• Sonuç bulunamadı

KuruluĢundan Osmanlılara Kadar Medreseler (X-XII yy.)

I. BÖLÜM

2. EĞĠTĠM VE ÖĞRETĠMDE YENĠ DÖNEM: MEDRESELER

2.1.1. KuruluĢundan Osmanlılara Kadar Medreseler (X-XII yy.)

Her ne kadar devlet tarafından desteklenen ve saray tarafından himaye edilen Nizamiye medreselerinin, bu kurumun ilk nüvesini oluĢturduğu kanaati hâkimse de „medrese‟ kelimesinin ilk olarak IX. asırda kullanıldığı, resmi bir teĢekkül olarak devlet eliyle kurulmasının ise, X. Asırda Karahanlılar zamanında olduğu bilinmektedir.74

Orta Asya Ġslam kentlerinde ortaya çıktığı kabul edilen medreseleri Karahanlılar, Semerkant, Buhara ve TaĢkent gibi önemli kentlere taĢıdılar.75

Yine bu asırda Gazneli Mahmut (999-1030) Gazne‟de ve kardeĢi Nasır Sebüktekin NiĢabur‟da medreseler yaptırmıĢlardır.76

Sistemli bir teĢkilata sahip olan külliye Ģeklindeki ilk medreseler, Selçuklu hükümdarları Alparslan ve MelikĢah‟ın veziri Nizamülmülk‟ün gayretleriyle, Bağdat‟ta Dicle nehri kenarında kurularak 1066-67 yıllarında tedrisata baĢlamıĢtır.77

Nizamülmülk tarafından kurulan bu medreselerin bir açıdan da Fatımilerin ve Büveyhilerin ġii propagandasını kırma amaçlı kurulduğu78, dolayısıyla bu medreselerin Hanefi, ġafii,

Hanbeli ve Maliki adlarındaki dört Sünni mezhebin koruyuculuğu ve yayıcılığı görevini üstlendiği ifade edilmiĢtir.79

Yine bu medreselerin kuruluĢ amaçları arasında Sünnîliği savunmanın ötesinde, ilmin geliĢmesini sağlamak, halkın itibar ettiği ilim adamlarını devletin yanında tutmak ve yetiĢmiĢ insan gücüne duydukları gereksinimle devlet adamı yetiĢtirmek gibi etkenler de zikredilebilir.80

Kendi adıyla anılacak medreseleri kurarken Nizamülmülk, aslında bir mucit değildir. Nizamülmülk, medreseyi sistemleĢtirmiĢ, nizama sokmuĢtur.81

Bir anlamda zaten var olan baĢarılı bir eğitim kurumundan istifade etmiĢtir. Medreselerin yönetimini büyük bir iĢtiyakla taleplerini karĢılamaya hazır olduğu „ulema‟ya bırakmıĢ, böylece „fakih‟ sıfatını taĢıyan ve kalabalık bir çevresi olan ulemanın sahip olduğu nüfuzu

74 Mustafa Bilge, Ġlk Osmanlı Medreseleri, ĠÜEF Yay, Ġstanbul, 1984, s. 3; Baltacı, a.g.e., s. 60; Akyüz,

a.g.e., s. 21; Murat Akgündüz, Osmanlı Medreseleri XIX. Asır, Beyan yay. Ġstanbul, 2004, s. 17.

75 Akyüz, a.g.e., s.21.

76 Akgündüz, a.g.e., s. 17; Baltacı, a.g.e., s. 61; Ġslam tarihinde ilk inĢa edilen medreseler için bkz. Ahmed

Gül, Osmanlı Medreselerinde Eğitim-Öğretim ve Bunlar Arasında Daru‟l-Hadislerin Yeri, TTK Yayınları, Ankara 1999, s. 10-11.

77 Baltacı, a.g.e., s. 64;Makdisi, a.g.e., s. 76; Yakuboğlu, a.g.e., s. 21. 78 Akyüz, a.g.e., s. 43; Kazıcı, a.g.e., s. 47; Gül, a.g.m., s. 69. 79 Akyüz, a.g.e., s. 44.

80 Öngül, a.g.m., s. 69. 81

Muhammed ġevki Aydın, Medreselerin GerileyiĢ Sebepleri Üzerine, EÜĠF Dergisi, S. 4, Kayseri, 1987, s. 322.

25

yanına almıĢ oluyordu.82

Dolayısıyla Nizamülmülk, mucit değil, kendisinden önceki dönemlerin tahlilini iyi yapmıĢ büyük bir devlet adamı ve mükemmel bir politikacıdır.83

Yüksek düzey bir bürokrat düĢünün ki, kendisinin yerini almak isteyen birçok rakibi olmasına karĢın, otuz yıl gibi bir süre aynı makamda kalabiliyor. ĠĢte böyle bir kiĢi, gerçekten siyasi bir dehadır. Bu usta siyasetçi, iktidar atına nasıl eğer vurulacağını ve nasıl dizginleneceğini iyi biliyordu. Devletten bağımsız olarak çalıĢan ve halk arasında itibar kazanmıĢ ilim adamlarının devletin yanında yer almalarının, siyasi otoritenin ve iç huzurun sağlanmasında büyük önem taĢıdığını bilen Nizamülmülk, medreseler açarak ve âlimlere maaĢ vererek onları bu medreselerde görevlendirerek halk nazarında devletin itibarını arttırmıĢ ve önemli bir istikrar sağlamıĢtır. Yönetimi, büyük bir iĢtiyakla taleplerini karĢılamaya hazır olduğu „ulema‟ya bırakmıĢ, böylece „fakih‟ sıfatını taĢıyan ve kalabalık bir çevresi olan ulemanın sahip olduğu nüfuzu yanına almıĢtır.84

