• Sonuç bulunamadı

Devlete olan ihtiyacın ortaya çıktığı tarihten itibaren devletin hangi tür görevleri üstlenmesi gerektiği tartışmaları devam etmektedir. Bir ülkede benimsenen devlet anlayışı o ülkedeki ekonomi içerisinde devletin hacmi konusunda etkili olmaktadır.88 Buradan hareketle ülkelerin sahip olduğu ekonomik sistemlere kısaca değinmekte fayda vardır.

Devletler, görev ve fonksiyonları itibariyle genelde beşe ayrılmaktadır. En liberalden sosyaliste doğru devlet modelleri, Ultra Sınırlı Devlet (Minimal Devlet)89

, Sınırlı ve Sorumlu Devlet90, Müdahaleci Sosyal Devlet, Aşırı Müdahaleci Sosyal

86 Erdoğan, s. 93; Pertev Bilgen, İdare Hukuku Dersleri: İdare Hukukuna Giriş, İstanbul, 1996, s. 18- 19. ; Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku, Ekin Kitabevi Yayınları, Bursa, 2000, ss.169-178. 87 Aktan ve Özkıvrak, s. 20.

88 Dilek Dileyici, “Devletin Mali Alandaki Rol ve Fonksiyonlarındaki Değişim” Kamu Maliyesi, Ed. Coşkun can Aktan ve Dilek Dileyici, Birleşik matbaacılık, İzmir, 2009, s. 21.

89 Minimal Devlet: Bu sistemde en önemli kavram, birey özgürlüğüdür. Bu nedenle; birey özgürlüğü açısından en büyük riski oluşturan devlet gücünün, olabildiğince sınırlandırılması gerekmektedir, bu amaçla devletin güvenlik ve adalet fonksiyonları ile sınırlandırılması, tanımlanması ve organize edilmesi gerekmektedir.

90

Sınırlı Devlet: Sınırlı devlet fikrini savunan Hayek ve Friedman gibi iktisatçılar ise, klasik geleneğinin tanımladığı minimal devlete katılmamakta ve devletin başka görevlerinin de olabileceğini vurgulamaktadırlar. Sınırlı devlet, devletin tanımlanmış birey hak ve özgürlükleri alanına taşmasını ve böylece bu tecavüzün piyasa sisteminin işleyişini bozmasını engellemektir. Hukuk sitemi aracılığıyla özgürlüklerin iyi bir şekilde tanımlanması ile oluşacak hukuk normları, devletin sınırlandırılmasını sağlayacaktır.

29 Devlet, Sosyalist Devlet şeklinde sıralanabilir.91 Görev ve fonksiyonları itibariyle bu şekilde sınıflandırılan devletlere karşılık gelen ekonomik sistemler mevcuttur. Bunlar;92 Sosyalizm: merkezi planlama, piyasa sosyalizmi; Karma ekonomi: devletçilik (planlama +KİT’ler) ağırlıklı, özel teşebbüs ağırlıklı ve son olarak, Piyasa Ekonomisi: serbest piyasa ekonomisi, sosyal piyasa ekonomisidir.

Diğer benzer bir sınıflandırma Assar Lindbeck tarafından yapılmıştır;93 Bu sınıflandırmaya göre, devletin ekonomik ve sosyal hayattaki rolünün ne olması gerektiğine ilişkin olarak yapılan tanımlamaları dört ana görüş etrafında toplayabiliriz. Bunlar; Kolektivizm, Anarşizm, Klasik Liberalizm ve Müdahaleci Liberalizm (Sosyal Piyasa)’dir

Bu sistemlerin bütünün ortak amacı, yönetimi altındaki ekonomik yapının insanlara refah ve mutluluk sunmak istemesidir. Burada kollektivizmin bir uygulaması olan sosyalizm, çeşitli ülkelerde uygulandığı yaklaşık bir asırlık dönemde, yönetimleri altındaki insanlara refah ve mutluluk sağlamaktan çok, temel insan ihtiyaçlarının bile karşılanamadığı, insanları atalete ve çaresizliği iten, insan onurundan uzak bir sonuç ortaya çıkarmıştır. Anarşizm ise, modern ulus devletlerin doğduğu tarihlerden günümüze kadar uygulamaya geçirilememiş, insanoğlunun mevcut gelişmişlik düzeyiyle de ulaşması mümkün olmayan ütopik bir görüş olarak kalmaktadır. Aslında hem sosyalizm hem de anarşizm ekonomide devletin rolünün ne olması gerektiği ile ilgili olarak iki zıt kutbu temsil etmektedir. Devletin rolü ne olmalıdır sorusuna; birincisi “her şey”, ikincisi ise “hiçbir şey” diye cevap vermektedir. Başka bir deyişle birincisi devleti, ikincisi ise piyasayı mükemmel olarak kabul etmektedir. Bardhan bir makalesinde ünlü Fransız şair Paul Valery’nin “eğer

