• Sonuç bulunamadı

II. SEBZEVÂRÎ’NĠN HAYATI, FELSEFĠ KĠġĠLĠĞĠ VE ESERLERĠ

II.3. Eserleri

2.3. Kiplerin Kısımları

Sebzevârî kiplerden her biri için “bi‟z-zât”, “bi‟l-ğayr” ve “bi‟l-kıyas” olmak üzere üç farklı iliĢki biçimi olduğunu belirtir. Bu üç kip için üç farklı iliĢki biçimi toplamda dokuz adet eder. Ancak Sebzevârî “imkân bi‟l-ğayr” ı bu dokuz kısımdan ayrı tutarak bunların toplamda sekiz adet olduğunu söyler. Sebzevârî “imkân bi‟l-ğayr” ın mümteni olduğunu belirterek Ģayet bir Ģey “mümkün bi‟l-ğayr” olarak kabul edilirse bu Ģey kendi zâtında ya “vâcip” ya “mümteni” ya da “mümkün” olması gerekir. ġayet bu Ģey için ilk ikisi yani vâcip ya da mümteni söz konusu ise burada inkılâp meydana gelir. Yok, eğer mümkün olacaksa o zaman da burada bir baĢkasıyla olması anlamsız ve gereksiz bir durumu oluĢturacaktır.499

496 Sebzevârî, ġerhu Manzume Kısmu‟l-Hikme, c.II, s.248; Mutahharî, Durûs fi‟l-Felsefeti‟l-Ġslamiyye,

c.III. s.38

497 Sebzevârî, ġerhu Gureri'l-feraid, s.377; Sebzevârî, ġerhu Manzume Kısmu‟l-Hikme, c.II, 247-248 498 Mutahharî, Durûs fi‟l-Felsefeti‟l-Ġslamiyye, c.III. s.39

Kipin Kısımları;

1-Vücûb bi‟z-zât: Bu kavram mantık ilmi bağlamında değerlendirildiğinde yüklemin konuya olan bağıntısının zorunluluğu Ģeklinde tanımlanır. Buradaki zorunluluk konunun zâtından kaynaklanan bir durumdur. Diğer ifadeyle konu zâtı bakımından yüklemi gerektirmektedir. Burada konuyla yüklem arasını birbirlerinden ayırmak mümkün değildir. Felsefi açıdan ise varlığın bir Ģey için mümkün olmayıp aksine o Ģey için zorunlu olmasıdır. Herhangi bir Ģekilde varlığı konudan olumsuzlamak mümkün değildir. Yine aynı Ģekilde “vâcip” ile “vücûd” un arasını ve yüklemle konu arasını ayırmak mümkün değildir. Burada bahse konu olan “zât” kavramı “Vâcibü‟l - vücûd” isminin yerine kullanılmıĢtır.500

2-Vücûb bi‟l-ğayr: Zâtı gereği mümkün olan Ģeyi göz önünde bulundurduğumuzda bu mümkünün ya bir baĢkasıyla mevcut olduğunu veya ma‟dûm olduğunu görürüz. Eğer bu “Ģey” için tam bir illet bulunursa bu Ģeyin varlığı zaruri olur. ġayet bu Ģey için tam bir illet söz konusu değilse bu sefer de bu Ģeyin yokluğu zorunlu olur. Örneğin bir yerde “kaynama” varsa bu, orada “ateĢin” varlığını gerektirir. Diğer bir ifadeyle zorunluluk konunun özünden gelmemektedir. Ġlleti varsa o da vardır yani “vücûb bi‟l-ğayr” dır. Ġlleti yoksa o da yoktur yani “mümteni bi‟l-ğayr” dır.501

3-Vücûb bi‟l-kıyas: Bu birbirleriyle bağıntılı iki Ģeyin varlığıyla ilgili bir konum olup her ikisinin de varlığını gerektirmektedir. Zira bu iki Ģeyden birinin varlığının olması diğerinin ise yokluğunun olması “mümteni bi‟l-kıyas” olarak tanımlanır.502 Konunun anlaĢılması açısından Ģu örneği zikredebiliriz; (a) nın (b) için ve (c) için illet olduğunu varsayalım. Ġki malûl yani (b) ve (c) arasındaki bağlantı ve bu ikisinin illeti (a) dır. (b) ve (c) her ikisi “vücûb bi‟l-ğayr”dır. Çünkü (b) zorunlu oluĢu (vücûb), illeti olan (a)‟dan elde etmektedir. (c) de aynı Ģekilde zorunlu oluĢu (a)‟dan elde etmektedir. Fakat bu iki malûlun kendileri arasındaki iliĢkiye gelince bunların arasındaki iliĢki zorunlu olup “vücûb bi‟l-kıyas” olarak isimlendirilir. Zira bu iki malûl birbirlerinin

