• Sonuç bulunamadı

KUŞAKLARA GÖRE HAKLAR

H. KONULARINA GÖRE HAKLAR

I. KUŞAKLARA GÖRE HAKLAR

İnsan haklarının tarihsel gelişimi içinde, konularından ve niteliklerinden hareketle değişik sınıflandırmaları yapılmış ve çeşitli insan hakları listeleri ortaya atılmıştır. Bunlardan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin genel kabul gördüğü söylenebilir. İnsan hakları listeleme çabası, onu, soyuttan somuta indirgeme çabası demektir. Ancak insan haklarının listelenmesi, onun eksiksiz,

70

Daha çok Fransız yazarlarının geliştirdikleri bu sınıflama konusunda ayrıntılı bilgi ve referanslar için bkz. İbrahim Özden Kaboğlu, Kollektif Özgürlükler, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Diyarbakır, 1989, s. 25.

71

Kaboğlu, Kollektif Özgürlükler, s. 26-27. 72

Mehmet Semih Gemalmaz, Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisine Giriş, Beta Yayınları, İstanbul, 1997, s. 323.

tam bir metin olduğu anlamına gelmez. Bu liste dinamik içeriklidir ve gelişmeye açıktır.73

Bu sınıflandırma, hakların tarihsel gelişim içinde, genel olarak konularından ve niteliklerinden hareketle dört kuşak hak şeklinde kategorileştirilerek yapılmaktadır. Doktrinde hakların kuşaklar halinde sınıflandırılmasına ilişkin eleştirilere rastlanmakla birlikte, günümüzde bu sınıflama yaygın olarak kabul edilmekte ve kullanılmaktadır.74

İnsan haklarının kuşaklar olarak sınıflandırılmasının nedenleri vardır. Bunu gören insan haklarının her bir kuşağı ortaya çıktığı tarihsel dönemde, herhangi bir haksızlığa karşı geliştirilmiş bir çözümü ifade eder. Nitekim böyle bir sınıflandırma tarihsel gelişimle paraleldir. İnsan hakları kuşakları incelenirken ortaya çıktığı dönemin toplumsal dinamiklerin anlaşılmasını sağlar. Bu kuşaklar içinde gereksinimler, çelişkiler ve mücadeleler gibi toplumsal etmenler bulunur.75

Genel kabule göre tarihsel süreçte gelişimini üç aşamada76 gerçekleştiren insan haklarının gelişim biçimlerine dördüncü bir aşama da eklenerek aşağıda kısaca değinilmiştir.

1. Birinci Kuşak Haklar

Özelikle İngiliz, Amerikan ve Fransız devrimlerinde gözlenen birinci kuşak haklar, aynı zamanda, medeni ve siyasi haklar ya da klasik haklar olarak da adlandırılmaktadır. Esas olarak, I7. ve 18. Yüzyıl burjuva devrimleri sonrası normlaştırılmıştır ve liberal öğretiye dayanmaktadır. Birinci kuşak

73

Gemalmaz, Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisine Giriş, s. 388. 74

Mithat Sancar, “Hukukun Oluşturulmasında İnsan Haklarının Rolü”, b.y: 50 Yıllık Deneyimlerin Işığında Türkiye’de ve Dünya’da İnsan Hakları, Hacettepe Üniversitesi İnsan Hakları Felsefesi Uygulama ve Araştırma Merkezi, Ankara, 1999 s. 323; Gemalmaz, Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisine Giriş, s. 388 ve B. 4. s. 751; Kaboğlu, Kollektif Özgürlükler, s. 26-28. 75

Kaboğlu, Kollektif Özgürlükler, s. 26; Donelly, a.g.e., s. 37, yazara göre “herhangi bir insan hakları listesi insan onuruna yönelik belli başlı standart tehditlerin de bir listesidir.”

