• Sonuç bulunamadı

Kur’an-ı Kerim’in kalbe indirilmesi konusuyla ilgili ayetler şunlardır:

Belgede Klasik Türk şiirinde gönül (sayfa 70-81)

Değişimi ve Gelişim

A. Dinî Kaynaklarda Gönül/Kalp

5. Kur’an-ı Kerim’in kalbe indirilmesi konusuyla ilgili ayetler şunlardır:

َنيِم ِرْجُمْلا ِبوُلُق يِف ُهُكُلْسَن َكِل ََٰذَك (Hicr/12)

[http://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.asp?sure=15&ayet=12 (ET. 08.06.2014)].

Meali:

“Biz böylece suçluların kalplerine sokarız onu.” (Elmalılı Hamdi Yazır, 1999:261).

َنيِم ِرْجُمْلا ِبوُلُق يِف ُهاَنْكَلَس َكِل ََٰذَك (Şuarâ/200)

[http://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.asp?sure=26&ayet=200 (ET. 08.06.2014)].

Meali:

“Biz onu suçluların kalbine öyle sokmuşuzdur.” (Elmalılı Hamdi Yazır, 1999:374).  الًيِت ْرَت ُهاَنْلاتَرَو َۖكَداَؤُف ِهِب َتِ بَثُنِل َكِل ََٰذَك ٌۚاِ َد ِحاَو اً َلْمُج ُنآ ْرُقْلا ِهْيَلَع َل ِ زُن َلَّ ْوَل اوُرَفَك َنيِذالا َلاَقَو (Furkan/32) [http://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.asp?sure=25&ayet=32 (ET. 08.06.2014)]. Meali:

“Yine o inkâr edenler dediler ki: "O Kur'ân ona, hepsi birden indirilseydi ya"! Biz onu kalbine iyi yerleştirmek için böyle indirdik ve onu mükemmel bir okuyuşla ağır ağır okuduk.” (Elmalılı Hamdi Yazır, 1999:361).

 ى َٰرْشُب َو ىادُهَو ِهْيَدَي َنْيَب اَمِل ااقِ دَصُم ِ هللَّا ِنْذِاِب َكِبْلَق ى َٰلَع ُهَل ازَن ُهانِاَف َلي ۪رْبِجِل ااوُدَع َناَك ْنَم ْلُق َني۪نِم ْؤُمْلِل

(Bakara/97)

[http://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.asp?sure=2&ayet=97 (ET. 08.06.2014)].

Meali:

“Söyle: ‘Her kim Cebrail'e düşman ise kendisinden öncekileri doğrulayan ve müminlere bir hidâyet ve müjde olan Kur’ân’ı senin kalbine Allah’ın izniyle o indirdi.’ ” (Elmalılı Hamdi Yazır, 1999: 14).

ُني ۪مَ ْلَّا ُحو ُّرلا ِهِب َل َزَن (Şuarâ/193) [http://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.asp?sure=26&ayet=193 (ET. 08.06.2014)].  َني ۪رِذْنُمْلا َنِم َنوُكَتِل َكِبْلَق ى َٰلَع (Şuarâ/194) [http://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.asp?sure=26&ayet=194 (ET. 08.06.2014)]. Meali:

“Onu Ruhu’l-Emin (Cebrail) indirdi. / Senin kalbine ki uyarıcılardan olasın.” (Elmalılı Hamdi Yazır, 1999:374).

 َنوُمِلااظلا الَِّإ اَنِتاَيآِب ُدَحْجَي اَم َو ٌَۚمْلِعْلا اوُتوُأ َنيِذالا ِروُدَُ يِف ٌتاَنِ يَب ٌتاَيآ َوُه ْلَب (Ankebût/49)

[http://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.asp?sure=29&ayet=49 (ET. 08.06.2014)].

Meali:

“Fakat o (Kur'ân), kendilerine ilim verilmiş kimselerin sînelerinde parıldayan parlak âyetlerdir. Bizim âyetlerimizi ancak zalimler inkâr eder.” (Elmalılı Hamdi Yazır, 1999: 401).

2. Hadisler

Klasik Türk şiirinde gönül üzerine yapmış olduğumuz çalışmamızda, ayetlerin yanı sıra pek çok hadise de yer verildiği tespit edilmiştir. Konumuzla ilgili hadisler öncelikle muteber hadis kitaplarının bir araya toplandığı Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi’nden tespit edilmiştir. Bunlar aşağıda verilmiş; hemen ardından bu hadis kitaplarında tespit edilememesine rağmen şiirlerde çeşitli şekillerde Peygamberimize isnat edilen diğer sözler de bu hadislerin sonuna eklenmiştir.

