• Sonuç bulunamadı

Bu başlık altında Zerkâ’nın bizzat kendisi tarafından yazılan eserler ele alınacaktar.

İncelenecek eserlerden sadece el-Fetâvâsı kendisi tarafından bizzat yazılmayıp onun yıllardan beri dergilerde yayımlanan makalelerinden, öğrencisi Mecd Ahmed Mekkiî tarafından derlenmiştir. Kitabı oluşturan makaleler Zerkâ’ya ait olduğu ve eser derlendikten sonra kendisi tarafından baştan sona kontrol edildiği için adı geçen eserin de bu başlık altında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

1- Ahkâmu’l-Evkâf

Vakıfla ilgili konulardan bahseden bir kitaptır. Yeni metotla üniversite öğrencilerine ders kitabı olarak ve bu konuda zamanın ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla hazırlanmıştır. 196 sayfadan meydana gelen bu eserin ilk baskısı 1366/1947 yılında Dımaşk’ta Suriye Üniversitesi tarafından ikinci baskısı ise 1418/1998 yılında Dâru Ammâr tarafından Amman’da yayımlanmıştır.117

117 Köse, Saffet, “Mustafa Ahmet ez-Zerkâ’ ”, s. 600; “es-Sîratü’z-zâtiyye li’l-muhtefâ bih”, Haflü tekrîmi’ş-Şeyh

2- Ahkâmü’z-Zevâc ve’l-Ahvâli’l-Müteferri‘a Anh

Evlilikle ilgili hükümlerden bahseden bir eserdir. 118 sayfadan müteşekkil olan bu kitap Dımaşk’ta bulunan Suriye Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerine verdiği derslerden oluşmuştur. Eser, Suriye Üniversitesi tarafından basılmıştır.118

3– Akdü’l-İstisnâ‘ ve Medâ Ehemmiyetihî fi’l-İstismârâti’l-İslâmiyye el-Mu‘âsıra İstisnâ‘ akdinin kalkınma ve bankacılıkla ilgisini anlatan küçük bir kitaptır. 1995’te İslâm Kalkınma Bankasına bağlı el-Ma’hedü’l-İslâmî li’l-Buhûs ve’t-Tedrîb adındaki enstitü tarafından Cidde’de basılmıştır.119

4- el-Aklü ve’l-Fıkhü fî Fehmi’l-Hadîsi’n-Nebevî

Zerkâ’ bu kitabı yazma sebebini açıklama sadedinde yaşadığı dönemdeki insanlar arasında bilgi düzeyi en yüksek olsa bile insanın yaptığı ictihatlarda hatadan korunmuş olamayacağını belirtir. Çünkü hata yapmak insan olmanın özelliklerindendir. Onun önce veya sonra gelmiş olmasının herhangi bir önemi yoktur. Bu konuda basiretli âlimlerin dilinden unutulmayan şu söz aktarılagelmiştir: “Öncekiler sonrakilere ne kadar çok bilinmeyen şey bırakmışlardır.”120

İster öncekilerden ister sonrakilerden olsun bazı sahih hadisleri anlama konusunda âlimlerin zihinlerinde yerleşip yaygınlık kazanan bir takım anlayışlara rastladım. Bu anlayışlardan kaynaklanan sorunlar aşağıda işaret edeceğim hususlar dikkate alınarak tekrar gözden geçirilmelidir. Bu sorunlar hadislerin metinlerinden değil, onları anlamaya vesile olan ictihat anlayışından kaynaklanmaktadır. Uygulama bu anlayışın doğru olmadığını göstermiştir. Halbuki hadis başka türlü anlaşılmış olsaydı İslâm dininin maksatlarıyla uyumlu olacak ve meydana gelen problemler de ortadan kalkacaktı.121

Oluşturacağı sorunlar düşünülmeden ortaya konulmuş bir kısım ictihatlar olduğunu, bu kitapta bunlardan kaynaklanan dinî anlayışlarla ilgili bazı örnekleri bir araya getirdiğini belirtir. Bu ictihatlara temel teşkil eden hadisleri aşağıda zikredilen esaslar ışığında yeniden gözden geçirip değerlendirmek gerektiğini, ilme ve ilim erbabına hizmet amacıyla adı geçen kitapçıkta sözü edilen örnekleri incelediğini ifade eder.122

118

“es-Sîratü’z-zâtiyye li’l-muhtefâ bih”, s. 10

119 Köse, Saffet, “Mustafa Ahmet ez-Zerkâ’”, s. 600-601; “es-Sîratü’z-zâtiyye li’l-muhtefâ bih”, s. 12, 14. 120 Zerkâ’, el-Aklü ve’l-fıkhü fî Fehmi’l-hadîsi’n-Nebevî, s. 9.

