• Sonuç bulunamadı

1.6. Sessizlik Türleri

1.6.4. Knoll ve Dick’ e göre Sessizlik Türleri

Knoll ve Dick (2012) yapmış oldukları çalışmalarında, sessizliği dörtlü bir ayırım ile incelemişlerdir. Pinder ve Harlos ile Dyne vd.’nin yapmış oldukları ayırımları genişleterek yeni bir sınıflama yapmıştır. Knoll ve Dick her iki çalışmadaki sessizlik türlerine fırsatçı sessizliği eklemişlerdir. Bunlar:

 Pasif Sessizlik (quiescent)

 Kabullenici Sessizlik (acquiescent)  Örgüt Yararına Sessizlik (Prosocial)  Fırsatçı Sessizlik (opportunistic)

Pasif Sessizlik (Quiescent Silence): Pasif Sessizlik Pinder ve Harlos

tarafından sunulmuştur. Pasif Sessizlik, konuşmanın neticelerinin kişisel olarak hoş karşılanmayacağı korkusuyla, kişinin kendisini koruması için söz konusu bilginin etkin bir şekilde elde tutulmasını ifade etmektedir. Dyne vd. (2003) tarafından sunulan savunma amaçlı sessizliğin içeriğinde, kötü bir haberi iletmedeki gönülsüzlük gibi, psikolojik durumlar bulunmaktadır. Morrison ve Milliken, fikir ve görüşlerin söylenmemesinin asıl sebebi olarak korkuyu belirtmişlerdir. Pasif sessizlik durumunda işgörenler, spesifik hareketlerden kaçınır ve alternatiflerinin farkındadırlar, ancak bilgiyi elde tutmanın, yani ortaya çıkarmamanın en iyi kişisel strateji olduğunu düşünürler. İşlerine ve organizasyonlarına düşkün işgörenler “sessizlik içinde acı çeken” olarak tanımlanabilmektedir (Knoll ve Dick, 2012).

Kabullenici Sessizlik (Acquiescent Silence): Morrison ve Milliken (2000),

yöneticilerin istekleri ya da değerleri sebebiyle değil, işgörenlerin kendi fikirlerinden ve inançlarından dolayı sıklıkla sessiz kaldıklarını savunmuştur. İşgörenlerin katkıları ve muhalefetleri için, örgüt tarafından katılmalarını engelleyen bir iklim oluşturulmaktadır. Gerekli fikirlerin pasif bir şekilde saklanması, Pinder ve Harlos tarafından kabullenici sessizlik olarak adlandırılmıştır. Kabullenici sessizlikte; işgörenlerin mevcut durumu değiştirmek için her hangi bir girişimde bulunmadıkları

25

ve değişim için umutlarını yitirerek ve konuşmaya istekli olmadıkları görülmektedir (Knoll ve Dick, 2012).

Örgüt Yararına Sessizlik (Prosocial Silence): Dyne vd. (2003, s. 3), Pinder

ve Harlos’ (2001) un "işgören sessizliğinin"’ kavramsallaştırılması çalışmasına, “örgüt yararına motivasyonları” da ekleyerek genişletmeyi önermiştir. Örgüt yararına sessizlik “iş ile ilgili fikir, bilgi ya da düşüncelerin örgütlerinin ya da diğer insanların yararlanması amacıyla fedakarlık ve işbirlikçi güdüler temeliyle bilinçli olarak saklanması” olarak tanımlanmaktadır. Dyne vd. araştırmalarında; sessizliğin değerli ve uygun olduğu iş koşullarını vurgulayarak etik ve iletişim üzerine odaklanmışlardır. Ayrıca, örgüt yararına sessizlik ile centilmenlik arasında yakın bir bağ olduğunu öne sürmüşlerdir. Bu bağ, iş yerinde aksaklıklar durumunda şikayet etme düzeyini azaltıp, rahatsızlık ve sıkıntılarda hoşgörü sağlamaktadır. Örgüt yararına sessizliği çekici yapan pek çok neden olabilir: Genel olarak fedakar bir kişilik, bağlanma güdüsünün yüksekliği, sosyal sermayenin korunmasına ilgi ve sosyal kimliği koruma. Bu davranış,her ne kadar gizli bilgileri korumak için örgütün yararına değerli bir davranış olsa da, bu olumlu sosyal davranışın karanlık bir tarafı da olabilir (Knoll ve Dick, 2012, s. 2-3). Çünkü bu şekilde gösterilen bir sessizlik davranışı, örgüt için gerçekten önemli olabilecek bilgilerin açığa çıkmasına engel olabilmektedir.

Örgüt yararına sessizlik davranışı; örgütsel vatandaşlık davranışı ile ilişkilendirilmektedir. Örgütsel vatandaşlık davranışı ile ilişkili olan bu davranış; dışarıdan gelebilecek ve örgütsel sadakati etkileyecek tehditleri önlemek ve örgütü korumak için, ilk önce diğer işgörenleri odak alan kasıtlı, isteğe bağlı ve proaktif bir davranıştır. Bu sessizlik türünde örgütün herhangi bir zorlaması ve baskısı söz konusu olmamaktadır. İşgörenler işbirliği eğilimi göstererek, kişiye ve örgüte ait olan özel bilgileri uygun görülmeyen kişilerle paylaşmamakta, gizliliği korumakta ve onların yararına saklamaktadır. Ayrıca örgüt hakkında dışarıda olumsuz yorumlar da yapmamaktadır. Bu davranış örgütsel vatandaşlık davranışının da bir unsuru olmaktadır (Alparslan ve Kayalar, 2012, s. 142).

