• Sonuç bulunamadı

Fıkıh Dışındaki İlmî Disiplinlerde Takdir

BÖLÜM 1: TAKDÎRÎ DURUMUN TEORİK ÇERÇEVESİ

1.3. Fıkıh Dışındaki İlmî Disiplinlerde Takdir

Genel olarak bakıldığında, yaklaşım ve tanımlardaki farklılıklara rağmen takdir, çeşitli ilmî disiplinlerde etkin şekilde kullanılır. Olgu, ilim dalına göre farklı terimlerle ifade edilir. Takdirin etkin olduğu disiplinlerin başında dilbilimi gelir. Özellikle Arap dili gramerinde takdir önemli bir yer tutar.

Arap dili sözdiziminde (sentaks/وحنلا); mahzuf mübtedanın haberi, takdîrî iʽrab, mahallî iʽrab, âmil-i manevî, gayri munsarif, maksur ve mankus isim, te’vîl-i müfred, bedel, atf-ı beyân, câze’l emrân câze’t-takdîrân gibi gramer terimleri ve tabirlerinde, bunlarla ilgili kurallarda bir takdir mantığı söz konusudur. Benzer şekilde kelime şekil bilgisindeki (morfoloji/فرصلا) iʽlâl ve ibdâl kaideleri takdirin kelime yapısındaki yansımalarıdır.

137

Menzile: Mertebe, rütbe, derece, makam, mevki, statü, konum anlamlarına gelir. ةلزنم ىلعأ terkibinde üstün mertebe, makam, derece anlamında; ةعيفر ةلزنم terkibinde üstün konum, statü anlamında; ريملأا دنع ةلزنم هل cümlesinde yine konum, statü, mevki, prestij ve saygınlık anlamlarında kullanılır. Menzile kelimesi ayrıca mekân ve ev anlamlarına da gelir. Bkz. el-Müncid, s. 1399; el-Muʽcemu’l-vasît, II, 915.

Örneğin fiili muzari nevâsıb ve cevâzım edatlarından, mübteda lafzî amillerden hâli138

olduğunda, bunların âmil-i manevî sebebiyle merfûʽ olduğu kabul edilir.139

Bu gibi takdirleri lafzî/lügavî (nahvî) takdirler olarak değerlendirmek mümkündür.

Belâgatta, mecaz ve kinaye için kullanılan lafızla hakiki anlam (هل عضو ام) değil, hakikat anlamı dışında bir anlam murat edilir. Şöyle ki, kelamda aslolan manayı hakikidir.140

Hakikat asıl, mecaz arızdır.141

Ancak kelam; müşabehet, geçmiş durum (نْوكلا), gelecekteki hal (لْولأا), isti‛dât (potansiyel), bütün-parça, sebep-müsebbeb gibi bir alakadan dolayı, lafzın konulduğu gerçek manaya değil bağlama göre hakikat anlamının dışında mecaz denilen başka bir anlama delalet eder.142

Bahsedilen bu alakaların, madumu mevcut menzilesinde veya bir mevcudun başka bir mevcut menzilesinde takdir edilmesi bağlamında etkin olarak kullanıldığını söyleyebiliriz.

Bir edebî sanat olan teşbihte etkin olan mantık, usûlî kıyasta farklı bir yansımayla ortaya çıkıyorsa, bir nahiv terimi olan bedelde etkin olan mantık da “bir mevcudun başka bir mevcut menzilesinde takdiri” şeklindeki takdir türünde ortaya çıkmaktadır. Bir başka ifadeyle, nasıl ki kıyas, belagattaki teşbihin usûl-i fıkıhtaki bir yansıması ise; özellikle “bir mevcudun başka bir mevcut menzilesinde takdir edilmesi” şeklindeki takdir türü de, nahivdeki bedelin takdîrî durum olarak fıkıhtaki bir yansımasıdır. Dil ve edebiyatta yer alan unsurların yalnızca estetik anlayışa hitap etmekle kalmadığı, bunların düşünme şeklini de etkilediği açıktır. Belâgatta, şiir zarûreti olarak ifade edilen, uyak/kafiye uyumunun sağlanması maksadıyla iʽrabının olması gerekenden farklı geldiğine dair sayısız örnek bulunur. Şiir zarûretinde dil kurallarına göre hatalı olan görünür/lafzî durumun estetik bir gerekçeye binaen o şekilde söylendiği, aslında hakiki olan takdirin zihinde bulunduğuna dair izahlar,143

takdirin belâgattaki yansımalarına

138

İbn Hişam, Ebû Muhammed Cemâlüddîn Abdullah b. Yusuf, Katru’n-nedâ ve bellü’s-sadâ, Dersaâdet, trz., s. 57, 116.

