• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KENT OLGUSU VE KENTSEL DÖNÜ ÜMÜN ANAL Z

1.1. Kent Olgusunun Geli im Süreci ve Temel Yakla ımlar

1.1.2. Kentlerin Yeniden Yapılanması ile Temel Yakla ımlar

1.1.2.3. Kent ve Kültür

Kentler sadece insanların yo un olarak ya adıkları yerle im yerleri de ildir, aynı zamanda kültürel olgulardır. Bu durum kent ve kültür konusunda yeni yakla ımların ortaya çıkmasına, kent kültürü, kentsel kimlik gibi kavramların tartı ılmasına neden olmu tur. Bu sebeple bu ba lık altında kent kimli i, kent kültürü ve kentlilik bilinci kavramları incelenmi tir.

1.1.2.3.1. Kent Kimli i

Ulu ve Karakoç’a göre kimlik kavramı genel olarak ele alındı ında, canlılar ya da nesneler için ayırt edici, farklılı ı yaratan özellikler eklinde tanımlanabilir. Di er bir deyi le kimlik kavramı ile benzerler arasında kıyaslamayı getirir ve benzerine göre sahip olunan ayırt edici özelliklerin ortaya konuldu u söylenebilir. (Ulu ve Karakoç, 2004: 59 ) Karaman ise kimli i birbirleriyle ba lantılı, uyumlu, çok sayıda birimlerden olu an, ayırt edici özelli e sahip, zaman (tarihsel süreç) ve mekan boyutunda olu an tutarlı yapıla mı bir sistem olarak tanımlar (Karaman, 2008: 3). Özetle kimlik bir olguyu kendi içinde bir bütün olarak görünmesini sa larken, di er olgulardan farkını ve onların yanında bir yı ın olarak görünmemesini sa lar.

Konu kentler ve mimari ürünler açısından ele alındı ında ise kimlik ve kentsel imge olgusunun, öncelikle görsel boyutuyla ön plana çıkan, ayrıca do al, co rafi, kültürel ürünler ve sosyal ya am normlarını da kapsayan çok geni bir tanımı içermesi söz konusudur. (Ulu ve Karakoç, 2004: 59) Kısaca kent kimli i, bir kentin kendine özgü maddi ve kültürel birikimi, onu di erlerinden ayıran temel özellikler (Bal, 2006: 300) anlamına gelir.

Karaman’a göre bir toplumun sahip oldu u temel de erler, norm ve kurumlar olarak, sosyal hayatı bütün alanları ile düzenlemekte ve belirlemektedirler. Birey ve toplumların çevre-mekân ile olan ili kileri de kültürel de erlere ve toplumsal normlara ba lıdır. Bu çerçevede Karaman’a göre kent, de er ve normların araçsalla mı halidir, kültürün araçsalla mı , mücessem hale gelmi aynası ve simgesidir. (Karaman, 2008: 9) Karaman’ın dikkat çekti i bu husus do rultusunda kentlerin belli yapıları ile kültürlerini mücessem hale getirdiklerini ya da kimliklerini dı a vurdukları söylenebilir. Ulu ve Karakoç, ekonomik olarak geli mi toplumların sosyo-kültürel de erlerini kentlere yansıtmak için “yerellik, gelenekselcilik ve korumacılık” anlayı ını ön plana çıkartarak toplum içerisinde en üst düzeyde benimsenmesine yönelik projeler geli tirdiklerine dikkat çekmektedirler. Bu bakımdan, Venedik’in kanallarını, Paris’in sarayları, tarihi müze yapıları, katedralleri ve Eiffel kulesini ya da Hong Kong ve New York’ un gökdelenlerini örnek olarak verirler; nitekim ilk iki ehirdeki eserler yo un tarihi ba ları olan kentlere kimliklerini veren de erler olarak dünya toplumunun sergisine

sunulurken, son iki ehirdeki yapılar bulundukları kentlerin ekonomik açıdan geli mi li ine vurgu yapar, bu durum aynı zamanda onların söz konusu kentler için ana kimlik ö eleri olarak görülmelerine neden olur. (Ulu ve Karakoç, 2004: 60)

