• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2. EĞĠTĠM VE ÖĞRETĠMDE YENĠ DÖNEM: MEDRESELER

2.1.4. Osmanlının Gerileme ve Bozulma Devri Medreseleri (XVII XIX yy)

2.1.4.1. Gerilemenin Sebepleri

Osmanlı medreseleri hakkında araĢtırma yürüten ve eser veren ilim adamlarının çoğu, her Ģeyden önce bu kurumların, özellikle XVI. yüzyılın sonlarından itibaren bozuldukları, geriledikleri ve nihayet çöktükleri hususunu kabul ederler. Medreselerin bozulma nedenleri de bu ilim adamları arasında hemen hemen ortaktır.

Baltacı, medreselerin XVI. asrın sonlarına doğru bir gerileme ve bozulma dönemine girdiği hususunu kabul eder. Ona göre bunun baĢlıca sebepleri Ģunlardır: “Nüfus kesafeti, devletin diğer kurumlarındaki bozukluklar, ulema-zadegân sınıfının doğuĢu, ilmiyeye ait kanun, talimat ve geleneğin çiğnenmesi ve ilim zihniyetinin değiĢmesi.”165

Akyüz ise bozulmanın XVI. yüzyılın ortalarında baĢladığı inancındadır. Ancak bozulma nedenleri ile bozulma biçimlerini birbirinden ayırır ve konuyla ilgili zevatın bu iki hususu birbirine karıĢtırdığını ifade etmektedir. Bozulmanın sebepleri olarak da,

164 Suat Cebeci, Din Eğitiminde Medreseden Mektebe, Mektepten Nereye?, Sakarya Üniversitesi Ġlahiyat

Fakültesi Dergisi, S. 10, 2004, s. 197-198; Yakuboğlu, a.g.e., s. 207.

39

siyasetin bilim anlayıĢını baskı altında ve dar kalıplar içinde tutmasını, devletin diğer kurumlarının bozulmaya baĢlamasını, medresenin kendi içindeki bilimsel geliĢmeyi zorlaĢtırıcı niteliğini, rüĢvet ve iltiması, medreselerin hayır kurumu olarak kullanılmaya baĢlanmasını göstermektedir.166

Medreselerin gerilemesi konusuna Atay da bir makalesinde değinmektedir. Ona göre medreselerde öğretim gerilemiĢtir ve bunun baĢlıca sebepleri “merkeziyet, saltanat kavgaları, talebe isyanları, öğretim dili, dini ve ilmi hürriyetin olmaması, ferdiyetçilik ve bencillik”tir.167 Bunları kitabında da tek tek anlatan Atay, “Medreselerin Islahını Ġsteyenler” baĢlığı altında tekrar aynı konuyu ele alır ve bu kez medrese içi bozulmalara değinir. Buna göre; derslere devamsızlık, üst kademelerin tıkanması, iltimas yoluyla haksız Ģekilde ilmiye teĢkilatına giriĢler, rüĢvet ile müderrislik ve kadılıkların elde edilmesi, ilmin kıymetinin takdir edilmemesi gibi nedenlerin medreselerin gerilemesine yol açtığını ifade eder.168

Aydın, gerileme tarihini biraz daha erken baĢlatır ve “medreselerin XVI. yüzyıldan itibaren devamlı bir surette gerilediğini, bozulduğunu görüyoruz” der. Konuya iliĢkin sebeplerin/olayların iç içe ve karıĢık olduğunu, dolayısıyla konuya sebep-sonuç açısından yaklaĢılması gerektiğini ifade eder. Kendisine göre, bu gerileyiĢ ve bozulmanın iki ana nedeni vardır: ilmi zihniyetin ölmesi ve yönetimdeki bozulmalar, çözülmeler. Bu iki ana neden de kendisinin benzetmesiyle, suya atılan bir taĢın meydana getirdiği dalgalar gibi baĢka sonuçlar doğurmuĢ, bu sonuçlar da baĢka olaylara neden olmuĢtur.169

Osmanlı Eğitim Sistemi ile ilgili günümüzde de halen araĢtırma ve yazıların devam ettiğini yukarıda ifade etmiĢtik. Bu araĢtırmalardan biri olan “Osmanlı Medrese Eğitimi ve Felsefesi” adlı kitabında Yakuboğlu, medreselerin XVI. yüzyılın ortalarından itibaren eğitim kalitesi açısından bir durgunluk ve gerileme sürecine girdiğini ifade etmekte, bu gerilemeye sebep olan amilleri de iki ana grupta toplamaktadır. Bunlar,

166 Akyüz, a.g.e., s. 81-82.

167 Hüseyin Atay, Medreselerin Gerilemesi, AÜĠF Dergisi, C. XXIV, 1990, s. 18 vd. 168 Atay, Osmanlılarda Yüksek Din Eğitimi, s. 133-173.