Hadis/1821 “-Şeddad İbnu Evs (radıyallâhu anh) anlatıyor: Resûlullah (alyhissalâtu vesselam) namazda şu duayı okumamızı öğretiyordu:

‘Allahım! Senden işte (dinde) sebat etmeyi, doğruluğa da azmetmeyi istiyorum. Keza nimetine şükretmeyi, sana güzel ibadette bulunmayı taleb ediyor, doğruyu konuşan bir dil, eğriliklerden uzak bir kalb diliyorum. Allahım, senin bildiğin her çeşit şerden sana sığınıyorum, bilmekte olduğun bütün hayırları senden istiyorum, bildiğin günahlarımdan sana istiğfâr ediyorum!’ (Tirmizî, Daavât 22, (3404); Nesâi, Sehv 61)” [http://www.kuranikerim.com/kutubi-sitte/1830.html (ET. 06.08.2014)].

Hadis/7256 “–Abdullah İbnu Amr radıyallahu anhüma anlatıyor: Resûlullah

aleyhissalâtu vesselam’a: “En efdal insan kimdir?” diye sorulmuştu. “Kalbi mahmüm (pak), dili doğru sözlü olan herkes” buyurdular. Ashab: “Doğru sözlülüğün ne demek olduğunu biliyoruz. Mahmümu’l-kalb ne demektir?” diye sordu.

‘(Mahmüm kalb), Allah’tan korkan tertemiz kalptir, içinde günah yoktur,

zulüm yoktur, kin yoktur, hased yoktur’ buyurdular.”

[http://www.kuranikerim.com/kutubi-sitte/7260.html (ET. 06.08.2014)].

Hadis/797 “–İbnu Mes‘ud (radıyallahu anh), Necm suresinde geçen, ‘İki yay kadar, yahud daha yakın oldu’; keza ‘Onun gördüğünü kalb yalan çıkarmadı’; keza, ‘And olsun ki O, Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını görmüştür.’ (Necm, 9, 11, 18) âyetlerinde Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’in Cibril (aleyhisselam)’i altı yüz kanadıyla gördüğüne işaret bulunduğunu söylemiştir. (Buhârî, Tefsir, Necm 1, Bed’ü’l-Halk 6; Müslim, İman 280.282 (174); Tirmizî, Tefsir, Necm

(3279))” [http://www.kuranikerim.com/kutubi-sitte/800.html (ET.

06.08.2014)].

Hadis/4733 “–Müslim rahimehullâh’ın bir rivayetinde (Huzeyfe radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ı işittim. Demişti ki:‘Fitneler, tıpkı (kamışlardan örülen) hasır gibi, (insanların kalbine) çubuk çubuk atılır. Hangi kalbe bir fitne nüfuz ederse onda siyah bir leke hasıl olur. Hangi kalp de onu reddederse onda beyaz bir benek hasıl olur. Böylece iki ayrı kalp ortaya çıkar: biri cilalı taş gibi bembeyazdır; dünyalar durdukça buna hiçbir fitne zarar vermez. Diğeri ise, alaca siyahtır. Tepetaklak duran testi gibidir; bu kalp, ne iyiyi iyi bilir, ne de kötüyü kötü. O, hevadan (beşeri değerlerden) kendisine ne yutturulmuşsa, onu (hak veya

batıl) bilir…’ (Müslim, İman 231, (144))”

[http://www.kuranikerim.com/kutubi-sitte/4740.html (ET. 06.08.2014)].

Hadis/645 “–Sevbân (radıyallahu anh) anlatıyor: ‘Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarf etmeyenlere can yakıcı bir azabı müjdele’ ayeti nazil olduğu zaman biz, Hz. Peygamber’le bir seferde bulunuyorduk. Ashabından bazısı: ‘Ayet altın ve gümüş hakkında indi, hangi malın daha hayırlı olduğunu keşke bilseydik?’ dedi: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şu cevabı verdi: ‘(Sahip olunan şeylerin en efdali: Zikreden bir dil, şükreden

bir kalb, kocasının imanına yardımcı olan sâliha bir zevcedir.’ (Tirmizî, Tefsir, Berâe (3093))” [http://www.kuranikerim.com/kutubi-sitte/650.html (ET. 06.08.2014)].

