• Sonuç bulunamadı

A. Genel Olarak Tefsîr Yöntemleri

1. Kur’an’la Tefsîr

Kur’an’ın Kur’an ile tefsîr edilmesi, Kur’an’ı anlamaya çalışan bir kimsenin asla ihmal edemeyeceği bir konudur. Çünkü Allah, bir konunun açıklamasını birkaç surede yapmaktadır. Dolayısıyla konunun sağlıklı bir şekilde tespit edilebilmesi için konuyla irtibatlı olan diğer ayetlerin de gözden geçirilmesi gerekmektedir. Çalışmamızın başında da belirttiğimiz gibi ahkâm tefsîri, bir yönüyle konulu tefsîr olduğu için bir ayetten hüküm çıkarmaya çalışan müfessirin istinbâtının sahih ve objektif olması Kur’an’ın bütünlüğünü göz önünde bulundurması ile mümkündür. Görebildiğimiz kadarıyla değerlendirmesini yaptığımız müfessirler, ilgili ayetten ne murad edildiği,229 kelime tahlili,230 ayetin tahsisi,231 bir ayetin diğer ayet ile neshedildiğini gösterme,232 bir konuyla ilgili diğer ayetleri delil getirme233 ve bir

229

Cessâs, Ahkâm, I, 160; Herrâsî, Ahkâm, III, 29,143; İbnü’l-Arabî, Ahkâm, II, 509. 230 Cessâs, Ahkâm, I, 83, 162-163; Herrâsî, Ahkâm, III, 25, 63; İbnü’l-Arabî, Ahkâm, II, 11. 231 Cessâs, Ahkâm, I, 130; İbnü’l-Arabî, Ahkâm, IV, 213.

konunun tarihi seyri/süreci234 gibi çeşitli konularda Kur’an’ı, Kur’an ile tefsîr etmektedirler. Ayrıca onlar, bir ayeti tefsir ederken veya ondan hüküm çıkarırken ayetin emir veya nehiy bildirme şekline dikkat ederek benzer uslüpta gelen diger ayetleri de zikretmektedirler.235 Bunun yanında müfessirler, görebildiğimiz kadarıyla tefsirlerinde bazı ayetlerden hüküm çıkarırken, konuyla ilgili diğer ayetleri gözardı etmektedirler. Çalışmamızın ilerleyen bölümlerinde tefsîrlerde gördüğümüz bu eksikliği yer yer zikredeceğiz.

Biz, müfessirlerin Kur’an’ı Kur’an’la nasıl tefsir ettiklerini birkaç örnekle göstermek istiyoruz.

Müfessirler, bazen ayette zikredilen bir kelimenin veya kavramın ne manaya geldiğini ortaya koymak için Kur’an’da kelimenin geçtiği diğer yerleri zikretmektedirler. Cessâs, “Allah, yemin-i lağvden dolayı sizi sorumlu tutmaz.”236 ayetinde geçen “lağv” kelimesinin ne manaya geldiğini açıklamaya gayret etmektedir. Cessâs, “lağv” kelimesinin, Kur’an’da çeşitli yerlerde zikredildiğini ve bu kelimenin bağlamına göre anlamlar kazandığını belirtmektedir. Mesela: َ9ِ" ُ[َْHَ. َ

ً+َِQَ237

ile ًِUْbَ. ََو اًْZَ َ9ِ" َنَُْHَ: َ238 ayetlerinde “kötü söz”, اُgَْ-َأ َْZا اَُِN اَذِإَو ُ2ْFَ-239

ayetinde “küfür ve kötü söz”, ْ&ُ'ََ ِ2ِ" اَْZْاَو ِن;ُْ<ْا اَ4َ9ِ اَُْHَ. َ اوَُ$َآ َ:ِ4ا َلَ0َو َنُ>ِْZَ. 240

ayetinde “Boş söz, hiçbir faydası olmayan söz”, ً*اَِآ اوَ* ِْZِ) اوَ* اَذِإَو 241

ayetinde “batıl söz” şeklinde kullanıldığını ifade etmektedir. Cessâs, Kur’an’daki bu kullanımları ifade ettikten sonra lağv’in, “faydası olmayan”, “bir anlam ifade etmeyen söz” anlamına geldiğini zikretmektedir.242 Herrâsi de söz konusu ayeti tefsir etmektedir ancak görebildiğimiz kadarıyla Herrâsî’nin tefsîri, neredeyse satır satır Cessâs’ın tefsiriyle paralellik arz etmektedir. Yani bize göre Herrâsî, Cessâs’ın 233 Cessâs, Ahkâm, I, 96, 545; Herrâsî, Ahkâm, II, 283, III, 85; İbnü’l-Arabî, Ahkâm, I, 47, II, 6. 234