Diğer yandan Nizamülmülk‟ün cömertliklerine minnettar olan ulema, aynı zamanda kendisinin uzun ömürlü baĢarısının teminatı olmuĢtur. Bundan dolayı o, ulemayı destekledi ve her bir âlimin müntesibi olduğu mezhebi, yeni müntesiplerin kazanılmasında mükemmel bir araç olarak kullandı. Örneğin ihtiyaç sahibi bir öğrenci, birisi kendisine maddi destek sağlayan diğeri sağlamayan iki kurum arasında kolaylıkla tercihini yapacak ve tercih ettiği kurumun temsil ettiği mezhebi, kendi mezhebi olarak benimseyecekti.

Ayrıca müderrislerin medreselerde görevlendirilmesinde herhangi bir zorlama yoktu. Nitekim medresenin müderrisliğine getirilecek olan ġirazi‟nin, müderrislik teklifini ilkin kabul etmemesi85 serüveni, yukarıda ifade ettiğimiz ilim adamı ile devlet arsındaki iliĢkinin zorlamaya değil, karĢılıklı rızaya ve bir uyuma dayandığının iyi bir örneğidir.86

Nizamiye adıyla baĢlayan medrese çığırı, Bağdat‟tan sonra kısa zamanda büyük yerleĢim merkezlerine de yaygınlaĢtırıldı.87

Yine Anadolu Selçukluları ve Türkmen

82 Makdisi, a.g.e., s. 77. 83

Yakuboğlu, a.g.e., s. 45.

84 Makdisi, a.g.e., s. 77.

85 Makdisi‟nin aktardığı bilgilere göre Bağdat‟ta kurulan bu medresenin müderrisliğini ilkin kabul

etmeyen ġirazi‟nin yerini, rakibi sayılabilecek olan Ġbnü‟s-Sebbağ yirmi günlüğüne alacaktır. A.g.e. s. 76.

86 Yakuboğlu, a.g.e., s. 23-24; Ayrıca bkz. Makdisi; a.g.e., s. 76. 87

Akyüz, a.g.e., s. 43; Baltacı, a.g.e., s. 64; Nizamülmülk tarafından yaptırılan ve Nizamiye Medreseleri adıyla anılan medreselerin isimleri ve ilk müderrisleri için bkz. Yakuboğlu, a.g.e., s. 23

26

Beylikleri, teĢkilat ve iĢleyiĢ bakımından Nizamiyeler örnek alınarak köylere varıncaya kadar birçok yerde Osmanlı medreselerine örnek teĢkil edecek medreseler açmıĢlardır.88

Özellikle Anadolu Selçukluları döneminde, daha önceden devlet büyüklerinin zengin vakıflar tahsis etmeleriyle sürekliliği güvenceye alınmıĢ olan medreselerin bir kısmı belirli ilim dallarına tahsis edilmiĢ ve bu sayede medrese eğitim sisteminde Daru‟l- Huffazlar, Daru‟l-Kurralar, Daru‟l-Hadisler, Daru‟t-Tıblar ve Daru‟Ģ-ġifalar gibi ihtisas kurumlarının89

teĢekkülü gerçekleĢmiĢtir.90 Bu dönemde ön plana çıkan medreseler, II. Kılıç Arslan (1156-1192) zamanında yapılan, Konya‟da Sırçalı Medrese (640/1243), Karatay Medresesi (649/1252) ve Ġnce Minareli Medrese (674), Altun Aba (Ġplikçi) Medresesi, Sivas‟ta Gök Medrese (Sahibiye Medresesi) (670/1272), Tokat‟ta Gök Medrese (674/1276), KırĢehir‟de Cacabey Medresesi‟dir. Ayrıca, Anadolu Beyliklerinden Germiyanoğulları, Kütahya‟da Vacidiye (Demirkapı) ve Yakup Bey Medreseleri‟ni kurmuĢtur. Kurdukları bir diğer medrese olan Germiyanoğlu Medresesi (814/1412), Osmanlılar döneminde de medrese olarak kullanılıp eğitim-öğretime hizmet etmesi bakımından önem taĢımaktadır. Karamanoğulları, Aksara‟da Zinciriyye Medresesi (1337), DaniĢmendliler, Niksa‟da Yağıbasan Medresesi (1157), Güneydoğuda hüküm süren Artuklular ise, Urfa Ulu Cami Medresesi (507/1114), Mardin Sultan Ġsa Medresesi, Sitti Raviye Hatun, Hüsamiye, Muzafferiyye, Zinciriyye, Kasım PaĢa, Hacı Maruf, Savur Kapı ve ġehidiye gibi medreselerle eğitime hizmet etmiĢlerdir.91