Hadis/5340 “–İmam Mâlik’e ulaştığına göre Hz. İsa İbnu Meryem alyhisselâm şöyle buyurmuştur: ‘Allah’ın zikri dışında çok kelam etmeyin, kalpleriniz katılaşır. Çünkü katı kalp Allah’tan uzaktır, fakat bunu bilemezsiniz. Kendiniz efendiler imişcesine insanların günahlarına bakmayın, bilakis, kullar olarak kendi günahlarınıza bakınız. Çünkü insanlar (ın bir kısmı) belaya maruzdur, (bir kısmı afiyete mazhardır, bela (imtihan) sahiplerine merhamet edin. Mazhar olduğunuz afiyete de hamd edin.’ (Muvatta, Kelâm 8, (2, 986))” [http://www.kuranikerim.com/kutubi- sitte/5340.html (ET. 06.08.2014)].

Hadis/6002 “– Nevvâs İbnu Sem‘ân el-Kilâbi anlatıyor: Resûlullah alyhissalâtu vesselâm’ı işittim. Dedi ki:

‘Rahmân’ın iki parmağı arasında olmayan bir kalp yoktur. Allah dilerse onu doğru yola sevk eder, dilerse şaşırtır!’

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle dua ederdi:

‘Ey kalpleri tespit eden Rabbimiz! Kalplerimizi dinin üzerine tesbit et.’ Resûlullah yine derdi ki: ‘Mizan (terazi) Rahmânın elindedir. Kıyamete kadar bazı kavimleri yükseltir, bazı kavimleri de alçaltır. ” [http://www.kuranikerim.com/kutubi-sitte/6010.html (ET. 06.08.2014)].

Hadis/3484 “–Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şu duayı çok yapardı:

‘Ey kalbleri çeviren Allah’ım! Kalbimi dînin üzerine sâbit kıl!’ Ben (bir gün kendisine):

‘Ey Allah’ın resulü! Biz sana ve senin getirdiklerine inandık. Sen bizim hakkımızda korkuyor musun?’ dedim. Bana şöyle cevap verdi: ‘Evet! Kalpler, Rahmân’ın iki parmağı arasındadır. Onları istediği gibi çevirir.’ (Tirmizî, Kader 7, (2141)” (Canan, 1995: 289; Cilt:10).

Hadis/7231 “–Amr İbnu’l-As radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: ‘Şüphesiz, her derede, âdemoğlunun kalbinden bir parça bulunur (yani kalp her şeye karşı bir ilgi duyar). Öyleyse kimin kalbi bütün parçalara ilgi duyarsa, Allah onun hangi vadide helak olacağına hiç aldırmaz. Kim de Allah’a tevekkül ederse, kalbinin her şeye (ilgi kurarak dağılmasını önlemek için) Allah ona yeter.’ ” [http://www.kuranikerim.com/kutubi-sitte/7240.html (ET. 06.08.2014)].

Hadis/740 “–İbnu Abbas (radıyallahu anhûmâ): ‘Allah bir adamın içinde iki

kalp yaratmadı…”(Ahzâb, 4) meâlindeki âyet hakkında şunu söylerdi: “Bir gün, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) namaz kılmak için kalkmıştı, namazda bir hata yaptı. Cemaatte onunla namaz kılan münafıklar derhal: “Bakın, bunun iki kalbi var, bunlardan biri sizinle, biri onlarla (Ashabıyla)’ dediler. İşte onların bu sözü üzerine bu âyet nazil oldu. (Tirmizî, Tefsir, Ahzâb, (3197))” [http://www.kuranikerim.com/kutubi-sitte/740.html (ET. 06.08.2014)].

Hadis/7273 “–Ebu Sa’îdi’l-Hudrî radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: ‘Kim Allah Teâla hazretlerinin rızası için bir derece tevazu izhar eder (alçak gönüllü) olursa, Allah, onu bu sebeple, bir derece yükseltir. Kim de Allah’a bir derece kibirde bulunursa, Allah da onu bu sebeple bir derece alçaltır, böylece onu esfel-i safilîne (aşağıların aşağısına) atar.’ ” (Canan, 1995: 581; Cilt: 17).

