• Sonuç bulunamadı

KİŞİSEL BELGESEL FOTOĞRAFA POSTMODERNİST YAKLAŞIM: JULIE

13-16 Eylül/ Gaziantep

KİŞİSEL BELGESEL FOTOĞRAFA POSTMODERNİST YAKLAŞIM: JULIE

BLACKMON1

Öğr. Gör. Dr. Nadir BUÇAN Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, nadirbucan@yahoo.com ÖZET

Bu araştırmanın konusu, Julie Blackmon örneğinde kişisel belgesel fotoğraf yaklaşımıdır. Araştırmada, belgesel fotoğrafın alt türlerinden biri olan kişisel anlatıların varlığını anlamlandırma amacında olunmuş ve mikro gerçeklikleri konu edinen bu fotoğrafik yaklaşım Blackmon'ın çalışmalarından hareketle açıklanmıştır.

Blackmon, 2000'li yılların başından itibaren bir tür fotoğrafik günlük olarak nitelendirebileceğimiz çalışmalarında çocuklarının ve yakın akrabalarının gündelik yaşamlarını belgelemektedir. Fakat, Blackmon'ın mikro gerçekliklere temas eden kişisel belgesel tavrı Sally Mann ve Alain Laboile gibi modernist kişisel belgesel fotoğrafçılardan farklıdır. Bu fark, Blackmon'ın süreç odaklı zaman anlayışından kaynaklanmaktadır. Mann ve Laboile, çalışmalarında tek bir karar anını içeren modernist yaklaşımıyla öne çıkarken; Blackmon, çok sayıda karar anını, yani önceki an ya da anlar ile sonraki an ya da anları tekil bir imgede buluşturan postmodernist yaklaşımıyla öne çıkmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Julie Blackmon, Kişisel Belgesel Fotoğraf, Postmodernizm.

www.zeugmakongresi.org/      TAM  METİN  KİTABI        www.iksadkongre.org/      Sayfa        670  

GİRİŞ

1960'lı ve 1970'li yıllarla birlikte aile, akrabalık, doğum ve ölüm gibi mikro gerçekliklerin belgesel fotoğrafın ilgi alanlarından biri haline gelmesinin iki temel nedeni söz konusudur. 1960'lı yıllarda olgunlaşan fotoğrafçıların, kendilerinden önceki kuşağın belgesel fotoğrafçıları yanında bir yer edinebilmeleri için yeni bir yön bulmaları gerekiyordu. Bu tarihe kadar Riis ve Hine'dan Frank ve Friedlander'a kadar pek çok belgesel fotoğrafçı topluma kapsamlı bir şekilde bakmıştı. Bu nedenle yeni belgeselciler için geriye belki de sadece mikro gerçekliklere bakmak kalıyordu. Bu genç fotoğrafçılar kameralarını çalkantılı dünyadan uzaklaştırdılar ve temel gerçekleri kendilerinde ve kendi özel anlarında aramaya başladılar.2 İkinci neden ise postmodernizm olarak adlandırılan kültürel hareketin tarih sahnesindeki yerini almasıyla doğrudan ilişkilidir. Postmodern konumdaki kuramcıların, özellikle de Michel Foucault'nun güç/iktidar çözümlemelerine getirdiği yeni yorum, bir fotoğrafik yaklaşım olarak kişisel belgeseli anlamlandırmada önemli bir konuma sahiptir. Ortodoks Marksizmi yadsıyarak güç/iktidar sorununu ekonomik terimlerle açıklamayı reddeden Foucault, güç/iktidar ilişkileri konusunda yapılması gereken çözümlemenin devletin sınırlarının ötesine geçtiğini belirterek mikro düzey bir çözümlemeden yana tavır almış ve beden, cinsellik, aile, akrabalık, bilgi ve teknoloji olarak işleyen iktidarı çözümlemeye çalışmıştır.3 Bu bağlamda postmodernite, yaşamda daha önce göz önüne alınmamış gerçekliklerin de var olduğunu ortaya koymuştur. Bunun sonucunda mikro gerçeklikler, bütün toplumu ilgilendiren ekonomi ve politika gibi makro gerçeklikler kadar önem kazanmıştır.4 Bu gelişmenin belgesel fotoğrafa olan etkisi ise yeni kuşak belgeselcilerin kişisel belgesel tavrı benimseyerek özel yaşamlarını yani kendilerini ve yakın çevrelerini belgesel fotoğrafın ilgi alanlarından biri haline getirmeleri şeklinde olmuştur.