121 Zerkâ’, a.g.e., s. 9-10. 122

Zerkâ’ bu kitapçıkta ele aldığı altı konuyu, ortaya koyduğu hadis anlayışı doğrultusunda incelemektedir. Hz. Peygamber’i rüyada görme (s.17-34), Kadının diyeti (s.37-56), Fıtır sadakasını nakdî olarak vermenin cevazı (s.57-69), Günümüzde astronomi hesabıyla hilalin tespit edilmesi meselesi (s.71-97), Hacca uçakla gidenlerin mîkât yerleri (s.99-118) ve Kutuplara yakın yerlerde namaz ve Oruç vakitleri (s.119-126) olmak üzere altı konunun incelendiği küçük çaplı bir kitaptır.

Zerkâ’ya göre hadisleri doğru bir şekilde anlamak için üç husus gerekir: 1- Kur’an ve Sünnet’in dili olan Arapça’yı iyi bir şekilde bilmek.

2- Akıl. Zira akıl Allah’ın mükellef olmayı kendisine bağladığı terazidir. Mükellefler akıllarının sıhhatine göre hesaba çekilirler. Kişi problemleri arasında aklıyla denge kurar, doğruyu yanlıştan akılla ayırır, görüş ve davranışlarında çelişkiye düşmekten onun aracılığıyla korunur.123

3- İslâm hukukuna vâkıf olmak. Zira âlimler İslâm hukukunun gayelerini ancak fıkhı iyi bir

şekilde kavrayarak bilirler. Benzer olayları fıkıh bilgisine göre birbirine kıyas eder, nasların neye hamledileceğini bu yolla anlar, İslâm hukukundaki vesile hükümlerle gâye olanlar arasını fıkıh melekesi sayesinde ayırır, öncelikli olan hükümlerin fıkhını bu yolla kavrarlar. İslâm hukukuna vâkıf olan bir âlim, aslî hükümlerin değişmeyeceğini, vesile şeklindekilerin ise zaman, mekan ve duruma göre değişebileceğinin farkındadır. Hz. Peygamber’in hadislerini doğru bir şekilde anlamak için adı geçen esaslardan hiçbirinden uzak durulamaz. Hadisleri sağlıklı olarak anlamak, her konudaki İslâmî hükmün hikmetlerinin ve ilahî dinin vasıflarının açık bir şekilde ortaya çıkmasını sağlar.124

128 sayfadan oluşan bu kitapçık Dımaşk’ta Dâru’l-Kalem, Beyrut’ta ed-Dâru’ş-Şâmiyye tarafından ilk defa 1417/1996 yılında, ikinci defa da 1423/2002 yılında aynı yayın evlerince neşredilmiştir. Bu eseri Abdullah Kahraman Hadislerin Anlaşılmasında Aklın ve Fıkhın Rolü adıyla Türkçe’ye tercüme etmiş ve 2002 yılında İstanbul’da Akademi yayıncılık da basımını gerçekleştirmiştir.

5– ‘Azametü Muhammed Hâtemi Rusulillâh Mecma’u’l-Azamâti’l-Beşerriyye

Katar’da 1400/1980 yılında yapılan es-Sîratü ve’s-Sünnetti’n-Nebeviyye adlı konferansa sunduğu tebliğden oluşan Hz. Peygamber hakkında bir kitapçıktır. 40 sayfadan meydana gelen bu risale 1987 yılında Dımaşk’ta Dâru’l-Kalem tarafından basılmıştır.125

123 Zerkâ’, a.g.e. , s. 8.

124 Zerkâ, a.g.e., s. 8. 125

6 – el-Fetâvâ

Kırklı yılların sonunda, hayatta karşılaşılan meselelerle ilgili kişi ve kurumlardan kendisine sorular sorulmaya başlanmış. Sorular bazen doğrudan bazen de dergiler aracılığıyla kendisine geliyormuş. Bu dergilerin önde gelenleri Said Ramazan’ın başkanlığında önce Mısır’da sonra Dımaşk’ta yayımlanan el-Müslimûn ve Mustafa es-Sıbâ’î tarafından Dımaşk’ta çıkarılan Hadâratü’l-İslâm adlı dergilerdir. Zerkâ’nın doğrudan kendisine sorulan sorular dışındakilerin cevaplarının büyük çoğunluğu daha önce dergilerde yayımlanmıştır. Bizzat kendisine sorulanların cevapları ise kendisinde bulunuyormuş.126

