• Sonuç bulunamadı

Kore’ye Asker Gönderme Kararının Yurt İçi Ve Yurt Dışı

4.4. TÜRKİYE’NİN KORE SAVAŞI’NA KATILMA SEBEPLERİ VE

4.4.2. Kore’ye Asker Gönderme Kararının Yurt İçi Ve Yurt Dışı

Kore’ye asker gönderme kararı ülkede bomba gibi patladı. Aslında sızan söylentilerden bu kararın alınması bekleniyordu. Ancak kararın alınış şekli uzun süren tartışmalara ve çekişmelere yol açtı. Başlıca itiraz, böyle bir kararın Meclisten geçirilmeksizin alınmasındaydı. Muhalefetin görüşü alınmamıştı. Bu durum üzerine Meclisteki iki muhalefet partisinin yöneticilerinden, CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek ve MP Genel Başkanı Hikmet Bayur, birer bildiri yayınladılar. CHP bildirisinde şunlar söyleniyordu:

“Bu günkü durumda BM’e karşı yükümlülüklerimizin nasıl yerine getirileceğini hükümet TBMM’nde görüşülmeden ve partimizle istişare etmeden yalnız başına saptamıştır. Parti Genel Başkanı İsmet İnönü veya yetki sahibi herhangi bir CHP şahsiyetinin bu karar hakkında hiçbir suretle fikir ve görüşü alınmamıştır… Halbuki büyük memleket işlerinde özellikle ülke savunması ve harp ihtimallerinde hükümetin muhalefet partisi ile fikir beraberliği sağlamayı tecrübe etmesi büyük mücadelelerle ülke birliğini sağlamak için esas tedbirdir. 454”

MP’nin bildirisinde Hikmet Bayur’da aşağı yukarı aynı şeyleri söylüyordu. Baydur, hükümeti Cumhuriyet tarihinde ilk kez Türk askeri fiilen savaşa gönderilirken Meclisi toplantıya çağırmaya ve meclis kararı almaya davet etti.455

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ise karara ilişkin olarak, 28 Temmuz 1950’de Hürriyet Gazetesi muhabirine verdiği bir demeçte ise şöyle söylüyordu:

453 Toker, (1991), a.g.e., s.80. 454 Toker, (1991), a.g.e., s.80-81. 455 Toker, (1991), a.g.e., s.81.

“Halen bir Kore cephesi yoktur. Bu gün Atlantik’ten Pasifik’e kadar uzanan bir cephe vardır. Bu sebeple BM’in bu cephe üzerinde hücuma uğrayabilecek kısımlarının mesuliyetini üzerine alacak müşterek bir kurmay heyeti teşkilinden sonradır ki, aza devletlerin yapabilecekleri yardımları tespit etmek gerekirdi. Müşterek cephe mesuliyeti, ancak bu suretle temin olunabilirdi. Ve ancak bu usül, Türkiye gibi aza devletlere de emniyet verirdi…

Aksi halde muhtemel bir tecavüz karşısında Türkiye’ye nasıl yardım edileceği şimdiden düşünülebilir. Acaba BM Teşkilatı “Türkiye tecavüze uğramıştır, kendisine ne şekilde yardım edecek sininiz ?” diye aza milletlerin Kore misalinde olduğu gibi sadece takdirlerine mi müracaat edecektir? İşte memleket hesabına içimi titreten nokta budur.456” İnönü’nün bu ağır sözleri düşündürücüdür.

İnönü, savaş sonrasında, Türkiye’den toprak ve üs istendiği zaman, müttefikleri tarafından yalnız bırakılan, “başının çaresine bak!” denen ülkenin Cumhurbaşkanı idi.

