• Sonuç bulunamadı

C. Refah Devletinin Gelişimi

3. Keynes ve Maliye Politikası Uygulamaları

Refah devleti ile ilgili literatürde ve refah devletine ilişkin çalışmalarda en önemli isimlerden biri Keynes’tir. 1883-1946 yılları arasında yaşayan İngiliz bir iktisatçı olan John Maynard Keynes refah devleti kavramının gelişimi ve yükselişinde, savunduğu düşüncelerle önemli bir yere sahiptir, hatta refah devleti “Keynesyen Refah Devleti” olarak da ifade edilmektedir.232 Ayrıca Keynes'in kendi düşünceleri ve ona yapılan diğer katkılara, iktisat politikasında "Keynesyen İktisat" adı verilmiştir.233

1930’daki ekonomik gerileme küresel ekonomiyi etkileyerek büyük çapta işsizliğe ve yoksulluğa sebep olmuştu. Bu ekonomik gerileme Keynes'in iktisadi düşüncede köklü bir değişikliğe sebep olan ünlü kitabı "The General Theory of

230 Çalışkan, s. 16. 231

Paul Spicker, Social Policy in the UK, http://www2.rgu.ac.uk/publicpolicy/introduction/uk.htm, (21.11.2011), ss. 3-4.

232

Pierson, Modern Devlet, s. 192. 233

Aktan, Bir Piyasa Başarısızlığı Nedeni Olarak Gelir Dağılımında Adaletsizlik ve Yoksulluk

74 Employment, Interest and Money”234 için zemin hazırlamıştır. Keynesyen teori ekonomik hayata devlet müdahalesinin kaçınılmaz olduğunu savunmuştur.235 Genel teorinin temel amacı, Keynes’in kitabın önsözünde belirttiği gibi “bir bütün olarak

üretim ve istihdam düzeyinde meydana gelen değişmeleri belirleyen güçlerin incelenmesidir.”236 II. Dünya Savaşı sonrası yukarıda da belirttiğimiz gibi “Keynesyen etkilerle” donanmış refah devleti “Altın Çağ”ını yaşayacaktır.

Keynes, Ekonomide etkin kaynak kullanımının sağlanması, ekonomik kalkınma ve büyümenin gerçekleştirilmesi, adil gelir ve servet dağılımının temini ve ekonomik istikrarın sağlanması için devletin toplam “talep üzerinde” yönlendirici kararlar almasını öneren talep yönlü bir yapıyı ortaya koymuştur.237 Bilindiği gibi Keynesyen yaklaşımda toplam talep çok önemlidir. Çünkü Keynes’e göre bir ekonomide üretim ve istihdam hacmi toplam talep düzeyine bağlıdır. Diğer bir deyişle, toplam talepteki bir artış tam istihdam düzeyine ulaşılıncaya kadar üretimde ve istihdam düzeyinde bir artışa neden olmaktadır. Üretim ve istihdam hacminin toplam talep düzeyine bağlı olduğu kabul edildiğinde, talebi oluşturan unsurlardaki dalgalanmaların ekonomide istikrarsızlıklara yol açması beklenmedik bir durum olmayacaktır. Kamu harcamaları ve vergiler toplam talebi belirledikleri için bir ekonomideki istikrarsızlığı, işsizliği ve enflasyonu önlemekte faydalı araçlardır. Burada hareketle Keynes’in teorisinde maliye politikası olmazsa olmaz bir yere sahiptir. Çünkü piyasa ekonomisinin kendiliğinden milyonlarca kişisel ekonomik kararı koordine edeceğini ve böylece, toplam talep düzeyinin tam istihdam gelir düzeyini sağlamaya yetecek seviyede olacağını beklemek mümkün değildir. Bunun yerine devlet, bir ekonomide, ekonomiye müdahale ederek ve kamu harcamalarını ve vergileri kullanarak toplam talebi yeterli düzeye çıkarabilir.

Bahsi geçen maliye politikası araçlarını kullanırken diğer bir önemli husus bütçedir. Keynes’e göre, bütçenin yıllık olarak denk bağlanması önemli olmayıp, ekonomik şartlar doğrultusunda açık ya da fazla verebilecek bir esnekliğe sahip olması önemlidir. Bütçe açıklarının ekonomik şartların zorlaması sonucu ortaya çıkabileceğinin kabulü, Keynes'in, maliye politikası önlemlerinin depresyon

234 Para, Faiz ve İstihdamın Genel Teorisi (The General Theory of Employment, Interest And Money) 1936 yılında yayınlanmıştır.

