• Sonuç bulunamadı

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA MEYDANA GELEN SİYASİ

Türk Dış Politikası, İkinci Dünya Savaşı boyunca savaşın seyrine göre değişiklik göstermiştir. Türk Dış Politikasının temelini bu dönemde savaş dışı kalma politikası belirlemiştir. Türkiye’nin savaş dışı kalma politikası, tarafsızlık politikası ile karıştırılmamalıdır. Çünkü, Türkiye’nin savaş dışı kalma politikası aslında yönünü İngiltere’ye yani Müttefiklere çevirmişti. Türkiye’nin savaş dışılığı temelini İngilizlerin oluşturduğu Müttefiklerden yana bir durumdu. 61

Savaşın başında Türkiye’nin amacı, İngiliz - SSCB dostluğunu bağdaştırmaktı. Bu amaçla, SSCB’nin 23 Ağustos 1939’da Almanya ile saldırmazlık antlaşması yapmış

56 Muharrem Gürkaynak, Avrupa’da Savunma Ve Güvenlik, Asil Yayınları, Ankara, 2004, s. 24. 57 Esmer, Sander, a.g.e., s.184.

58 Esmer, Sander, a.g.e., s.184. 59 Oran, Aydın, a.,g.,e., s.472. 60 Balcıoğlu vd., a.g.e., s.459. 61 Oran, Aydın, a.g.e., s.393.

olmasına rağmen, barış cephesinde iki batılı devletle yalnız kalan Türkiye hem İngiltere ve Fransa’yla hem de büyük komşusu SSCB ile ittifak ilişkileri içine girerek her iki tarafın dostluğunu bağdaştırmak istedi. Bu istekle 25 Eylül’de Moskova’da yapılan görüşmeler neticesinde her iki tarafın da birbirlerinden beklenti ve taleplerinin farklı olması nedeniyle antlaşma sağlanamadı. Türkiye İngiltere ve Fransa’yla SSCB’nin dostluğunu bağdaştırmak isterken, SSCB Almanya ile işbirliğine giderek Türkiye’nin bu ülkelerle işbirliği yapmasını önlemek istiyordu. Sonuçsuz kalan görüşmeler neticesinde Türkiye, İngiltere ve Fransa’yla Üçlü İttifakı imzalayarak yönünü gösterdi.62

Ekim 1939’da imzalanan Üçlü İttifak ile Türkiye, Fransa’nın bir Alman saldırısına uzun süre dayanacağı ve İtalya’nın Akdeniz’e inmesi durumunda Fransız donanmasının İtalya’yı durduracağını değerlendiriyordu. Fakat bu değerlendirme yanlış çıktı ve Fransa çok kısa bir süre içerisinde Almanya tarafından işgale uğradı.

İtalya’nın da 10 Haziran 1940’ta savaşa girmesiyle savaş Akdeniz’e sirayet etti. Bu durum Türkiye için Üçlü İttifak Antlaşması gereği savaşa girme yükümlülüğünü getiriyordu. Ancak Fransa’nın çabuk yenilgisi Türkiye için savaş dışı kalma politikasını izlemesi için mükemmel bir gerekçe oldu.63

27 Eylül 1940’ta Almanya, İtalya ve Japonya aralarında anlaşarak Üçlü Pakt’ı kurdu. Bu pakta göre görünürdeki hedef ABD idi. Ancak pakttan SSCB de çok rahatsız oldu.64

1941 yılının baharında Alman-SSCB ittifakının yapılması üzerine Türkiye kendisini doğuda SSCB ve batıda da Almanya tarafından kuşatılmış olarak buldu. Bu durum da Türkiye’nin Polonya ve İran örneğinde olduğu gibi çift taraflı bir işgal korkusuna kapılmasına neden oldu. Fakat kısa bir süre sonra Haziran 1941’de Almanya’nın SSCB’ye saldırması Türkiye’nin kısa bir sürede olsa rahatlamasını sağladı. Bu durum 1943 yılındaki SSCB’nin Stalingrad Zaferi’ne kadar devam etti. Bu sefer de Türkiye SSCB tarafından kurtarılmak maksadıyla işgale uğramaktan endişe eder hale

