• Sonuç bulunamadı

Kooperatiflerin Diğer Vergiler Karşısındaki Durumları

I. BÖLÜM

2.2. Kooperatiflerin Türk Vergi Kanunları Karşısındaki Durumu

2.2.10. Kooperatiflerin Diğer Vergiler Karşısındaki Durumları

 4760 sayılı Özel tüketim Vergisi Kanunu’nda 1’inci maddesine göre;

- (I) sayılı listedeki malların ithalatçıları veya rafineriler dahil imal edenler tarafından teslimi,

- (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olanların ilk iktisabı, - (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olmayanlar ile (III) ve (IV) sayılı listelerdeki malların ithalatı veya imal ya da inşa edenler tarafından teslimi,

- (I), (III) ve (IV) sayılı listelerdeki mallar ile (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olmayanların özel tüketim vergisi uygulanmadan önce müzayede yoluyla satışı,

Bir defaya mahsus olmak üzere özel tüketim vergisine tâbidir.

Verginin mükellefi ise kanununun 4’üncü maddesinde (I), (III) ve (IV) sayılı listelerdeki mallar ile (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olmayanları imal, inşa veya ithal edenler ile bu malların müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenler olarak belirtilmiştir.

Kooperatiflerin faaliyet konuları ekli listelerde yer alan malların imalatı değildir. Bu nedenle kooperatiflerin mükellefiyeti ÖTV’ye tabi malları ithal etmeleri durumunda doğmaktadır.

 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nun 3. maddesinde verginin mükellefi, trafik sicili ile Ulaştırma Bakanlığınca tutulan sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişilerin olduğu hüküm altına alınmıştır. Kooperatif tüzel kişiliği, ilgili sicillerde adlarına kayıt ve

113 tescil edilmiş bulunan motorlu taşıtlar nedeniyle bu verginin yükümlüsü durumundadır. Söz konusu kanunda kooperatiflerle ilgili herhangi bir istisna ve muafiyet bulunmamaktadır.

 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 12. maddesinde, belediye sınırları ile mücavir alanları içinde yapılan her türlü ilan ve reklam, İlan ve Reklam Vergisine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır. Verginin mükellefi ise kanunun 13.

maddesin de, yurt dışından gönderilen ilan ve reklamlar dahil olmak üzere, ilan ve reklamı kendi adına yapan veya yaptıran gerçek veya tüzel kişiler olarak belirlenmiştir.

Yine aynı madde de ilan ve reklam işlerini mutad meslek olarak ifa edenler, başkaları adına yaptıkları ilan ve reklamlara ait vergileri mükellefler adına ilgili belediyeye yatırmaktan sorumlu olduğu belirtilmiştir. Kooperatiflerde faaliyetlerini sürdürürken, kendi adlarına yaptıkları veya yaptırdıkları ilan ve reklam dolayısıyla vergi mükellefiyetleri doğmaktadır. Yine ana sözleşmelerinde faaliyet konusunu ilan ve reklam işleri olarak belirleyip bu işleri mutad olarak yapan kooperatiflerin bu vergiyle ilgili vergi sorumluluğu doğacaktır.

114

III. BÖLÜM

TÜRKİYE’DE KOOPERATİFLERİN VERGİLENDİRLMESİ HAKKINDA GÖRÜŞ VE ÖNERİLER

Küreselleşme ile birlikte kapalı ekonomi düzenin değişerek dışa açık bir hal alması ve ona paralel olarak çok uluslu şirketlerin ekonomik, teknik üstünlükleri ile piyasalara hakim olması, küçük işletmelerin bu gelişmelere ayak uyduramayarak yok olmalarına neden olmuştur. Bu yok oluşun önlenebilmesi yapıları itibariyle her sektörde alternatif çözümler sunmanın yanında genel olarak dezavantajlı gruplara veya bölgelere hitap eden kooperatifçilik hareketinin yaygınlaşması ile mümkün olabilmektedir. Kooperatifler alternatif birer işletmedir, gerek ekonomik gerek sosyal açıdan da büyük önem taşımaktadır. Çağın gereklerine göre değişim arz eden hizmetler doğrultusunda kooperatifler de faaliyet alanlarını genişletmektedir.