“Canım hele bir şey olursa, o zaman BM’e müracaat edersin!457” denen adamdı. Bu söz söylendiği tarihten daha bir gün önce BM kurulmuştu ve adından başka bir şeyi yoktu. İnönü, yukarıda belirtilen sözlerini şöyle tamamlıyordu:

“Arzu edilirdi ki, uzun müddet iktidarda kalmış bir partinin başkanı sıfatıyla benimde reyime bu mesele hakkında müracaat edilsin. Büyük memleket meselelerinde hususiyetle memleket müdafaası ve harp ihtimallerinde, hükümetin muhalefet partisi ile fikir mutabakatını tecrübe etmesi, memleket birliği sağlamak için esas tedbirdir. Halbuki bu mesele hakkında hükümet, Büyük Millet Meclisi’nin dahi reyini almış değildir.

Halbuki İkinci Cihan Harbinde harp Türkiye’nin kapılarını çaldığı zamanlar ve Alman orduları hudutlarımızda iken, bu memleketle iktisadi münasebetlerimizi kesmek kararını bile almadan Meclisin fikrini sormuştuk…458”

İnönü, düşüncelerini bu şekilde ifade ederken, Hükümetin muhalefete danışmadan aldığı kararı eleştiriyor ve kararın güvenlik boyutuna dikkat çekiyordu.

İnönü’nün söylediklerinin paralelinde, 25 Temmuz akşamı, İngilizce yayın yapan bir radyo programında, Türkiye’nin bir SSCB saldırısına maruz kalabileceği olasılığına işaret edilerek, gerekli ve kuvvetli bir savunma ittifakının kurulması talep ediliyordu. İstanbul’da yayımlanan Vatan Gazetesi de, gerek Türkiye ve gerekse saldırgan için etkili savunma planlarını bilmelerinin artık gerektiği yazıyordu;

456 Aydemir, a.g.e., s.296.

457 Aydemir, a.g.e., s.296. 458 Aydemir, a.g.e., s.297.

“Kızıl Moskova’lı saldırganların ilk hedeflerinden biri, şu anda sahip olduğumuz kavşak noktasını ele geçirmek ve yüzyıllardan beri gördükleri “Boğazlar rüyasını” gerçeğe dönüştürmektir. 459”

Son Telgraf’ta ise; “Savaş beklentisi” adlı bir makalede, Türkiye’nin SSCB ve Bulgaristan gibi komşuları olduğu işaret edilerek, Bulgaristan’ın Avrupa’daki SSCB İmparatorluğunun ileri karakolu olduğu belirtiliyordu.

Türkiye’nin SSCB fobisi yeniden canlanmıştı. Bu dönemde bir Sovyet radyo istasyonu Türkiye’yi, ABD ile işbirlikçilikle ve savaş planlama ve hazırlama politikası gütmekle suçluyordu.460

Öte yandan ülkede muhalif görüşler olmasına karşın, karar genelde olumlu karşılanmıştı. En büyük öğrenci örgütü olan Türkiye Milli Talebe Federasyonu:

“Hak ve hürriyet yolunda girişilmiş olan bütün taahhütleri yerine getirmeyi kendisine görev sayan bir milletin evlatları olmaktan duyduğumuz gurur sonsuzdur.461” dedikten ve karardan dolayı hükümete şükranlarını sunduktan sonra, Türk gençliğinin kendisine verilecek her türlü görevi başarmaya hazırdır olduğunu belirten bir bildiri dağıtıyordu.

Kore’ye gidecek gönüllü saptamak için Kayseri’de bir bölükte yapılan seçimde yüzbaşının, gönüllü olmak isteyenlerin iki adım öne çıkmasını isteyen emrine karşılık tüm bölük iki adım öne çıkıyordu.

Refik Koraltan ise Celal Bayar ile Yalova’ya gittiğinde halkın durumunu kendine özgü ifadeyle şu şekilde açıklıyordu.