GELİŞME

Christian Sunde, Tom Zimmerman, Arthur Freed, Emmet Gowin, Larry Clark, Nan Goldin ve Sally Mann gibi sanatçılar bir tür fotoğrafik günlük olarak nitelendirebileceğimiz çalışmalarında aidiyet duygusuyla hareket ederek kameralarını bir parçası oldukları marjinal altkültürlere, ailelerine, akrabalarına, arkadaşlarına ve hatta kendilerine çevirmişlerdir. Bu çalışmalarda belgesel fotoğraf artık en özel anların tanığı konumuna gelmiş; eş ve çocuklarla geçirilen anlar, doğum, ölüm, aids, eşcinsellik, seks ve uyuşturucu bağımlılığı belgesel fotoğrafın ilgi alanlarından biri olmuştur.5 Belgesel fotoğrafın makro gerçekliklere olan ilgisini tanımlayan "Family of Man" (İnsanlık Ailesi) yaklaşımı yerini burada bir bakıma "Family of Nan"6 (Nan'ın Ailesi) yaklaşımına bırakmıştır.7 Nan Goldin'in, erkek arkadaşının fiziksel şiddetine maruz kaldığını gösteren Dövüldükten Bir Ay Sonra Nan adlı otoportre

2 Documentary Photography, Time-Life Books, Verona 1973, s. 214.

3 Michel Foucault, Entelektüelin Siyasi İşlevi, (1994), (Çev.: Işık Ergüden, Osman Akınhay, Ferda Keskin),

Ayrıntı Yayınları, İstanbul 2011, s. 73.

Serpil Sancar, İdeolojinin Serüveni: Yanlış Bilinç ve Hegemonyadan Söyleme, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara 2008, s. 144-145.

4 Volkan Dede, "Belgeselin Değişen Sınırları", Geniş Açı, Sayı: 28, (Mart-Mayıs 2003), s. 78.

5 Nadir Buçan, Belgesel Fotoğrafın Değişen Sınırları: Post Belgesel Fotoğraf, (Yayımlanmamış Doktora Tezi),

Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 2018, s. 255.

6 "Family of Nan" başlığı Max Kozloff tarafından Nan Goldin'in Cinsel Bağımlılık Şarkısı adlı kitabını eleştiren

Kasım 1987 tarihli makalede kullanılmıştır. Max Kozloff, "Family of Nan", Art in America, 75 (11), (November 1987), 38-43.

7 Louis Kaplan, American Exposures: Photography and Community in the Twentieth Century, University of

www.zeugmakongresi.org/      TAM  METİN  KİTABI        www.iksadkongre.org/      Sayfa        671  

çalışmasını (Şekil 1.) Foucault'nun mikro düzey güç/iktidar çözümlemelerinin kişisel belgesel fotoğraf pratiğine yansıması olarak görmek mümkündür.8

Şekil 1. Nan Goldin, Dövüldükten Bir Ay Sonra Nan, 1984.

Aynı jenerasyondan Sally Mann ise, Yaş On İki (At Twelve) adlı kişisel belgesel çalışmasında akrabalarının ve arkadaşlarının erişkinliğin eşiğinde olan kız çocuklarını fotoğraflamış; Yakın Aile (Immediate Family)'de ise yaklaşık yedi yıl boyunca kendi çocuklarını kişisel anlatılarının merkezi haline getirmiştir. 1992 yılında serinin kitaplaşmasıyla çocuklarını fotoğraflamaya son veren Mann, bu çalışmasıyla büyük bir hayranlık uyandırmıştır.9

Şekil 2. ve 3. Sally Mann, Immediate Family adlı seriden.