500 Sebzevârî, ġerhu Gureri'l-feraid, s.378; Mutahharî, Durûs fi‟l-Felsefeti‟l-Ġslamiyye, c.III. s.47-48;

Rufâî, Mebâdiü‟l-felsefeti‟l-Ġslamiyye, c.I, s.330; Bingöl, Gelenbevi'nin Mantık AnlayıĢı, s59

501 Sebzevârî, ġerhu Gureri'l-feraid, s.378; Mutahharî, Durûs fi‟l-Felsefeti‟l-Ġslamiyye, c.III. s.49; Rufâî,

Mebâdiü‟l-felsefeti‟l-Ġslamiyye, c.I, s.330; Bingöl, Gelenbevi'nin Mantık AnlayıĢı, s.60

gerekliliği olup bir diğeri diğerinden ayrılmaz. Bu iki malûlun varlık oluĢu tek bir illet sebebiyledir.503

4-Ġmtina bi‟z-zât: “Mümteni bi‟z-zât” “vâcip bi‟z-zât” ın karĢılığı olup zâtı gereği varlığı mümtenidir. Onun varlığı imkânsız olup yokluk onun için zorunludur. Örneğin “iki çeliĢiğin bir arada bulunması” “mümteni bi‟z-zât” tır. Tüm muhal olanlar aynı Ģekilde “mümteni bi‟z-zât” olarak kabul edilirler.504

5-Ġmtina bi‟l-ğayr: “Mümkün bi‟z-zât” nasıl ki bir baĢkasıyla zorunlu oluyorsa aynı Ģekilde “mümkün bi‟z-zât” ın “mümteni bi‟l-ğayr” da olması mümkündür. Zira mümkün illetinin vasıtasıyla zorunlu olmaktadır. Aynı Ģekilde bu mümkünün mümteni olması da söz konusudur. Zira bu mümkünün varlığı, illetinin sebebiyle yani illetinin olmaması nedeniyle varlığı mümteni olur. Yani diğer bir ifadeyle bu mümkün için tam bir illeti mevcut olduğunda “vâcibü‟l-vücûd bi‟l-ğayr” olur, illeti bulunmadığında ise “mümteni‟l-vücûd bi‟l-ğayr” olur.505

6-Ġmtina bi‟l-kıyas: Aralarında “vücûb bi‟l-kıyas” ın olduğu tüm Ģeylerde, birinin yokluğu diğerinin varlığı söz konusu ise bu “imtina bi‟l-kıyas” tır.506

Örneğin (a)‟nın varlığıyla (b)‟nin varlığı arasında “vücûb bi‟l-kıyas” olduğunda (b)‟nin yokluğuyla (a)‟nın varlığı arasındaki iliĢki “imtina bi‟l-kıyas” olur. Diğer bir ifadeyle illetin varlığıyla malûlun yokluğu arasındaki iliĢki “imtina bi‟l-kıyas” tır.507

Zira burada illetin yokluğuna nisbetle malûlun varlığı söz konusudur. Veya tersi olup illetin varlığına nisbetle malûlun yokluğu söz konusudur.508

7-Ġmkan bi‟z-zât: Kendisi için ne varlığın ne de yokluğun zorunlu olmadığı mümkün varlıktır. ġayet “imkan bi‟z-zât” mevcut olursa kesinlikle bir baĢkası sebebiyledir. Bu “bir baĢkası”, “imkan bi‟z-zât” ın varlığının sebebi (illet) olan varlıktır. ġayet “imkan bi‟z-zât” ma‟dûm ise bu sefer onun yokluğu yine bir baĢkası sebebiyledir. Bu “bir baĢkası”, “imkan bi‟z-zât” ın varlığını sağlayan sebebin (illet) yokluğudur. Zira onun yokluğunun sebebinin varlığı söz konusu değildir. Çünkü yokluk mevcut olan bir

503 Sebzevârî, ġerhu Manzume Kısmu‟l-Hikme, c.II, s. 251-252; Mutahharî, Durûs fi‟l-Felsefeti‟l-

Ġslamiyye, c.III. s. 52-53; Rufâî, Mebâdiü‟l-felsefeti‟l-Ġslamiyye, c.I, s.330-331;

504

Sebzevârî, ġerhu Gureri'l-feraid, s.378; Mutahharî, Durûs fi‟l-Felsefeti‟l-Ġslamiyye, c.III. s. 48; Rufâî, Mebâdiü‟l-felsefeti‟l-Ġslamiyye, c.I, s.329; Bingöl, Gelenbevi'nin Mantık AnlayıĢı, s.60