Yeterli vakti olmaması nedeniyle fetvaları yayımlamayı düşünmeyen Zerkâ’, öğrencisi Mecd Ahmet Mekkî ona bunları kendisinin toplayabileceğini söyleyince bunu memnuniyetle kabul etmiş. Zerkâ’ kendinde bulunan yayımlanmamış fetvaları da Mekkî’ye vermiş. Mecd Mekkî fetvaları konularına göre tasnif edip baskıya hazır hale getirince incelemesi için Zerkâ’ya teslim etmiş. O fetvaları gözden geçirip küçük bazı değişikliler yaparak yayımlaması için tekrar Mekkî’ye iade etmiş. Tashih esnasında istenen fetvalara verilen cevapları da öncekilere ilave eden Mecd Mekkî böylece eserin basımını gerçekleştirmiş.127

Yusuf el-Karadâvî bu kitaba yazdığı takdim yazısında eseri el-Fetâva’z-Zerkâviyye olarak isimlendirmiş ve farklı yerlerine de dipnot şeklinde kısa açıklamalar eklemiştir.128 Fetvâları derleyen Mecd Ahmed Mekkî de eserin başına bir takdim yazarak burada Mustafa Ahmed ez- Zerkâ’nın hayatını, el-Fetâvâ’nın özelliklerini, metodunu ve eserlerinin isimlerini de ekleyerek (s.21-71) önemli bir katkı sağlamıştır. Bütün bunların yanında eserin değişik yerlerine 129 notlar da eklemiştir.

Eser şu on ana başlıktan oluşmaktadır: 1-Akaidle ilgili konular (s.77-89), (Öldükten sonra dirilme, Kur’an’da irade hürriyeti), 2-İbadetler (s.91-209) (Temizlik, namaz, zekât, oruç, hacc), 3- Yiyecekler (s.211-226), 4-Tıbbî konular (s.227-237), 5- Aile ve miras hukuku, Kadınla ilgili meseleler (s.239-335), 6-Farklı konularla ilgili karışık mevzular (s.337-359), 7-Pozitif hukuk- Fıkıh ilişkisi (s.361-382), 8-Had ve diyetle ilgili konular (s.383-397), 9-Mâli işlemler (s.399-572) 10- Bankacılık (s.573-688).

Yukarıdaki başlıkları incelediğimizde en çok sorunun 171 sayfa ile mâlî işlemler, ikinci olarak 118 sayfa ile ibadetler, üçüncü olarak da 115 sayfa ile bankacılık hakkında olduğunu görüyoruz.

126

Zerkâ’, el-Fetâvâ, s. 75.

127 Zerkâ, , a.g.e., s. 75 ; Mekkî, “Mukaddime”, el-Fetâvâ, s. 18-19.

128 Yusuf el-Karadâvî’nin notları, bkz., el-Fetâvâ, s. 274, 275, 351, 393-394, 511, 514.

129 Mecd Ahmed Mekkî’nin notları, bkz., el-Fetâvâ, s. 134, 157, 232, 260, 261, 267, 269, 270, 271, 272, 283, 347,

Kitapta mahrem konular dışında genellikle soru soranın ismi, bazen de mesleği yazılmış. Bir kısım sorularda tarih belirtilmezken, bazısında hem milâdî hem de hicrî takvime göre gün, ay ve yılla birlikte tarih kaydedilmiştir. Aynı zamanda fetvaların bir kısmında fetva isteyenin yaşadığı

şehir ve fetvanın yayımlandığı yer de zikredilmiştir.