Cessâs, Ahkâm, I, 311,II, 253; Herrâsî, Ahkâm, III, 101; İbnü’l-Arabî, Ahkâm, I, 167. 235 Cessâs, Ahkâm, I, 425; Herrâsî, Ahkâm, II, 279; İbnü’l-Arabî, Ahkâm, II, 491. 236 Bakara 2/225.ْ&ُ'ُ)ُُ0 ْ_َ>َHَآ َِ) ْ&ُآُ4ِTاَJُ: ِْ'ََو ْ&ُ'ِ1َْ:َأ !ِ" ِْZِ) ُ2ا ُ&ُآُ4ِTاَJُ: َ

237 Gâşiye 88/11.”Cennette kötü bir söz işitmez.” 238

Vakıa 56/25. “Cennette günah ve kötü söz işitmeyecekler.”

239 Kasas 28/55. “Onlar, kötü bir söz işittiklerinde ondan yüz çevirirler”

240 Fussilet 41/26. “Kâfirler, ‘bu Kur’an’ı dinlemeyin de haydi yaygara koparın belki galip gelirsiniz’ dediler.”

241 Furkan 25/72.Onlar, batıl bir sözle karşılaştıklarında hoş görüyle karşılayarak geçip giderler 242 Cessâs, Ahkâm, I, 429.

65 açıklamasını nakletmesine rağmen burada kaynak olarak zikretmemektedir.243

İbnü’l-Arabî de lâğv’e “anlamı olmayan söz” manası vermesine rağmen ilgili diğer

ayetleri zikretmemektedir.244

Müfessirler, bazen bir ayeti tefsîr ederken konuyla ilgili diğer ayetleri ard arda belirtmektedirler. Cessâs, “Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost

edinmesinler…”245 ayetinin tefsîrinde konuyla ilgili Kur’an’da geçen diğer ayetleri vermektedir.246 Cessâs, müslümanların kafirleri dost edinmemesi gerektiği ile ilgili “Ey İman edenler! Sizden olmayan hiç kimseyi dost edinmeyin. Onlar, size bir

fenalık yapmaktan asla geri durmazlar”,247 “Allah’a ve ahiret gününe iman

eden bir kavmi, Allah’a ve Rasûlüne karşı çıkanlara sevgi beslediklerini göremezsin…”,248 “…Hatırladıktan sonra zalim bir kavimle beraber

oturma”,249 “Onlarla birlikte hak sözü gelinceye kadar oturma yoksa sende

onlardan olursun”,250 “Zalimlere meyletmeyin yoksa ateş dokunur”,251 “Sen,

vahyimizden yüz çeviren ve sadece dünya hayatının peşinde koşan kimselere aldırma”,252 “Cahillere aldırma”,253 “Ey Nebi! Kâfirlerle ve münafıklarla

mücadele et ve onlara sert davran”,254 “Ey İman edenler! Yahudi ve

Hıristiyanları dostlar edinmeyin, Onlar birbirlerinin dostudurlar”,255 “Ey Muhammed! Sakın ola ki onlardan bazı zümrelere sırf kendilerini sınamak için

243 Herrasî, Ahkâm, I, 145–146.

244

İbnü’l-Arabî, Ahkâm I, 241. Konuyla ilgili İbnü’l-Arabî, “Ey İman edenler! Şayet Allah’tan

sakınırsanız, O, size furkanı verir…” (Enfal/28) ayetinde geçen “Furkan” kelimesinin anlamını tespit etmek için, “Kim Allah’tan sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu verir.” (Talak 65/4) ayetini zikrederek, “Furkan” kelimesinin “çıkış yolu” anlamında kullanıldığını ifade etmektedir. İbnü’l- Arabî, Ahkâm, II, 335.

