• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

3.3. Polonya’da Sivil Toplum

3.3.4. Komünizm Polonya’sında Sivil Toplum (1945-1980)

Polonya savaş sonrası her açıdan SSCB’nin denetimi altındaydı. Polonya’nın sözde koalisyon görünümünde olan yeni hükümeti, tümüyle komünistlerin elindeydi.

1945’te Polonya Halkçı Cephesi (PSC) kuruldu. PSC Kısa sürede Polonya halkının çoğuna hitap ederek güçlü bir muhalefet partisi konumuna geldi.

318

A.g.e, s 236

319

TYMOWSKI, HOLZER, KIENIWICZ, a.g.e, s 170

320

A.g.e, s 171

321

1945’in Kasım ayında iş cephesi etkinliklere başladı. Ancak politika sahnesinde en etkin rolü, Sovyet politikacılarıyla sıkı ilişki içinde olan Polonya Đşçi Partisi oynuyordu.322

Komünist yönetimin 1945 Ağustosunda ilan ettiği genel af, pek çok Polonyalıya normal bir yaşama başlama şansı vermişti. Ancak yeni yönetime karşı olan bazı Polonyalılar, yer altında sürdürdükleri etkinliklerine devam ettiler. 2 Eylül 1945’de Özgürlük ve Bağımsızlık Derneği kuruldu.323

19 Ocak 1947’de seçimler yapıldı. Ancak bu seçimlere de daha önce referanduma katıldığı gibi hile katıldı ve zafer komünistlerin oldu.324

1921 Anayasası ideallerini benimseyen, 19 Şubat 1947 Anayasası onaylandı.

1946’da KRN sanayiyi devletleştirme kararı aldı. Finans ve bankacılık sektörü de devletin kontrolü altına girmişti. 1945 yılının Kasım ayında Merkezi Planlama Kurumu kurulmuştu. Đlk kısa süreli planlamalar 1945-1946 yıllarında yapılmış ve uygulanmıştır.

1948 yılında köy kolektifleştirilmesi başlatıldı. Bu uygulamaya göre köylüler zorla, ortak tarım kooperatiflerine ve devletin tarım kurumlarında çalışmak üzere yerleştirildiler.

Devlet ticaretinin yetersizliği, dükkânların mal ihtiyacını karşılama zorluğu, ticari merkezlerin azalmasına ve sonuç olarak Polonya ekonomisinde, varlığı uzun süre devam edecek olan kuyruk, hizmet kalitesinin düşmesi ve “Kara Pazar” gibi unsurların ortaya çıkmasına neden oldu. Bu ortaya çıkan olumsuzluklarda toplumun kıpırdanmasına neden oldu.325

Maddi durumun kötüleşmesi 1950 yılında gerçekleştirilmiş olan para değişimi ile sonuçlandı. 1953 yılında devlet sanayi ve gıda mallarına fiyatları attırdı, böylelikle maaşların satın alım gücü azaldı ve insanların yaşam standardı düştü.326

Kırklı yılların sonundan başlayarak ellili yılların ortalarına kadar, Polonya’da Stalinizm yaşandı. Özgür düşünceleri tümüyle yok sayan, baskıya ve otokrasiye dayalı bir dönem yaşanmaktaydı.327

1950-1953 yılları Polonya’daki özgürlükçü yer altı örgütlerin temizlendiği sivil topluma darbe vurulan yıllardır.328

322 DYLAGOWA, a.g.e, s 77 323 A.g.e, s 79 324 A.g.e, s 80 325 A.g.e, s 83 326 A.g.e, s 83 327 TOPOLSKI, a.g.e, s 167

22 Temmuz 1952’de Polonya Halk Cumhuriyeti’nin yeni anayasası yapıldı. Tüm üretim araçlarının devletleştirilmesini benimseyen bu anayasa, Sovyet anayasasında esinlenerek yapılmıştı.329

Stanilist politikadan Polonya Kilisesi de nasibini almıştı. Kiliseler baskı altına alınmış yayın organları kapatılmış, mülklerine el koyulmuştu. Yönetim daha da ileri giderek 26 Ekim 1953’te Kardinal Wyszynski’yi tutukladı. Ancak tüm bu hareketler Polonya halkının üzerinde Kilise otoritesini arttırıyordu.330

1953 Martında Stalin öldü. Krusçev, parti genel sekreteri oldu. Polonya’daki ekonomik sıkıntı, halkı çileden çıkarmış ve işçilerin grev yapmasına neden olmuştu. Bütün bunların üstüne genel bir af ile düşünce suçluları özgürlüklerine kavuştu. Yönetim bir takım tavizler vermek zorunda bırakılmıştı.331

1956 Haziranındaki grevler 100 bin kişiyi bir araya toplamış, hapishanenin ele geçirilmesine kadar uzamış ve tüm dünyaya Polonya’da ki durumun ciddiyetini göstermiştir.