Hadis/5127 “–Nu‘man İbnu Beşir radıyallahu anhuma anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: ‘Şurası muhakkak ki, haramalar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya helal olduğu) şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de ırzını da tebrie etmiş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun

etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır. Haberiniz olsun, her melikin bir koruluğu vardır, Allah’ın koruluğu da haramlarıdır. Haberiniz olsun, cesette bir et parçası var ki eğer o sağlıklı olursa, cesedin tamamı sağlıklı olur; eğer o bozulursa, cesedin tamamı bozulur. Haberiniz olsun bu et parçası kalptir.’ (Buhârî, İman 39, Büyu‘ 2; Müslim, Musakat 107 (1599); Ebu Dâvûd, Büyu‘ 3, (3329, 3330);

Tirmizî, Büyu‘ 1 (1205); Nesaî, Büyu‘ 2 (7, 241))”

[http://www.kuranikerim.com/kutubi-sitte/5130.html (ET. 22.05.2016)].

Hadis/3286 “–Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurular ki: “Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin, hasedleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah’ın kulları, Allah’ın emrettiği şekilde kardeş olun. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez. Kişiye şer olarak, Müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her Müslümanın malı, kanı ırzı diğer Müslümana haramdır. Allah sizin suretlerinize ve kalıplarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva şuradadır – eliyle işaret etti- : Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah’ın kulları kardeş olun. Bir Müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helal olmaz. (Buhârî, Nikah 45, Edeb 57, 58, Feraiz 2; Müslim, Birr 28-343, (2563-2564); Ebu Dâvûd, Edeb 40, 56, (4882, 4917); Tirmizî, Birr 18, (1928))”

[http://www.kuranikerim.com/kutubi-sitte/3290.html (ET. 22.05.2016)].

Yukarıdan beri ele aldığımız hadisler kalp temizliği ve doğruluğu, Allah zikri dışında başka kelam edenlerin kalplerinin katılaşacağı ve katı kalplerin Allah’tan uzak olacağı, Allah’ın dilerse kalpleri çevirebileceği, alçak gönüllü olmanın gerekliliğiyle ilgilidir. Aşağıda ise bilhassa müminin kalbi ile Hakk’ın tecellisi arasındaki ilgiye dair Peygamber Efendimiz’e isnat edilen sözler bulunmaktadır. Ancak aşağıdaki sözler bu şekilleriyle muteber hadis kitaplarında tespit edilememiştir. Çoğunlukla sûfîlerin kalbin Hakk’a mahal olmasıyla ilgili görüşlerini

dayandırdıkları bu sözler, çoğu muhaddis tarafından mevzu kabul edilmektedirler. Çalışmamızın konusunun sınırlarını aşmamak için muhaddislerin bahsi geçen sözler hakkındaki görüşlerini teker teker vermek yerine bu görüşlerin toplu bir şekilde sunulup değerlendirmelerinin yapıldığı birkaç akademik çalışmaya dayandırılarak bilgi vermek daha uygun görülmüştür. Bu sözlerin tasavvuf ehline göre yapılan değerlendirmeleri ise çalışmamızın Tasavvuf Kaynaklarında Gönül/Kalp başlığı altında daha geniş şekilde ele alınmıştır. Klasik Türk şiirinde de şairler tarafından Peygamberimize isnat edilen bu sözlerin bazıları şunlardır:

 “Yarattığım yerlere ve göklere sığmadım ama mümin kulumun kalbine sığdım.”

Klasik Türk şiirinde örneklerine rastladığımız bu söz, muteber hadis kitaplarında bulunamamıştır. Bununla birlikte Ahmet Yıldırım (1996:233, 234), Tasavvufun Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanakları isimli doktora çalışmasında Gazzâlî, Irâkî, Sehâvî, İbn Teymiyye, Zerkeşî, Aclûnî, Derviş el-Hût, İbn Ömer eş-Şeybânî, Ali el-Kârî’nin bu sözle ilgili değerlendirmelerini naklettikten sonra bilhassa tasavvuf kitaplarında şöhret bulan ve hadis diye nakledilen bu sözün aslında hadis olmadığı kanaatine varmıştır.

Benzer şekilde Muhittin Uysal (2012:524-526) da Tasavvuf Kültüründe Hadis isimli çalışmasında az önce isimleri zikredilen ilim adamlarının değerlendirmelerini nakletmiş, onlara ek olarak İzmirli İsmail Hakkı ve Tayyib Okiç’in de görüşlerine yer vererek bu sözün hadis değil, İsrailiyyat aracılığıyla dinî kitaplara geçmiş bir söz olduğunun anlaşıldığını ifade etmiştir.

Seyit Avcı’nın (2004:207, 208) Sûfilerin Hadis Anlayışı- Bursevî Örneği isimli çalışmasında, Bursevî’nin bu söz hakkındaki görüşlerine yer verilmiştir. Buna göre Bursevî, muhaddislerden farklı olarak bu sözün hadis olduğu görüşündedir.

