• Sonuç bulunamadı

C. H.P: Cumhuriyet Halk Partis

3. BULGULAR VE YORUMLAR

3.10. Atatürk Sevgisi, Atatürk İlkeleri ve Yeni Düzende Yenilikler 1.Atatürk’ü Kutsallaştırma

3.11.1. Yerli Malı Kullanımı

“Vatandan Vatana” oyununda Salahaddin Bey, Osmanlı döneminde kapitülasyonlar nedeniyle ekonominin bozulmasına ve ülkenin yabancı mallarla dolmasına değiniyor.

“Salahaddin Bey:

…başımızdaki sarıktan,ayağımızdaki çarığa kadar, hatta yavrularımızın kundağı, gelinlerimizin duvağı ölülerimizin kefeni hep ecnebi malı olmuştu. Yediğimiz onlardan, giydiğimiz onlardan,içtiğimiz onlardan,dökülen alın terleriyle istihsal olunan gıdayı çalıp gene bize iki misline satan onlar, paramız onlardan, yuvamız onlardan ve memleketimizde onlar için sanki servet veriyordu.”(Hüsnü,1933 :41)

Ekonomide yerlileşme ve kalkınma planları bağlamında konusu tamamen ekonomiye dayalı temsiller de oynanmıştır. Minür Hayri Egeli’nin kaleme aldığı ve Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu’nca hazırlatılmış çocuk piyesleri ekonomik aktarımlar amacıyla kullanılmıştır.

1930’lu yıllarda dünyadaki ekonomik sıkıntının yansımasıyla Türk parasının değerinin düşmesi, ekonomide millileşme çabalarını artırmış ve temsillerde özellikle tasarrufu ve devlet bankalarına yatırımı destekleyen düşünceler işlenmiştir. Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti’nin bu konudaki çalışmalarını Doğan(2000:52-53) şu şekilde aktarmaktadır.

“Cemiyet, halkı tasarrufa alıştırabilmek amacıyla 1930 yılında “Hesabını Bilenin Defteri” adı ile bir defter yayınladı. Defter, 1930 yılının ilk altı ayı için hazırlanmış ve bir ailenin yapabileceği bütün harcamalara yer verilmişti. Bu defter vatandaşların her gün yapacakları harcamaları kaydedebilecekleri bir şekilde hazırlanmıştı.”

“Küçük Paralar” oyununda Taş bebek, Mavi bebek, Tahta bebek, Kuş bebek, Köpek bebek ve bankaları temsil eden bebekler arasında geçen konuşmalar yer almaktadır. Ana tema yerli malı kullanımının önemi, tasarruf ve bankacılığın işlevlerini tanıtma üzerine kurulmuştur. Temsilde yerli malı kullanımını ve yerli sanayiyi teşvik eden bölümlere bakalım.

“Mavi Bebek:

12 İlk kanun Ulusal Artırım ve Yerli Mallar Haftasının ilk günüdür. Her Türk bugün Ulusal Ekonomiye yardıma borçludur.”

….

“Mavi Boncuk: Biz de yerli oyuncağız Borcumuzu yapacağız Biz de Türk yavrularıyız. İşe emek katacağız. Ne dersiniz?” ….

“Taş Bebek: Ben de bir şey diyeceğim. Fikrimi söyliyeceğim. Her yuva bir yurd demek Bize de düşer emek. Burada küçük bir plan Yapalım biz de Aman: İşte bu şimendifer Dolaşıp dursun yer, yer Buradaki fabrika Yapsın yerli dokuma” ….

“Taş Bebek:

Haydi!!!.Alın birer birer… Yiyen, Türk yemişi yer…” ….

“Bütün Bebekler: Yaşasın Şimendifer Türk malını taşıyor. Ona binen yaşıyor.

Haydi başlıyor sefer..” (Egeli,1936:27,28,31)

Daha önceden konusu verilen “Yeni Ağustos Böcekleri İle Karıncalar” piyesinde şeker üretiminde yerli sanayinin kullanıldığı söylenerek halkın da yerli şeker kullanması gerektiği söyleniyor.

“Çetin:

Yok Yeşim. Şunu iyi bil Şeker de artık yerlidir.

