• Sonuç bulunamadı

Kriz Yönetim Sürecinde Medya İle İlişkiler

AK PARTİ’NİN DAVA SÜRECİNDEKİ KRİZ YÖNETİMİ 3.1 AK Parti’nin Kriz Yönetim

3.4. Kriz Yönetim Sürecinde Medya İle İlişkiler

Kriz dönemleri ve ortamlarında örgüt ile medya arasındaki ilişkiler oldukça kritik bir ilişki biçimine dönüşmektedir çünkü medya krizin etkilerinin kamuoyuna aktarılması, kriz derinliğinin ortaya çıkarılması ve ilgili hedef grupların krizle ilgili kanaatlerinin oluşturulmasında kilit bir rol üstlenmektedir. Ayrıca yaşanan kriz ile birlikte örgüt itibarının ne derece zedelenebileceği de yine medyanın örgüte ve yaşanan krize karşı takındığı tutum ile yakından ilgili olmaktadır. Kriz dönemlerinde örgütler medya gerçeği ile karşı karşıya kalmaktadır (Pira, 2005:108).

Medyanın krize bakış açısı bu noktada önem kazanmaktadır. Medyanın olayı ele alış biçimini de medyanın ilgi alanı ve haber değeri belirlemektedir. Medyanın ilgisini yaşanan krize yönlendirebilecek ve olaya haber değeri katabilecek en önemli noktanın, kapatma davasının toplumu birebir etkileyecek sonuçlarının olması ve AK Parti’nin iktidar partisi olması söylenebilir.

Medya için kötü haber iyi haberdir; okuyucuyu, izleyiciyi kendine çekecektir. Bilinmektedir ki, bir kriz eleştiriyi de yanında getirir (Akdağ, Taşdemir, 2006:151). AK Parti kapatma davası da başladığı günden itibaren medyanın en çok ilgi gösterdiği ve her yönü ile ele aldığı bir konu olmuştur.

Kapatma davasına medyanın bakış açısını Ali Atıf Bir Bugün Gazetesi’ndeki 30 Mart ve 3 Ağustos tarihli köşe yazısında şöyle değerlendirmiştir; (30 Mart 2008 / 3 Ağustos 2008 tarihli Bugün Gazetesi)

(...)“AK Parti'nin kapatma davası üzerine yazılmış tüm köşe yazılarının yüzde doksanı dokuzu altı görüş üzerinde yoğunlaşıyor.

Radikal Cumhuriyetçiler: Kendi düşen ağlamaz. Cumhuriyetin temel niteliklerini, laiklik karşıtı eylemleri yaparken düşünselerdi. Türbanı lisede, devlet kurumlarında da serbest bırakacak bunlar beter olsunlar!

Cumhuriyetçi Liberaller: Çok zorladılar çokkk! Cumhuriyet de bu kadar zorlanmaz ki! Kapatılmayı hak ettiler ama yine de Türkiye'yi düşünüp uzlaşılmalı. CHP ile AK parti aynı masaya oturmalı.

Liberal Demokratlar: Birçok konuda hata yapmış olabilirler. Bu normal siyaset içinde değerlendirilmeliydi. Demokrasilerde cezayı halk verir. Yargı darbe yapmaz! AK Parti sakin olmalı... Yeni yasa masa çıkarmamalı...

Demokratlar: Ne hatası kardeşim... İnsanlara inanç özgürlüğü istemenin neresi hata! AK Parti iddianameyi lime lime etmeli, kendini çok iyi savunmalı... Hatta haklı olduğunu dere tepe gezip halka anlatmalı...

Şahinler: Yürüyün!! Saldırın!! % 47'nin hakkını koruyun. Yasa çıkarın, referanduma gidin. Savaşarak çekilin, Meydanı jakobenlere, faşistlere bırakmayın!

Radikal dinciler: Bu işi ancak "pompalı" çözer!”