62 Esmer, Sander, a.g.e., s.142. 63 Oran, Aydın, a.g.e., s.388. 64 Kissinger, a.g.e., s.336.

geldi. Aslında Türkiye’nin isteği her iki ülkenin de birbirine tam bir üstünlük sağlamamasıydı. Böylece birbirlerine karşı denge unsuru olarak kalacaklardı.65

Japonya’nın ABD donanmasını Pearl Harbour’da bombalamasıyla ABD, Pasifik’te savaşa girdi. Avrupa’da ise Almanya’ya savaş açmadı. 11 Aralık 1941’de Almanya ABD’ye savaş ilan etti.

1 Eylül 1939’da Almanya’nın Polonya’yı işgali ile başlayan ve altı yıl boyunca dünyayı beş kıtada kana bulayan İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye stratejik ve jeopolitik konumundan dolayı Müttefik devletler ve Mihver devletlerinin sürekli gündeminde kalmıştır. Her iki taraf da savaşın seyri boyunca Türkiye’yi kendi taraflarında savaşa sokabilmek veya en azından tarafsız kalmasını sağlamak maksadıyla olağan üstü gayret sarf etmişler, toprak teklifinde bulunmuşlar66 zaman zaman da Türkiye’yi boğazları kaybetmek veya savaş sonu yalnız kalarak yeniden şekillenen dünyada söz sahibi olamamakla tehdit etmişlerdir.

Savaş boyunca meydana gelen değişiklikler Türkiye’yi sürekli olarak karşısına çıkan yeni sorunlara karşı çözüm bulmak zorunda bırakmıştır. Bu dönemde Türk dış politikasını idare eden Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Şükrü Saraçoğlu ve Dışişleri Bakanı Numan Menenemencioğlu karşılarına çıkan tüm sorunlara rağmen ülkeyi savaş dışı tutma politikasını büyük bir başarı ile yürüttüler.67 Bunu sağlamak için her türlü olanağı ve çok farklı yöntemleri uygulamak zorunda kaldılar. Kimi zaman hukuksal gerekçeleri, kimi zamanda hem Mihver ülkeleri hem de Müttefikler arasındaki çelişkileri başarıyla kullandılar. Hatta ekonomik olarak gelişmeyi sağlamak maksadıyla 1923-1939 yılları arasında ihmal edilen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin rakipleri karşısındaki zayıflığını dahi savaş dışı kalabilmek için bir koz olarak başarıyla kullandılar.68

Savaş dışı kalma politikası Türkiye’nin savaşa girmesini önlemesine karşın, savaş sonrası dönemde özellikle SSCB’nin Türkiye üzerine büyük eleştirilerine neden

65 Oran, Aydın, a.g.e., s.394. 66 Balcıoğlu vd., a.g.e., s.460-461. 67 Tüzün, a.g.e., s.261.

olmuştur. Türkiye’yi savaşa girmeyerek savaş sırasında SSCB’ye zarar vermekle suçlayan SSCB, aynı zamanda Türkiye’yi savaş sırasında Almanya’ya destek vermekle itham etmiştir. Bu yüzden Türkiye’nin karşılaştığı bir diğer önemli sorun da savaş sonrası dünyasında yalnız kalmak olmuştur. Türkiye’nin prestijinin düşük olduğu bu dönemde SSCB’ye karşı batılıların özellikle de ABD’nin hoşgörülü yaklaşımı SSCB’nin Türkiye’den tarihi emellerini gerçekleştirmek üzere boğazlar ile ilgili isteklerde bulunmasına yol açtı. Ancak kısa bir süre sonra SSCB’nin gerçek niyet ve maksadını anlayan ve kendi çıkarını ön plana alan ABD tavrını değiştirmek zorunda kaldı.69

69 Tüzün, a.g.e., s.261.

İKİNCİ BÖLÜM

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDAN SONRA DÜNYA SİYASASINDA MEYDANA

GELEN DEĞİŞMELER