• Sonuç bulunamadı

Doğu-Güneydoğu Coğrafyasının Son Yüzyıl Siyasi Serüveni

I. BÖLÜM

3. CUMHURĠYET DÖNEMĠ DOĞU-GÜNEYDOĞU MEDRESELERĠ

3.1. Medreselerle Ġlgili „Terminolojik Tanımlama‟ Sorunu

3.1.2. Doğu-Güneydoğu Coğrafyasının Son Yüzyıl Siyasi Serüveni

Bu bölgede 20. yüzyıl sonrası meydana gelen değiĢikliklerin yeterli bir dökümünü vermeye kalkmak, bu çalıĢma için aĢırı iddialı bir giriĢim olacaktır. Bunun yerine, bölgeye dair Avrupa devletlerinin ve yeni kurulan Türkiye‟nin burada yaĢayan insanlara yönelik politikalarını değerlendirmek; bu politikaların bölge halkı üzerindeki etkilerini kısaca açıklamak yeterli olacaktır.

279 Bruinessen, a.g.e., s. 26. 280

Bruinessen, a.g.e., s. 28.

66

Türkiye‟de politik Kürtçülüğün282

ilk defa, 19. Yüzyıldan itibaren Avrupa devletlerinin „ġark Meselesi‟ çerçevesinde Osmanlı devletini parçalayarak bölgeye hâkim olma gayesiyle uyguladıkları genel politika sonucunda doğduğu ifade edilir.283

Osmanlı Devleti‟nin Avrupa‟daki topraklarının elden çıkmasına ve petrolün bulunmasına paralel olarak Avrupa devletlerinin ilgisi Anadolu ve Ortadoğu‟nun üzerine yoğunlaĢmıĢtır. Avrupa devletlerinin bu bölgelerdeki çıkarları için kullandıkları toplumlar baĢta Ermeniler olmak üzere, Araplar, Kürtler, Süryaniler ve Nasturiler olmuĢtur.284

Birinci Dünya SavaĢının sonrasında Osmanlı tamamen çökmüĢ; Batılı güçler, söz konusu coğrafyadaki toplumlara bağımsız bir Kürt ve Ermeni Devletleri vaat etmiĢ olmalarına rağmen, bunun yerine bu bölgenin yeniden paylaĢılması yoluna gitmiĢlerdir. SavaĢ sonrası yapılan antlaĢmalarla Türkiye, Suriye ve Irak‟ın sınırları yeniden çizilmiĢtir. Bu sınırlar bölgede yaĢayan aĢiret285

arazilerin ortasından geçiyordu. Yarı göçer olan birçok aĢiret, bu yeni sınırlardan dolayı yerleĢik düzene geçti. Doğal olarak her bir aĢiret, bölgenin belli bir kesimine hâkim oldu.286

1919‟dan itibaren bölgeyi bölüĢmüĢ olan dört devletin her biri, aĢiretler karĢısında kendilerine göre politikalar belirledi.

Avrupa‟nın bölge politikasının Ģekillenmesinde baĢrolü Ġngilizler oynamıĢtır.287

Ġngilizler bir süre için Irak‟taki bazı aĢiret reislerine, daha önce hiç sahip olmadıkları ölçüde despotik bir iktidar olanağı tanıdı ve bu yolla buralardaki çıkarlarını korudu.288

Türkiye‟de ise bazı Kürt aĢiretler, Türkiye‟nin bugünkü sınırları içinde bağımsız olabilmesi için Türklerle birlikte savaĢmıĢ, bu topraklar üzerinde hak iddia eden düĢmanı beraber kovmuĢtu.289

Ancak önde gelen üyelerinin çoğunun Sünni Kürtler

282

Kürt Milli bilincinin tarihi serüveni hakkında geniĢ bilgi için bkz. Bruinessen, a.g.e., ss. 390 vd.

283 Bruinessen, a.g.e., s. 404; Ömer Altıntop, PKK Gerçeği ve Kürt Sorunu, MYKitap yay, I. Baskı,

Ġstanbul, 2011, s. 25.