Fetvaların büyük bir kısmının bir başka özelliği de bu asırda meydana gelen mâlî ve iktisadî konular ile bankacılık işlemleriyle ilgili olmasıdır. Zerkâ bu konulara hem günümüzdeki işleyiş bakımından hem de İslâm hukuku açısından vâkıf olduğu için bu konulardaki sorulara büyük bir yetkinlikle cevap vermiştir. O bazı konulara çok kısa cevap verirken bazılarını da müstakil bir çalışma gibi ele almıştır. Örneğin fıtır sadakasının malın kıymetinden de verilebileceği (s.147- 153), hilâlin astronomi esasıyla belirlenebileceği (s.157-169) 12 sayfa, hacca uçakla gidenlerin mikat yerleri, (s.177-190) 13 sayfa, hacda şeytan taşlama, kurban kesme ve traş olmanın tertibi (s.197-210) 13 sayfa, toprak rantı (s.467-475) 9 sayfa, mâlikin hisse satışından vazgeçmesi durumunda aracının bir bedel alıp alamayacağı (s.522-532) 11 sayfa, satıcının belirli bir süre sattığı maldan yararlanması şeklindeki satışın hükmü (s.535-548) 14 sayfa ve yabancı bankalardaki mevduatın faizi (s.595-613) 19 sayfadan oluşmaktadır.

Kitaptaki fetvaların en eskisi 27 Rabî’ulevvel 1375/11 Kasım 1955 Dımaşk130 ve en yenisi de 27 Rabî’ulevvel 1419/31Temmuz 1998 Riyad tarihlidir.131 Bu eser ilk defa 1999 yılında Dımaşk’ta Dâru’l-Kalem tarafından basılmış, ikinci baskısı 1422/2001 yılında ve üçüncü baskısı da 1425/2004 yılında aynı yayınevi tarafından Dımaşk’ta neşredilmiştir.

7- el-Fıkhu’l-İslâmî fî Sevbihi’l-Cedîd

Bu kitap Zerkâ’nın ilk kaleme aldığı ve kendisini meşhur eden en tanınmış eseridir. Zerkâ’ kendisine 1363/1944 yılında Suriye Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Mecelle-i Ahkâm-ı

Adliyye’ye dayalı medenî hukuk derslerini okutma görevi verilmesinden itibaren İslam

Hukuku’nun Pozitif Hukuk metoduyla yazılması konusunda düşünmeye başlar.132 Zira İslâm hukukuyla ilgili eserler ile Mecelle’nin şerhleri fıkhî hükümleri günümüzde yapıldığı gibi konularına göre açıklayan kitaplar değildir. Diğer taraftan genel liseden mezun olup hukuk fakültesine giren bir öğrenci burada hukukî hükümleri, fıkhî meselelerle ilgili kaideleri, illetleri, nazariyeleri, hukukî dil ve ıstılahları kavrayamadığından bunları ezberleme yoluna gider. Bütün bunlar göz önüne alınarak yazılacak kitapların anlaşılması kolay, birbirine benzeyen konuları bir arada ele alan ve duyulan ihtiyacı karşılayan bir şekilde olması gerekir. İslâm Hukuku’nun içinde

130 Zerkâ’, el-Fetâvâ, s. 406. 131 Zerkâ’, a.g.e., s. 382. 132

yaşadığımız asrın hukuk zevkini ve dilini yansıtan yeni bir metotla yazılması, bu hukukun modern hukuk nazariye ve uygulamalarıyla mukayese edilebilmesini sağlar.133 Eseri modern metodla yazmasında onun pozitif hukuk alanında eğitim alması, onunla ilgili araştırmalardan haberdar olması, o hukukun metod ve nazariyelerini bilmesi kendisine yardım etmiştir. Böylece o İslâm hukukuyla ilgili zorlukları gidermiş, önceden bu hukuk hakkında bilgi sahibi olmayan üniversite öğrencilerinin anlayabileceği akıcı bir dil kullanmıştır.134

Zerkâ’, el-Fıkhu’l-İslâmî fî sevbihi’l-cedîd adıyla yayımlanan bu serinin, Suriye’de farklı fıkıh mezheplerinden yararlanılarak hazırlanan modern medenî kanuna bir hazırlık olmasını ister. Aynı zamanda amacı, bu serinin geçmişteki fıkhı esas alan ve modern ihtiyaçları da karşılayan bir tarzda olmasıdır.135

Aslında bu çalışma İslâm hukukuna vâkıf, kaynak ve metoduyla birlikte modern hukuku bilen ilim adamları topluluğunun yardımlaşmasını gerektiren bir çalışmadır. Fakat ihtiyaç, güçlü bir grubun bile altında ezileceği bu ağır yükü onun yüklenmesini gerektirdi. Bu seride müellif,