Günümüzde de sanatçıların kendi ailelerini ve yakın çevrelerini fotoğraflamaları popülerliğini koruyan bir estetik tavırdır. Altı çocuk babası Fransız fotoğrafçı Alain Laboile,

Aile (La Famille) adını verdiği kişisel belgesel çalışmasında Mannvari bir estetik üslup

benimseyerek, çocuklarının eğlenceli dünyasını görselleştirmektedir. Virginia'da nehir kıyısındaki bir kır evinde çocuklarını uzun yıllar görüntülemiş olan Mann gibi Laboile de Fransa'da izole bir kır evinde yaklaşık on yıldır çocuklarının gündelik hayatını belgelemektedir. Geleneksel siyah-beyaz estetiği ve Henri Cartier-Brosson'ın "karar anı" olarak kavramsallaştırdığı geleneksel modernist zaman anlayışı tıpkı Mann'de olduğu gibi Laboile'de de devam etmektedir. Çocukları çevreleyen mekân, masumane çıplaklık ve plastik

8 Buçan, s. 256. 9 Buçan, s. 257.  

www.zeugmakongresi.org/      TAM  METİN  KİTABI        www.iksadkongre.org/      Sayfa        672  

değerler Mann ve Laboile'nün çalışmalarında dikkati çeken benzerliklerdir.10 Mann'i insanlar onun çalışmalarıyla kıyaslamaya başladıklarında keşfeden Laboile, "Sally Mann ile aramızdaki tek benzerlik, kırsalın derinliklerinde yaşayan özgür çocuklarımızda ve siyah- beyazı tercih etmemizde yatıyor." demektedir. Farklılıklara da değinen Laboile, analog fotoğrafçılığı hiç denemediğini, Mann'in çalışmalarında çok daha fazla dram olduğunu ve yaklaşımlarının felsefi olarak da farklılık gösterdiğini belirtmektedir.11 Bu farklılıklara rağmen Ruddick-Sunstein'in de belirttiği gibi, Laboile mevzuyu Mann'in bıraktığı yerden devralmış gibidir.12

Şekil 4. ve 5. Alain Laboile, Aile (La Famille) adlı seriden.

Mann'den bayrağı devralan diğer bir çağdaş sanatçı da Julie Blackmon'dır. Çocuklarını ve yeğenlerini belgeleyen Blackmon'ın Mann'den izler taşıyan Akıl Oyunları (Mind Games) adlı ilk kişisel belgesel çalışması, tek bir anı içeren modernist zaman anlayışının ve siyah- beyaz estetiğinin sürdüğü bir çalışma olmuştur. Mann ve Laboile'de olduğu gibi, Blackmon'ın 2004 yılına ait bu erken dönem çalışmasında doğrudan ve saf olarak nitelendirilen modernist kişisel belgesel üslup kendisini göstermiştir (Şekil 6. ve 7.).13

Şekil 6. Julie Blackmon, Trampoline. Şekil 7. Naptime, Mind Games adlı seriden.

Blackmon, o sıralar sanatının hangi yöne evrildiği konusunda kuşkuludur; çünkü Akıl

Oyunları'nın daha önce başka sanatçılar tarafından gerçekleştirilmiş kişisel belgesel

10 Buçan, s. 258.

11 Alain Laboile ile kişisel iletişim, 23 Nisan 2018.

12 Ellyn Ruddick-Sunstein, Alain LaBoile's Poignant Images Catalog Childhood Abandon, Erişim (13 Mart

2018), https://bit.ly/2OkLLIk

www.zeugmakongresi.org/      TAM  METİN  KİTABI        www.iksadkongre.org/      Sayfa        673  

çalışmaların bir tekrarı olduğunu düşünmeye başlamıştır. "Fotoğraflar uzun zaman önce çekilmiş gibi görünüyordu. Aile hayatına bir belgesel bakıştı. Bunun hakkında farklı bir şekilde konuşmak istedim."14 diyen sanatçı farklı bir yöntem arayışına girmiştir. Blackmon, bu arayışın sonucunda "doğrudan" belgesel yaklaşımı bırakıp hem dijital montaj hem de yer yer sahneleme stratejilerini uygulamaya koyarak farklı anları tek bir imgede buluşturmaya başlamış, çoklu çekimlerden elde ettiği parçaları bilgisayarda birleştirerek kompozit imge haline getirmiştir. Bu açıdan Blackmon'ın 2008'de yayınlanan Domestik Yolculuklar