76

Bu konuda dördüncü bir aşamadan bahseden ve Amerika'da James Buchanan, Brennan, F.A. Hayek ve Friedman, Türkiye'de Vural Savaş gibi yazarlarca savunulan başka bir görüş de mevcuttur. Buna göre: Hükümetlerin sınırsız ve hesapsız iç ve dış borçlanmalarla, para basımı ve yüksek düzeyde enflasyonist uygulamaları kişilerin ve yeni doğacak çocukların geleceklerini ipotek altına almakta, dolayısıyla insanın geleceğini kendi kararlarıyla belirleme hakkına aykırılık taşımaktadır. Bu görüşe göre geleceğin belirlenmesi hakkının mali anayasalarla korunması gerekmektedir. Bkz. Okdemir, a.g.t., s. 50.

haklar yaşam hakkı, işkence yasağı, kölelik yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, örgütlenme özgürlüğü, mülkiyet hakkı gibi haklardır.77

Bireysel nitelikli klasik hak ve özgürlükler dar anlamda bireyin güvenliği ve özerkliğini sağlarken, geniş anlamda geleceğin koşullarını seçerek kişinin kendini geliştirmesine olanak sağlarlar. “Kişi Özgürlükleri ve Siyasal Haklar” da denilen yasal eşitlik, kişi güvenliği, düşünce ve ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü, siyasal ve mülkiyet hakları gibi örnekleyebileceğimiz bu haklar daha çok aristokrasi ve burjuvazi arasındaki çekişmeye dayanmakta olup dönemin “devrimci” sınıfı burjuvazinin taleplerini yansıtmaktadırlar.78

Haklar kategorinde birinci kuşak haklar olarak geçen sivil ve siyasi özgürlüklerin temelinde, odak noktası birey olan liberal öğreti yatmaktadır. Liberal öğretiye göre birey devlet ve hukuktan önce gelen özgül haklara sahiptir.79 Bu aşamada ortaya çıkan haklar karşısında devletten beklenen bekçilik göreviyle yetinmek ve söz konusu haklara karışmama olduğu için, Jelinek bu hakları “negatif statülü haklar” olarak nitelendirmiştir.80

2. İkinci Kuşak Haklar

İkinci kuşak haklar, aynı zamanda, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar biçiminde de isimlendirilmektedir. Bunlar ise, esas olarak, 19. Yüzyıl evresi ve Sanayi Devrimi ve sosyalist öğreti ile liberal-burjuva öğretinin kendisini sosyalleştirmesi süreçlerinden geçerek ortaya çıkmıştır. Sendikal özgürlükler, çalışma hakkı, sosyal güvenlik hakkı, eğitim hakkı, kültürel yaşama katılma, kültürel ürünlerden yararlanma hakları gibi haklar başlıcalarıdır.81 Bu haklar aynı zamanda insan haklarının gelişim sürecindeki ikinci aşamasıdır.

Herkese tanınmış olmalarına rağmen, kişi özgürlükleri ve siyasal hakların esasını oluşturan eşitlik ve özgürlükten sadece küçük bir zümrenin

77

Gemalmaz, Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisine Giriş, s. 751. 78

Kaboğlu, Kollektif Özgürlükler, s. 41. 79

Kaboğlu, Kollektif Özgürlükler, s. 267. 80

Kapani, Kamu Hürriyetleri, s. 151. 81

yararlanması, insanın özgür sayılmasının yeterli olmadığı, pratikte de gerçekten özgür olması gerektiği düşüncesini doğurmuştur.82

Marksist ve sosyalist düşünce akımları ile pozitivist hukuk doktrininin bireyci özgürlük anlayışına getirdiği sistemli eleştiriler de iktisaden güçsüz durumda olan sınıfların ekonomik ve siyasal eşitsizliklere duydukları tepki ile birleşince “Sosyal İktisadi ve Kültürel Haklar ve Özgürlükler”in doğumu kaçınılmaz olmuştur. Sonuçta bu kuşak hakların sanayinin gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan isçi sınıfının siyasal hakları ve iktisadi talepleri ve bu taleplerin sözcülüğünü yapan sosyalist akımların mücadeleleri sonucu ortaya çıktığını söylemek yanlış olmayacaktır.83

İkinci kuşak hakların diğer bir özelliği de bireyci özgürlüklerin yanı sıra toplu özgürlüklere de yer verilmesi ve insana insanca bir yaşam sağlanabilmesi, ekonomik ve sosyal yaşamının iyileştirilmesi için devletin seyirci kalmak yerine ekonomik ve sosyal yaşama müdahale etmesinin talep edilmesidir. Bu özellikleri nedeniyle ikinci kuşak haklar Jelinek tarafından “Pozitif Statü Hakları” olarak nitelenmiştir.84