284 Uluslar arası alanda yaĢanan ekonomik ve stratejik çıkar mücadelesinin bu bölgelerde yayılmasının

önemli unsurlarından biri, bölgenin demografik yapısıdır. Etnik bir mozaik oluĢturan bu coğrafyaya giriĢin en kolay yöntemlerinden birisi olarak misyonerlik faaliyetleri kabul edilebilir.

285 AĢiretler hakkında geniĢ bilgi için bkz. Bruinessen, a.g.e., ss. 81- 302.

286 M. ġerif Eroğlu, Bütün Yönleriyle Arapkendi, Kent yay. I. Baskı, Ġstanbul, 2004, s. 19. 287 Altıntop, a.g.e., s. 25.

288

Bruinessen, a.g.e., s. 294.

67

olduğu anlaĢılan birçok aĢiret de290

savaĢ yılarında, Avrupa devletlerinin vaatlerine kanarak milliyetçi örgütler kurarak bağımsız bir Kürt Devleti kurmanın planlarını yapıyordu. Dolayısıyla Türkiye‟nin bağımsızlığı kazanıldıktan sonra yönetim, toprak bütünlüğünü koruma endiĢesiyle, Kürtleri ve Türk olmayan diğer grupları ulus devlet anlayıĢı çerçevesinde asimile etmeye yönelik bir politika güttü. Bu politikanın karĢılığı olarak, birçok ayaklanma çıktı ve olaylar, beraberinde her iki taraf için de sıkıntılar getirdi. 1925 ġeyh Sait ve 1928-31‟deki büyük Kürt ayaklanmalarından sonra291

, bu siyaset hem hızlandı, hem de daha çok Ģiddet içermeye baĢladı.292

Milliyetçiliğin yanı sıra Halkçılık da yeni rejimin temel taĢlarından biriydi. Temel fikir, Cumhuriyetin tüm vatandaĢlarının sınıf, rütbe, dil, din ve meslek ayrımı gözetmeksizin eĢit olduğu kabulüne dayanıyordu. Bu bağlamda halkçılık, millet bilinci oluĢturma sürecinde ayrı bir Kürt (ya da Laz, Kafkas, Ermeni) kültürel varlığını kabullenmeyen ve Kürtleri kararnameyle Türk yapan politikayı haklı çıkarmaya yarayan ideolojik desteği oluĢturmuĢtur.293

Diğer taraftan Türkiye Cumhuriyeti‟nin bu kararlı politikaları, Din ve Laiklik ekseninde de yürütülmekteydi. Özellikle 1950‟lere kadar ülkede laik bir yapının inĢa edilmesi için geniĢ çapta kararlar alınmıĢ ve uygulamaya konmuĢtu. Buna göre söz konusu Kürt ayaklanmalarının bir ayağını, tahrik olan Kürt milliyetçi duyguları oluĢtururken, diğer bir ayağını toplumun rencide edilen dini hassasiyetleri oluĢturmaktaydı. Buna en belirgin örnek olarak, ġeyh Sait ayaklanması verilebilir.

Yukarıda özetle aktarmaya çalıĢtığımız iç politikaların daha sonraki mantıki sonucunun zora dayanan bir asimilasyon politikası olacağı, kaba hatlarıyla belliydi.294

Aynı zamanda bu devlet politikasının süreç içerisinde, Avrupa devletlerinin misyonerler aracılığıyla uyguladıkları tahrik edici politikaların da etkisinde kalarak bir karĢılık bulacağı ve bölge Kürtlerinin politize olarak siyasi taleplerinin her geçen gün artacağı bugünlerde ayyuka çıkmıĢtır.

290 Bruinessen, a.g.e., s. 409.

291 Cumhuriyet Dönemi Kürt isyanları hakkında geniĢ bilgi için bkz. Altıntop, a.g.e., ss. 31-35;

Bruinessen, a.g.e., ss. 408-444.

292 Bruinessen, a.g.e., s. 295. 293

Bruinessen, a.g.e., s. 402.

68

3.1.3. Osmanlı Medreseleri Ġçerisinde Doğu-Güneydoğu Medreseleri‟nin Yeri

Herhangi bir sosyal kurumun yapısı hakkında genel değerlendirmeler yapılırken dikkate alınması gereken bir husus vardır: söz konusu kurum, bir anda ortaya çıkmaz ve yine bir anda tarih sahnesinden çekilmez. Aynı Ģekilde bir kurum zamanla, toplumun ve diğer kurumların yapısında meydana gelen değiĢikliklerden etkilenerek değiĢir. Bu gerçekliğin sosyolojik ifadesi sosyal değiĢmedir.