Es, kent kimli i kavramını iki boyutta ele almı tır. Ona göre kent kimli i (ya da kentsel kimlik) çevresel kimlik ve toplumsal kimlik olarak ikiye ayrılır. Es, toplumsal kimlik ba lamında çevre ve içinde yer alan ya am biçimi ile bir bütün olu turarak toplumsal olarak yeniden üretilen, sürekli de i im ve geli im halinde olan toplumsal ili kilerin kent kimli inin yeniden tanımlanmasına neden oldu unu ifade eder. Ki inin toplumsal davranı larını yönlendiren ve toplumun sosyo-kültürel yapısını olu turan toplumsal deneyimler, görü ler, inançlar ve davranı lar gibi ö eler kent kimli inin olu masında etkin rol oynar. Bu çerçevede kent geçmi ten gelece e bir süreklilik içinde algılanmalıdır. kinci olarak do al çevreden kaynaklanan kimlik elemanları kentin do al çevre verileri ile ilgilidir. Do al çevrenin alt ö eleri, topografik durum, iklim ko ulları, su ö esi, bitki örtüsü, jeopolitik durum ve genel konumdur. Es’e göre bu faktörlerin farklılı ı, kentleri birbirinden ayırmakta, tanımlamakta, özgün kılmakta ve kente kimlik vermektedir. (Es, 2007: 48)

Küreselle me süreciyle kent kimli i oldukça ilintili kavramlardır. Çünkü geli mi kapitalizm kentle me sürecinde teknolojik ve ekonomik geli meye ba lı olarak kentsel mekânın sosyal karakterinin önemi artmı tır. Di er taraftan küreselle menin kültürel etkileri farklı kültürel yapıları yok edip, tek bir kültürel yapıyı (batı kültürünü) tüm dünyaya yayma anlamında önemli geli meler sa lanmı tır. Yalnız bu etkinin boyutları ve buna kar ı alınan önlemler bakımından geli mi ülkeler ile geli mekte olan ülkeler arasında önemli farklar bulunmaktadır. De i im sürecine hazırlıklı olan geli mi toplumlar kısmen yerel içerikli olan karakterlerini koruyabilmi lerdir. (Ulu ve Karakoç, 2004: 61) Geli mekte olan toplumlarda ise ekonomik geli me ve kimli in korunması ba lamındaki ili kiler daha kaotik bir hal göstermektedir. Bu durumda geli mekte olan toplumlardaki kentlerde kent kimli inin yıpranması, deforme olması söz konusu olabilmektedir.

Kısaca küreselle me sürecinin kent kimli ine iki tezat etkide bulundu u söylenebilir. lk olarak bu süreçte yerel kültürler ve kimlikler ön plana çıkmı ve kentler kendilerini di er kentlerden ayıran ö elere vurgu yapmı lardır. Fakat aynı süreçte küreselle menin

tektiple tirici etkisi de kendisini göstermi ve kentler, özellikle geli mekte olan ülke kentleri, batı kentlerinin bir kopyası haline gelmi lerdir.

1.1.2.3.2. Kent kültürü

Kent kültürü özellikle kent kimli i ile ili kili bir kavramdır. Hatta bu iki kavram belli çerçevede birbirinin yerine de kullanılabilmektedir. Bununla birlikte kategorik bir ayrım yapmak gerekirse kimlik kavramı sosyolojik bir olguyu ötekinden ayırmaya yaradı ı için daha ziyade dı a dönük bir anlamı haizken, kültür kavramı bu olgunun niteliklerine i aret etti i için daha içsel bir anlamı haizdir. Nitekim Karaman, insan yı ınlarına kimlik veren eyin kültür oldu unu belirtir. Toplumun demografik bir birim de il, kültürel bir bütün oldu una dikkat çeken Karaman, toplumsal kimlik olarak kültürün; bili sel/sembolik boyutu olarak de erler ile normatif boyutu olarak normlar ve kurumlar ile maddi boyutu olarak araçlar ve bu araçları kullanan insan/toplum boyutu ile bir bütün oldu una i aret eder. (Karaman, 2008: 1)