(Domestic Vacations) ve ardından 2014'te yayınlanan Ev Yapımı (Homegrown) adlı

çalışmaları modernist kişisel belgesel yaklaşımdan radikal bir kopuşu simgelemektedir. Dolayısıyla Blackmon, bu çalışmalarıyla artık Mann, Labolile ve bu araştırmada adı geçen diğer tüm kişisel belgesel tavrı benimsemiş fotoğrafçılardan ayrılır. Akıl Oyunları serisindeki tek bir andan oluşan modernist estetik, Domestik Yolculuklar serisinde yerini birden çok

andan oluşan postmodern estetik anlayışa bırakır. Diğer bir deyişle, Blackmon kişisel belgesel

fotoğraf pratiğini postmodernist üslupla yapmaya başlar. Çünkü Blackmon'ın zaman algısı artık değişmiştir; çoklu çekimlerle elde ettiği farklı anlar tekil bir görüntüde buluşmaya başlamıştır.15

Ev Yapımı serisinde yer alan Olive & Market Street adlı fotoğraf (Şekil 8.) ilk bakışta

"doğrudan" fotoğraf izlenimi uyandırsa da aslında çok sayıda "karar anı"nı içermektedir. Fakat, geleneksel zaman anlayışına göre üretilen bu parçalar birleşip tekil bir imge oluşturduklarında ortaya bir süreç duygusu çıkmakta ve nihai tekil imgede geleneksel zaman anlayışından uzaklaşılmaktadır. "Parçalar, hem çerçevenin dışında ne olduğu hem de önce gelen an ve takip edebilecek an hakkında soru işareti yaratıyor."16 ifadesini kullanan Blackmon, zamanı geri dönüşü olmayan doğrusal bir çizgi olarak algılamadığını vurgulayarak modernist zaman anlayışının dışına çıkmaktadır.

Şekil 8. Julie Blackmon, Olive & Market Street, 2012.

Ressam ve illüstratör Norman Rockwell'in Moving Day adlı çalışmasından esinlenerek gerçekleştirdiği Yeni Koltuk (New Chair) adlı fotoğraf ise Olive & Market Street adlı çalışmada olduğu gibi zaman kaydırmalarının başarılı bir örneğidir. Fotoğrafta, modern

14 Andrey Belkov, Mom, Dad, A Couple of Kids and a Golden Retriever. Julie Blackmon, Erişim (15 Mart 2018),

https://bit.ly/2ORdcZE

15 Buçan, s. 260-261.

16 Meg Ryan, "Off Center: Julie Blackmon Layers Images to Bring Out the Odd Truths of Life Behind the White

www.zeugmakongresi.org/      TAM  METİN  KİTABI        www.iksadkongre.org/      Sayfa        674  

yaşamı simgeleyen yeni kırmızı koltuk çocukların meraklı bakışları altında bir FedEx kamyonundan inmektedir. Aynı günün aynı saatinde çekilen birkaç fotoğrafın bileşiminden oluşan bu çalışmada Blackmon, çimlerin üzerindeki çocukları ilk başta çok uzakta oldukları için yeniden çekmek zorunda kalmıştır (Şekil 9.).

Şekil 9. Julie Blackmon, New Chair, 2009.

SONUÇ

Blackmon'ın mikro gerçekliklere temas eden kişisel belgesel tavrı Goldin, Mann ve Laboile gibi sanatçılardan farklıdır. Bu fark, sanatçının süreç odaklı zaman anlayışından kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda, kişisel belgesel tavrı benimsemiş iki çağdaş sanatçıyı, Blackmon ve Laboile'yu kıyasladığımızda kendi çocuklarını belgelemeleri dışında ortak bir yanlarının olmadığını söylemek mümkündür. Blackmon ve Laboile, kişisel belgesel yaklaşımı birbirinden farklı üsluplarla gerçekleştirmektedir. Laboile, çalışmalarında tek bir "karar anı"nı içeren modernist yaklaşımıyla öne çıkarken; Blackmon, çok sayıda "karar anı"nı, yani önceki an ya da anlar ile sonraki an ya da anları tekil bir imgede buluşturan postmodernist yaklaşımıyla öne çıkmaktadır.

KAYNAKÇA

Belkov, Andrey, Mom, Dad, A Couple of Kids and a Golden Retriever, Julie Blackmon, Erişim (15 Mart 2018), https://bit.ly/2ORdcZE

Buçan, Nadir, Belgesel Fotoğrafın Değişen Sınırları: Post Belgesel Fotoğraf, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 2018.

Dede, Volkan, "Belgeselin Değişen Sınırları", Geniş Açı, Sayı: 28, (Mart-Mayıs 2003), 78-79.