“Cumhurbaşkanı ile buraya gelirken seyahatimiz boyunca gördüğümüz yer yer tezahüratla umumi tasvibin fiili delillerine yakinen şahit olduk. 462”

Kararın arkasında büyük bir halk desteği vardı. Aslında muhalefet partilerinin itirazı karara değil, kararın alınma şeklineydi. Gerçekte İnönü, Kore’ye asker gönderme

459 Bağcı, (2002), a.g.e., s.21. 460 Bağcı, (2002), a.g.e., s.21.

461 Toker, (1991), a.g.e., s.81. 462 Toker, (1991), a.g.e., s.83.

kararına değil, kendi görüşlerinin alınmamasına tepki göstermişti. CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek imzası ile yayınlanan bir bildiride, bu durum açıkça ortaya konmuştu. Millet Partisi lideri Hikmet Baydur’da bir bildiri ile görüşlerinin alınmamasını eleştirmişti.463

Bu dönemde CHP kendi içinde sıkıntılıydı. Seçimlerde meclise giremeyen partinin ileri gelenleri, Kasım Gülek ve Ulus Gazetesine hakim olan Nihat Erim, diğer partililerin DP’ye karşı ılımlı tutum izlemelerinden şikayetçilerdi. DP’ye karşı daha sert bir tutum izlenmesi taraftarıydılar. Bir bakıma muhalefet, Kore’ye asker gönderme kararında kendisinin de payının olmasını arzu ettiğini, dolayısıyla ileride bu karardan dolayı elde edilecek siyasi kazanımlarda pay sahibi olmak istediğini söyleyebiliriz. Fakat DP bu fırsatı vermeyince, özellikle CHP’nin açıktan olmasa da “Kore’ye asker gönderilmeseydi daha iyi olabilirdi.” mesajını vermeye çalıştığını, bu kanaate dayanak olarak da Kore’ye asker göndermenin SSCB düşmanlığını tahrik ettiğini ve ülkenin bir tecavüze uğrama ihtimalinde Kore’ye gönderilen 4.500 askere ihtiyaç olduğu tezini işlemiş olduğunu söylemek yanlış olmaz.464

Basında ise, hükümetin muhalefetin görüşünün almaksızın aldığı bu karara karşı yazılar devam ederken, hükümet çevreleri ise ısrarla kararı savunuyordu. Dışişleri Bakanı Köprülü, 30 Haziran 1950’de TBMM’nde yaptığı konuşmada, konu hakkında Meclise bilgi verdiğini belirterek;

“En ehemmiyetli memleket meselesi karşısında rakibini vurmak ve iktidara yaklaşmak gayesi ile sapmış oldukları nahoş yolun kendilerini memlekete zararlı olmak mevkiine düşürebileceği…465 ” konusunda muhalefeti uyarıyordu.

Konu Anayasa hukukçuları arasında da farklı görüşlere sahne oldu. İktidarı haklı gören Prof. Dr. Ali Fuad Başgil, Fransa’nın da Bakanlar Kurulu Kararı ile Kore’ye bir savaş gemisi gönderdiğini ifade ederken, Prof. Bülent Nuri Esen ise, kararın Anayasa’ya aykırı olduğunu söylüyordu. 466

463 Albayrak, a.g.e., s.412

464 Öke, a.g.e., s.69. 465 Albayrak, a.g.e., s.412. 466 Albayrak, a.g.e., s.412-413.

Porf. Hüseyin Nail Kubalı ise Ulus Gazetesinde görüşünü şöyle dile getiriyordu.:

“ 24 saat içerisinde Meclis fevkalade bir toplantıya çağırılabilirdi. 467”

CHP ve MP’nin hukuken itirazı şuydu. Asker yollama kararı Türkiye’yi bir savaş haliyle karşı karşıya bırakıyordu. Oysa Anayasa’nın 26 ‘ıncı maddesi:

