• Sonuç bulunamadı

Kendine Güven Zayıflığının Nedenleri

1. ERGENLİK DÖNEMİ VE ERGENLİKTE KENDİNE GÜVEN

1.2. Kendine Güven

1.2.4. Kendine Güven Zayıflığının Nedenleri

Zayıf bir kendine güven, doğuştan gelme bir şey değildir.Kendine güven zayıflığı toplumsal yaşam boyunca oluşur.Bunun sebebi kişinin yaşadığı bozgunlardır. Asıl önemli olan etken ise bozgunların şiddeti ve sayısında yatar.Kişiyi bozguna uğratan olaylara mutlaka başkalarının neden olmuş olması koşulu yoktur.Bunlar kişinin kendisinden kaynaklanan olaylar da olabilir.

Psikoloji biliminde Dollard ve başka bazı Amerikan psikologlarının “Bozgun-Saldırganlık Kuram” pek ünlüdür. Bu kuram, bozgunların saldırganlıklara yol açabileceğini anlatır(Lauster,2000:40).Bozgunlar yalnızca sözlü ya da eylemi saldırganlıklara yol açmakla kalmaz aynı şekilde yeni araştırmaların da ortaya koyduğu gibi gerileme, durma, bağımlılaşma, kaçma, ilgisizlik ve psikosomatik belirtiler olabilir.Bozgunlar kişinin kendisine güveninin zayıf olmasının nedenleridir.Tüm aşağılık duyguları, çocukluktaki, gençlikteki ve yetişkinliğin genç dönümlerindeki bozgunlar yüzünden oluşmuşlardır. Bu bozgunların acısını tüm

yaşamları boyunca çeken insanlar incinmiş kendine güven duygusu ile saldırganlaşarak başka insanları incitirler; bu kez onlar bu bozgunu saldırganlıkla başkalarına aktarırlar ve bu böyle sürüp gider.

Yeterince geliştirilmemiş bir kendine güvenin temeli ile ilgili olarak bir çok neden sıralanabilir.Bunlar ekonomik,sosyal ya da psikolojik olabilir.Aile ya da okul ortamında alınmış baskıcı bir eğitim,engellenmiş cinsellik yaşantıları,insanlarla olan ilişkilerinde yaşadığı acı deneyimler,ekonomik sıkıntılar,psikolojik ya da sosyal kaynaklı bir çok neden kendine güveni zayıflatmış olabilir.Elde edilen başarılar,gencin başarma duygusunun tatmini,sorumluluk alma-verme etkinliği,arkadaşlarıyla olan ilişkileri,ebeveynlerin arkadaşlarına olan yaklaşım tarzı, aile tipi, anne-babanın gence yaklaşım tarzı,gencin toplumsal algılanışı,gencin çocukluktaki oyun oynama faaliyetleri,gencin toplumsal algılanışı,sağlık sorunları, yaşanan yer,gencin aile içinde ve toplum içerisinde inisiyatif kullanma durumu hatta ebeveynlerin özlük-üveylik durumlarına kadar bir çok neden sıralanabilir.Bu nedenler kişiden kişiye değişir. Eğer kişi kendine güvenini yükseltmek istiyorsa,bireysel kaynaklı olan bu nedenlerin çıkış noktasının bulunması gerekir. Bunlar tespitinden sonra kişi,sosyal ve psikolojik ilişkileri anlamaya da önem vermelidir.Şayet kişi kendine güvenden yoksunsa,bunun çok mantıksız bir şey olmadığı ya da anlaşılır gerekçeleri olduğu böylelikle anlaşılabilecektir.Bu anlaşma ise kişide korkuyu azaltacak ve kişiye cesaret verecektir.Çünkü, milyonlarca insanın ortak sorunlara sahip olduğunu görmek insanları yalnızlık duygusundan uzaklaştıracaktır. İnsan aşağılık kompleksinin nedenlerini tanırsa, kendine güvenini yükseltir ve girişimlerde bulunmaya kolayca karar verebilir.

Eğitim,kendimize güvenimizin oluşmasında olduğu gibi aşağılık duygularının oluşmasında da belirleyici bir rol oynar.Eğitimin temeli, anne–baba evinde atılır.Daha sonra ilkokulda yaşananlar, ergenlik çağında ve iş hayatının ilk yıllarında yaşananlar büyük önem taşır.Normalde çocuklar özgür bir ortamda yetişmemektedir.Çünkü çocukların doğal gelişme dürtüleri çoğu zaman baskı altına alınmaktadır.

Bir övgü ne on azar ne de on ceza ile karşılaştırılabilir. Bazen cezalandırmalar hem çok fazla olur hem de sert olur. Çünkü anne-babalar, ancak böyle yapıldığında “düzgün bir adam” ortaya çıkacağına inanırlar.Ne var ki böyle

yaparken çocuklarını terbiye etmekten ziyade baskı altına aldıklarını bilmezler; böyle yaparken onların kendilerine güvenini yok ettiklerini ve saldırganlıklarını teşvik ettiklerinin ayrımına varamazlar.

Gelişimin engellenmesinde modern yaşam da ergenlerin gelişimini engellemektedir.Bu modern yaşama biçimi, psikolojik olarak iki doğrultuda etki yaratır.Ya bu düzenli yapıya tam bir uyum gelir ya da her türlü düzeni yadsımaya varan radikal bir kaçış ortaya çıkar.Kendine güvenin sağlıklı bir şekilde oluşması için bunların her ikisi de olumsuz olarak kabul edilebilir.Halbuki yaratıcılık,kendine güveni geliştirmede önemli bir olanaktır.Çünkü insanın kendini gerçekleştirmesine yardımcı olur.İnsanın kendini gerçekleştirmesi, muğlak alanlardan uzaktır, nettir.

Yaşanan bozgunları insanlar arası ilişkilerdeki zorlanmalar yaratır.Yani kendine güven, çevredeki insanlarla kurulan ilişkilerde kendini gösterir.Her bir kişiye başka bir kişi tarafından bir değer biçilir ve o kişinin davranışlarına göre de ona karşı tavır takınılır.Kendine güvenen bir etki bırakan kişi, çevresiyle ilişkilerinde daha başarılı olur;düşüncelerini daha iyi savunur ve insanlara sözünü geçirir.Buna karşılık kendine daha az güveni olan kişi ise ciddiye alınmaz ve saygı görmez. Bu şekilde, güvensiz kişi için güç bela belki kurtulabileceği bir kısır döngü oluşur.

Kendine güvenli kişi içinde bir sarmal vardır. Ama bu onun için bir kısır döngü değil tam tersine, kendine güveni daha güçlendirmeye yarayan bir sarmaldır. Denebilir ki, çevresindeki insanların kişiye karşı davranışı da kendine güveni üzerinde etkili olur. Madalyonun öbür yüzünde yer alan durum ise şöyledir; bir insan yaşamı boyunca ne kadar çok bozguna uğramışsa o kadar güvensiz ve korkak olur.

Kendine güveni olumsuz etkileyen varsayımlar vardır. Dış etkenlere karşı korunmak için insanlar bazı gerçekdışı düşünceler geliştirirler. Bunların bazıları yapıcı, bazıları ise yıkıcıdır.Güven duygusunun çocukluk döneminde dış etkilerden daha fazla zarar görebildiği doğrudur, ancak kişi yaşı ilerledikçe bu etkilerin neler olduğuna ilişkin bir bilinç ve bakış açısı kazanabilir ve yaşamı üzerinde ne gibi etkilere izin vereceğine dair karar verebilir.