• Sonuç bulunamadı

Kore Savaşı’ndan önce ABD ve SSCB’nin çalışmaları

4.3. KORE’Yİ SAVAŞA GÖTÜREN OLAYLAR

4.3.4. Güney Kore Seçimleri ve Kore Cumhuriyeti’nin Kurulması

4.3.4.4. Kore Savaşı’ndan önce ABD ve SSCB’nin çalışmaları

Savaş öncesinde ABD ile Güney Kore ve SSCB ile Kuzey Kore arasında yapılan ikili anlaşmalar, hangi ülkenin kimin yanında olduğunu ya da hangi bloğun kimin yanında olduğunu ve kimi desteklediğini açıkça gösteriyordu. Sırasıyla; ABD ile Güney Kore Cumhuriyeti arasında, önce 31 Aralık 1948’de bir askeri yardım ve güvenlik paktı, ardından 26 Ocak 1950’de Seul’de, Kore’deki Amerikan Yardım Grubu aracılığıyla ikinci bir askeri yardım anlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya göre, askeri yardım programı adı altında Güney Kore’ye 10.000.000 dolarlık askeri malzeme verildi. Ayrıca, Amerikan Kongresi Dış İlişkiler Komisyonu, 31 Ocak 1950’de 60.000.000 dolarlık bir yardım yapılmasını da kabul etti. Diğer taraftan SSCB ile Kuzey Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti arasında, 20 Mart 1949’da 10 yıllık bir yardım paktı anlaşması imzalandı.343

Bu dönemde SSCB, Komünist Çin ile olan sorunlarına son vermek ve Mançurya’daki haklarını Komünist Çin lehine vazgeçmekle, iki komünist ülke arasında karşılıklı güvenliğe dayanan ilişkiler kurmaya çalıştı. Bu maksatla 14 Şubat 1950’de, SSCB ile Komünist Çin arasında 39 yıllık dostluk ve karşılıklı savunma antlaşması imzalandı. Antlaşma Kuzey Kore’nin, Komünist Çin ve SSCB tarafından başlayacak olan, Kore ve Uzak Doğu mücadelesinde destekleneceğini gösteriyordu. Antlaşmadan sonra Çin Dışişleri Bakanı Chou-En-Lai şunları söylüyordu.:

“Sovyet Rusya ve Çin bundan sonra yenilmesi olanaksız 700 milyonluk bir kuvvet haline gelmiş bulunmaktadır. 344”

342 Sel, a.g.e., s.27-28.

343 Denizli, a.g.e., s.20

Böylece Komünist Çin Ordusuna, polisine ve parti örgütüne SSCB danışmanlarının girmesi sağlanmış oldu.

4.3.5. Kore üzerinde ABD ve SSCB politikası ve Kore Savaşı’nın nedenleri

ABD, İkinci Dünya Savaşı sonrasında SSCB’ye ve komünizm tehdidine karşı sınırlandırma politikası izlemişti. Marshall Planı, Avrupa’yı ekonomik ve sosyal yönden güçlendirirken, Atlantik İttifakı da SSCB yayılmacılığına karşı askeri bir engel teşkil etmişti. Türkiye ve Yunanistan’a yapılan yardım, Doğu Akdeniz’deki SSCB tehdidini önlemişti. Berlin Buhranı’nda Batı dünyası, kararlılığını sergileyerek havadan ulaşım sağlamış, demokrasilerin gerektiğinde savaşı göze alabileceklerini göstermişti. Bütün bu olaylarda SSCB, savaşmak yerine geri adım atmayı tercih etmişti. Ancak sınırlandırma politikası, ABD’yi iki yanlış varsayıma götürmüştü. Birincisi; meydan okumalar belirli bir şekilde devam edecekti. İkincisi; Komünist yönetim sınırlandırma politikasında öngörüldüğü gibi hareketsiz kalacaktı ve kendi yönetiminin dağılmasını bekleyecekti. ABD’li yöneticiler, SSCB’nin stratejik ve politik açıdan karışık bir bölgeyi seçerek, bu politikaya karşı girişebileceği bir tavrı değerlendirememişti. Kısaca ABD, SSCB tehdidini başka bir bölgeden beklemeyi akıl edememişti. ABD savaşın ancak, SSCB’nin ABD’ye sürpriz bir saldırısı ile ya da Batı Avrupa’nın SSCB tarafından işgali ile çıkabileceği ihtimalini değerlendirmişlerdi. Yani, ABD’nin savaş sonrası politik ve stratejik doktrini, bu tür bir saldırı olasılığını hiç hesaba katmamıştı.