Karaman, her kültürün farklı çevre algısı ve mekân tasarımı ile in a ve kullanımını beraberinde getirdi ini söyleyip öyle devam eder: “Mekan düzenlemesi, ba at kültürel de erlere ba lı olarak toplumsal normlara göre de i ir. Toplumların çevre ve mekân algıları, tasarımları, in a ve kullanımları kültürel de erler sistemine göre ekillendi i için her kültürün kentleri farklıdır.” (Karaman, 2008: 9) Kültürün kitaplarda okunan, müzelerde seyredilen, enlik ve törenlerde alkı lanan, salonlarda konu ulan bir ey olmadı ına; dahası teorik, folklorik, arkeolojik, ölü bir ey olmadı ına vurgu yapan Karaman, kültürün ya ayan ve ya anan bir gerçeklik oldu unun altını çizer. Bu ba lamda kent kültürünün de teorik bir olgu de il, kentte ya ayan ve insanlar tarafından ya anan bir olgu oldu u söylenebilir.

Es’e göre ya ayan bir organizma olan kentlerin hayatlarını sürdürebilmeleri için kentlere özgü niteliklerin devamlı olması gerekir. Görüldü ü üzere Es, sadece kentlinin de il, kentin de ya ayan, kültürü olan bir organizma oldu unu belirtir. Dolayısıyla kentler bu kültürel özelliklerini koruyup ya amlarına devam edebilmeleri için geçmi ten aldıkları mirası yeni eklentiler/katmanlar ile gelecek ku aklara aktarabilmelidirler. Bu ekilde kentler tarihten gelen kültürü yansıtan mekânlar olmu lardır. Kültürel etkile im

var oldu u müddetçe kentler de kültürel bir varlık olarak ya amaya devam edeceklerdir. (Es, 2007: 50)

Es, kültürel süreklili i, kent kültürü için hayati öneme sahip bir olgu olarak görür. Ona göre bir ku a ın daha önceki dönemden edindi i kültürel de er ve göstergeleri, di er kültürlerle etkile ime girerek, onlara yenilerini ekleyerek yeni ku aklara aktarmak görev ve sorumlu u kültürel süreklili e i aret eder. Bu noktada Es, çevresel sürdürebilirlik ile kültürel sürdürebilirli i benzer ba lamda ele alır, di er bir deyi le tarihi ve kültürel zenginlikleri korumanın do al ve çevresel zenginlikleri koruma ile aynı önemde olması söz konusudur. Bu çerçevede Türk toplumunun Anadolu’nun kültürel mirasını gelecek ku aklara aktarmak gibi bir misyonu olmalıdır. Es, son olarak kültürel süreklilik ve kentsel planlamanın bir bilgi süreci ya da fiziki düzenlemeden çok bir ilke ve bakı açısı oldu unu belirtir. (Es, 2007: 51)

Bugünün kentlerinin kent kültürü açısından iki pratik olgu ile kar ı kar ıya oldu u söylenebilir. Birincisi kültür olgusunun ön plana çıkması ile kentler için kültürün odak noktası olmasıdır. Artık kentler sahip oldukları kültürü özellikle sergilenecek ve bununla övünülecek bir de er olarak görmektedirler. Ço u kentin bir “kültür kenti” olma yarı ı içerisine girdi i söylenebilir. Son yıllarda Avrupa Kültür Ba kenti yarı masının çıkmasıyla Avrupa kentleri birer birer bu unvanı almak için u ra maktadır. Bu unvana kavu mak için kentler birbiriyle yarı ıp buna hazırlık yaparken, Avrupa Kültür Ba kenti ilan edildikleri yıl ise özel etkinlikler ile bunu kutlayıp kültürlerini geli tirmeye çalı maktadırlar.

Bu konuyla ilgili ikinci husus kentle me problemleri çerçevesinde kültürün de bozulmasıdır. Nitekim Türkiye’nin maruz kaldı ı çarpık kentle me her türlü kentle me sorununun yanı sıra kültürel sorunları da do urmu tur. Bu noktada Es, kırsal kesimden göçenlerin, kırsal kültürleri i levsiz kaldı ı ve henüz kent kültürüne de adapte olamadıkları için büyük sorunlar ya adıklarını ifade etmektedir. Bu durum bir “kültür bo lu u” (Es, 2007: 51) ortaya çıkarmaktadır.

