• Sonuç bulunamadı

Konutların DöĢenmesi ve Ev EĢyaları

IV. 10. 1. Müzik Aletleri

IV.12. Halk Mimarisi

IV.12.4. Konutların DöĢenmesi ve Ev EĢyaları

Kemal BilbaĢar'ın romanlarında konutların döĢenmesi ve evlerde kullanılan eĢyalar romanda anlatılan dönemin Ģartları, roman kahramanlarının ekonomik durumları ve yaĢam tarzlarına göre belirlenmiĢtir.

Romanlarda ev ahalisine dıĢarıdan birisinin geldiğini haber veren çıngırak ve tokmak avlu kapıları için olmazsa olmazdır:

141

"...Kapının açılıp kapanması sırasında, yukarı taraftan sarkan bir çan tıngırdadı, avluya birinin geldiğini haber verdi." (YG, 2015: 21).

"...Hacı Kadir sokak kapısını gürültü etmeden açtı. Kapının üst yanından sarkan zili çıngırdatmadan içeri girdi." (YG, 2015: 266).

"...Osman Ağa, bahçe kapısını açarken üst pervazdan sarkan çıngırak çıngırdadı." (BOAD, 2013: 11).

"...Ne ki bu sessizlik uzun sürmedi, sokak kapısının el biçimi tokmağı birden hızlı hızlı dövülmeye baĢladı." (ZN, 2015: 10).

Anadolu insanının günlük hayatta oturmak, dinlenmek veya uyumak için kullandığı halı, Ģilte, divan, sedir, pösteki, iskemle, minder gibi eĢyalar da yazarımızın romanlarında sık sık kullanılmıĢtır:

"...Ben de kapının sağ yanındaki kınalı pöstekiye diz çöktüm." (KD, 2015: 26).

"...Kethüda, paĢama divanda yer gösterip oturttu, halayıklar arkasına Ģilte yastık koĢuĢturdu." (KD, 2015: 34).

"...Ziyafet sofraları selamlık divanhanesinde kurulmuĢ, yerlere Acem halıları, kuĢtüyü Ģilteler serilmiĢti." (KD, 2015: 40).

"...Konağın önüne vardıklarında akraba karĢılayıcıların, kadınlı erkekli, bir sedirin iki baĢına saygıyla sıralanmıĢ olduklarını gördüler." (KD, 2015: 290).

"...Oda yontma taĢla döĢenmiĢti ama oturmaya yarayacak ne bir divan ne bir Ģilte konmuĢtu." (KD, 2015: 536).

"...Sedef kakmalı divan, atlas iĢlemeli Ģilteler, koyu renkli kadife perdeler hep yerli yerindeydi." (KD, 2015: 537).

"...Ani bir kararla fırladı, kalktı yatmakta olduğu sedirden, koĢarak mutfağa gitti, su güğümünü alarak evden çıktı." (KD, 2015: 681).

"...ÖkkeĢ Dayı, bizi içeri aldı, altımıza hasır örtülü iskemle sürüp çırağını çay söylemeye yolladı." (M, 2008: 256).

Abukat Nusrat Begin yazıhanesine varanda kâtibi,

"Beg meĢguldür!" deyip bizi dıĢardaki iskemlelere oturttu, çay kahve söylemek istedi." (M, 2008: 262).

"...Odasında halı döĢeli kanepeye yerleĢtiği zaman gücü tüm yerine gelmiĢti." (YG, 2015: 75).

"...Sağda solda, pencere önlerine yerleĢtirilmiĢ iki sedir vardı. Siirt battaniyesiyle örtülü iki yatak serilmiĢti üzerlerine. KarĢı duvarı büyük iki dolap boydan boya kaplamıĢtı. KöĢeye bir masa, iki sandalye konmuĢtu. Masanın üzerinde ağaçtan oyulmuĢ bir ibrik vardı. Ağzı çam kozalağıyla örtülmüĢtü." (YG, 2015: 167).

"...Sofadaki minderde oturdular". (B, 2015: 81).

"…Sesin geldiği yana baĢını çevirince divan üzerinde oturan yaĢlı kadını gördü." (YK, 2016: 52).

142

"...Beg, halı örtülü divanda bağdaĢ kurup oturmuĢtu." (C, 2016: 12).

Kemal BilbaĢar‟ın romanlarında adı geçen, Anadolu insanının yaygın olarak kullandığı lavabo, karyola, nazarlık, hasır, perde, dolap, masa gibi diğer ev eĢyalarının örnekleri ve bunların romanlarda nasıl kullanıldığı aĢağıda verilmiĢtir:

"...Aynası, lavabosu, karyolası, gardırobu, komodini, abajurlu lambaları ve eĢyanın yerleĢtiriliĢ tarzıyla tıpatıp Avrupa örneğine göre hazırlanmıĢ olan odaya girdiğim zaman, küçük bir kasabanın, çatlak döĢemelerinden alttaki kahvenin sigara dumanları, tavla gürültüleri ve ihtiyarların öksürükleri dolan küçük han odasında beĢ yıl yaĢamıĢ insan sanki ben değildim." (DÇ, 2013: 28).