Documentary Photography, Time-Life Books, Verona 1973.

Foucault, Michel, Entelektüelin Siyasi İşlevi, (1994), (Çev.: Işık Ergüden, Osman Akınhay, Ferda Keskin), Ayrıntı Yayınları, İstanbul 2011.

Kaplan, Louis, American Exposures: Photography and Community in the Twentieth Century, University of Minnesota Press, Minneapolis 2005.

www.zeugmakongresi.org/      TAM  METİN  KİTABI        www.iksadkongre.org/      Sayfa        675  

Ruddick-Sunstein, Ellyn, Alain LaBoile's Poignant Images Catalog Childhood Abandon, Erişim (13 Mart 2018), https://bit.ly/2OkLLIk

Ryan, Meg, "Off Center: Julie Blackmon Layers Images to Bring Out the Odd Truths of Life Behind the White Picket Fence", Popular Photography, 81 (1), (January-February 2017), 82-89.

Sancar, Serpil, İdeolojinin Serüveni: Yanlış Bilinç ve Hegemonyadan Söyleme, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara 2008.

www.zeugmakongresi.org/ TAM METİN KİTABI www.iksadkongre.org/ Sayfa 676

SURİYELİ ÖĞRENCİLERİN TÜRKÇE EĞİTİMLERİ HAKKINDA BİR DEĞERLENDİRME: GAZİANTEP İLİ ÖRNEĞİ

Ali Osman DEMİRAY Şahinbey Ortaokulu, aliosdem@hotmail.com

Doç. Dr. Fatih YILMAZ Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, fatih.yilmaz@gop.edu.tr

ÖZET

2011 yılı dünyada önemli değişiklilere yol açtı. O yılın mart ayında Suriye’de başlayan savaş büyük bir göç hareketi oluşturdu. Bu göç hareketinden ilk ve en çok etkilenen ülke Türkiye’dir. Birçok Suriyeli Türkiye’ye sığınmıştır. Suriyelilerin Türkiye’ye yerleşmesiyle birlikte birçok konuda önemli sorunlar meydana gelmiştir. Bu araştırma, Türkçe öğretmenlerinin eğitim verdikleri Gaziantep’e göç etmiş Suriyeli öğrencilerin ortaokul eğitimi hakkında görüşlerini betimlemeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmada durum çalışması yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubu, Gaziantep’te farklı okullarda görev yapan ve Suriyeli öğrencisi bulunan 20 Türkçe öğretmeninden oluşmaktadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilmiş yedi adet açık uçlu soru bulunan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Araştırmaya katılan Türkçe öğretmenlerinden; Suriyeli öğrencilerin öğretmen ve öğrencilerle iletişimi, ders işlenişi, derste karşılaşılan zorluklar ve bunların çözüm yolları ve özel uygulanan yöntemler konuları ile ilgili görüş alınmıştır. Veriler toplandıktan sonra kategoriler belirlenmiş ve öğretmenlerin verdiği cevaplar kodlanmıştır. Veriler tümevarım yoluyla analiz edilmiştir. Bu çalışmada; Türkçe öğretmenlerinin Suriyeli öğrencilere değer verdiği, onlarla ilgilendiği ve iyi iletişim kurdukları görülmüştür. Derslerde karşılaşılan en büyük sorun dil sorunudur. Suriyeli öğrenciler Türkçenin bazı temellerine sahip olmadıkları için Türkçe konularını anlamakta zorlanmaktadırlar. Bu durum çeşitli iletişim sorunları ve ders işlenişinde engeller meydana getirmektedir. Araştırma sonucunda Türkçe öğretmenlerinin Suriyeli öğrencilerin Türkçe eğitimi konusunda çaba göstermelerine karşın tek başlarına sorunları çözmekte yetersiz olduklarını düşündükleri sonucuna ulaşılmıştır. Suriyeli öğrencilerin farklı sınıf veya okullarda ayrı bir müfredat çerçevesinde eğitim görmesi gerektiği görüşü ortaya çıkmıştır.

Anahtar kelimeler: Yabancılara Türkçe öğretimi, Suriyeli öğrenciler, Türkçe eğitimi. THE EVALUATION OF SYRIAN STUDENTS’ TURKISH LANGUAGE

COURSES: A SAMPLE OF GAZIANTEP