1.1.2.3.3. Kentlilik Bilinci

Günümüzde kentle me süreci kırsal kesimden kente hızlı göç ile gerçekle ti i için, göç edenlerin kente uyum sa laması önemli bir sorun olarak ortaya çıkmı tır. Bu sorun

Türkiye dâhil, geli mekte olan ülkelerde oldu u gibi geli mi ülkelerde de söz konusudur. Bu sorun hem ekonomik hem de sosyal ve kültürel boyutları olan bir sorundur. Çünkü geleneksel topluluktan ça da kent toplulu una geçi her iki yönü de derin bir ekilde etkiler. Ekonomik temelleri oldu u gibi sosyal ve kültürel temelleri de dikkat çekici boyuttadır. Kentle me bir toplumsal de i meye i aret ederken, bu toplumsal de i meyi ya ayan yeni kentliler birçok durumda yeni çevreleriyle uyumlu ili kiler geli tirme bakımından zorlanmaktadırlar. Bu durum ciddi bir kültür oku ya atmaktadır. Çünkü kente göçenlerin sahip oldukları kırsal kültür i levini yitirdi i gibi, bu ki iler kentsel kültürü de benimseyememektedir. (Kaya ve di erleri, 2007: 40) Kentlile me alanında ya anan sıkıntılar kentlilik bilinci denilen yeni bir kavramın ortaya konulmasına neden olmu tur. Bu kavram ile kentte ya ayanların kentle bütünle mesi, kendini kente ait hissetmesi ve dolayısıyla kente kar ı sorumluluk duygusu ta ımaları ifade edilmektedir. Kısaca kentlilik bilinci kentlinin kendisini ya adı ı kent ile özde le tirmesidir. (Kaya ve di erleri, 2007: 43)

Kentlilik bilincinin olmaması önemli bir problem olarak görüldü ü için 9. Kalkınma Planı’nın Yerle me- ehirle me Özel htisas Komisyonu Raporu’nda bu konuya de inilmi tir. lgili raporda “konut sorununa, kentlile me sorununa ve yabancıla ma sorununa” kentlerin hazır olması ve “kent ve kentlilik kültürüne duyarlı olma[nın] performans ölçmede ilke olarak” ele alınması gerekti i vurgulanmı tır. Yine aynı raporda “ stanbul’un çeperleri ötekile mektedirler, bu nedenle öncelikle fırsatlara e it ula tırma politikaları uygulanmalıdır.” denilmekte ve “ stanbul’da kentlilik veya kentda lık bilinci ortadan kalkmı tır. Ya anılan kente sahip çıkılabilmesi için yeni politikalar geli tirilmelidir.” eklinde oldukça dikkat çekici bir tespitte bulunulmu tur. (DPT, 2006: 59-60)

Es, Çanakkale’nin Biga ilçesinde yaptı ı ara tırmasında kentlilik bilincinin artırılmasında halkın duyarlılı ının önemli bir payı oldu unu ortaya koymu tur. Di er bir deyi le kentsel bilincin olu turulmasında halkın kent ya amına uyum düzeyi önemli bir rol oynamaktadır. Es’e göre göç, her ne kadar kentsel bilinç olu umunu olumsuz etkileyen bir faktör olarak ele alınsa da, göç edenlerin kültürel birlikteli i, yerle imde oturma süresi, yerle imin sosyal ve kültürel imkânları kentsel bilincin olu umunda etkili olmaktadır. Bu ba lamda Es, yerel yönetimlere önemli görevler dü tü üne dikkat

çekmekte ve kent yönetimlerinin, kente göç edenlerin kentsel hizmetlerden yararlanması ve kent yönetimine katılımı konusunda çaba göstermesi gerekti ini vurgulamaktadır. Bu noktada dikkat çekilen di er bir husus kentsel hizmetlerin yalnızca teknik altyapı olarak anla ılmaması ve halkın kentlile mesine katkı sa layacak sosyal ve kültürel hizmet sunumunun, kentsel bilincin olu turulmasında oldukça önemli oldu udur. (Es, 2007: 96)