Anlaşılacağı üzere örgüt yararına sessizlik, örgütsel yapı tarafından şekillendirilemeyen, örgüt ve/veya örgütteki diğer kişiler için yapılabilecek en iyi şeyin sessiz kalmak olduğuna karar verilerek sergilenen bir davranıştır. Bu davranış

26

türünde korku ve endişe olmamakla birlikte susmanın daha iyi olacağı düşünülmektedir. Örgütün çıkarı ve örgütsel faydanın itici gücüyle, işgörenler kasıtlı olarak önemli düşünce, bilgi ve fikirlerini açığa vurmamaya karar vermektedirler (Erenler, 2010, s. 22).

Umphress and Bingham (2011), örgütlerin veya işgörenlerin kazançlarını arttırmak için yaptıkları etik olmayan hareketler için "etik olmayan örgüt yanlısı davranış" olarak adlandırdıkları bir terim yaratmışlardır. Bu davranışta işgörenlerin kazançlarını arttırmanın çekiciliğine arasırsıra kapıldıkları görülmektedir. Umphress and Bingham’a göre, örgütüyle veya onun üyeleriyle güçlü bir bağ hisseden işgörenler (örneğin, örgüt ile değişen olumlu sosyal ilişki ve örgüt sayesinde statünün yükselmesi nedeni ile) örgüt yararına davranışlar sergileyebilirler. Bir işgörenin müşterileri bir üründeki kusurlar hakkında tam anlamıyla bilgilendirmemesi, iş arkadaşının herhangi bir müşteriye karşı olan negatif davranışını gördüğü halde yöneticiye taşımaması ya da iş arkadaşının temel toplumsal değerler, yasalar, ya da uygun örgütsel davranış standartlarını ihlal ettiğini aktarmaması durumları buna örnek olarak verilebilir. Bu tür örgüt yanlısı davranışlar, özellikle sağlık sektöründe, kolluk kuvvetlerinde, hükümetlerde, eğitim kurumlarında görevin kötüye kullanılması, hatalar ve başarısızlıkların ortaya çıkmasını engelleyici etkisi olduğundan, olumsuz olarak nitelendirilebilmektedir. Bu tür davranışlar örgütsel sessizliğin potansiyel bir nedenidir. Ancak örgütler için, özellikle de diğer kurumlar için zararlı sonuçlar doğurabileceğine inanılmaktadır (Knoll ve Dick, 2012, s. 3).

Fırsatçı Sessizlik (Opportunistic Silence): Diğer sessizliklere ilave olarak,

bazen işgörenlerin, kendilerine avantaj sağlayacak bilgileri kasten sakladıkları da bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunu tanımlarken, Williamson’ın, “sinsice arayışlar içindeki çıkarcılık” adı altındaki fırsatçılık kavramından yararlanılmaktadır. Fırsatçılığın birkaç olası göstergesi arasından, genel olarak eksik veya kasıtlı olarak değiştirilmiş bilginin; pasif kalmak, üstünü örtmek veya kafa karıştırmak amacıyla saklanması veya durumdan nemalanmak gibi daha somut formları dikkate alınmaktadır (Knoll ve Dick, 2012, s. 3).

Fırsatçılığa dayalı olarak bilginin elde tutulması, organizasyondaki sessizlik literatüründe henüz yeterince dikkat çekememiştir, ancak zarar verici iş davranışları

27

literatüründe iyi bilinmektedir. Greenberg vd. (2007) ve Brinsfield (2009) olağan dışı sessizlik kavramını tanıtırken bu literatürün izinden giden öncülerden olmuşlardır. Ancak, aykırı sessizlik konseptinin de merkezi olan, zarar vermek için (organizasyona veya meslektaşlarına) sessizliği korumak, sessizliği fırsatçı amaçlar için kullanmanın yollarından sadece birisi olmaktadır. Bilgiyi tutmak aynı zamanda, işgörenlerin, gücü elden bırakmamak ve konumunu kaybetmemek veya sadece ekstra iş yükünden sakınmak istediği gibi durumlarda yararlı olabilmektedir. Sonuç olarak, fırsatçı sessizlik iş ile alakalı fikirlerin, bilginin veya görüşlerin, diğerlerine zarar vermeyi göze alarak kendilerine avantaj sağlamak amacıyla stratejik olarak gizli tutulması olarak tanımlanmaktadır (Knoll ve Dick, 2012, s. 3-4).

Bu sınıflandırmalara ilave olarak; Sobkowiak (2007) yapmış olduğu çalışmada, sessizliği akustik ve pragmatik sessizlik şeklinde ikiye ayırmıştır. Ses dalgalarının eksik olduğu ortam olarak ifade edilen akustik sessizlik, strateji ya da fayda sağlamaya yönelik amaçlara ilişkin konuşma yokluğu olarak ifade edilen pragmatik sessizlik, örgütsel sessizliğin alt boyutlarını oluşturmaktadır.

Park ve Keil (2009)’ a göre üç tip sessizlik bulunmaktadır: Bilinçli sessizlik, defansif sessizlik ve toplu sessizlik. Bilinçli sessizlikte; işgörenlerin kasıtlı olarak sessiz kaldıkları, sorun ve düşünceleri hakkında konuşmadıkları görülmektedir. Defansif sessizlikte; işgörenlerin kendi menfaatlerini korumak ve çatışma ortamı oluşturmamak için sessiz kaldıkları görülmektedir. Toplu sessizlik ise; işgörenlerin birlikte aldıkları kararlar sonucu, fikirlerini açıklamama ve susmayı tercih etmelerini içeren sessiz kalma şekli olarak tanımlanmaktadır (Altınöz ve Çöp, 2012, s. 574-575).