İslâm hukuk metodolojisiyle hukukî hükümlerin üzerine bina edildiği genel nazariyeleri akıcı bir dil, güzel bir plan ve tertiple, fürû‘u usulle irtibatlandırıp, teori ve hükümlerde mantikî bir sıra takip ederek ele almıştır. İslâm hukukunu öğrenen bir kişinin fıkhın üzerine bina edildiği esasları bilebilmesi, zihninde bu esaslarla diğerleri arasında irtibat kurup sağlıklı bir sonuca ulaşabilmesi için böyle bir kitaba şiddetle ihtiyaç duyar.136

Kitapların hazırlanmasında Hanefi mezhebini esas alan müellif, bunun sebebini o zamanlar Suriye’de bu mezhebin tatbik edilmesine bağlamaktadır. Bununla beraber ihtiyaca göre diğer mezheplerin görüşlerine de yer verdiğini zikretmektedir.137 Bu eserde İslâm hukukunu yeni bir metotla ve basitleştirerek ele aldığını, karmaşık meseleleri hukuk öğrencilerinin dışındakilerin ve bu alanda uzman olmayanların da anlayabileceği bir şekilde ortaya koyduğunu ifade etmektedir.138

Dört ciltten oluşan bu serinin ilk iki cildi olan el-Medhalü’l-fıkhıyyü’l-âmm üç ana bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde (s.25-236) İslâm hukukunun tarifi, tarihi, kaynakları, mezheplerin ortaya çıkışı ve aralarındaki ihtilâfların sebebi, bu ihtilâfların hukukî açıdan değeri,

İslâm hukukunun tedvini gibi konular incelenmiştir. İkinci bölümde (s.237-940) İslâm hukukun dayandığı temel hukukî nazariyeler ele alınmıştır. Bunlar mülkiyet, akidler, müeyyideler ve örf nazariyelerdir. Üçüncü bölümde (945-1089) ise küllî kaidelerin manası, İslâm hukukundaki yeri ve

133a.mlf.’, , a.g.e., I, 12. 134

Mekkî, “M. ez-Zerkâ’ el-Fakîhu’n-Nâbiğa”, s. 4.

135 Zerkâ’, a.g.e., I, 3.

136Avde, Abdülkadir, “el-Fıkhu’l-İslâmî fî sevbihi’l-cedîd”, el-Medhâl, I, s. 7-8. 137Zerkâ’, el-Medhâl, I, 13.

138

tarihi hakkında bilgi verilmiş, Mecelle küllî kaideleri yeni bir düzenleme ve kısa bir şerhle birlikte sunulmuştur. Eserin ilk iki cildinin birinci baskısı 1354/1945 yılında Dımaşk’ta gerçekleştirilmiştir.

el-Medhalü’l-fıkhıyyü’l-âmm’ın birinci cildinin ilk bölümünün birinci kısmını oluşturan 25- 53 sayfalar arası 8-18 Eylül 1953 tarihinde Amerika’nın Washington şehrinde bulunan Congress kütüphanesiyle Princeton Üniversitesinin birlikte düzenledikleri İslâm Kültürü konulu kongreye Zerkâ’nın sunduğu tebliğdir. Bu bölüm Hayrettin Karaman tarafından Umûmî Olarak Hukuk, İslâm Hukuku ve İslâm Aile Hukuku adıyla Türkçe’ye tercüme edilerek Yeni Gelişmeler Karşısında

İslam Hukuku adlı kitabının içinde 11-52. sayfalar arasında birinci tebliğ olarak yayımlanmıştır.

Serinin üçüncü cildi Nazariyyetü’l-iltizâmi’l-âmm’dır. İslâm borçlar hukuku teorisini ele alan bu cilt, üç bölümden oluşmuştur. Birinci bölüm (s.7-111) hak ve borçlar ile bunların kaynakları hakkında genel bilgileri konu edinmiştir. İkinci bölüm (s.113-232) İslâm hukuku ile Modern hukuka göre mallar, malların çeşitleri ile malla ilgili genel hükümleri inceler. Üçüncü bölüm de ise (s.233-287) hakikî ve hükmî şahıslar ile bunların hallerini ve bunlarla ilgili genel hükümleri ele alır. Bu eser önceleri ilk iki ciltle birlikte yayımlanmış iken 1420/1999 yılında Dımaşk’ta müstakil olarak da basılmıştır.

