î hüküm taalluk eden gerçek olaylar takdîrî durumun esas konusudur.

Hüküm barındıran bir nass ile amel edilmesi, onun anlaşılmasına yönelik zihni faaliyet, akabinde uygulanmasına yönelik pratik faaliyet ile gerçekleşir. Ancak teorik/ soyut olan anlama ile bunun pratiğe geçirildiği somut uygulama faaliyeti iç içe bulunduğundan, anlama ve uygulamayı kesin çizgilerle birbirinden ayırmak her zaman kolay olmayabilir. Hele uygulamanın konusu bir söz/lafız olduğunda, durum daha karışık bir görünüm arz eder.

Örneğin iftira haddinin uygulanması için sayılan şartlar arasında, iftiranın/iddianın bir şart veya zamanla kayıtlı olmaması zikredilir. Bir şarta bağlı veya bir vakte izafe edilen iddia, iftira haddini mûcib değildir. Zira bunlar iftiranın o anda gerçekleşmiş olmasına manidir. Şart veya izafe gerçekleştiğinde ise sanki iddia sahibinin iftirası/iddiası gerçekleşmiş gibidir. Yani gerçekten bir kazf olmamakla birlikle iddia sahibi takdîran iftira etmiş konumundadır. Fakat buradaki konum ilgili kişi için haddi gerekli kılmaz. Çünkü sözün ilk anında iftira gerçekten yapılmamıştır. Mesela, “şu eve girersen zânîsin, şu gün gelince zânîsin” ifadelerine muhatap olan kişi o eve girdiğinde veya belirtilen tarih geldiğinde, her ne kadar söz bir iftira anlamına gelse de sözün sahibi gerçekten iftira etmiş olmaz.148

Söze muhatap olan kimse açısından da o eve girmek veya belirtilen tarihin gelmesi, iddia edilen fiilin gerçek olduğunu göstermez. Pratik durum açısından gerçek, ilgili şahsın ikrarına ve/veya fiilin kendisine bağlıdır; iddia edenin sözündeki şarta ve izafeye bağlı değildir.

Takdîrî durumda konu edilen mevcut-madum ikilemindeki takdir yaklaşımına benzer bir karakter arz etmesi nedeniyle tefsir ve iktizanın delaleti konularına temas ederek, bir nassı anlamaya yönelik lafzî takdirler ile nastaki hükmü uygulamaya yönelik takdirleri daha somut ifade etmeye çalışalım.

148

Tefsir

Lafızlarla ilgili pek çok takdirden bahsedilebilir. Fıkıh usûlünde lafızlara yönelik vazʽ, kullanım, açıklık-kapalılık ve delalet açısından yapılan tasniflerde149

takdirin izleri sürülebilir. Ancak bizim üzerinde duracağımız lafzî takdirler, belirsizliği gidermeye yönelik olan takdirler ile genel takdir kaidesinde ana unsur olan mevcut ve madumun lafızdaki yansımalarıdır. Kaldı ki geniş manada düşünüldüğünde takdirin tüm elfaz bahisleriyle bir ilgisi de kurulabilir. Biz cümlede yer alan bir sözdeki/lafızdaki kapalılığın giderilmesi ve lafızda/mantukta bulunmayıp anlamda/mefhumda bulunan lafzın açığa çıkarılmasına yönelik takdirler üzerinde duracağız. Bu bağlamda bir yorumlama yöntemi olarak lafzî takdirler içinde yer alan tefsir konusuna temas edeceğiz.

Hükme ulaşmak için öncelikle delil olarak kullanılan nassın anlaşılması gereklidir. Bu süreçte tefsirden yararlanılır. Tefsirin kelime anlamı, keşif ve izhardır. Genel anlamda dini metinlerin anlaşılması ya da yorumlanması etkinliğini ifade eder. Anlaşılması güç sözlerin asıl manasını beyan ve izah etme anlamına gelir. Otorite kabul edilen ayet gibi kutsal metinlerin, kanun metinlerinin filolojik ve doktrine dayalı yorumudur. Teşriî, kazâî, ilmî, hukûkî gibi çeşitli tefsir şekilleri vardır. Lafzî takdir bağlamında söz konusu olan, lafzî (filolojik) tefsirdir. Nassın/metnin kelimelerine bağlı olarak yapılır.150

