• Sonuç bulunamadı

Bu başlık altında Zerkâ’nın hazırlanmasına katkıda bulunduğu ansiklopedi çalışmaları, kanunlaştırma faaliyetleri, çeşitli komisyonlar ve üyesi olduğu kuluşlar üzerinde durulacaktır. O zikredilen her konuda takdire şayan gayretler gösterip önemli çalışmalara imza atmıştır.

1956 yılında arkadaşları Ma‘rûf ed-Devâlîbî (ö.1424/2004), Mustafa es-Sibâî (ö.1964) ve Muhammed Mübarek ile birlikte bir İslâm Hukuku Ansiklopedisi üzerinde çalışmaya karar verdiler.69

Bu İslâm hukuku ansiklopedisi farklı mezheplerin görüşleri dikkate alınarak, hukukçular, yöneticiler, hakimler ve avukatlar gibi İslâm hukuku uzmanı olmayanların da anlayabileceği tarzda ve harf sırasına göre olacaktı. Böyle bir ansiklopedi hazırlama düşüncesi 1951 Temmuzunda Fransa’nın Sorbonne Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde düzenlenen İslam Hukuku Haftası Kongresi’ndeki tekliften doğmuştu. Bu kongreye Zerkâ’ ve yakın arkadaşı Ma‘rûf ed-Devâlîbî (ö.1424/2004) de katılmıştı. Zerkâ’ ve arkadaşları da bu teklifin Dımaşk Üniversitesi’nde yeni kurulan İslâm Hukuku Fakültesi tarafından gerçekleştirilmesini düşündüler. Bunun için resmî bir komisyon kurup özel bir kaynak ayırdılar. Ansiklopedi için önce bir çalışma planı yaptılar ve çalışmalara başladılar. Daha sonra Zâhirî fakihlerinden İbn Hazm’ın (ö.456/1064) el-Muhallâ’sı örnek alınarak Mu‘cemu fıkhi İbn Hazm ve’d-delîl li mevtıni’l-mustalahâti’l-fıkhiyye adıyla bir fıkıh sözlüğü hazırladılar. 1958 yılında Suriye’nin Mısırla birleşmesi sonucu Mısır Evkâf Bakanlığı bu projeye finans desteği sağlayarak ortak oldu. Bunun üzerine Mısır ve Suriyeli ilim adamlarından oluşan yeni bir komisyon kuruldu ve bu komisyon örnek fasikülü yayımladı.1961

senesinde Suriye - Mısır birliği sona erince ansiklopedi çalışması da durdu.70

1966 yılının sonlarına doğru Kuveyt Evkâf bakanlığı birçok kişinin görüşünü de alarak bir Fıkıh Ansiklopedisi’nin hazırlanmasına karar verdi ve bu nedenle Zerkâ’yı Kuveyt’e davet ederek projenin başına getirdi. Zerkâ ilk olarak ansiklopedinin yazımı ile ilgili bir çalışma programı hazırladı. Buna göre ansiklopedi otuz cilt olacak, her cilt bin sayfadan, her sayfa da 250-300 kelimeden meydana gelecekti. Beş yıl içinde projenin dörtte birine denk gelecek olan sekiz mezhebe göre 51 ansiklopedi maddesinin yazımını tamamladı. Bu arada Zerkâ’nın başkanlığında,

69 Meczûb, Muhammed, a.g.e., II, 365-366; Mekkî, Mecd Ahmed, “eş-Şeyh Mustafa Ahmed ez-Zerkâ’ ”, s. 31; “es-

Siratü’z-zâtiyye li’l-muhtefâ bih”, s. 8;Ukayl, Abdullah, “M. ez-Zerkâ’ el-Fakihu’l-Müceddid”, s. 2.

70 Meczûb, ‘Ulemâ’ ve Müfekkirûn ‘araftühüm, II, 365-366; Mekkî, “eş-Şeyh Mustafa Ahmed ez-Zerkâ’ ”, s. 31; “es-

harf sırasına göre düzenlenen ve 1142 sayfadan meydana gelen Hanbelî fıkhına ait bir sözlük de hazırlandı. 71

