• Sonuç bulunamadı

2. Kozmogoni Mitleri

5.4. Ölü ile Ġlgili Ritüeller, Ölüm ve Öbür Dünya

5.4.2. Kurban Sunma

Kurban, geçmiĢten günümüze pek çok dinin, inancın ortak uygulamalarından biridir. Kutsala ulaĢmanın yolu olarak düĢünülen kurban, ölüm ve hayat ile iliĢkili olduğundan kurban vereni de verileni de kutsal kılmaktadır. Dolayısıyla kurban olarak iĢe yarayanın yani kıymetli olanın verilmesi makbuldür. Bu doğrultuda halk anlatılarında kral veya çocuklarının kurban edilmesi dikkate değerdir (Tuğrul, 2010: 108-111). Tanrıları, ruhları, iyeleri memnun etmek, onlardan gelecek zararlardan korunmak amacıyla uygulanan bu pratik çoğunlukla koyun, sığır, keçi gibi hayvanların öldürülmesi ile uygulanmakta idi. Hayvanların öldürülmesinin dıĢında avcılık devrinde avın kanı, yağı ve eti, çobanlık devrinde süt, kımız ve hayvanların yağı, çiftçilik devrinde ise darı, buğday ve muhtelif meyveler saçı olarak kullanılmak suretiyle kurban edilirdi (Ġnan,2000: 167). Bunların yanında halk anlatıları incelendiğinde insanların kurban edildiği durumlar da söz konusudur. Türk kültürü ile ilgili kaynaklarda Türklerin kutsal dağlara, mağaralara bazı iyelere ve ruhlara canlı, cansız kurbanlar sunduğu görülür (Bekki, 1996: 16-28).

Genel Türk mitolojisi ile benzer Ģekilde Tatar halk anlatılarında da çeĢitli kurban sunma geleneklerinin olduğu görülmektedir. Tatar halk anlatılarında özellikle kale ve Ģehirler kurulurken canlı kurban sunma geleneği göze çarpmaktadır. Söz

gelimi Minim Şeherım Etlerge Elegir (Benim ġehirim Köpeklere Kalır) efsanesinde Kazan hanı altın balığın bulunduğu yerde Ģehrin kurulması emrini verdikten sonra mescit yapılmasını isteyerek buradaki iĢçilere Ģunu söyler: Mescidin temelini atacağınız vakit yanınıza ilk kim gelirse onu temele gömün. ĠĢçiler mescidin temelini atarken yanlarına ilk hanın oğlu gelince onu gömmeye cesaret edemezler. Han oğlunun yerine bir köpek gömerler. Benzer Ģekilde Yılan Tavı (Yılan Dağı) efsanesinde Kazan Ģehrinin Ģimdiki yerinde olmadığından bahsedilir. Arıcılık yapan bir adam ile kızı, Kazan‟ın Ģimdiki yerinde arılarına bakarmıĢ. Bir gün kız kovasına su doldurup evine yönelir. Ancak yollar çok çetin olduğundan böyle bir yere Ģehir yaptığından dolayı hana kötü sözler söyler. Kızın hana karĢı kötü sözlerini iĢiten birileri bu durumu hana aktarır. Han, çok kızarak bu kızı huzuruna çağırtır. Ancak kızın güzelliğini gören han, ona kızamaz. Bunun üzerine ona “nasıl bir yere Ģehir kurulmasını isterdin” diye sorar. Kız, Yılan Dağı‟nı iĢaret eder. Han, daha sonra bu güzel kızla evlenir ve onun isteğini yerine getirmek üzere oğlu ile iki beyini Ģehrin kurulacağı yeri belirlemek üzere görevlendirir. Han, oğluna bir de mektup vererek Ģehrin kurulacağı yeri belirlemeden bu mektubu okumamalarını ister. ġehrin kurulacağı yeri belirledikten sonra mektubu açıp okuduklarında Ģöyle yazmaktadır: Şeher nık torsın öçin, şobaga boyınça, bu kişilernin birsi tiri kiliş cir astına kümilsin. (ġehrin sağlam olması için kura ile bu kiĢilerden birisi (ġehrin yerini belirlemeye giden üç kiĢiden birisi) diri bir Ģekilde yer altına gömülsün) (Gıylecitdinov, 1987: 50- 51).

