• Sonuç bulunamadı

KREDİLERDEKİ GELİŞMELER (Trilyon TL)

Belgede 2001 YILLIK RAPOR (sayfa 111-115)

GRAFİK III. 1.7 PARA ÇARPANI

KREDİLERDEKİ GELİŞMELER (Trilyon TL)

1999 Aralık 2000 Aralık Mart 2001

Haziran Eylül Aralık TL Krediler0 ’ 9.071 17.035 16.819 15.939 16.265 17.194 YP Krediler0 ’ 6.643 8.402 10.868 12.746 15.540 13.959 Toplam Krediler0 ’ 15.714 25.438 27.687 28.685 31.805 31.153 M evduat Bankaları*2’ Ticari Krediler 13.020 21.018 22.849 24.733 27.941 27.304 İhtisas Kredileri 2.694 4.420 4.838 3.951 3.864 3.849 Banka Türlerinin toplam içindeki payları

Kamu M evduat Bankaları 28,6 31,9 31,6 26.9 24,7 23,9 Özel Mevduat Bankaları 67,9 64,6 64,3 68,7 70,5 71,9 Yabancı M evduat Bankaları 3,4 3,4 4,1 4,4 4,9 4,1 Kaynak: TCMB.

(1) M evduat Bankalarının Yurtiçinde Mali Olmayan Kesime Verdikleri Kredilerdir. (2) M evduat Bankalarının yurtiçine verdikleri TL ve YP kredilerin toplam ına göre.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

III.2. MERKEZ BANKASI İŞLEMLERİ

Merkez Bankası, 2000 yılı başında uygulamaya konulan "Enflasyonu Düşürme Programı” çerçevesinde belirlenen kur politikası ile uyumlu olarak bilanço kalemleri üzerine sınırlar getiren kurala bağlı bir para politikası uygulamıştır. Söz konusu politika 2000 yılının son dönemlerine kadar tutarlı bir şekilde devam ettirilmiş, ancak yılın ikinci yarısında cari işlemler dengesindeki bozulma ve bankacılık kesiminde artan risklerin etkisiyle Kasım ayında ortaya çıkan finansal

kriz ve likidite sıkışıklığı, Merkez Bankası fonlaınasının artırılmasını

gerektirmiştir. Bu oluşum, program çerçevesinde Net İç Varlıklar ve Net Uluslararası Rezervler için belirlenen hedeflerden sapmaya yol açmış ve hedeflerin revize edilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Alman ek önlemler ve Uluslararası Para Fonu tarafından sağlanan Ek Rezerv Kolaylığı ile birlikte piyasalarda Ocak ayında göreli bir istikrar sağlanmış, ancak bankacılık sektöründe kırılgan ve likiditenin kamu bankaları ve özel bankalar arasında dengesiz dağıldığı bir yapının oluşmasının önüne geçilememiştir. Açıklanan döviz kur sepeti artışına göre faizlerin yüksek kalması, piyasadaki likiditenin dengesiz dağılımı Merkez Bankası’nın etkin likidite yönetimi önünde ciddi bir kısıt oluşturmaya başlamış ve piyasalardaki kırılganlığın sürmesine neden olmuştur.

Bu ortamda, Hazine’nin yoğun itfasının ve bu nedenle yüksek borçlanma ihtiyacının olduğu günün öncesinde politik gelişmelerin de etkisiyle piyasalarda ortaya çıkan olumsuz durum, 19 Şubat 2001 tarihinde Merkez B an k asfn ın iç piyasalardan kaynaklanan yoğun döviz talebiyle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Bu talep karşısında. Merkez Bankası uygulanmakta olan kur politikasının gerektirdiği taahhüt çerçevesinde ABD finansal piyasalarının kapalı olmasına bağlı olarak, ertesi gün valörlü 7,6 milyar dolarlık döviz satışı gerçekleştirmiştir. Merkez Bankası'mıı rezervlerine ciddi bir atak gelmesiyle başlayan kriz karşısında. Merkez Bankası kur politikasını korumak amacıyla Türk lirası likiditeyi daraltma yoluna gitmiştir. Bu uygulama kısa vadeli faizlerin aşırı yükselmesine yol açmıştır. Merkez B ankasfnın bu müdahalesi sonucu, olağanüstü Türk lirası likidite sıkışıklığının yaşandığı 20 Şubat tarihinde, piyasa katılımcıları tarafından Türk lirası karşılıklarının sağlanamamasına bağlı olarak 7,6 milyar dolarlık döviz satışının 6,1 milyar dolarlık bölümü iptal olmuş, 21 Şubat 2001 tarihinde ise 3,5 milyar dolarlık döviz satışı yapılmıştır. Aşırı yüksek faizlerin kısa dönemler için bile sürdürülemez olması, kısa dönemli finansman ihtiyaçları çok yüksek seviyelerde olan bazı bankaların yükümlülüklerini yerine getirememesine neden olmuştur. Bu durumun bankacılık sisteminin işleyişini tehdit edecek boyutlara ulaşmasını ve ekonomi üzerine ek yükler getirmesini önlemek amacıyla. 22 Şubat tarihinde Türk lirası yabancı para birimleri karşısında dalgalanmaya bırakılmıştır.