"...Her odada, her eĢyanın nereden geldiğini, bağlı olduğu anıları ayrı ayrı anlatarak bunlardan beğendiklerimi ayırmamı rica ediyordu. Üzerinde üç kuĢağın zifafı yapıldığı söylenen ana yadigârı karyolayı, bir genç dulun mezatından alınmıĢ perdeleri, Aydın'dan göçmen oldukları günlerde, kırlarda gecelemek için kullanılan seccadeyi seçtim." (DÇ, 2013: 59).

"...O zaman sokağı döndükten sonra, ellinci adımda ayaklarımın altına gelecek kaldırım taĢının renk ve biçimini, bir kapının üst perdesi üzerindeki motifin geometrisini, bir kapının üst yanında sallanan nazarlık pabucunun kaç düğmesi olduğunu bilecektim." (DÇ, 2013: 68).

"...Duvarlarda birkaç levha asılı idi. Bir maĢallah levhası altında buğday saplarıyla örülmüĢ, renkli ipek kumaĢ parçalarıyla süslü bir hasır çerçeve içinde, rengini atmıĢ bir fotoğraf dikkatimi çekti." (DÇ, 2013: 54).

"...Yemekten sonra ibrik-leğen getirip paĢamın eline su döktüğü sırada kapı vuruldu." (KD, 2015: 25).

"...Yerler hasır seriliydi." (KD, 2015: 61).

"...Kalenin canlı kalmıĢ kiĢileri, ocağın sağına serilmiĢ kilim ve post üzerinde dalgın yatmaktaydılar." (KD, 2015: 209).

"...Bizim odamız pek güzeldi. Dolabı, sayvanlı yatağı, ĢamkumaĢından perdeleri, kürsüsü aynası olan böyle bir odayı heç görmüĢlüğüm yoktu. Memo'yla böyle süslü bir odada buluĢup seviĢmek düĢ gibi gelirdi bana. Sevinçten oradan oraya koĢar, perdesini, yatağını, dolabını, aynasını sever, okĢardım." (M, 2008: 165).

"...Gizli silah arama bahanesiyle kırıp dökmediği çanak çömlek, sandık sepet; yırtıp batırmadığı çul çaput komadı." (M, 2008: 427).

"...Sık demir parmaklıklarla kaplı, küçük pencerelerin al kadife perdelerini indirdi." (YG, 2015: 90).

"...Müezzinoğlu, pencerenin sağında, dört direkli, sayvanlı büyük bir karyolada yatıyordu. Odanın yarı karanlığında karyolanın altın yaldızları ıĢıldıyordu. Üzerini örten yorgan sırma iĢlemeliydi, atlastandı. Yatağın gerisindeki duvarda ipek bir seccade asılıydı." (YG, 2015: 446).

"...Ġçerisi dayalı döĢeliydi. Büyük bir karyolası, dolabı, masası, sandalyeleri, duvarında aynasına varıncaya dek, her Ģeyi tamamdı. Hatta tere bir de kilim serilmiĢti." (YK, 2016: 48).

143

"...Salonun ortasına büyük bir halı serilmiĢti. Çepçevre koltuklar, divanlar sıralanmıĢtı kenarlara, köĢelere de büyük Çin vazoları yerleĢtirilmiĢti. Duvarlarda çerçeveleri yaldızlı levhalar asılıydı." (YK, 2016: 51).

"...Bedestene gidip açılır kapanır yuvarlak bir masa, aynı renk sandalyeler, koltuklar, camekânlı büfe, porselen tabaklar, kâseler, fakfon kaĢıklar, çatallar, bıçaklar kristal bardaklar, iki gözlü tuzluklar, beyaz masa örtüleri, hatta duvara asılmak üzere çerçeveli resimler satın alıp bir arabayla eve getirdi." (B, 2015: 47).

"...Pencerelere, perdeleri ve de eĢyayı güneĢten koruyacak kara muĢambada storlar bile asmıĢtı." (B, 2015: 161).

"…Kerevet üzerindeki yatağa, yerdeki halıya, penceredeki nakıĢlı perdelere, tutkun bakıĢlarla baktı, “Bura bizim ocağımız mı,” dedi." (C, 2016: 99).

"…Hatça Yengem, Mustafa Dayım‟la el ele vererek iki gün içinde evini döĢedi, dayadı. Yere serilmiĢ UĢak halısı, gaz sandıklarıyla tahtalardan yapılmıĢ, ot minder ve yastıkla beslenmiĢ, üzerine çivitli beyaz örtü serilmiĢ kereveti; yeni hasır sandalyeleri, üzerinde çiçek dolu cam bir vazo bulunan küçük masası, duvara asılmıĢ nakıĢlı aynası, kadife kesesi içinde Kuran‟ı ve iğnedenliğiyle çok Ģirin bir yuva kurmuĢtu Hatça Yengem. Bu ev döĢemede Hatça Yengem‟in etrafında pervaneydim." (ZN, 2015: 89).