İnsan hakları katalogunun sosyal haklarla genişlemesi, XX. Yüzyıl Anayasal belgelerinde sosyal hakların yer almasına ve anayasalarda sosyal devlet olgusunun ortaya çıkmasına da yol açmıştır.85

3. Üçüncü Kuşak Haklar

Üçüncü kuşak haklar, aynı zamanda, dayanışma hakları, bazen de halkların hakları olarak da anılmaktadır. Bunlar görece olarak, en yakın tarihli olarak ortaya çıkan haklardır. Uluslararası doktrinde bu ad altında sınıflandırılmalarının mazisi ancak 1970'lerde söz konusu olmuştur. Barış hakkı, gelişme hakkı, çevre hakkı, doğal kaynaklar üzerinde tam egemenlik

82

Okdemir, a.g.t., s. 52. 83

Kaboğlu, Kollektif Özgürlükler, s. 42-45. 84

Kapani, Kamu Hürriyetleri, s. 6.; Akad ve Dinçkol, Genel Kamu Hukuku, s. 151. 85

hakkı, halkların kendi kaderini belirleme hakkı gibi haklar bu kategoride toplanmaktadır.86

XX. Yüzyılın ikinci yarısında İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra insan hakları kavramının uluslar arası bir nitelik kazanmaya başlamasıyla Jelinek’in “Aktif Statü Hakları” olarak nitelendirdiği87 “Dayanışma Hakları” da denilen üçüncü kuşak haklar anayasalarda yer almaya başlamıştır. Bu hakların temelinde toplumsal ve uluslar arası dengesizlik,88 dünya ölçeğinde süreklilik taşıyan savaş ve çatışmalar, tarihsel ve doğal mirasın hızla yok olması gibi etmenler yatmaktadır.

Sonuç olarak ulusların, sosyal, kültürel, ekonomik kaynaklarını korumaya ve geleceklerini belirlemeye ilişkin barış hakkı, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı, doğal kaynaklardan ekonomik biçimde yararlanma hakkı, tarihsel kalıntıları ait oldukları yerlerde görebilme hakkı gibi haklar, insan hakları listelerine eklenmiştir. “Çevre, Barış ve Gelişme Hakları” başlığı altında toplayabileceğimiz bu haklar, insanın yaşadığı çevreyle barışık; doğal, sosyal, ekonomik ve kültürel bütünlük içinde olması ve bu denge içinde varlığını devam ettirmesi gereğine inanan görüşe dayanmaktadır.89

4. Dördüncü Kuşak Haklar

Dördüncü kuşakta yer alan insan kakları da bilimsel ve teknolojik gelişmelerin yol açacağı olumsuz gelişmelere yönelik olarak gündeme gelmektedir. Örneğin, gen teknolojisindeki gelişmelerle birlikte insan kopyalamanın olanaklı hale gelmesi veya istenen özelliklere sahip insan yaratmanın önünün açılması türünden gelişmeler belli etik sorunları ve sorgulamaları da beraberinde gitmektedir. Günümüzde bioteknolojinin kullanımında etik sorunlar yoğun biçimde tartışılmaktadır. İnsan olmanın anlamının da sorgulandığı bu tartışmalar bazı alanlarda düzenlemeler yapılması gereğini işaret etmektedir. Bu kuşakta yer alan haklara ilişkin ilk düzenleme örnekleri insan kopyalamayı yasaklayan Avrupa Konseyi belgeleridir. Bugün “cenin hakkı”ndan söz edilmektedir. 1970’lerde bazı Avrupa ülkelerinde

86

Gemalmaz, Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisine Giriş, s. 752. 87

Kapani, Kamu Hürriyetleri, s. 6.; Akad ve Dinçkol, Genel Kamu Hukuku, s. 151. 88

Kaboğlu, Kollektif Özgürlükler, s. 46. 89

olduğu gibi Amerika Birleşik Devletleri’nde de kürtaja ilişkin felsefi boyutları da olan tartışmalar, bu konuda düzenlemeler yapılmasını sağlamış ve söz konusu düzenlemelere ışık tutmuştur. Yaklaşık 30 yıllık geçmiş olan ve o günlerde daha çok kadının hakları bağlamında tartışılan konu, günümüzde ceninin de bir hak öznesi olarak korunması ön kabulünden hareketle başka bir düzlemde tartışılmaktadır.90

III. TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN ULUSAL VE ULUSLARARASI