• Sonuç bulunamadı

C. H.P: Cumhuriyet Halk Partis

3. BULGULAR VE YORUMLAR

3.6. Vatandaşın Devlete Olan Ödevler

3.6.1. Devlete ve Kurumlarına Karşı Maddi Sorumluluklar

Yeni dönemde Tek parti iktidarının amaçlarından biri de devlet kavramının toplumun bilincindeki öneminin arttırılmasıdır. Milletin var olmasının devletin varlığı ile mümkün olacağı anlayışına dayanan ve bu düşünce doğrultusunda vatandaştan manevi fedakarlıklardan hariç maddi yardımlar da beklendiğini gösteren piyes bölümlerini incelemeye geçelim.

“Vatandan Vatana” temsilinde savaş dönemindeyken devlete yapılan bir yardım örneği sergileniyor. Tekalif-i Milliye emirlerinin uygulanmasını andıran bölümde, İffet Hanım vatan için devlete yapılacak ekonomik yardımları namus kavramıyla bağdaştırarak anlatıyor.

“İffet hanım:

….ben de o zevcin bir zevcesi olmaklığım hasebiyle üzerime düşen vazifeyi yapmalıyım. Zevcim, milli kuvvetlere iltihak edecek. Ben de milli müdafaa namına neyim varsa çıkarayım. Gelinlik kaftanımı, oyalı yemenimi, babamdan kalan antika kılıcı, duvarda asılı halıyı, tabloları,dolapta bulunan kitapları,ruhinin cüz kesesini,vefat eden Sabihacığımın yirmi beşlik altın küpelerini,gelin duvağımı evimin senedini,bahçemin evrakını,ziynet altınlarımı,hatta saçlarımı,ölümlük kefenimi ve son kalan bir tek çarşafımı bile vereceğim.”

….

“İffet hanım:

….vatan uğrunda vereceğim birkaç parça eşyadan kendimi müsterih görmektir. Vatan için ifa edilecek hizmetlerden ve ölümden dönersem dünyanın en namussuz kadını ben olayım.”( Hüsnü,1933 :10,13)

“Yeni vatandaş”ın Cumhuriyet döneminde devlete karşı ekonomik sorumluluklarının örneği olması açısından “Gelin Alayı” temsilindeki bölüm ilgi çekicidir. Oyunun karakteri Recep, devlete ve sosyal yardım kuruluşlarına yardımın önemine değinirken orta gelirli kişilerin bile bazı giderlerini kısmak pahasına maddi destek vermesi gerektiğini belirtiyor.

“Recep:

Askerde iken bir gedikli çavuşumuz evlendi de düğün için ayırdığı paranın yarısını götürdü Kızılay’a verdi….ben de düğün için sakladığım paranın bir parçasını yurdu koruyan Hava Kurumu’na vermeyi düşünüyorum. Geçen gün radyoda dinledim: Hava kuvvetli olmayan milletler ölüme mahkumdur diye barbar bağırıyordu.”(Yay, 1948 :32)

“Tarih Utandı” piyesinde Kemal karakterinin düşman askerine söylediği bir cümle karşılıksız vatan sevgisinin ve devlet kavramının önceliğinin vurgulanması açısından önemlidir.

“Kemal:

….biz aç çırılçıplak yaşayabiliriz, fakat namussuz ve vatansız hayır…” (Zühtü ve Salahattin,1933:20)

“Vergi Hırsızı” temsilinde adından da anlaşılacağı gibi vatandaşın vergi ödemesi gerekliliğine dayanan bir konu işlenmektedir. Özellikle devletin hizmette bulunabilmesi için vatandaşların mutlaka vergilerini vermeleri gerektiği mizahi bir dille anlatılmıştır. Piyes karakterlerinden Demir, vergi ödemenin kendisine ağır geldiğini belirttikten sonra gördüğü rüyalarda, güvenlik, sağlık gibi hizmetlere ihtiyaç duymuş ve vergisini vermek zorunda olduğu kanısına varmıştır. Piyesteki maddi sorumluluklar ve vergi konusu şu şekilde işlenmektedir.

“Yusuf:

….Hem yedi çocuk babası olmanın başka karı da var.. Demir:

Ne gibi? Yusuf:

Altıncıdan itibaren Devlet benden yol vergisi almamaya başladı…” ….