“Devletlerle sözleşme, antlaşma ve barış yapmak, harp ilan etmek … gibi görevleri TBMM ancak kendisi yapar.” şeklinde idi. Demek ki alınan kararda hukuki bir noksanlık vardı. Başbakan Menderes konuya ilişkin görüşlerini bir basın toplantısında şu şekilde ifade ediyordu; Karar bir savaş ilanı sayılamazdı. Olay TBMM tarafından katılışımız onaylanmış, BM’in üyelerinden istediği bir yükümlülüğün yerine getirilmesinden ibaretti. Yeni bir meclis onayına lüzum yoktu. Muhalefete niçin danışılmamıştı? Çünkü BM Genel Sekreteri’nin Türk hükümetine gönderdiği telgraflar ve hükümetin bunlara karşılığı TBMM’nde okunmuştu. Oybirliği ile uygun da görülmüştü. Basın toplantısında Başbakan Menderes ekledi:

“Fakat bu gibiler istişarelere kıymet ve ehemmiyet verdiklerini öğrendikten sonra ileride kendilerini tatmin edeceğimizden emin olabilirler. 468”

Kore Savaşı’na katılma kararına çok ciddi bir tepki de, Barışseverler Derneği’nden geldi. Bu dernek 12 Mayıs 1950’de sol görüşlü aydınlar tarafından kurulmuştu. Derneğin başkanı Behice Boran, Genel Sekreteri de Adnan Cemgil’di. Dernek, Kore’ye asker gönderme kararını bir bildiriyle protesto etmişti. Dünya Barış Hareketi’nin bir uzantısı olan dernek, yayımladığı bu bildiri üzerine takibata uğradı ve mahkeme kararıyla kapatıldı. Yöneticilerine on beş ile on ay arasında değişen cezalar verildi. 469

Adeta basın ikiye bölünmüştü. İktidar yanlısı basın kararı överken, muhalefet yanlısı basın ise eleştirilerine devam ediyordu.

467 Toker, (1991), a.g.e., s.83. 468 Toker, (1991), a.g.e., s.82-83

469 Tevfik Çavdar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi (1950’den Günümüze), Cilt 2 , 3. Baskı, İmge Kitabevi, Ankara, 2004, s.47.

Ord.Prof.Dr.Vasfi Raşit Seviğ, Kudret Gazetesinde 12 Ağustos 1950’de yazmış olduğu “Kore Meselesinde Hükümet ve Meclis” başlıklı yazısında, hükümetin aldığı kararı destekleyerek :

“Bu meselede Hükümetin Meclisle olan ilişkisine gelince: Hükümetler (Yalnız Türk hükümeti değil, Amerikan Hükümeti de dahil olmak üzere bütün hükümetler) BM Anayasa’sına sadakat gösterebilmek ve BM’e karşı taahhütlerini ifa edebilmek için evvel emirde meclislerinin kararlarını almağa mecbur tutulurlar ise, son nefesine güç hal ile yetişilebilen Güney Kore’nin sanırım cenazesine dahi yetişilemezdi.470.” diyordu.

Mümtaz Faik Fenik de, Zafer gazetesindeki “Dünya Çapında Bir Karar” başlıklı yazısında, CHP’nin takındığı tavrı eleştiriyor ve şunları yazıyordu:

“Amerikan Ayanı çok mühim bir karar almıştır. Bu karar şudur: Kore Harbine yardım yapmayan devletlere ayrılmış olan iktisadi yardım kesilecektir. Bu hususta Başkan Truman’a salahiyet verilmiştir…471”

Zafer Gazetesi ise DP’nin kararını överek:

“Hükümetin tarihi kararı tam ve genel tasvip ile karşılandı. Muhalefetin baltalama kampanyası geniş ölçüde infial uyandırdı. İngiliz basınında da yardım onaylandı. Yalnız komünist Daily Worker aleyhte. 472”

Tartışmaların arkası gelmiyordu. Türk basınında DP’nin Kore’ye asker gönderme kararı, daha ziyade Meclis kararı alınmadığından dolayı eleştiriye tabi tutuluyordu. Hükümetin kararını destekleyen gazeteler ise muhalefetin tavrını eleştiriyordu. “Milli Birliği Bozmamağa Dikkat!” başlıklı Cumhuriyet Gazetesinde 11 Ağustos 1950’de çıkan bir makalede, İnönü’nün konuya ilişkin görüşlerini açıklayan CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek’in basın açıklamasına yer veriliyordu:

“Karardan geri dönmek imkanı kalmadığı ve sayın İsmet İnönü’ye de, Kore’de bir müddet bulunmuş Genel Sekretere de karardan sonra artık danışmanın mantıksız olduğu malum bulunmasına rağmen, aynı itirazları askerlerimizin harekete hazırlandıkları sırada tekrarlamakta, memleket hesabına nasıl bir fayda mülahaza edilebilir? Esasen sayın İnönü bu husustaki fikrini açıklamıştır. Bu fikir Kasım Gülek

470 Seviğ, Vasfi Reşit, Kore Meselesinde Hükümet ve Meclis, Kudret, (12 Ağustos 1950). 471 Albayrak, a.g.e., s.414.

tarafından Eskişehir’de de açıklanmıştır. “BM'e üyeyiz. Fakat bu herhangi bir silahlı harekete fiilen yardımda bulunacağımızın sözü değildir. Bir heyet kurulmalı ve bu heyet hangi devletin ne kadar ve ne gibi yardımlarda bulunacağını tespit etmeliydi. “Biz asker verecek durumda değiliz. Hudutlarımız her zaman için tehlike altındadır.473”

Bu makalede; İnönü’nün “bir heyet kurulmalı” önerisinin, Güvenlik Konseyi’ndeki SSCB vetoları nedeniyle uygulanamayacağı vurgulanıyordu. Ayrıca Başbakan Menderes’in daha önce konuya ilişkin olarak verdiği cevapta yayınlanarak, Türkiye’nin bir saldırıyla karşılaşması durumunda, ABD ve BM’in yardım edeceği belirtiliyordu.474 Fakat makalede, Türkiye’nin bir saldırıya maruz kalması durumunda SSCB’nin Türkiye’ye BM yardımını veto edebileceği değerlendirilmiyordu.

Yurt içerisinde Kore’ye asker gönderme kararı muhalefet ve iktidar arasında ve her iki tarafı destekleyen basın arasında Ağustos ayı içerisinde bu şekilde devam ederken, karar yurt dışında da önemli ses getirdi.

ABD’nin New York şehrindeki büyük gazeteler, Türkiye’nin kararını birinci sayfalarında yayınladılar. Herald Tribune gazetesi, 27 Temmuz 1950’de:

“Türkiye’den sonra İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda da Kore’ye asker gönderecekler.” başlığını kullanarak, haberi ABD kamuoyuna duyurdu. Karar, ABD radyo kanallarında yayınlandı. New York’daki WOR radyosunda Türkiye’nin kararı şöyle duyuruluyordu.

“Bilhassa Türkiye’nin askeri yardım teklifi çok manalıdır. Çünkü, bu küçük memleket, dünya harbinin hitamından beri Sovyet namlusunun ağzında oturmakta, Rusya’nın ve peyklerinin daimi tazyiki altında bulunmaktadır.

Komünistler, Yunanistan’la birlikte Türkiye’ye hakim olmaya çalıştıkları zaman biz Türkiye’ye silah yardımında bulunmuştuk. Doğu Avrupa’daki komünist tehdidini hakikaten Amerika önlemişti. Fakat, dünyanın diğer kısımları ile olan münasebetlerimizde yapılan yardımdan dolayı takdir görmek ender tesadüf edilen bir meta olduğundan, bugünkü durumda ve bilhassa bu şartlar içinde Türkiye’nin yardım teklifi son derece ferahlatıcıdır.475”

473 Milli Birliği Bozmamağa Dikkat!., Cumhuriyet, (11 Ağustos 1950). 474 Cumhuriyet, (11 Ağustos 1950). a.g.m.

475 DAGMCA, Türkiye’nin Kore’ye Askeri Yardım Kararının ABD’deki Akisleri ve BM Konseyine Girmek

Hususundaki Teşebbüslerinden Bahseden Neşriyat Hakkında New York Haberler Bürosundan Alınan Yazı, 5.8.1950, 030.01.102.630..8.