Ekim 1956’da Gomulka’nın yönetimi devralmasıyla başlayan bu döneme Polonya Ekimi 1956 adı verilir. 1956 Ekiminin, ayrıcalıklı insanlar için var olan dükkânların kapatılması, döviz ve altın bulundurma yasağının kalkması, akademik yaşamdan görüşleri dolayısıyla uzaklaştırılan pek çok akademisyen görevlerine geri iade edilmeleri, sansürün yumuşaması gibi pek çok önemli sonuçları vardı. 28 Ekim 1956’da Kardinal Wyszynski özgürlüğüne kavuştu. Kilise ve yönetimin arası düzelmeye başlamıştı.332

1957 yılındaki seçimlerde Gomulka hala gücü elinde tutuyordu. Ancak Ekim ideallerinden uzaklaşan Gomulka muhalefete de, kiliseye de baskılara yeniden başlamıştı. 1959-1964 yılları arası liberalizm yandaşlarını uzaklaştırma çabaları ile geçti.

1965 yılında Kilisenin Almanlarla diyalogu, 1966’daki 1000. yıl kutlamalarının halk tarafından kilisece yapılanın benimsenmesi yönetim-kilise arasını iyiden iyiye açtı.333

1967-68 yılları Polonya’nın komşularında özgürlük rüzgârları ile geçti. Polonyalı aydınlarda bu hareketleri destekliyorlardı. 1968 yılında protestolar başladı. Varşovalı edebiyatçılarda sansürü protesto ederek katıldılar bu hareketliliğe. Bu hareketler sonucu pek çok öğrenci ve akademisyen tutuklandı. Varşova’da ki hareketliliğe diğer kentlerden de 328 A.g.e, s 167 329 A.g.e, s 167 330 A.g.e, s 168 331 A.g.e, s 168 332 A.g.e, s 169 333 A.g.e, s 169

destek geliyordu. Bu hareketler aydınlar ile kiliseyi bir birlik yapmaya zorladı. Bütün bu hareketlilik ekonominin de kötüye gitmesiyle 14 Aralık 1970’te Gdansk tersanelerindeki greve neden oldu. Birçok kişinin hayatını kaybettiği olaylar Gdynia ve Szczecine’e sıçradı.

18 Aralık 1970’de Gomulka’nın yerine Gierek’in geçmesi ile ortam biraz yumuşamadı. Halk 1970 hareketleri ile neler yapılabileceğini ortaya koymuştu.

1972 yılında yapılan parlamento seçimlerinde çok fazla bir değişiklik olmamıştı. Gierek yerini koruyordu. 1970-76 yılları arasında kilise ile partinin arası da yumuşamıştı. 1976 Haziranında yiyecek malzemelerine yapılan zam yedi kentte greve başlanmasına neden oldu. Ancak grevler şiddete başvurarak sona erdirildi. Hükümet zamlardan vazgeçmişti ama işçi ve hükümet arasında husumet başlamıştı bir kere. 1976’da laik kısımdan ve Katolik muhalefetten oluşmuş 14 kişi, yönetime ve topluma çağrı niteliğinde bir belge yayınladı. Bu belge, Đşçi Koruma Komitesi (KOR) kuruluşu için bir başlangıç olmuştu. Bu örgüt, öncelikle yönetimin haşin tavrından yara almış işçilerin yanındaydı ama her şeyden önce Polonya halkında yöneticilere karşı duyulan sınırsız korkuyu yok etmek amacını güdüyordu. 16 Ekim 1978’de Kardinal Karol Wojtvyla’nın II. Jean Paul adını alarak Papa olması, Polonya’nın geleceği için olumlu bir olaydı.334