Örneğin, mudarebe akdinde kâra yönelik şartların zikredildiği bölümde İmam Muhammed ortaklığın nasîb (pay, hisse, sehm) olduğunu zikreder. Bunu “...yoksa onların göklerde (göklerin yaratılmasında Allah ile bir) ortaklığı mı var?”151

ve “Onların göklerde ve yerde (Allah ile) bir ortaklıkları yoktur.”152 ayetlerindeki ortaklık (كرش) lafzını pay, hisse (بيصن) lafzıyla tefsir etmektedir.153

149 Zekiyüddîn Şa‛ban, İslam Hukuk İlminin Esasları, s. 264.

150

Mehmet Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, 3. Baskı, İstanbul: Ensar Neşriyat, 2010, s. 558; Muharrem Kılıç, İslam Hukuk Metodolojisinde Nassların Lafzi Yorumu, Yayımlanmamış Doktora Tezi, M.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 1999, s. 26. 151 Fâtır, 35/40. “...تاومسلا يف كرش مهل مأ.. ” . 152 Sebe, 34/22. “...كرش نم امهيف مهل امو...” 153 Kâsânî, Bedâiʽ, VIII, 24.

Kâsânî, ...ةبقر ريرحتف... ayetindeki154 “azad etmek” ifadesinin, azad etsinler (...اوررحيلف); ...نادلاوأ نعضري تادلاولاو ayetindeki155 “emzirirler” ifadesinin, emzirsinler (نعضريل);...نهسفنأب نصبرتي تاقلطملاو ayetindeki156 “beklerler” ifadesinin, beklesinler (نصبرتيل) anlamına geldiğini söyleyerek lafzî takdirlerde bulunur.157

Bir lafzın başka bir lafız ile açıklanması/ tefsiri şeklindeki bu lafzî takdir örneklerinde konu nassın anlaşılmasıdır ve bunlar takdîrî durum kapsamında değildir. Ancak bir iş veya işlemin tefsiri/açıklaması takdîrî durumla ilgili olabilir. Örneğin teâti yoluyla gerçekleştirilen bir satış işlemi Hanefîler nezdinde caizdir. Zira lügatta ve hukukta satım akdi (عيبلا), değişimin adıdır. Kâsânî, teâti denilen söz kullanılmadan karşılıklı rıza ile bir malı alıp verme ticari işlemini, bu değişimin gerçek şekli olarak tefsir eder. İşlem esnasında kullanılan alım satım sözleri birer göstergedir.158

Buna göre akitte kullanılan söz yapılan işlemin kendisi gibidir. Benzer şekilde hiç söz kullanmadan yapılan işlemde söz söylenmiş gibi değerlendirilir. Burada takdire konu olan bir metin/nass değil, hakkında hüküm terettüp eden bir uygulamanın kendisidir ve bu takdîrî durumla ilgilidir.

İktizanın Delaleti

Fıkhî takdir türleri içinde lafzî/lügavî takdirlere örnek olarak değineceğimiz diğer konu, iktizanın delaleti yoluyla gerçekleşen takdirlerdir.

Bakara Suresi’ndeki “… içinizden kim bu aya yetişirse oruç tutsun. Kim de hasta veya yolcu olursa, başka günlerden sayısınca (oruç tutar)…”159

ayetinde müfessirlerin icmaıyla “…hasta veya yolcu olup” ifadesinden sonra “iftar etmişse…” ( َرَطْفَأَف ٍرَفَس ىَلَع ْوَأ

154 Mücâdele, 58/3. 155 Bakara, 2/333. 156 Bakara, 2/228. 157 Kâsânî, Bedâiʽ, IV, 207; V, 14. 158 Kâsânî, Bedâiʽ, VI, 533. 159 Bakara, 2/185. “… َرَخُأ ٍماَّيَأ ْنِم ةَّدِعَف ٍرَفَس ىَلَع ْو َأ اًضيِرَم َناَك ْنَمَو…”

... ةَّدِعَف...) takdir edilmektedir.160

Aynı şekilde …sayısınca/ ةَّدِعَف… lafzından önce de ( م ْوَص ةّدع) lafzî takdîrî yapılmaktadır.161