SSCB ve Kuzey Kore, Güney Kore’ye yapılacak bir saldırıda, ABD’den protestoların haricinde bir tepki gelebileceğini beklemiyorlardı. 1949 Martında ABD’nin Pasifik Kuvvetleri Komutanı General Mac Arthur bir gazeteye verdiği demeçte, Kore’yi ABD savunma alanı dışında tutmuştu. Ayrıca bununla da yetinmeyerek, Asya kıtası ana toprakları üzerinde bulunan bölgeleri güvence altına almak gibi bir niyetlerinin olmadığını özellikle vurgulamıştı.345

ABD, Kore Yarımadası’nı boşaltılırken, Güney Kore’ye ancak polis fonksiyonu üstlenebilecek donatım ve teçhizata sahip bir ordu bırakmıştı. SSCB ise, Kuzey Kore ordusu’nu teşkilatlandırmış ve kendi emrine tabi bir hale koyduktan sonra Kore’den

ayrılmıştı.346 Artık iki zıt rejimle yönetilen Kuzey ve Güney Kore, birbirleriyle baş başa kalmıştı ve Kuzeyden Güneye yönelik olarak sızmalar devam ediyordu. Yoğun propaganda faaliyetleri her gün daha da dozunu artırıyordu.347

ABD, Kore Yarımadası’nı boşaltırken, Syngman Rhee yönetimdeki Güney Kore’nin, ülkeyi zor kullanarak birleştirme ihtimalinden korkuyordu ve bu nedenle de fazla silah ve teçhizat bırakmamıştı. Oysa Kuzey Kore Lideri Kim İl Sung, Kruçev’in anılarında yazdığına göre Kore’yi istila etme fikrini ortaya atarak, başlangıçta tereddütlü olan Stalin’i inandırmayı başarmıştı. Stalin, bu girişimin kolayca başarılı olacağına kolaylıkla inandırılmıştı. 348

Kuzey Korelileri taarruza hazırlayan SSCB’nin amacı, Kore’nin bütününü komünistleştirerek hakimiyeti altına almak, Çin Mançurya’sını güneyden kuşatmak, henüz zayıf olan Japonya’ya yaklaşarak orada karışıklık çıkarmak ve vasıtalı tehditlerle Japonya’yı kendi tarafına çekmekti. Japon tehdidini SSCB ve Çin’den uzak tutabilmek için Kore’yi, bir ileri karakol olarak kullanmak ve bazı ülkelerde başarısızlığa uğramış olan komünizm hareketlerini canlandırmak istiyordu.

Çin ise, Kore’deki SSCB hakimiyeti yerine, kendi hakimiyetini kurmak, Kore’deki büyük elektrik santrallerinin Mançurya sanayi ile olan irtibatlarını korumak, Japonya’yı Çin topraklarından uzak tutmak ve Çin halkına bir zafer hediye ederek, komünizm idaresinin nüfuz ve itibarını artırmak amacı içerisindeydi 349

SSCB’nin uzun vadeli hedefi, daha fazla toprak ve nüfusa sahip uydu devletleri kontrolü altına almaktı. ABD’nin hedefi ise kısa vadeli idi ve statükonun değişmemesi üzerine dayanıyordu. Ayrıca komünistleri tahrik etmemek için Güney Kore’ye, komünist tehditlere karşı kendisini koruyacak vasıtaları da vermemişti. Savaş başlamadan önce Güney Kore’de 600.000 komünist veya komünizm sempatizanı mevcuttu. Hatta bunlardan 10.000 kadarı komünist parti üyesiydi. SSCB’nin Kuzey Kore’yi savaşa hazırlamasını, Kruşçev şu şekilde anlatmaktadır;

346 Yazıcı, a.g.e., s.10.

347 Artuç, a.g.e.,s.27. 348 Kissinger, a.g.e., s.457. 349 Yazıcı, a.g.e., s.10.

”Kuzey Koreliler, Syngman Rhee’nin çizmesi altında bulunan kardeşlerine yardım elini uzatmak istiyordu. Stalin, bu konu üzerinde iyice düşünmesi bazı hesaplarını yapması ve somut bir planla dönmesi için Kim İl Sung’u ikna etti. Kim, ülkesine döndü ve bütün hazırlıklarını tamamladıktan sonra, yeniden Moskova’ya geldi. Stalin’e başarıya ulaşacağından kesinlikle emin olduğunu söyledi. Stalin’in bir takım şüphelerinin olduğunu hatırlıyorum. Amerikalıların bu işe karışmasından çekiniyordu. Ama biz savaş sürdüğü takdirde, Kim İl Sung’un savaşı tez kazanacağına emindik. Zaten ABD’nin müdahalesinin önlenebileceğini düşünmeye yatkındık.