“Demir:

Bunca yıllık arkadaşımsın…Senden saklayacak değilim ya…Emlakımdan bir kısmına değerlerinden eksik fiyat biçtirdim…İki senede tam yüz yirmi buçuk lira karım olmuş…İyi yapmadım mı?” ….Devlet benim yüz lirama muhtaç mı?

Yusuf:

Muhtaç ya…Herkes senin gibi yapsa memleketin hali ne olur…Sen adeta hırsızlık etmişsin.” (Güntekin,1933:9)

Piyesin devam eden bölümünde Yusuf, vergi verme ödevine dinsel bir yön de katmaktadır. Vergi hırsızı olarak nitelediği Demir isimli karaktere bir daha evine gelmeyeceğinin nedenini anlatmaktadır. Böylece vatandaşa verilen mesaj, vergi kaçakçılarının toplumdan dışlanması gerektiğidir.

“Yusuf:

Allaha ısmarladık demeye gelirim..Fakat sofrana oturmam. Demir:

Niçin?

Yusuf:

Benim midem haram nimet yemeye alışık değil de ondan…”(Güntekin,1933:10)

“Vergi Hırsızı” temsilinde vergi kaçakçılığı yapan Demir, art arda rüyalar görmekte ve devlete yeterli verginin ulaşmaması nedeniyle, okulların kapandığını, polislerin görev yapamadığını, hastanelerde doktor bulunamadığını ve en sonunda da ordunun ortadan kalktığını görerek sürekli uyanmaktadır. Tüm bunlardan sonra vergi konusunda duyarlı bir vatandaşa dönüşmektedir.

“Demir:

Bu rüyalar mideden değil, vicdanın derinliklerinden geliyor…Yusuf’un hakkı var…Ben çok fena ettim…(çekmeceyi açar…bir yığın para çıkarır) anlaşılıyor ki çaldığımı iade etmezsem bana uykular haram olacak…”(Güntekin,1933:20)

“Mehmetçiğin Son Sözü” eserinin son sayfasında yer alan uçak resimli ilan, vatandaşın maddi desteğe teşvik edilmesi bakımından önemlidir.

“Bütün varlığımızı koruyan ordumuzun en önemli silahı tayyaredir. Bu gerçek sözü hiç aklından çıkarma!.. Hava kurumuna karşı cömertliğini göster.”(Süslü,1936:15)

Fakir bir aileyi anlatan ve daha sonra aile çocuklarından birinin haydutluğa başlaması ile devam eden “Vazife ve Şeref Yolu” temsilinde Kaya Ali karakteri, hırsızlıktan kazandığı paraları Kızılay’a bağışlayarak, dini inanç açısından da rahatlayacağını ifade etmektedir.

“Kaya Ali:

…Ben vazifemi yapacağım… Kibrim kırıldı, fena arkadaşların sözüne artık uymam. Şimdi bütün hislerimi açıkça söyleyebilirim. Ben o hayattan memnun değildim. Kalbim devamlı sızlıyordu ama fena bir kabadayılık hissi beni tutuyordu. Artık kalbimin bütün yaraları açıldı, ben mağlup oldum. Mücadele etmeyeceğim. Serseri hayattan vazgeçiyorum. Benim ve arkadaşlarımın o yolda kazanmış olduğumuz paraları Hilaliahmer’e veririz, günahlarımız affolur.”(Osman,1932:30)

“Gömdüğüm O Cihan” temsilindeki konu, verem hastalığına yakalanmış çocuğunu kurtarmaya çalışan bir babanın dramıdır. Temsilin ilk sayfasında “Verem Mücadele Cemiyetine” ifadesi yer almaktadır. Cumhuriyet döneminde, varlıklı kişilerin belli kurumlara maddi yardımda bulunması gerektiği oğlunu veremden kaybeden baba Nurettin tarafından vurgulanmaktadır.

“Nurettin:

…Hani zenginler. Hani hayır müesseseleri..yardım etmiyorsunzu. Bin kadar veremliye iki yüz yatak..Zenginler! otomobilinize bir gün benzin almayınız da bir veremli daha, bir gün daha geç ölsün..Zenginler karınızın gerdanına bir bilmem kaç liralık gerdanlık yerine bir veremlinin kursağına iki yudumluk gıda atın..”(Or,1932:19)