22 Şubat tarihinde Türk lirası yabancı para birimleri karşısında dalga­ lanmaya bırakıl­ mıştır.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

26 Şubat tari­ hinden itibaren Merkez Bankası piyasa fa iz oran­ lan üzerinde büyük ölçüde belirleyici

olmaya başla­

mıştır.

22 Şubat sonrası dönemde, krizle birlikte ödemeler sisteminde ortaya çıkan dengesizliklerin önlenmesi ve finansal piyasalarda istikrarın sağlanması Merkez B a n k a sfm n temel amacı olmaya devam etmiştir. Kur politikasındaki bu temel değişiklikle birlikte para politikasının katı kurallara bağlı yapısının değişmesi, Merkez B a n k a sfm n piyasalarda istikrar sağlamaya yönelik esnek politikalar uygulamasına olanak tanımıştır. Bu doğrultuda. Merkez Bankası 26 Şubat 2001 tarihinden itibaren Bankalararası Para Piyasası'nda (BPP) faiz oranlarını önemli ölçüde indirmiştir. Uygulamaya başlanılan daha etkin likidite yönetimi ile piyasa faiz oranları üzerinde alt ve üst limitler getirilmesi yoluyla büyük ölçüde belirleyici olmaya başlanılmıştır.

Merkez Bankası dalgalı kur rejimine geçiş sonrasında bankacılık sisteminin dış yükümlülüklerini yerine getirebilmesi amacıyla bankalara günlük olarak ilan ettiği oranlardan döviz depo olanağı tanımıştır.

Kanın ve fon bankaları operas­ yonu ile bıı banka­ ların piyasa faiz oranlan üzerinde yarattığı baskı giderilmiştir.

Merkez Bankası dalgalı kur rejimine geçiş sonrası müdahalelerini döviz piyasasının uzun dönemli denge değerini etkilemeden kısa dönemli geçici aşırı dalgalanmaları önleyebilmek amacı doğrultusunda gerçekleştirmiştir. Ayrıca, 29 Mart tarihinden itibaren programlı döviz satış ihalesi uygulamasına başlanmıştır.

Bankacılık sisteminin Şubat krizine yüksek oranda açık pozisyonla girmiş olması kur üzerinde ek bir baskı oluşturmuştur. Bu kırılganlık Merkez Bankası tarafından yapılan döviz satışları, kamu bankalarına ve TM SF bünyesindeki bankalara mali yapılarını güçlendirmek için döviz cinsinden ya da dövize endeksli Devlet İç Borçlanma Senetlerinin verilmesi ve Haziran ayı içinde gerçekleştirilen borç takası işlemleri ile büyük ölçüde giderilmiş ve döviz kurları üzerindeki baskı göreli olarak hafiflemiştir.

22 Şubat öncesi dönemde, yoğun likidite ihtiyacı içerisinde bulunan kamu

bankalarının ve TM SF bünyesindeki bankaların özellikle gecelik piyasadaki aşırı fon talepleri ve dengesiz likidite dağılımının beraberinde getirdiği ikili yapı Merkez B a n k a sfm n para politikası uygulamasını, özellikte likidite yönetimini büyük ölçüde sınırlandırmıştır. Dalgalı kur rejimine geçiş sonrasında finansal sistemde istikrarın sağlanması için Merkez B an k asfm n bir diğer önceliği, söz konusu bankaların çok yüksek düzeylerdeki gecelik borçlanma ihtiyaçlarının piyasa faiz oranlan üzerinde yarattığı aşırı baskının ve dalgalanmaların önüne geçmek

olmuştur. Bu çerçevede, kamu ve fon bankalarının gecelik borçlanma

gereksinimlerinin Merkez Bankası tarafından karşılanmasına başlanılmıştır. Hazine ile eşgüdümlü olarak yürütülen bu operasyon ile 16 Mart sonrası dönemde kamu bankalarına ve TM SF bünyesindeki bankalara Hazine tarafından mali yapılarının iyileştirilmesi amacıyla DİBS verilmiş ve söz konusu DİBS’lerin 14 katrilyon Türk