Mao Çe Tung’da olumlu cevap verdi. Kim İl Sung’un teklifini onaylayarak bu savaşın Kore halkının kendi kendisine karar vermesi gereken bir sorun olması nedeniyle, ABD’nin müdahale etmeyeceği görüşünü ileri sürdü.

Kim İl Sung bize Kore’de yaşama şartlarını anlattı ve Güney Kore hakkında pek çekici şeyler sıraladı. Pirinç yetiştirmeye çok elverişli bereketli topraklar, uygun bir iklim, zengin bir balıkçılık endüstrisi ve daha başkaları. Güney ve Kuzey Kore’nin birleşmesinden, Kore’nin bir bütün olarak yararlanacağını söyledi. Kore, sanayi için gereken besin maddelerini de güneyde bol olan balık, pirinç ve diğer tarım ürünlerinden elde edebilirdi. Kim İl Sung’a başarılar diledik ve bütün Kuzey Koreli liderler için kadeh kaldırdık, mücadelelerini kazanacakları günü beklediğimizi belirttik.

Zaten bir süreden beri Kuzey Kore’ye silah vermekteydik. Gerekli miktarda tank, top, tüfek, otomatik tabanca, istihkam araçları ve uçaksavar silahları almaları gerektiği açıkça ortadaydı. Hava kuvvetlerimize bağlı uçaklar da Pyongyang’ın bombalanmasında kullanılacak ve dolayısıyla Kuzey Kore’de üsleneceklerdi.350”

BM haber alması, Kore’de zaafa uğramıştı. Kuzey Kore’nin bir gün saldıracağını, daha 1947’de Uzak Doğu’da yaptığı bir seyahat sonrasında ABD’li General Albert Wedemeyer rapor etmişti. Sonraları bu husus defalarca tartışılmıştı. Buna rağmen 25 Haziran 1950’de Güney Kore’ye saldırı başladığı zaman, BM tam bir baskına uğramıştı. 1949 yılı Ocak ayında fikri sorulan General Mac Arthur:

“Amerikan hükümeti tarafından yetiştirilmiş olan Güney Koreli birlikler, halihazır durumlarıyla yalnız dahili asayişi temin edebilir. Kuzeyden gelebilecek bir istila tehlikesine karşı koymaları bahis mevzu olamaz.” diyerek tehlikeyi işaret ettikten sonra şunları ilave etti.:

“Kore’de bulunan ABD askerlerinin, dahili asayişi temin için Korelileri yetiştirmek olan şimdiki vazifesi, tamamlanmak üzeredir; askerlerimiz buradan çekilebilir.351”

350 Denizli, a.g.e., s.22-23.

Bu raporun verildiği sırada ABD Dışişleri Bakanlığı Uzak Doğu uzmanları NSC- 8/2 olarak numaralandırılan yeni bir siyaset projesini hazırlıyorlardı. Bu projede General Mac Arthur’un tavsiyeleri tahrif edilmişti. Güney Korelilerin hazırlık derecesinin iyi olduğu ve ABD’nin Kore’den tamamen çekilmesi lazım geldiğini söylediği zikrediliyordu. Fakat Mac Arthur’un, Güneylilerin Kuzeyden gelebilecek bir saldırıya karşı koyamayacakları yolundaki ihtarından hiç bahsedilmiyordu.352

Kore Savaşı, kullanılan silahların türleri, savaş alanı, katılan ülkeler ve siyasi amaç bakımından değerlendirildiğinde “sınırlı savaş” olduğu görülür.353 Bu savaşta, SSCB kendi askerini risk altına atmadan, siyasi amacını gerçekleştirebilmek için önce iki Kore’yi, daha sonra hür dünya ile Komünist Çin’i karşı karşıya getirmiştir.

4.3.6. Tarafların Silahlı Kuvvetleri