245 Ali İmran 3/28.َِFِ*ْJُْا ِنوُد ِْ* َءَِْوَأ َ:ِِ"َ'ْا َنُFِ*ْJُْا ِ4ِX7َ: َ 246 Cessâs, Ahkâm, II, 11.

247 Ali İmran 3/118. ًَ>َT ْ&ُ'َ1ُْbَ: َ ْ&ُ'ِ1وُد ِْ* ً+َ1َ\ِ) اوُ4ِX7َ. َ اُFَ*; َ:ِ4ا َ9:َأ َ: 248 Mücadele 58/22. ُ2َُNَرَو َ2ا دَc َْ* َنوداَُ: ِِTkْا ِمَْْاَو ِ2ِ) َنُFِ*ْJُ: ً*َْ0 ُِ`َ. َ 249 Enam 6/68. َِِ,ا ِمَْ<ْا َ[َ* ىَْآ(4ا ََْ) ُْْ<َ. ََ"

250 Nisa 4/140. ْ&ُ9ُْlِ* اًذِإ ْ&ُ'1ِإ ِ=َِْQ ٍD:َِc !ِ" اُgُXَ: ?7َc ْ&ُ9ََ* اوُُْ<َ. ََ" 251 Hud 11/113. ُرFا ُ&ُ'Hََ7َ" اََُm َ:ِ4ا ?َِإ اُFَآَْ. ََو

252

Necm 53/29. ْ1ا َةََaْا ِإ ْدُِ: ْ&ََو َ1ِْآِذ َْ- ?ََ. َْ* َْ- ْضِْ-َbَ"َ 253 A’raf 7/199. َِِهَ`ْا َِ- ْضِْ-َأَو

254 Tahrim 66/9. ْ&ِ9ََْ- ْoُْQاَو َِ<ِ"َFُْاَو َر$ُ'ْا ِِهَ/ !ِ>Fا َ9:َأ َ:

verdiğimiz dünya hayatının cazibesine, gözünü dikmeyesin”256 şeklinde ayetleri peş peşe sıralamaktadır.257 Herrâsî de yukarıda zikredilen ayetleri ilgili ayetin tefsiri olarak vermektedir. Burada da Cessâs’ın tefsiriyle Herrâsî’nin açıklamları mukayese edildiğinde kelimesi kelimesine birbirine uygunluğu görülecektir.258 Bize göre Herrâsî söz konusu ayetin tefsirinde Cessâs’tan faydalanmasına rağmen bunu ifade etmemektedir. İbnü’l-Arabî de “Ey İman edenler! Sizden olmayan hiç kimseyi

dost edinmeyin...”259 ayetinin tefsiri olarak “Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesinler…”260 ayetini zikretmektedir.261

Müfessirler, bazen ayetteki muradı tespit etmek için diğer ayetlere yer vermektedirler. Cessâs ve Herrâsî, “Onların hidayette olmaları seni ilgilendirmez.

Lakin Allah dilediğini hidayete erdirir. Hayırdan neyi infak ederseniz kendiniz içindir…”262 ayetindeki “ْ&ُهاَُه َVََْ- َpَْ/ Onların hidayette olmaları seni

ilgilendirmez” ifadesine dayanarak müşriklere infâk edilebileceğini belirtmektedirler. Onlar, bu düşüncelerini ispat etmek için “Sevdikleri şeylerden,

miskîn, yetîm ve esîrlere yedirirler”263 ayetini delil getirmektedirler. Cessâs ve Herrâsî, ayette ifade edilen “Esirler”in, müşrik olduğunu ifade etmek için de “Allah,

inancından dolayı sizinle savaşmayan ve sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara adaletli davranmanızı yasaklamaz”264

ayetini zikretmektedirler. Onlar, bu ayetlerde Allah’ın müslümanlarla savaşmayan müşriklere, iyilik yapmayı mübah kıldığı için müşriklere yardım edilebileceği sonucuna ulaşmaktadırlar.265

256 Taha 20/131ِ2ِ" ْ&ُ9َFِ7ْ$َFِ َْ1ا ِةََaْا َةَْهَز ْ&ُ9ْFِ* ً/اَوْزَأ ِ2ِ) َFْ7َ* َ* ?َِإ َVَْFَْ- نَُ. ََو 257 Cessâs, Ahkâm, II, 11.