Yeşim:

Nasıl? Şeker yerli midir? Çetin:

Artık her kime sorsan,der:

“Şeker yiyen Türk malı yer”” (Egeli,1936:20)

Minür Hayri Egeli’nin yazdığı ve yine yerli malı kullanımının önemini vurgulayan “Haftamızı Oynuyoruz” oyununda yerli malı haftasının kutlanması ve Ulusal Ekonomi ve Artırma Kurumu hakkında bilgi verilmektedir.

“Ay: Okullarda şenlik İnci:

Vitrin yarışı da olur Doğan:

Ayol yarın bir miting var. Alayla süslü kamyonlar.

Gündüz:

Bir çok söylevler denecek. İnci:

Şarkılar da söylenecek. Doğan:

Sonra bu akşam duvarlar Koca afişlerle dolar.”

Tekin:

Ankara’da tören vardır. Hafta oradan açılır. Miki:

Tekin:

Bu iş için bir Kurum var. Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu…Sen de

Bunu öğrendin ya…Şimdi…”(Egeli,1936:17,18)

Piyeste çocuklar kendi aralarında yerli malı haftasının kullanımı için bir etkinlik düzenlemeye karar verirler ve kendilerini Ulusal Ekonomi ve Artırma Kurumu görevlileri yerine koyarlar. Biraz da milliyetçi bir slogan bularak yerli malı kullanımı ile tasarrufa değinmeye devam ederler.

“İnci:

Türk çocuğu, Türk malı yer. Ay:

Yerli yiyen…Yerli giyer. Mine:

Az harca çok biriktir.” ….

“Gündüz: İşte şurası bir sokak Bunlar ala Türk malıdır.

Bu da, eşsiz bir halıdır(tabelayı gösterir) Sümer Bank fabrikaları

Bu Yerli Mallar Pazarı” ….

“Gündüz: Bak Bursa’dandır. Bu ipekli empirimem

Beğenmezsen bir şey demem

İpek işe yoktur bir eş”(Egeli, 1936:22,24,25)

Temsilde yerli malı kutlaması ile ilgili etkinlik hazırlayan çocuklar ekonomide ulusallaşmanın önemini vurguluyorlar ve bu yolda tüm vatandaşları dayanışmaya çağırıyorlar.

“Can: Şimdi sizi

And içmeye çağırıyorum. Hepinize bağırıyorum Hep birden söyleyin hadi Bir ulusal ekonomi El birliği ile kurulur Hep birden olursa olur. Hep birden söyleyin haydi:

Bu alıntıya paralel bir düşünce olarak Doğan,(1997:21) 1930’larda yerli malı kullanımının Türklük ve vatanseverlik kriteri olarak ön plana çıkarıldığını belirtmektedir.

Toplumdaki ahlak anlayışının nasıl olması gerektiği ve çevrenin kişilerin ahlak anlayışları üzerinde ne kadar etkili olduğunu konu alan “Kafa Tamircisi” oyununda Halıcı Ahmet karakteri çok dürüst biridir. Daha sonra çevresindekilerin etkisiyle ahlak anlayışı bozulur ve halı satarken insanları aldatmaya başlar. Fakat özünde doğru bir insan olduğu için kişilik bunalımına girer ve kafasını eski hale getirmek için kafa tamircisine gider. Temsilin bu bölümünde yerli malı övgüsü yapılmaktadır.

“Ahmet:

Korkma, çık üzerine çiğne, tepin bak! Bana mı demez! Has maldır bu! Halis Uşşak. Avrupa boyası yok içinde hiç! Kök boya, yerli malı.”(Baltacıoğlu, 1940:12)

“On Yılın Destanı” oyunda kadının Cumhuriyet dönemi ile beraber toplumsal yaşamdaki olumlu değişimi gündeme getirilmekle beraber, yerli malı kullanımının önemine değinilmektedir.

“Gönül:

Kadının da bu işte oynadığı rol büyük, O kadın ki vakti ile imansız büyütürdük, Şimdi yerli maliyle süslüyor köşesini. Avrupa kumaşını vücudundan atıyor,

Kandi kumaşlarından güzellik yaratıyor.”(Ozansoy,1933:33)

“10 İnkılap” piyesinde yapılan devrimlerden söz edilirken yerli malı kullanımından da övgüyle bahsedilmektedir.

“Yıldız:

Şu giydiğim şapka Türk malıdır. Bu elbisenin kumaşı Türk tezgahında dokunmuştur. Şu ayakkabı iğneden ipliğine varıncaya kadar Türk fabrikasında yapılmıştır.”(Kocatürk,1933:12)