devlet güçlü olursa, bizi ezecektir. Ancak zayıf olursa bu sefer de biz mahvolacağız”

sözüne atıfta bulunarak, devletin ekonomik hayatta tümüyle var olması ya da hiç olmamasının ekonomik açıdan sorunlar ortaya çıkaracağını belirtmiştir.94

Bu nedenle devletin ekonomideki rolü bu iki uç pozisyon arasında bir yerde olmalıdır.

91 Aktan, Müdahaleci Devletten Sınırlı Devlete, s. 167.

92 Güneri Akalın, “Piyasa Ekonomisinin Neresindeyiz” TİSK. İşveren Dergisi, Eylül 2003, Ayrıca Bkz. http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.asp?yazi_id=791&id=47 (27. 11. 2010).

93

Assar Lindbeck, Piyasa ekonomisi ve Demokrasi: Yeni solun İktisadi Görüşlerinin Eleştirisi,

çev. Şahin Alpay, Birey ve Toplum Yayınları, Ankara,1985, ss. 94-106. 94

Pranab Bradhan, The Nature Of İnstitutional İmpediments to Economic Development, Center

For International and Development Economics Research, Institute of Business and Economic Research Publ. UC Berkeley, 1996, s. 10.

30 Bu rolü anlamak açısından liberal devlet anlayışı ve sosyal devlet anlayışını özet olarak ifade etmekte fayda vardır.Bunlardan birincisi, liberal, jandarma devlet anlayışında toplumun, devletin ve siyasi iktidarın kökü bireyden ve birey iradesinden hareketle açıklanır. Devletin kurucu temel unsuru, tek kaynağı ve dayanağı sayılan birey, liberal devlette aynı zamanda başlı başına bir değer, toplumun ve devletin amacıdır. Birey hiçbir şekilde devletin emrinde ve hizmetinde araç olamaz, devletin tek amacı vardır, o da bireydir, bireyin mutluluğudur. Devletin bu temel amaca ulaşabilmesi için yapacağı tek şey, bireyin doğuştan sahip olduğu ve devlete devretmediği hak ve hürriyetleri korumaktır. Liberal devlet, büyük ölçüde “minimal devlet” (görev ve fonksiyon itibarıyla en küçük, fakat, bireylerin aynı oranda temel hak ve hürriyetlerini koruyan devlet)'tir.

Liberal yazarlar, devletin, “sosyal adaleti” sağlama gibi bir fonksiyonu yüklenmesini ya da yeniden dağıtıcı politikalar izlemesini yanlış bulmaktadırlar. Bu düşünceyi benimseyenler, piyasa ekonomisi dışında oluşan gelir dağılımının adil olmadığını ve devletin gelir dağıtımını adil olarak yapamayacağını söylemektedirler.95

Burada literatürde yoğunlukla kullanılan ve hangi tür ideolojiye sahip olursa olsun birçok yazarın üzerinde ittifak ettiği konu, refah devletinin liberal ekonominin değişikliğe uğramış hali olduğu ve piyasa ekonomisine dayandığıdır.96 Diğer bir ifade ile müdahaleci liberalizm denilebilir. Buradan hareketle refah devleti düzleminde ekonomik sistemi müdahaleci liberal sistem ya da sosyal piyasa ekonomisi olarak nitelendirmek mümkündür.97

Sosyal piyasa ekonomisi terimi, özellikle Alman uygulamasından kaynaklanan bir terim olup; liberal piyasa ekonomisi ile Hıristiyan Demokrat Partinin cemaatçi sosyal dayanışma geleneğinin birleştirilmesi ile elde edilmiştir. Bir başka deyişle, sosyal piyasa ekonomisi, piyasa ekonomisi ve sosyal refah hizmetlerinin toplamı olarak tanımlanabilir.98

95 Musa Taşdelen, Siyaset Sosyolojisi, Koçav Yayınları, İstanbul, 1997, s. 73. 96

Aktan, Sosyal Devletin Özellikleri, http://www.canaktan.org/politika/refah-devleti/ozellikler.htm,

(30.05.2010).