235 Savaş, Anayasal İktisat, s. 19. 236 Savaş, İktisatın Tarihi, s. 754.

237 Aktan Coşkun Can, Çağdaş Liberal Düşüncede Politik İktisat, Doğuş Matbaası, Ankara, 1994, s. 59.

75 dönemlerinde öncelikli olarak uygulanması gerçeğine inanmasından kaynaklanmaktadır. Ona göre para politikası, pek etkili bir araç değildir. Çünkü para politikasının etkinliğini sınırlayan durumlar vardır. Birincisi, likidite tuzağı sınırı durumudur. Buna göre, para arzı büyük miktarda artırılsa bile, faiz oranı, belirli bir orandan sonra daha aşağılara düşürülemez. İkincisi, özellikle resesyon dönemlerinde, yatırımların faiz oranına karşı duyarsızlığı durumudur. Resesyon dönemlerinde para arzının artırılması ile birlikte, faiz oranı bir noktaya kadar düşürülebilse de, yatırımların faiz esnekliği düşük olduğundan, para politikası etkin olmayacaktır.238 Buna karşın maliye politikasının devreye sokulması ile birlikte artırılan devlet harcamaları, çarpan katsayısının etkisi ile, özel kesimin tüketim ve yatırımlarını da hareketlendirerek efektif talebi ve dolayısıyla istihdamı artıracaktır.

Keynesyen Yaklaşım’ın açık finansman politikalarını benimsemesinin, vergileme ve bütçe teknikleri üzerinde meydana getirdiği en belirgin değişiklik, vergilemede yararlanma ilkesi yerine, ödeme gücü ilkesinin yaygınlaştırılmasıdır. Bu uygulama ile birlikte, kamusal talepler ile özel talepler ayrıştırılarak kamusal talepler bedelsiz bir statüye kavuşturulmuş olup kamu hizmetlerinin kapsamı da, yarı- kamusal ve hatta özel sayılabilecek hizmetleri de kapsayacak şekilde genişletilmiştir.239

Özet olarak, depresyon konjonktüründe yatırımları artırmak amacıyla para politikası araçlarını kullanmak, netice vermeyecektir. Toplam efektif talebi artırmak, işsizliği azaltmak ve ekonomiyi canlandırmak için bütçe açıkları vererek, kamu harcamalarını artırmak gerekir. Dolayısı ile Keynes, konjonktür devresini yükselen istikamete çevirmek için kamu harcamalarının (özellikle kamu alt yapı harcamalarının) önemli ölçüde artırılmasını ve böylece insanlara iş ve gelir sağlanmasını salık verir.240

Keynesyen talep yönetimi, öncelikle yüksek bir büyüme sağlamış, ardından istihdamın artmasına yol açmış, ücret ve çalışma şartlarını iyileştirmiştir. Hızlı ekonomik büyüme, gelişim halindeki refah devletleri için maddi kaynak sağlamış, bu

238 A. Kadir Kökocak, “Kamu Ekonomisinin Hareket Alanı Ve Teorik Yaklaşımlar”, Mevzuat Dergisi, Yıl. 8, Sayı: 91, Temmuz 2005, s. 4.

239 Kökocak, s. 5.

240 Fahriye Öztürk ve Kemal Çakman, Keynes’te Yetersiz Efektif Talep ve Kriz Dinamiği ve

76 yolla sağlık, sosyal güvenlik, eğitim ve konut gibi alanlarda önemli gelişmeler yaşanmıştır. Savaş sonrası yıllardan başlayarak, 1980'li yıllara kadar GSMH içinde sosyal refah hizmetlerine ayrılan pay giderek artmıştır.241

Keynes'in, yeniden yapılanma sürecinde izlediği "talep yönetimi" nin amacı, daha adil ve eşitlikçi bir toplum oluşturmaktır. Bu maksatla devlet müdahalesine ihtiyaç duyulmaktadır. Keynes'in, kamunun ekonomiye müdahalesini çözüm olarak gören görüşü, pek çok iktisatçı tarafından da benimsenmiş, zamanla bunların birçoğu devlete daha geniş rol ve fonksiyonlar biçmiştir. Bu politikalar 1945-1975 yılları arasını kapsayan ve refah devletinin zirve yaptığı dönemlerdir ve “Altın Çağ” (Golden Age) olarak adlandırılmıştır. Bunun nedeni, devletin müdahalecilik noktasında çok üst sınırlara ulaşmasıdır. Sonuçta Keynesyen politikalarla birlikte piyasa ekonomisinin aksaklıklarını bertaraf etmek üzere son derece gelişmiş ve geniş bir refah devleti ortaya çıkmıştır.242