“Manşetler, gazete duruşları ve Haşim Kılıç” 3 Ağustos 2008

Anayasa Mahkemesi'nden "Öldürmedik, süründürdük" açıklaması Çarşamba günü akşamüstü geç saatlerde geldi. Harala gürele arasında ortaya aşağıdaki manşetler çıktı.

EN YANSIZ Akşam: Kapatma Yok...

EN YANLI: Sabah: İlk Mesaj: "Herkesi Kucaklayacağız..." ("Kapatılmadı" kararı bile yetmiyor. Daha da öteye gidip Başbakan'ın siyasi mesajı başlığa çıkarılıyor.)

Vakit: Kötünün İyisi (Bu mahkemeden iyi karar çıkmaz... Kararların hepsi kötüdür.)

YANSIZ GİBİ GÖRÜNEN AMA YANDAN ANLAMLI

Cumhuriyet: AK Parti'ye Para Cezası... (Bu şeraitçi AK Parti'ye sadece para cezası ha olmaz bu kadar!)

Zaman: Kapatmaya Ret (Kapatma kararına "kırmızı kart" verildi... Dava gereksiz açılmıştı.)

DAVALIYA YANLI Bugün: İstikrara Devam... Yeni Şafak: Türkiye Kazandı... Star: Türkiye Kazandı...

Radikal: Türkiye "Oh" dedi... DAVACIYA YANLI

Milliyet: Kapatma Yok "Ciddi İhtar" Var... Posta: "Ciddi Bir İhtar"

Vatan: Kapatma Yok, Uyarı Sert

Hürriyet: Kapatma Yok, Ağır İhtar Var. Uzlaşın Çağrısı... Referans: AK Parti'ye Sarı Kart Çıktı.

KOMPLO TEORİSİNE YANLI Taraf: “Darbe direkten döndü.”

Gördüğünüz üzere yukarıdaki manşetler aynı zamanda her gazetenin şu andaki "duruşlarını" da kabak gibi ortaya koyuyor. Burada önemli noktalardan biri de davacıya yanlı manşet atan beş gazetenin de (İlginçtir beşi de Doğan Grubu gazetesi, yine ilginçtir, Radikal Doğan Grubu gazetesi olup manşeti davalıya yanlı!) Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın kararı açıklarken söylediği "Ciddi bir ihtar kararı çıkmıştır" cümlesine öyle ya da böyle vurgu yapmaları...”(...)

Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök AK Parti kapatma davasında Hürriyet özelinde davaya bakışlarını "İki arada bir derede kalmak." olarak tanımlamakta ve duruşlarını 16 Mart 2008 tarihindeki “İyi bir kötü gün dostu” başlıklı yazısında şöyle özetmektedir;

(…) “KAPATMA davası haberini, Amsterdam Havalimanı'nda uçağı beklerken aldım. İstanbul'daki arkadaşlara, "Haberi nötr bir şekilde verin" dedim. Zaten onların fikri de oydu. Ortak duygumuzu da şu cümleyle özetleyebilirim. "İki arada bir derede kalmak." Bir yanda demokrasinin temel kurumlarından biri, öteki yanda hukuk. Seçimde yüzde 46.5 oy almış bir partinin kapatılması için dava açılmasına sevinmem mümkün değil. Üstelik AKP'nin ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın son zamanlardaki tutumunu hiç demokratik bulmadığım halde, kendileri gibi düşünmeyen insanlara, gruplara yaptıkları baskı her gün arttığı halde bu düşüncemi aynen koruyorum.”(…)

Ali Saydam “AK Parti Davası turnusol gibi...” başlıklı yazısında medyanın durunu şöyle değerlendirmektedir; (17.03.2008 tarihli Akşam Gazetesi)

(...)“Yargıtay Başsavcısı’nın AK Parti’nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi’ne başvurması, her kesimde turnusol kâğıdı görevi görmeye devam ediyor. Dünkü Hürriyet ve Sabah gazetelerinin birinci sayfalarına şöyle bir bakın. Alim olmanıza gerek yok. İki tavrın medyada kristalize olduğu daha iyi bir örnek