169

Muhammed ġevki Aydın, Medreselerin GerileyiĢ Sebepleri Üzerine, EÜĠF Dergisi, IV. 1987, s. 324- 325.

40

fiziki Ģartlar ve dıĢ etkenlerden kaynaklanan olumsuzluklar ile eğitim sistemi ve ilmi zihniyetten kaynaklanan tıkanmalardır.170

Yakın tarihte bu konuyu çalıĢmıĢ olan Akgündüz ise yukarıda görüĢlerini aktardığımız ilim adamlarından farklı bir değerlendirme yapmaktadır. Ona göre, XVI. yüzyılda baĢlayan bir bozulmadan bahsetmek yanlıĢtır ve üzerinde konuĢulan „gerileme‟ kavramı tartıĢılmalıdır. Bu kavramın medreselerle ilgili olarak, medreselerin mevcut sistemi koruyarak sadece dini ilimlere yönelme ve kendini yenileyememesi olarak anlaĢılması gerektiğini ifade eder.171

Sarıkaya, medreselerde bir „bozulma‟ ve „gerileme‟yi kabul etmeyip, daha ziyade geleneği koruma uğruna yenilik ve değiĢime „intibak edememe‟ sorunundan bahseder.172 Yine dini ilimlerin ve özellikle Ġslam fıkhının tahsil ve tedris edildiği bir kurum olarak klasik medrese sisteminin, XX. yüzyıla kadar organizasyon, tedris usulü ve ders programları açısından önemli ölçüde değiĢmeden ve fonksiyonunu kaybetmeden geçerliliğini koruduğunu ifade eder. Bununla birlikte Osmanlı devlet kurumlarında baĢ gösteren tedrici çöküĢle beraber medrese kurumunun da performansının azalmaya baĢladığını da kabul eder.173

Ancak, medreselerdeki bu gerilemenin sebeplerinin, kurum içerisinde değil de dıĢında aranması gerektiğini, kendi ifadesiyle “gerileme ve çöküĢün, kendi bünyesi içerisine giren, yavaĢ yavaĢ bütün organları kemiren ve nihayet ölüme götüren hastalık gibi bir iflas süreci olmadığını” ifade eder. Ona göre medresenin gerilemesinin sebebi daha çok, bu kurumun devlet için arz ettiği fonksiyonda aranmalıdır. Buna göre bir eğitim kurumu olarak medrese, baĢlangıçta devlet elitinin, memurların, müderrislerin, müftü, hâkim ve yargıçların ve diğer önemli devlet görevlilerinin eğitim ve yetiĢtirilmesinde önemli bir rol oynuyordu. Nitekim devletin temel düzeni Ģeklen de olsa Ġslami esas ve prensiplere dayanmaktaydı. Yani yönetim, meĢruiyetini Ģer‟i esaslardan alıyordu. Dolayısıyla sistem için medrese, medrese için de sistem gerekliydi. Ancak modernleĢme serüveninin hız kazandığı Tanzimat ve sonrasında, devlet kendini yeniden tanımladı; eski sistemde gedikler açılmaya ve buralara, Avrupa uygarlığının ürünü kurum ve kuruluĢlar yerleĢtirilmeye baĢlandı.

170 Yakuboğlu, a.g.e., ss. 208-219. 171 Akgündüz, a.g.e., ss. 89-97.

172 YaĢar Sarıkaya, Osmanlı Medreselerinin Gerilemesi Meselesi: EleĢtirel Bir Değerlendirme Denemesi,

Ġslam AraĢtırmaları Dergisi, S. 3, 1999, s. 34.

41

Batı‟ya yöneliĢ Avrupa‟nın sadece tekniğini değil aynı zamanda zihniyetini, ideolojisini, felsefesini, bilimini ve kültürünü de beraberinde getirdi. Artık devlet yeni durumuna uygun müesseseler kurmalı ve bu müesseseler için gerekli eleman ve bürokratlar yetiĢtirmeliydi.174

Bütün bu geliĢmeler karĢısında medrese ise, önce görmezlikten gelinen, daha sonra ulemanın büyük tesiriyle isteksizce de olsa çağın gereklerine uygun ıslah edilmeye çalıĢılan, ama nihayetinde devletin yeni seküler yapısına uymadığı için kapatılacak olan bir kurum oldu.