139

Birgivî, Takıyyüddin Mehmed, İzhâru’l-esrar, (Kâfiye ve Avâmil ile aynı mücelledde), y.y., trz., s. 143.

140

Ali Himmet Berki, Açıklamalı Mecelle (Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye), İstanbul: Hikmet Yay., 1982, s. 20, (Md. 12); Ali Haydar Efendi, Düreru’l-hukkâm şerhu Mecelleti’l-ahkâm (Şerhu’l-kavâidi’l-külliyye), 3. Baskı, İstanbul, h. 1330, s. 60.

141

Abdülaziz Buhârî, Alaaddin Abdülaziz b. Ahmed, Keşfu’l-esrâr şerhu Usûli'l-Pezdevî, 2. Baskı, Lübnan: Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, 2009, II, 60.

142

Zeydan, Fıkıh Usûlü, s. 311-313; Zekiyüddîn Şa‛ban, İslam Hukuk İlminin Esasları, s. 311.

143

açık bir kanıttır. Bu meyanda mantık/akıl ile birlikte dil, takdirin önemli kaynaklarından birini de oluşturur.

Kur’ân-ı Kerim’de irtidat edip o hali üzere ölen kimselerin yaptığı işlerin dünyada da ahirette de heba olduğu zikredilir.144

Takdir bağlamında ilgili ayet fıkıh ile ilgili olduğu kadar akaid ve kelam ilmiyle de ilgilidir. Fürû fıkıh eserlerinde mürtedin dünyevi durumuna ilişkin çeşitli hususlar yer alır. Bunların içinde en önemlisi, irtidat eden şahsın ölmüş gibi kabul edilmesi yani bir mevcudun madum menzilesinde takdir edilmesi ve ilgili şahıs hakkında fıkhî açıdan ölmüş kişiye dair hükümlerin câri kılınmasıdır. Mesela, ölen kişi nikâha mahal olmadığı gibi mürted de nikâha mahal değildir. Zira milk-i nikâh korunma altına alınmış bir milktir. ( وصعم كلمم ) Dinden çıkmış kişiyle bu korunma sağlanamaz. Çünkü mürted kişiyle nikâhlı olmak, bu akitle matlub olan nefsin ve neslin emniyetine, hayırlı nesil yetiştirme maksadının gerçekleştirilmesine vesile olamaz.145

Bu, mürtedle ilgili fıkhî, dünyevî bir hükümdür. Diğer taraftan ilgili ayet mürted kişinin amelinin ahirette de madum menzilesinde olduğunu bildirir. Bu yönüyle takdir, inanç unsurlarını ele alan akaidin sahasına girer. İbn Abdüsselâm ve Karâfî’nin zikrettiği, müminlerin çocukları gerçekte imanın varlığıyla muttasıf olmasalar da kendilerinde imanın varlığı, kâfirlerin çocuklarında ise iman ve küfrü akledebilme durumu olmamasına rağmen babalarının hükmüne tâbi kılınmaları gibi kimi takdir örnekleri de akaid ve kelamın konusudur. Bu iki âlimin ilim, adalet, sadakat, düşmanlık gibi vasıflara yönelik örnekleri ise daha çok ahlak kapsamındadır.

Hadis usûlünde kullanılan ma’nen mütevatir, hükmen merfu146

terimleri de takdir anlayışının bu ilim dalındaki farklı bir yansıması mesabesindedir. Yakın dönem âlimlerinden Yusuf Şehî’nin de benimsediği, takdirin manevî, hükmî bir vasıf olduğu görüşü itibara alındığında, bu görüşe sahip âlimler nazarında takdirin pek çok ilim dalının konusuna dâhil olması kaçınılmazdır.

144 Bakara, 2/217. 145 Kâsânî, Bedâiʽ, III, 458. 146

İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, 3. Basım, İstanbul: M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 1993, s. 107, 117; Ahmed Naim, Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi, Mukaddime, Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yay., Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1984, c. I, s. 134-139; Abdullah Aydınlı, “Merfu”, DİA, 2004, XXIX, 180-181; a.mlf “Mevkuf”, DİA, 2004, XXIX, 437-438.