505 Sebzevârî, ġerhu Gureri'l-feraid, s.378; Rufâî, Mebâdiü‟l-felsefeti‟l-Ġslamiyye, c.I, s.331; Mutahharî,

Durûs fi‟l-Felsefeti‟l-Ġslamiyye, c.III. s.50

506

Sebzevârî, ġerhu Manzume Kısmu‟l-Hikme, c.II, s. 251; Rufâî, Mebâdiü‟l-felsefeti‟l-Ġslamiyye, c.I, s.331

507 Mutahharî, Durûs fi‟l-Felsefeti‟l-Ġslamiyye, c.III. s.58

sebebe isnat edilmez. Konunun daha iyi anlaĢılabilmesi için “imkân bi‟z-zât” a binlerce kenarının olduğunu varsaydığımız bir Ģekli örnek olarak verebiliriz. Ancak bu Ģeklin bir benzerinin dıĢ dünyada bilfiil mevcut olup olmadığını bilmediğimizden bu Ģeklin var olması da yok olması da mümkündür. Bundan dolayı bu Ģeklin ne varlığı ne de yokluğu muhaldır dememiz mümkün değildir.509

8-Ġmkan bi‟l-ğayr: Varsayımsal ve soyut bir durum Ģeklinde kabul edilir. “Ġmkân bi‟l-ğayr” aklen mümkün olmayan bir özelliğe sahiptir. Çünkü bir imkan için hem zâtı hem de bir baĢkasını birlikte dayanak noktası kılmak aklen mümkün değildir. Nitekim dıĢ dünyada “imkan bi‟l-ğayr” olan bir Ģeyin varlığı söz konusu değildir. Zira zâtıyla zorunlu olan bir Ģeyin bir baĢkasıyla zorunlu olması değiĢimi (inkılâp) gerektirir. Çünkü bizzât olan bir Ģeyi olumsuzlama ancak zâtı olumsuzlamakla mümkündür. Nitekim imkan için varlığın ve yokluğun zorunluluğunu olumsuzlama aslında zâtı zâttan olumsuzlamaktan baĢka bir Ģey değildir. Bu olumsuzlamanın kendi doğasında bir değiĢimi içerdiğini biliyoruz. Ancak zât için bir dönüĢüm ve değiĢimden bahsetmek aklen mümkün değildir. Zira yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bir Ģeyi kendi özünden (nefs) olumsuzlama onu bir baĢka Ģeye dönüĢtürmektir. Bundan dolayı “imkân bi‟l- ğayr”, ğayr-ı ma‟kul olarak kabul edilmiĢtir.510

9-Ġmkân bi‟l-kıyas: Sebzevârî “imkân bi‟l-kıyas” ı Ģeyin yani öznenin baĢkasına nazaran ne varlığının ne de yokluğunun zorunlu olmadığı Ģeklinde tanımlamaktadır.511 “Ġmkân bi‟l-kıyas” zihni bir varsayımdan ibarettir. Zira iki zorunlu arasındaki iliĢkiyi “imkân bi‟l-kıyas” olarak varsaymamız bu iki zorunlu arasında bağ (râbıta) olan illiyetin yokluğu anlamına gelir. Diğer bir ifadeyle varsayılan bu iki zorunlu arasında illiyet ve malûliyet yönünden doğal bir iliĢki söz konusu değildir. Aksi halde o ikisi veya o ikisinden biri zorunlu olmamıĢ olacaktı. Bu da bir çeliĢkidir.512 O halde “imkân bi‟l-kıyas” ın fiilen var olduğunu söylememiz mümkün değildir. Zira dıĢ dünyada eĢyanın kendi arasındaki iliĢki ya “vücûb bi‟l-kıyas” Ģeklinde veya “imtina bi‟l-kıyas” Ģeklindedir.513

509

Sebzevârî, ġerhu Gureri'l-feraid, s.378; Mutahharî, Durûs fi‟l-Felsefeti‟l-Ġslamiyye, c.III. s.48

510 Sebzevârî, ġerhu Manzume Kısmu‟l-Hikme, c.II, s.251; Mutahharî, Durûs fi‟l-Felsefeti‟l-Ġslamiyye,

c.III, s.51; Hayderi, Durûs fi‟l-Hikmeti‟l-Muteâliyye, c.I, s. 482-483

511

Sebzevârî, ġerhu Manzume Kısmu‟l-Hikme, c.II, s. 253

512 Sebzevârî, ġerhu Manzume Kısmu‟l-Hikme, c.II, s. 253; Mutahharî, Durûs fi‟l-Felsefeti‟l-Ġslamiyye,

c.III, s.59; Rufâî, Mebâdiü‟l-felsefeti‟l-Ġslamiyye, c.I, s.331