97 Aktan, Müdahaleci Devletten Sınırlı Devlete, s. 43.

98 Güneri Akalın, “Piyasa Ekonomisinin Neresindeyiz ” İşveren Dergisi, TİSK Yayını, Eylül, 2003, http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.asp?yazi_id=791&id=47, (30.05.2010).

31 Sosyal piyasa ekonomisinin kurucusu sayılan Alfred Müller-Armack'a göre terimin anlamı; "rekabet ekonomisi temeline dayalı özgür girişimi, piyasa ekonomisi faaliyetleri içinde güvence altına alınan sosyal gelişme ile bağdaştırmaktır” ve yine sosyal piyasa ekonomisinin amacı, "piyasada özgürlük ve sosyal eşitlik ilkelerini bağdaştırmaktır.99 "Serbest" Piyasa Ekonomisinden, "Sosyal" Piyasa Ekonomisine geçişle, "serbestlik" kavramı "sosyallik" kavramı ile ikame edilirken; piyasa ve rekabet süreci içindeki davranış serbestîsi ortadan kalkmaz. Tam aksine, Sosyal Piyasa Ekonomisinde, sosyalliğin işlevi; davranış serbestîsini toplumda yaygınlaştırmak için devreye girer.100

Anlaşıldığı üzere sosyal piyasa ekonomisi, piyasa mekanizması yanında sosyal refah hizmetlerini de kapsar. Bu sosyal refah hizmetlerini; eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, konut, çevre koruma olarak sayabiliriz. Ancak öncelik devlette değil, piyasa ekonomisindedir. Bu açıdan bakıldığında muhafazakârların sosyal piyasa ekonomisi, sosyal demokratların sosyal refah devletinden ayrışır. Liberallerin serbest piyasa ekonomisinde sosyal güvenlik ağı için söz konusu olan, toplumun en fakir kesimini asgari bir geçim düzeyinde tutmak için; tercihen geçici ve prim esasına dayanan sigorta yaklaşımı ile devletçe himayesidir. Sosyal refah hizmetleri yaklaşımında devlet, bir kamu hizmeti olarak geliri yeniden dağıtmayı ve eşitlik yönünde değiştirmeyi bir görev olarak kabul etmektedir. Güvenlik ağı (safety net) yaklaşımında ise; devletin görevi veya kamu hizmeti, gelir dağılımını değiştirmek değil; vatandaşların gelirinin belli bir minimumdan aşağıya düşmesinin yani mutlak fakirliğin önlenmesi, kısacası sosyal dayanışmadır. Piyasa ekonomisi içerisinde de; sosyal piyasa ekonomisinden, serbest piyasa ekonomisine doğru bir geçiş eğilimi gözlenmektedir.101

III. REFAH DEVLETİNİN AMAÇLARI VE AMACA ULAŞMADA

KULLANDIĞI ARAÇLAR

Refah devleti birçok amaçla donanmış bir yapıyı ifade eder ve sahip olduğu amaçları gerçekleştirmek için kullandığı çeşitli araçları mevcuttur. Refah devletinin

99

Aktan, Sosyal Devletin Özellikleri,

http://www.canaktan.org/politika/refah-devleti/ozellikler.htm, (30.05.2010).

100 Hüsnü Erkan, Sistem Sorununun Çözümünden Sorunların Çözümüne: Türkiye İçin Sosyal

Piyasa Ekonomisi, http://www.konrad.org.tr/index.php?id=387, (01.06.2011).

101 Akalın, “Piyasa Ekonomisinin Neresindeyiz”

32 amaçları; fakirliği önlemek, gelir dağılımında adalet, eşitliği sağlamak, ekonomik etkinliği sağlamak, ekonomik büyüme ve kalkınmayı sağlamak, sosyal denge ve uyumun temini, tam istihdam ve fiyat istikrarının temini ve idari düzenlemelerin uygulanabilirliği ve anlaşılırlığı şeklinde ifade edilebilir. Bu amaçları gerçekleştirmek için sahip olduğu araçlar ise regülasyonlar ve fiyat kontrolleri, doğrudan kamusal üretim, kamu harcamaları, kamu gelirleri, para ve kredi politikası, sosyal politika araçları olarak ifade edilebilir. Bu kısımda bunları ele alacağız.