Umartacı Kız (Arıcı Kız), Yana Kazan Kalasının Korıluvı (Yeni Kazan Kalesinin KuruluĢu), Yana Kazannın Gıymaret Kılınganı (Yeni Kazan‟ın Ġmar EdiliĢi) efsanelerinde de kale ve Ģehirlerin temeli atılırken han, bir insanın kurban edilmesini ister. Ancak her defasında insan yerine köpek kurban edilmektedir. Bunun üzerine hanlar kurdukları Ģehrin veya kalenin köpeklere kalacağını söylerler (Gıylecitdinov, 1987: 49-55). Yapıların temeline kurban sunma geleneği ile ilgili olarak DavletĢin (2013: 38), yakın zamana kadar bazı köylerdeki Tatarların ev yaparken evi yangından koruduğuna inandıkları aynayı evin temeline koyduklarını belirtir.

Tatar halk anlatıları incelendiğinde bir dileğin, isteğin kabul edilmesi için kurbanlar sunulduğu görülmektedir. Söz gelimi Çura Batır destanında Naren Batır,

Akça Sultan‟ı öldürüp hamile eĢi ile yollara düĢer. Yolda karısı doğum yapınca ĢaĢkınlık içerisinde ne yapacağını bilmez. Bunun üzerine eĢi Minlesılu ona Ģöyle der:

Korbanlıgın çalsana, Kurbanlığını kessene,

Kuş çırağın yaksana, Duanı etsene,

Çuranı azat itsene, Çura‟yı azat etsene,

Tizrek citip kilsene. Hızlıca yetiĢip gelsene.

Naren, eĢinin bu tavsiyesine uyarak Kalavız nehrine gidip abdest alıp iki rekât namaz kılar. Daha sonra Çura isimli kölesini azat eder, gök renkli aygırı kurban olarak keser ve oğlu doğar (Ehmetova, 1984: 110). Benzer Ģekilde Altayin Sayin Süme destanında 80 ve 90 yaĢlarındaki çift, çocukları olması için kurban keser ve hayır dualarını almak için insanları davet eder. Kestikleri sığırın kellesini ve ayaklarını ise asarlar. Hayır dualarını almak için kırda kimi görürse onu eve çağırıp yedirir içirirler (Urmançi, 2007a: 173). Bu destanda bazı Türk boylarında (özellikle Altaylarda) görülen kurban hayvanın derisinin, kellesinin direklere asılması geleneğinin izleri görülmektedir.

Tatar mitolojisinde bazı ruh veya iyeleri memnun etmek ve onların zararlarından sakınmak için çeĢitli kurbanlar sunulduğu görülmektedir. Söz gelimi yağmur yağması için su iyesine kara koyun kurban edilirdi. Bununla ilgili olarak söylenen büyü sözlerinin bir kısmı Ģöyledir:

Kara sarık suyarmın, Kara koyun yüzerim,

Botın sina kuyarmın. Butunu sana bırakırım.

Yangırkeyim, yav, yav, yav Yağmurcuğum, yağ, yağ, yağ!

(Nadirov, 1980: 50)

Benzer Ģekilde Abzar Ġyesi‟nin çeĢitli felaketler, hastalıklar getirmemesi için pilav piĢirilip dağıtılır. Ev Ġyesi‟nin de gönlünü hoĢ etmek için ya Pazar Sadakası verilir yahut pilav piĢirilerek evin bir köĢesine bırakılır. Biçura‟nın yaĢadığı evlerde bulaĢıklar yemek artıkları ile birlikte bir gece bırakılmazsa ev sahibinin baĢına çeĢitli belalar geleceğine inanılmaktadır. Bu varlıkların gazabından sakınmak için uygulanan bu ritüeller birer kurban niteliği taĢımaktadır.

Bunların dıĢında toprağın verimli olması, hayvanların çoğalması, bolluk ve bereket olması, hastalık ve belalardan kurtulmak maksadıyla insanların bir araya gelerek kurban kestikleri bir âdet mevcuttur. Bu kurban kesme âdeti bazı yerlerde üç ya da yedi yılda bir gerçekleĢtirilirken bazı yerlerde salgın bir hastalık, kıtlık vb. felaketler olduğu zaman gerçekleĢtirilir. Kurban hayvanı olarak genellikle koyun, öküz veya inek tercih edilir. Kurbanlar mezarlıklarda yahut mezarlıkların yakınında kesilir (Urazman, 1992: 49-53).

Tatar halk anlatıları incelendiğinde hem canlı hem de cansız kurban sunma geleneği görülmektedir. Canlı kurbanlar genellikle yapıların sağlam olması, çocuk isteme veya bir zorluktan kurtulma gibi durumlarda sunulurken, cansız kurbanlar çoğunlukla bazı ruhlardan gelebilecek kötülüklerden sakınmak amacıyla verilmektedir.