Suredeki ...ِهْيَلَع َمْثِإ لاَف ٍداَع لاَو ٍغاَب َرْيَغ َّرُطْضا ِنَمَف... cümlesinde162

َلَكَأَف َّرُط ْضُا ْنَمف takdir edilmektedir.163 Aynı fiilin takdîrî Mâide Suresi 3. ayetinde de söz konusudur. Yine Bakara Suresi’ndeki ِيْدَهْلا َنِم َرَسْيَتْسا اَمَف ْمُدْرِصْحُأ ْنِإَف ِ َّ ِلِلّ َةَرْمُعْلاَو َّجَحْلا اوُّمِدَأَو…164

cümlesinde ْنِإَف ْمُتْلَلْحَأَف ْمُدْرِص ْحُأ kelimesi; aynı ayette ...ٍماَيِص ْنِم ةَيْدِفَف ِهِسْأَر ْنِم ىًذَأ ِهِب ْوَأ اًضيِرَم ْمُكْنِم َناَك ْنَمَف... cümlesinde ... ةَيْدِفَف ِهِسْأَر ْنَع ىَذَ ْلأا َعَفَدَو َقَلَحَف ِهِسْأَر ْنِم ىًذَأ ِهِب ْوَأ... takdir edilmektedir.165

Nisâ Suresi’ndeki ...ْمُكُداَهَّمُأ ْمُكْيَلَع ْتَمِّرُح ayetinde166

ise ِتاَهَّمُ ْلأا َحاَكِن takdir edilmektedir.167

“Ümmetimden hata, unutma ve ikrah altında yaptıkları (söz ve fiilleri) kaldırılmıştır.”168

hadisinde, hatanın günahı (أطخلا مثا);169

“Hac Arafat’tır.” hadisinde, “Hac Arafat’ta durmaktır. (ةفرعب فوقولا جحلا)”170

lafzî takdirleri yapılmaktadır.

Zikredilen bu lafzî takdir örnekleri, fıkıh usûlü ilmi literatüründe iktizanın delaleti kapsamında ele alınır. Bu delalet sözün/nassın doğru veya şer’î yönden sağlıklı anlaşılması için gerekli olan lafzın takdir edilmesidir.171

Bir diğer ifadeyle, cümlenin anlamında gizli olan lafzı açığa çıkarıp ibareye eklemektir. Ağırlıklı olarak tefsir ilminde kullanılan bu takdir türüne bu temasla yetineceğiz. Zira dil ve mantığın gerekli kıldığı bu tür lafzî/lügavî takdirlerin ağırlıklı konusu daha önce de belirttiğimiz gibi

160

Cessâs, Ebû Bekir Ahmed b. Ali er-Râzî, Ahkâmu’l-Kur’ân, thk: Abdüsselam Muhammed Ali Şahin, 4. Baskı, Beyrut: Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, 2013, I, 259, 264; Bedâiʽ, II, 609.

161

Ebû’l-Berakât en-Nesefî, Medârikü’t-tenzîl ve hakâiku’t-te’vîl (Tefsîru’n-Nesefî), İstanbul: Dârukahraman, 1984, c. I, s. 94.

162

Bakara, 2/173.

163

Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 156; Nesefî, Tefsîru’n-Nesefî, I, 89; Bedâiʽ, II, 609.

164

Bakara, 2/196.

165

Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 259; Bedâiʽ, II, 609.

166

Nisâ, 4/23.

167

Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, II, 184; Bedâiʽ, II, 609.

168

İbn Mâce, “Talak”, 16 (Hadis No: 2045): “ ِهْيَلَع اوُاِرْكُتْسا اَمَو ، َناَيْسِّنلاَو ،َأَطَخْلا يِتَّمُأ ْنَع َعَضَو َ َّالله َّنِإ”

169

Zekiyüddîn Şa‛ban, İslam Hukuk İlminin Esasları, s. 340.

170

Kâsânî, Bedâiʽ, III, 59.

171

metnin/nassın anlaşılmasıdır. Nassın uygulamaya dönük yüzü olan takdîrî durum tezde yoğunlaşacağımız asıl konudur.