Ġnsan ve toplumların yeni bir anlayıĢ ve yasam tarzı belirlemeleri, mevcut tutum ve davranıĢlarını terk etmeleri, eski anlayıĢ ve yaĢam tarzlarının baĢka bir görünüm almaları olarak değerlendirilen sosyal değiĢme, toplumsal yapılarda gözlenebilen baĢkalaĢmaları, farklılaĢmaları ifade etmektedir. Zamandaki bu değiĢme belli bir çevrede meydana gelmekte, aynı zamanda değiĢmenin gerçekleĢtiği yapılar da insan davranıĢlarını geniĢ ölçüde etkileyebilmekte ve değiĢtirebilmektedir.

Medreselere dair yapılacak bir değerlendirme ve yukarıda ifade edilen söz konusu iki kuruma yönelik yapılacak bir karĢılaĢtırma, belli bir zamanı kapsamak durumundadır. Bu bağlamda, söz konusu kurumlar değerlendirilirken zaman bağlamında birbirlerine yakın oldukları tarihler göz önünde bulundurulmuĢtur. Nitekim bu değerlendirmede sınırlanan zaman dilimi, genel olarak Osmanlı Medreselerinin kapatılmaları sürecini kapsayan 20. yüzyıllardır.

Değerlendirmeler yapılırken, Osmanlı Medreselerine dair yapılan değerlendirmeler araĢtırmanın birinci bölümünde söz konusu medreselere yönelik verilen bilgiler; Doğu-Güneydoğu‟daki medreselere dair yapılan değerlendirmeler ise araĢtırmanın ikinci bölümünde verilen bilgiler referans alınarak yapılmıĢtır.

Yine her iki kurumun genel olarak iĢleyiĢleri, ders programları, okutulan eserleri ve tedris usulleri gibi konular büyük ölçüde benzer olduğundan; daha ziyade bu iki kurum arasındaki farklılıklar dikkate alınmıĢ, veriler tablo halinde sunulmuĢtur.

69

Tablo 1: Osmanlı Medreseleri ile Doğu-Güneydoğu‟daki Medreseler Arasındaki Farklılıklar

Kategori Osmanlı Medreseleri Doğu/Güneydoğu Medreseleri

Kurumsal Yapı

Devlet desteklemiĢtir ve kurumun hukuki zemini vardır.

Devlet desteği alamamıĢtır ve kurumun hukuki zemini yoktur.

Resmi vakıf sistemi iĢlemektedir. Resmi vakıf sistemi yoktur.

Eğitimin tatil günleri Salı ve Cuma günleridir.

Eğitimin tatil günleri PerĢembe öğleden sonra ile Cuma ikindi arası.

Eğitim dili, Arapça ve Osmanlıca. Eğitim dili, Kürtçe ve Arapça.

Öğretim süresi, 12 yıldır. Öğretim süresi, 6-10 yıl arasıdır.

Genellikle toplu Ģekilde ders verilir. Genellikle birebir ders verilir.

Eğitimci Müderris, ruus ile resmi görev alır. Müderris, fahri görev alır.

Ġcazetin (diploma) resmi geçerliliği vardır.

Ġcazetin resmi geçerliliği yoktur.

Öğrenci Öğrenime baĢlama yaĢı, Sıbyan Mektebinden sonra 15 civarıdır.

Öğrenime baĢlama yaĢı, 10-12 civarıdır.

Müfredat Dini ilimler ağırlıklıdır, bununla birlikte modern eğitim kurumlarının etkisi de vardır.

Dil Ġlimleri ağırlıklıdır, dini ilimler de okutulmaktadır.

Müfredata Hanefi mezhebi hakimdir. Müfredata ġafii mezhebi hakimdir.

Okutulan Dersler-

Eserler

ġark Medreselerinden Farklı olarak, Musiki ve Hatt

(Güzel Yazı)

O. M. den farklı olarak, Mevlida Bate, Akide-i Ġman, Nubihar, Nehcul Enam, Zuruf, Terkib vb.

70