258

Herrâsî, Ahkâm, II, 282-285. 259 Ali İmran 3/118.

260 Ali İmran 3/28.

261 İbnü’l-Arabî, Ahkâm, I, 316.

262 Bakara2/ 272. ْ&ُ'ِHُ$ْ1َbَِ" ٍَْT ِْ* اُ<ِ$ْFُ. َ*َو ُءَ]َ: َْ* يِْ9َ: َ2ا ِ'ََو ْ&ُهاَُه َVََْ- َpَْ 263 İnsan 76/8. ًاِNَأَو ًِ7َ:َو ًFِ'ْHِ* ِ2(>ُc ?ََ- َمَ\ا َنُِْ\ُ:َو

264 Mümtahine 60/8. ْ&ِ9َِْإ اُ\ِHْ<ُ.َو ْ&ُهوَ>َ. ْنَأ ْ&ُآِرَ:ِد ِْ* ْ&ُآُ/ِْXُ: ْ&ََو ِ:(ا !ِ" ْ&ُآُِ.َ<ُ: ْ&َ َ:ِ4ا َِ- ُ2ا ُ&ُآَ9ْFَ: r 265 Cessâs, Ahkâm, I, 559; Herrâsî, Ahkâm, I, 228. İbnü’l-Arabî, Cessâs’ın müşriklere sadaka

verilebilir görüşünün karşısında kâfire vacip olmasından dolayı fıtır sadakasının verilmeyeceğini iddia etmektedir. Hanefîlerin dayandıkları delilleri reddetmektedir. İbnü’l-Arabî, Ahkâm, I, 316. Cessâs da Ebû Yusuf’un vacip olan sadakanın kâfire verilmeyeceği görüşünde olduğunu nakletmektedir. Cessâs, Ahkâm I, 630.

67

İbnü’l-Arabî, “Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin…”266

ayetinde geçen “ْ&ُ'َاَْ*َأ/mallarınız” ifadesinin, “birbirinizin malları” anlamında olduğunu ispat için “ْ&ُ'َHُ$ْ1َأ اُُ7ْ<َ. ََو/ birbirinizi öldürmeyin…”267 ayetiyle “ْ&ُ'ِHُ$ْ1َأ ?ََ- اُ(َHَ" /

Birbirinize selam veriniz…”268 ayetini zikretmektedir269.

Müfessirler, yukarıda da örneklendirdiğimiz gibi çeşitli konularda Kur’an’ı Kur’an’la tefsîr etmekle birlikte bize göre, bu konuya gereken önemi vermemişlerdir. Bir açıdan konulu tefsîr örneği olarak kabul edilen Ahkâm tefsîrleri, Kur’an’ı Kur’an’la tefsir etme noktasında oldukça yetersiz kalmışlardır. Herhangi bir konuda hüküm çıkarırlarken konuyla ilgili diğer ayetleri göz önünde bulundurmamaktadırlar. Mesela leş, kan, domuz eti ve Allah’ın adı anılmadan kesilen hayvanların yenilmeyeceğiyle ilgili ayetlerin tefsîrinde konuyla ilgili diğer ayetleri yeterince kullanmamaktalar veya görebildiğimiz kadarıyla ayetin tahsisinde kullanılması gereken diğer ayetlere yer vermemektedirler. Bu da ayetin doğru anlaşılmasına mani olmaktadır. Müfessirlerin bu konuda daha çok hadis/sünnete müracaat etmeleri dikkatimizi çeken bir diğer husustur. İncelediğimiz üç tefsir arasında bir derecelendirme yapmamız gerekirse Kur’an’ı Kur’an ile tefsîr etmede Cessâs’ın diğer müfessirlere nazaran bu konu üzerinde biraz daha fazla durduğu görülmektedir. Burada şunu ifade etmek gerekir ki, müfessirlerin Kur’an’ı Kur’an’la tefsir ettikleri yerlerde ayetleri bağlamlarından kopararak zorlamaya gitmedikleri görülmektedir.