Sehâvî, Aclûnî, İbn Teymiyye, İbn Ömer eş-Şeybânî, Zerkeşî, Süyûtî, Semhûdî, İbnu’d-Deybâ, İbn Arrâk, Fettenî, Kavukçî, Ezherî’nin değerlendirmeleri sonucu mevzû olduğu açıktır. Ali el-Kârî ise anlamının sahih olduğunu söylemiştir (Yıldırım, 1996:236; Uysal, 2012: 530).

 “Müminin kalbi Allah’ın arşıdır.”

Bu sözün Saganî ve ona istinaden Aclûnî’ye göre mevzu olduğu açıktır (Yıldırım,1996:236; Uysal, 2012: 531; Avcı, 2004: 208).

 “Bâtınî ilim Allâh’ın sırlarından bir sır ve hükümlerinden bir hükümdür ki onu dilediği kulunun kalbine kor.”

Bu söz için, İbnü’l Cevzî sahih olmadığı hükmünü vermektedir (Elbanî, 1992: 371, Cilt: III, n. 1227).

 “Allah (cc)’ın yeryüzünde kapları vardır. Rabbinizin kapları, sâlih kulların kalpleridir. Bu kalplerin de Allah (cc)’a en sevimli gelenleri, en yumuşak ve en ince olanlarıdır.”

Uysal (2012:526-527), Ebu Anebe tarafından rivayet edilen haberin Taberânî’den nakledildiğini bildirir ve Bakıyye b. Velîd, İbn Huzeyme, Ahmet b. Hanbel, Ebu Hâtim, Irakî ve Subkî’den alıntıladığı bilgiler ışığında, manası güzel olmakla birlikte, bu sözün hadis olarak sabit olmadığının anlaşıldığını belirtir.

 “Her şeyin cilâsı vardır, kalbin cilâsı da Allah’ı zikretmektir.”

Yıldırım (1996:234), İbn Ömer tarafından rivayet edilen hadisi bu sözlerle Beyhakî’nin naklettiğini bildirir ve muteber kabul edilen kaynaklarda yer almadığını belirterek bu rivayete ihtiyatla yaklaşmak gerektiğini söyler.

 “Ben kalbi kırık olanlarla beraberim.”

Sûfîler tarafından ilgi gören ancak muteber hadis kitaplarında tespit edilemeyen bu rivayet için; Sehâvî, Aclûnî, Ali el-Kârî, Kavukçî ve Ezherî merfû hadis olarak aslının olmadığını söylemişlerdir (Yıldırım, 1996:242; Uysal, 2012:532).

 “Hak, üzerinde nûr olduğu hâlde gelir. Kalplerinizin sırlarını öğrenmeye çalışınız (bakınız).”

Hadis kaynaklarında bulunamayan bu rivayet, Muhâsibî’nin kalbin anlam ve mahiyetiyle ilgili olarak naklettiği bir rivayettir (Yıldırım, 1996:235; Uysal, 2012:527).

 “Müftüler sana fetva verse de, sen kalbine sor.”

Yıldırım (1996:240, 241), hadisin Ahmed b. Hanbel ve Ebu Nuaym tarafından rivayet edildiğini, Heysemî’nin ise ricâlinin sika olduğunu belirttiğini söylerek, ricâli sika olsa da muteber hadis kaynaklarında yer almaması nedeniyle bu söze ihtiyatla yaklaşılması gerektiğini ifade eder.

 “Sen ne büyüksün, senin şanın ne yücedir. Müminin Allah katındaki şerefi senden daha büyüktür.”

İbn Ömer’den rivayetle, Peygamberimiz bir gün Kâbe’ye bakmış ve bu sözleri söylemiştir. Ancak Tirmizî’nin hasen-garib (sahabeden biri tarafından söylenmemiş) diye nitelendirmesi nedeniyle rivayete ihtiyatla yaklaşılması gerekmektedir (Yıldırım, 1996:238).

Aşağıdaki sözler ise sûfîler tarafından “Allah sizin suretlerinize ve kalıplarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar.” hadisine dayandırılmıştır.

 “Allah insanın kalbine nazar eder. Yani kendini kalp aynasında temaşa eder; mümin de Hakkı kendi kalp aynasında seyreder.”

 “Müminin kalbi Allahü Teâlâ’nın aksettiği bir aynadır.”

Belgede Klasik Türk şiirinde gönül (sayfa 70-81)