Kooperatifler, sermaye şirketlerinin aksine amaçları gereği kâra yönelmemeleri ve sermayenin yalnızca bir araç olarak görülmesi bakımından üretici ve tüketicilere en iyi olanakları sağlarlar. Üretici, üretim girdilerine en rasyonel şekilde kooperatifler aracılığıyla ulaşıp maliyetlerin düşmesini sağlamaktadır. Kooperatiflere ulaşan ürünler çeşit, renk, sağlamlık ve olgunluk gibi derecelendirilip belirli standartlar uygun olarak yüksek kaliteli ürün ile düşük kaliteli ürün arasında fiyat farkı yaratılarak tüketicilere sunulmaktadır. Ayrıca, kooperatifçiliğin önemli bir faydası da, karşılaşılabilecek çeşitli ekonomi ve sosyal risklerin işletme sahiplerinden kooperatif üyelerine yansıtılmasıdır.

Yukarıda sayılan sebeplerden dolayı kooperatifçilik hareketinin desteklenerek geliştirilmesi gerekmektedir. Bir ülkede kooperatifçiliğin gelişmesi;

ülkenin ekonomik gelişme düzeyi, politik uygulamalar, ekonomik birimlerin hacmi ve başarı düzeyleri ve toplumun eğitim düzeyi gibi birçok etkene bağlıdır. Bu etkenlerden biride maliye politikasının en etkin araçlarından biri olan vergi sistemidir.

115 İyi bir vergi sistemi öncelikle kamu harcamalarının finansmanı hususunu dikkate almakla beraber aynı zamanda verginin basit olması, adil olması, geniş tabana yayılması gibi unsurları da gözetmektedir. Türkiye’de de orta vadeli programlarda Türk vergi sisteminin bu unsurları dikkate alınarak hazırlanmaktadır215. İyi bir vergi sistemi aynı zamanda makroekonomik istikrar, demokrasi, toplumun bir olması gibi değerleri de dikkate almaktadır216. Sürdürülebilir kalkınma adına kimi sektörlere ve/veya mükellef grubuna çeşitli vergisel ayrıcalıklar tanınabilir.

Çalışmanın ikinci bölümünde yer alan kurumlar vergisi, gelir vergisi, KDV, emlak vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, veraset ve intikal vergisi, damga vergisi, ilan ve reklam vergisi vergileriyle ve harçlar ile ilgili açıklamalarda kooperatif işletmeleri hakkında çeşitli muafiyet ve istisna hükümlerine yer verilmiştir. Türkiye’de kooperatifçiliğin ayrıntılı olarak incelenmesi, söz konusu muafiyet ve istisnaların ekonomik ve sosyal kalkınma açısından önemli bir misyona sahip olan kooperatifçiliğin teşvik edilmesi hususunda yetersiz kalmakta ve uygulamada önemli sorunlara sebep olduklarını ortaya koymaktadır. Konuya ilişkin kooperatifçilik düşüncesi ön planda tutularak, kooperatiflere tanınan muafiyet ve istisnalara ilişkin, serbest piyasada haksız rekabete yol açmayacağı hususu dikkate alınarak, görüş ve önerilerimiz aşağıda yer almaktadır.

3.1. Kurumlar Vergisi Açısından Görüş ve Öneriler

5520 sayılı KVK’nın 1’inci maddesinde sayılan kurumlarca elde edilen kurum kazancı verginin konusudur. Bu kapsamda kooperatiflerin elde ettiği kazançlar da kurumlar vergisine tabidir. Yukarıda madde metninde sayılan kurumların gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurları, kurum kazancı sayılıp kurumlar vergisine tabi tutulmaktadır. İnceleme konumuz olan kooperatifler dışındaki diğer kurumlar genelde kâr amaçlı teşebbüsler olmasına rağmen, kooperatiflerde amaç kâr elde etmek değil ortakların ihtiyaçlarını daha kolay yoldan gidermektir. Ancak, amaçları doğrultusunda işlemlerinin tamamına yakınını ortaklarıyla yapan kooperatiflerin

215 T.C. Kalkınma Bakanlığı, Onuncu Kalkınma Planı 2014-2018 Vergi İhtisas Komisyonu Raporu, http://www.sbb.gov.tr/ozel-ihtisas-komisyonu-raporlari/, (20.03.2019), s. 3.