Ayrıca yine ABD’de, NBC ve WPIX televizyon istasyonlarında Türk ordusunun tatbikatlardaki görüntüleri yayınlanmıştı. Türkiye’nin Güvenlik Konseyi’ne üyeliği konusunda da WLIB televizyonunda, Türkiye’nin adaylığını destekleyen bir program yapıldı.

Başta Times olmakla beraber tüm ABD basını ve birçok Avrupa gazeteleri, Türk Hükümetinin aldığı bu tarihi ve dünya barışı için son derece önemli kararı övgü ile haber yaptı.476

ABD Senatosu’nda, Başbakan Menderes’in basına vermiş olduğu bir beyanat, Senato üyelerinden Senatör Fulbright ve Mundt tarafından Senato kayıtlarına geçirilmesi 9 Ağustos 1950’de teklif edildi ve teklif aynı gün oy birliği ile kabul edildi.477

Fransız basınında ise karar hakkında çıkan haberler, ABD basınından biraz farklıydı. Paris gazetelerinden bazıları, Türkiye hükümetine Kore’ye asker göndermeyi ABD tavsiye ettiği için Türkiye’nin Atlantik Paktına girmesinin kolaylaşacağı şeklinde yazıyordu. Kararın alınmasını müteakip yine aynı gazetelerde çıkan haberlerde, karar alındıktan bir iki gün sonra, Türkiye’nin Atlantik Paktına girebilmek için Ankara’da, ABD, İngiltere ve Fransa Büyükelçilerine başvurduğu anlatılıyordu. 478

Kısaca ifade etmek gerekirse, yerli ve yabancı basında çıkan haberler Türkiye’nin Kore’ye asker göndermekte acele etmesinin nedenini açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenler: NATO’ya girmek, Batılı devletler arasına katılmak ve daha da önemlisi ABD’nin ekonomik ve askeri yardımından yoksun kalmamaktı. Türkiye yakalamış olduğu durumu değerlendirmek maksadıyla 3 Ağustos 1950’de NATO’ya girebilmek için yeniden başvuruda bulundu. Fakat bu başvuru Atlantik Konseyi tarafından reddedildi. Bu cevap Türkiye’de kırgınlık yarattı.479

476 Halit Tanyeli, Adnan Topsakaloğlu, İzahlı Demokrat Parti Kronolojisi, III. Cilt- I. Kitap, İstanbul Matbaası, İstanbul, 1959, s.13.

477 DAGMCA, Başbakanın Kore’ye Asker Gönderilmesi İle İlgili Olarak Yaptığı Basın Toplantısındaki

Beyanatın Senatör Fulbright İle Mundt’un İsrarı Üzerine Kongre Zabıtlarına Geçirildiği, 21.8.1950, 030.01.102.630. .9.

478 Necmeddin Sadak, Türkiye’nin Kore’ye Yardımı, Akşam, (9 Ağustos 1950). 479 Albayrak, a.g.e., s.414.

Türkiye’nin Kore’ye asker gönderme kararı, iktidar ve muhalefet partileri arasında geniş kapsamlı bir rekabete ve hem siyasi hem de popülist mücadelelere neden oldu. Alınan karara yurdun dört bir yanındaki DP’liler ve parti teşkilatındakiler, telgraflarla destek verirken480 devlet radyosunda Başbakan Menderes’in basına verdiği demeç aynen yayınlanmıştır. CHP’nin görüşüne ise radyoda hiç yer verilmemişti.481 Ülkenin dört bir yanında çeşitli vesilelerle yapılan toplantılarda ve çeşitli faaliyetlerde bir araya gelen CHP ve DP’li yöneticiler, birçok tartışmalara girmiştir. Bu tartışmaların yer yer boyutu ve şiddeti artmıştır.482