Müellif bu cilt ile 1404/1980 yılında İslâm hukuku araştırmalarına önemli katkılarından dolayı Uluslararası Kral Faysal İslamî Araştırmalar ödülünü kazanmıştır.139

Serinin dördüncü cildi el-Ukûdü’l-müsemmât fî’l-fıkhi’l-İslâmî:Akdü’l-bey‘ adını taşımaktadır. Bu eser 177 sayfadan meydana gelmiştir. Müellif bu ciltte bey’ (s.21), mebî’(s.49), semen (s.75), meb‘în ve semenin hükmünde ortak olan hususlar (s.97), bey‘in hükmü ve bey‘ akdinden doğan borçlar (s.101) , selem, istisnâ ve bey’ bi’l-vefâ gibi bazı akitler (s.147) incelemiştir. Eserin ilk basımı 1948 yılında gerçekleştirilmiş, 1420/1999 yılında da Dımaşk’ta müstakil olarak yeniden yayımlanmıştır.

Bu serinin ilk üç cildi Servet Armağan tarafından Çağdaş Yaklaşımla İslam Hukuku adıyla Türkçe’ye tercüme edilmiş 1993 yılında İstanbul’da Timaş Yayınları tarafından yayımlanmıştır.

8- el-Fıkhu’l-İslâmî ve Medârisüh

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) her yönüyle İslâm’dan bahseden bir kitap yayımlamıştı. Bazı bölümleri müsteşrikler tarafından yazılan kitap, İslâmla ilgili çarpıtılmış açıklama ve ifadeler içeriyordu. İslâm dünyasındaki bazı kişi ve kurumlar

139 Meczûb, ‘Ulemâ’ ve Müfekkirûn ‘araftühüm, II, 369; Mekkî, “eş-Şeyh Mustafa Ahmed ez-Zerkâ’ ”

tarafından kitaba karşı itiraz ve protestoların yükselmesi üzerine adı geçen kurum İslâm hakkında yeni bir kitap serisi yazdırmayı kararlaştırdı. Akaid, İslâm hukuku, tarih ve medeniyet gibi İslâm’ı çeşitli yönleriyle tanıtmayı amaçlayan bu kitaplar alanlarında mütehassıs olan müslüman ilim adamlarına yazdırılacaktı. UNESCO’nun, M. Ahmed ez-Zerkâ’dan da İslâm hukuku ve ekolleriyle ilgili bir kitap yazmasını istemesi üzerine bu eser vücuda gelmiştir. Müellif bu kitabı, birçok dile çevrileceğini düşündüğü ve İslâm hakkında bilgi sahibi olmayan insanların okuyacağını da dikkate alarak konuyla ilgili terimlere yer vermeden sade bir dille ve özet olarak yazmıştır. Bunu müslüman gençliğin faydalanması, müslüman olmayanların ise İslâm hukuku hakkında sağlıklı bilgi edinmesini istediği için müstakil bir kitap olarak yayınlamıştır.140

Beş bölümden oluşan kitapta müellif, fıkhın tanımı, bölümleri, özellikleri, kaynakları (s.9- 33); ictihad ve ihtilâfların sebepleri (s.34-53); hukuk ekollerinin ortaya çıkışı, fıkhın müstakil ilim haline gelmesinde içtihadların çok olmasının faydaları (s.53-99); ictihat kapısının kapanması ve sebepleri (s.100-110) İslâm hukukunun günümüzdeki durumu ve tecdîdle ilgili görüşlere (s.111- 134) yer vermektedir. 140 sayfadan oluşan küçük hacimli bir kitap olan eser 1416/1995 yılında Dımaşk’ta Dâru’l-Kalem, Beyrut’ta ise ed-Dâru’ş-Şâmiyye tarafından yayımlanmıştır. Adı geçen kitap Ali Pekcan tarafından İslâm Hukuk Ekolleri ve Maslahat Prensibi adlı kitabın 59-145 sayfalarında tercüme edilmiş ve 2007 yılında İstanbul’da Rağbet Yayınları tarafından neşredilmiştir.