216 A.g.m. s.4

116 ekonomik faaliyetleri sonucunda artı veya eksi bir fark ortaya çıkar. Esasında ortaya çıkan bu artı değer kâr olamayıp faaliyetin gereği ortaya çıkan bir değerdir. Yine amaçları gereği ana sözleşmesinde mevcut faaliyet konularında ortaklarla iş yapması gereken bu teşebbüslerin arasında, ana sözleşmesinde mevcut olmayan konularda ve ortak olmayan kişilerle işlemler yapan kooperatifler bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında kooperatiflerin kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmasının esas sebebinin, bu teşebbüslerin esas amaçlarını bir kenara bırakarak, ticari amaçlara yönelik faaliyette bulunacağı düşüncesidir. Bu açıdan bakıldığında, kooperatiflerin ticari bir işlemde taraf olduklarında vergi yönünden diğer mükelleflerden farklı bir yönleri yoktur. Nitekim KVK gereği kooperatiflere sağlanan muafiyet ve istisnalara bakıldığında, kâr amacına yönelik bir işlem yapmadıkça kanun tarafından korunmuşlardır.

Türkiye’de kooperatifler genel olarak; yönetenlerin mevzuata yeterince vakıf olmamaları nedeniyle ana sözleşmelerinde yukarıda yer sayılan şartlara yer vermemeleri, faaliyetleri gereği ortak dışı işlemler yapmak zorunda kalmaları gibi sebeplerle mükellefiyet tesis etmektedirler. Konuya ilişkin olarak Gelir İdaresi Başkanlığı Faaliyet Raporlarında yer alan yıllar itibariyle kooperatiflerde faal mükellef sayıları bu konuyu açıklar niteliktedir217.

Tablo 8: Yıllar İtibariyle Kooperatiflerde Faal Mükellef Sayısı

Vergilendirme Dönemi Faal Mükellef Sayısı

2015 36.846

2016 35.686

2017 34.970

Kaynak: Gelir İdaresi Başkanlığı Faaliyet Raporları, 2015-2016-2017

Yukarda yer alan yıllar itibariyle kooperatiflerde faal mükellef sayılarını, çalışmamızın 1’inci bölümünde yer alan 31/12/2016 verilerine göre, ülkemizde GTB, GTHB ve ÇŞB’nin görev ve sorumluluk alanında faaliyet gösteren kooperatif bilgileri ile karşılaştırdığımızda, 2016 yılı sonu itibariyle Türkiye’de 37 farklı tür altında kayıtlı toplam 53.259 kooperatifin 35.686’sının faal mükellef olduğu ortaya çıkmaktadır. Söz

217 https://www.gib.gov.tr/yardim-ve-kaynaklar/yayinlar

117 konusu mükellef sayıları içerisinde faaliyetlerini durdurmuş, gayri faal kooperatiflerin de olduğu düşünüldüğünde, kooperatiflerin mükellefiyet sayılarının hayli fazla olduğu görülmektedir. Kuruluşları esnasında, ana sözleşmelerinde muafiyet şartlarına yer vermeyen kooperatiflerin faaliyete başladıktan sonra muafiyet şartlarını sağlayıp muafiyet kazanmaları belli bir süreyi ve kontrolü gerektirmektedir. Şöyle ki, dönem içerisinde uygulamada ortak dışı işlemde bulunmaları sebebiyle muafiyeti kaybetmiş bir kooperatifin yeniden muafiyeti kazanması muafiyet şartlarını yeniden yerine getirmesi ve bu şartlara uyumluluğun tespit edilmesi gereken uzun bir süre almaktadır.

Vergi idaresinin verdiği özelgelerde, muafiyet kazanmanın değişikliği izleyen yıldan itibaren olacağı belirtilmektedir218.