• Sonuç bulunamadı

Krizler Gölgesinde Türk-Rus İlişkileri

2.3. YELTSİN DÖNEMİ EKONOMİSİ

2.3.3. Krizler Gölgesinde Türk-Rus İlişkileri

Yeltsin döneminde Türk-Rus ilişkileri siyasi, ekonomik ve güvenlik olmak üzere başlıca 4 temel üzerine inşa edilmiştir. Bunlar da kendi içinde birden fazla alt gruplara ayrılmaktadır. Bu temellerin başında güvenlik kapsamında işbirliği ön sırada yer almaktadır. Nitekim 4 temel işbirliğinin 3’ü güvenlik oluşturmaktadır.

1. Avrupa’da güvenlik (Kamalov, 2006: 66). “Avrupa’da yeni bir kapsamlı güvenlik mimarisi oluşturmak, sınır çizgileri olmayan ve etki Alanlarına bölünmeyen

ortak bir Avrupa mekânı kurabilmek amacıyla BM, AGİT ve diğer uluslararası kuruluşlar çerçevesinde işbirliğini geliştirmek”.

2. Avrasya’da güvenlik ve işbirliği. “Rusya ve Türkiye, başlangıcını tarihten, kültürden ve ortak coğrafyadan alan hem Avrupalı, hem de Asyalı çizgiler taşırlar. Avrasya bölgesinin iki önemli devleti olmaları bakımından Türkiye ve Rusya, işbirliği yaparak ve diyalogu sürdürerek, Avrasya coğrafyasında çatışmaların barışçı yollardan adilce ve sağlıklı bir biçimde çözümlendirilmesini, tartışmalı konuların siyasi yöntemlerle halledilmesini sağlayabilirler” (Matunina, 2008: 80).

3. Ülkelerin kendi ulusal güvenlikleri hakkında işbirliği. Bu kapsamda iki ülkenin içişleri bakanları 1992 yılında bir anlaşma imzalamıştır. Anlaşmaya göre, her iki ülke birbirlerinin iç sorunlarına karışmamakta, özellikle de terörizm konularında bilgi alışverişi ve işbirliği yapmaktalar. Bu kapsamda 1996 yılında imzalanan memorandumu, 1999 yılında imzalanan “terörizme karşı mücadele” kapsamındaki Rus- Türk deklarasyonu önemli yer tutmaktadır. Söz konusu anlaşmaların imzalanmasında iki ülkeni de zorlayan bazı etkenler mevcuttur. Türkiye açısından “PKK sorunu”, Rusya açısından ise “Çeçenistan olayları” en belirleyici etkenler olarak ortaya çıkmaktadır. Bir diğer etken ise Rusya’da ve Orta Asya’da kendini göstermeğe başlayan dinsel radikalizmi ve fanatizmi önlenmesinde Türkiye’nin de istekli olmasıdır.

4. Ekonomik işbirliği. Bu alanda atılmış en önemli adım Başbakan Turgut Özal tarafından temelleri atılmış Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütüdür. Karadeniz çevre ülkelerini bir araya getiren bu örgüt Black Sea Force (Karadeniz Gücü), Karadeniz İşbirliği Ülkeleri Enerji Sistemi ve Karadeniz Enerji Çemberi ile daha da güçlenmiştir. Ekonomik alanda ikinci bir işbirliği atılımı ise Hazar-Karadeniz bölgesindeki bütünleşme potansiyellerinin güçlendirilmesi olmuştur. Bu anlamda Kafkasya ve Orta Asya enerji kaynaklarının Avrupa’ya açılımında Türkiye ve Rusya bazen çatışan iki taraf olarak gözükseler de, genelde ortak bir enerji politikası izleyerek bir-birlerini yükümlü kılan anlaşmalar imzalamışlardır. Mavi Akım projesi bunlardan en önemlisidir (Matunina, 2008: 82).

Türk-Rus ilişkilerinde en önemli gerilim Abdullah Öcalan’ın yakalanması sırasında iki ülke arasında yaşanan bir dizi gelişmeler olmuştur. Öcalan’ın bir süre Moskova’da bulunması ve Rusya resmilerinin onun ülkedeki varlığını gizlemeye

çalışması, bunun açığa çıkması sonucunda da İtalya’ya gönderilmesi, ilişkilerdeki gerilimin dozunu daha da artırmıştır. Özellikle de Rusya’da üst düzeyde Rus turistlerin Türkiye ziyaretlerini engellemeye yönelik açıklamalar Türkiye turizmini büyük ölçüde etkilemiştir (Matunina, 2008: 85).