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

liralık bölümünün Merkez Bankası tarafından belirli bir süreçte doğrudan alımı sonucu bu bankaların likidite sorunları önemli ölçüde giderilmiştir. Kamu bankaları ve TM SF bünyesindeki bankaların geriye kalan kısa vadeli borçlanma ihtiyaçları ise açık piyasa işlemleri (APİ) yoluyla 7 ve 14 günlük vadelerde gerçekleştirilen repo işlemleri ile karşılanmaya başlanmıştır. 16 Mart tarihi itibariyle, söz konusu bankaların müşteri ve diğer bankalara gecelik vadede 13,6 katrilyon Türk lirası düzeyinde olan borçları aşamalı olarak azaltılarak Mayıs ayı sonunda sıfır düzeyine indirilmiş; operasyonun Mayıs ayı sonunda tamamlanması ile birlikte Merkez Bankası'nın bu bankalarla gerçekleştirdiği repo işlemlerinin hacmi de 5,9 katrilyon Türk lirası seviyesine gerilemiştir. Operasyon sonucunda piyasada ortaya çıkan çok büyük miktardaki likidite fazlası ise bu süreçle birlikte Merkez Bankası tarafından İMKB Tahvil ve Bono Piyasası Repo-Ters Repo P aza rfn d a APİ aracılığıyla gerçekleştirilen ters repo işlemleri, BPP’deki alım yönlü işlemler ve döviz satış işlemleri yoluyla çekilmeye başlanmıştır. Bankacılık sisteminin Kamu bankaları ve T M SF bünyesindeki bankalar dışında kalan bölümünün operasyon sonrası süreçte devamlı olarak fazla likiditeye sahip olması sonucu Merkez Bankası’nın piyasadaki fazla likiditeyi çekmek için belirlediği faiz oranları piyasa faiz oranı halini almış, hemen hemen bütün işlemler bu faiz oranlarından gerçekleşmeye başlamıştır. Sonuç olarak, uygulamaya konulan para programının temel unsurlarından birisini oluşturan bu operasyonun parasallaşma etkisi, Merkez Bankası tarafından kontrol edilmiş ve bilanço büyüklüklerinden Para Tabanı’nın öngörülen seviyelerde sınırlandırılması sağlanmıştır.

Merkez Bankası Temmuz-Eylül dö­ neminde 4 kere faiz değişikliğine git­ miştir.

Bu süreçte. Merkez Bankası, Bankalararası Para Piyasası ile İMKB Repo-Ters Repo Pazarı'ndaki ters repo faiz oranını eşit olarak belirlemiştir. Merkez Bankası, belirsizlikler ve risk algılaması nedeniyle gecelik vadede yoğunlaşan para piyasası işlemlerinde vadenin uzamasını teşvik etmek amacıyla, gecelik işlemler dışında. 1 haftalık, iki haftalık ve 1 aylık vadelerde de alış faiz oranı ilan etmiş ve uzun vadelerdeki faiz oranlarını Eylül ayına kadar daha yüksek belirlemiştir. Eylül

15 Mayıs 2001 tarihinde kamuoyuna açıklanan para politikası ile, enflasyon

hedeflemesi uygulamasının önkoşulları sağlanıncaya kadar, nominal çapa olarak Para T ab a m ’nın hedeflenmesi öngörülmüştür. Bunun yanı sıra yeni Merkez Bankası Yasası ile Merkez Bankası’nın temel amacı fiyat istikrarının sağlanması

olarak belirlenmiştir. Enflasyon hedeflemesi rejimine geçişin başlangıcı

sayılabilecek 2001 yılının geriye kalan döneminde Merkez Bankası, bilanço büyüklüklerini kontrol altında tutma politikasının yanı sıra enflasyondaki mevcut ve yakın gelecekteki eğilimleri göz önünde tutarak kısa vadeli faiz oranlarında değişiklikler yapmıştır. Bu çerçevede, Merkez Bankası enflasyon bekleyişleri ile iç ve dış piyasalardaki ekonomik ve politik gelişmeleri de göz önünde tutarak Temmuz-Eylül döneminde dört kere faiz değişikliğine gitmiştir.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

2001 yılı içerisinde 19 Şubat tarihine kadar olan dönem­ de açık piyasa işlemlerinin piya­ saya net etkisi -2,8 katrilyon Türk lirası olmuştur.

ayında ise, 1 haftalık vadedeki aiış faiz oram gecelik vadeden daha yüksek

bırakılmasına karşın, geçen süreçte, piyasadaki vadelerin uzamasına ve

beklentilerin iyileşmesine paralel olarak, 2 haftalık ve 1 aylık vadelerdeki alış faiz oranları daha düşük tutulmuştur.

TABLO II 1.2.1

Belgede 2001 YILLIK RAPOR (sayfa 111-115)