9- el-Fi‘lü’d-Dâr ve’d-Damânü fîh

Müellif bu eserinde İslâm Hukukunda haksız fiil teorisinin unsurlarını, İslâm hukuku kaynakları ile ilk dönem fakihlerinin anlayışları ve farklı mezheplerin görüşleri doğrultusunda ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu kitap 1970’li yılların ortalarında Arap Birliği Genel Sekreterliği hukuk dairesinin bütün Arap ülkelerinde geçerli olacak Medenî hukuk projesi hazırlatmasının bir neticesi olarak meydana gelmiştir.141

Üç bölümden müteşekkil olan kitabın birinci bölümünde (s.17-57) Kur’an-ı Kerim ve Sünnet’ten hazsız fiillerle ilgili deliller ile sahabenin bu konudaki uygulamaları anlatılmıştır. İkinci bölümde (s.59-68) haksız fiil kavramı incelenip üçüncü bölüme hazırlık mahiyetinde olan ilke ve kurallardan bahsedilmiştir. Üçüncü bölümde (s.69-254) ise Ürdün Medeni Kanunu’ndaki haksız fiillerle ilgili bölüm incelenip izah edilmiştir. Eser 1409/1988 yılında Dımaşk’ta Daru’l- Kalem tarafından yayımlanmıştır.

140 Zerkâ, el-Fıkhu’l-İslâmî ve medârisüh, s. 5-6. 141

10– Fi’l-Hadîsi’n-Nebevî

Suriye Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğrencilerine hadis usulü alanında verdiği ders notlarından oluşan küçük hacimli bir eser olup ilk olarak Dımaşk’ta 1372/1953 yılında, ikinci defa da 1375/1956 yılında basılmıştır.142

11- el-Istıslâh ve’l-Mesâlihu’l-Mürsele fî’ş-Şerî‘ati’l-İslâmiyye ve Usûli Fıkhihâ

1950’lerin sonlarında değişik fıkıh ekollerinden yararlanılarak hazırlanan İslâm Medenî Kanunu ile Aile Hukuku’nun hazırlanması sırasında fer‘î kaynaklardan olan ıstıslâh ve mesâlih-i mürseleye ihtiyaç duyulmuştur. Bu nedenle daha önce üniversite öğrencileri için yazdığı bu konunun çerçevesini genişletmek ihtiyacı hissetti. İki kısımdan oluşan eserin birinci bölümü (s.11- 33) el-Medhalü’l-fıkhıyyü’l-âmm adlı kitabının I. cilt 60-89. sayfalarından iktibas edilmiş olup

İslâm hukukunun aslî kaynaklarından olan kitap, sünnet, icmâ ve kıyas ile fer‘î kaynaklarından olan istihsanı konu edinmiştir.

İkinci bölüm ise (s.37-97) el-Medhâl’in I. cilt 90-130. sayfalarından tashih edilerek veya takdim tehir şeklinde iktibas edilmiştir.143 Bu bölümde ıstıslâhın tarifi, maksadı, istihsanla farkı,

dört mezhebin yanı sıra Zeydiyye, İbâziyye, İmâmiyye Şiası ve Zâhirî mezhebinin istihsan ve ıstıslâh hakkındaki görüşlerine de yer vermiştir. 1960 yılının başlarında kaleme alınan bu eser uzun müddet müsvedde olarak kalmış ve oğlu Muhammed Enes ez-Zerkâ’nın gayreti ile 1408/1988 yılında Dımaşk’ta Dâru’l-Kalem yayınevi tarafından neşredilmiştir.144 Bu kitap Ali Pekcan tarafından İslâm Hukuk Ekolleri ve Maslahat Prensibi adlı kitabın 146-196 sayfaları olarak tercüme edilmiş ve 2007 yılında İstanbul’da Rağbet yayınları tarafından yayımlanmıştır.

12– Kavs Kuzeh

Gökkuşağı anlamındaki bu eser hayatı boyunca yazdığı şiirlerinden meydana gelen bir divandır. Bu kitapta gökkuşağının renklerindeki çeşitlilik gibi değişik konulardaki kasidelerini bir araya getirmiştir. Bu divanında Zerkâ’ her kasideden önce onun yazılış sebebini açıklayan bir mukaddime kaleme almıştır. Zerka’nın şiir kabiliyeti onun ilme verdiği önemi etkilememiştir. Çünkü İslâm hukukunun zor, karmaşık ve yeni meseleleriyle ilgili yaptığı araştırmalar, onun

142 Köse, Saffet, “Mustafa Ahmed ez-Zerkâ’ ”, s. 600; “es-Sîratü’z-zâtiyye li’l-muhtefâ bih”, s. 9. 143 Zerkâ’, el-Medhâl, I, 90-130.

144

zihnini meşgul ediyor, gece ve gündüzünü dolduruyordu. 1996 yılında Cidde’de yayımlanan bu