Tüm bunlar Yeltsin döneminde, özellikle de Rusya’da patlak veren krizle birlikte Türk-Rus ilişkilerinde inişli-çıkışlı süreç yaşanmış, Rusya Türkiye’yi ülkesindeki krizine yönelik politikasında verimli kararlar almamakla suçlarken, Türkiye de “PKK” sorununu başlıca sorun edinmiştir.

1999 yılı, Rusya ve Türkiye açısından seçim yılı olarak adlandırılabilir. Bu dönemde Rusya’da hala devam etmekte olan ekonomik belirsizlik, uluslararası finans şirketlerinin Rusya’ya mesafeli duruşunun sürmesi ve arkasından Türkiye’de de ortaya çıkan hem siyasi hem de ekonomik kriz, Türk-Rus ilişkilerinin gelişimini Putin dönemine kalmasında önemli bir etken olmuştur. (Karadeniz’de Gündem, 2007:5-8).

Türk-Rus ticari ilişkilerinde en istikrarlı biçimde büyüyen ekonomi alanı doğalgaz olmuştur. Rusya, daha Sovyetler Birliği döneminden beri Türkiye’ye doğalgaz ihraç etmektedir. 1987 yılında öngörülen anlaşmayla bu oran 6 milyar m3e çıkarılmıştır.

Rusya ile Türkiye arasında 1997 yılında ek doğalgaz sevkiyatı hakkında bir anlaşma yapılmıştır. 2000 yılında ek sevkiyatın hacmi 4.5 milyar m3e ulaşırken, sonuçta Türkiye

doğalgaz itfalında Rusya’nın toplam ihracatının üçte birini oluşturacak ülke konumuna gelmiştir. Bu kapsamda Türkiye’nin Rusya’dan yaptığı enerji hammaddeleri (demir- çelik, renkli metaller) ithalatı 1990-2000 yıllarında ağırlığını sürekli artırarak 1998 yılında %53’e, 2001 yılında ise %88’e ulaşmıştır (Ulçenko, 2008: 183).

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.1. RUSYA FEDERASYONU’NUN ENERJİ KAYNAKLARI

Enerji, yüzölçümü bakımından dünyamızın en büyük ülkesi olan Rusya Federasyonu’nun ekonomisinin lokomotifi özelliğini görmektedir. Ayrıca küresel bazda da Rusya Federasyonu, enerji kaynakları bakımından önde gelen ülkelerdendir. Petrol, doğalgaz, kömür, elektrik ve diğer kaynaklar dâhil toplam enerji üretimini dikkate aldığımızda, Rusya Federasyonu’nun ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük enerji üreticisi olduğu görülmektedir. Ülke toprakları; doğalgaz, petrol rezervleri ve elmas yatakları bakımından dünya birincisi, kömür ve potasyum bakımından dünya ikincisi, altı rezervleri bakımından ise dünya üçüncüsüdür.

Dünya enerji üretiminin yaklaşık %12’si Rusya tarafından gerçekleştirmektedir. Ülkenin döviz gelirlerinin oldukça büyük bir bölümü enerjiye dayalı ihracatından kaynaklanmaktadır. İhraç kalemlerinin yaklaşık %65’i doğalgaz, petrol ve petrol türevlerinden meydana geldiği için, büyüme ağırlıklı olarak bu sektörlerde gelişmektedir. Doğalgaz ve petrol fiyatlarında meydana gelen dalgalanmalar, bu sebepten dolayı hiç şüphesiz Rusya Federasyonu ekonomisini derinden etkilenmektedir. Bulunduğu konum itibariyle Kafkas ve Hazar gibi birçok enerji havzasına ev sahipliği veya komşuluk yapan Rusya Federasyonu, jeopolitik konumu itibariyle, enerji politikaları geliştirmekte ve bu kapsamda uygun stratejiler ışığında bir takım önlem ve tedbirler almaktadır.