1971 yılında Kuveyt Evkâf bakanı değişince ansiklopedi çalışması iptal edildi. Aynı yıl Zerkâ’yı yeni kurulan Ürdün Üniversitesi İslam Hukuku Fakültesi’nde ders vermesi için bu ülkeye davet ettiler. O da bu daveti kabul ederek Ürdün’e gitti ve 1989 yılına kadar burada genel fıkha giriş, hukûkî ilimlere giriş, medenî kanun kuralları derslerini okuttu. Bu arada Ürdün’de İslâm hukukundan yararlanılarak hazırlanan yeni Ürdün Medenî Kânunu hazırlama projesine katıldı. Kuveyt Evkâf Bakanı değişince önceki bakanın hatasından dönülüp tekrar ansiklopedi çalışmasına başlama kararı aldılar. Zerkâ’ya çalışmaya devam etmesini teklif ettiler. Fakat o Ürdün Üniversitesi’ndeki görevine devam ettiğini gerekçe göstererek öneriyi kabul etmedi. Yeni bir komisyon kurulup öncekinden farklı bir metotla ansiklopedi yazılmaya başlandı ve şu anda el-

Mevsûatü’l-fıkhiyye adlı bu ansiklopedi bitme aşamasına gelmiştir. 72

5 Şubat 1958 tarihinde Mısır ve Suriye’nin birleşmesi kararının alınmasını müteâkiben önemli temel kanunların birleştirilmesi de kararlaştırıldı. Hazırlanması düşünülen dört kanun için dört ayrı komisyon kuruludu. Bu kanunların başında Aile Kanunu (el-Ahvâlü’ş-şahsiyye) gelmektedir. Zerkâ’ bu komisyonun başkanlığına getirildi. İki yıllık bir sürede evlilik, boşanma, ehliyet, velâyet, vasiyet ve miras konularından oluşan bu kanunun hazırlanması tamamlandı. 29 Eylül 1961 yılında Suriye’de yapılan askeri darbenin ardından Mısır-Suriye birliğinin bozulması sonucu adı geçen kanun uygulama imkanı bulamadı ve unutulmaya bırakıldı.73

Merkezi Mekke’de bulunan Râbıtatü’l-Âlemi’l-İslâmîye bağlı Fıkıh Akademisi’ne 1978 yılında; Cidde’de İslâm Konferansı Teşkilatına bağlı olarak kurulan İslâm Fıkıh Akademisi’ne de 1983 yılında üye seçildi. Her iki akademi de müslümanların karşılaştığı çağdaş problemlerle günümüz meselelerine İslâm hukukunun nassları, genel kuralları, fukahanın içtihatları doğrultusunda çözüm üretmektedirler. Zerkâ’ bu akademilerin her ikisine de günümüz meseleleriyle ilgili çok sayıda tebliğ sundu.74

71 Meczûb, a.g.e., II, 366; Mekkî, “eş-Şeyh Mustafa Ahmed ez-Zerkâ’ ”, s. 32; a.mlf., “ M. ez-Zerkâ’ el-Fakîhu’n -

Nâbiğa”, s. 5-6; “es-Sîretü’z-zâtiyye li’l-muhtefâ bih’ ”, s. 6-7; Ukayl, Abdullah, “M. ez-Zerkâ’ el-Fakîhu’l-Müceddid, s. 2. ; Halelî, Abdurrahman, “ez-Zerkâ’ Mustafa b. Ahmed”, Mevsû‘tü’l ‘Alâmi’l-‘ulamâ’ ve’l-udebâi’l-Arabi’l-

müslimîn, XI, 115.

72

Meczûb, a.g.e., II, 366; Mekkî, “eş-Şeyh Mustafa Ahmed ez-Zerkâ’ ”, s. 32; “es-Sîretü’z-zâtiyye li’l-muhtefâ bih”, s. 6-7; Halelî, Abdurrahman, “ez-Zerkâ’ Mustafa b. Ahmed”, Mevsû‘tü’l ‘Alâmi’l-‘ulamâ’ ve’l-udebâi’l-Arabi’l-

müslimîn, XI, 115.

73

,Zerkâ’, “Mukaddime”, Heyet, Meşrû’u Kânûni’l-ahvâli’ş-şahsiyye el-muvahhed li’l iklîmeyni’l-Mısrî ve’s-Sûrî, s. 6; Mekkî, “ M. ez-Zerkâ’ el-Fakîh en-Nâbiğa”, s. 6; Halelî, Abdurrahman, “ez-Zerkâ’ Mustafa b. Ahmed”,

Mevsû‘tü’l ‘Alâmi’l-‘ulamâ’ ve’l-udebâi’l-Arabi’l-müslimîn, XI, 115.

74 Meczûb, ‘Ulemâ’ ve Müfekkirûn ‘araftühüm, II, 367; Mekkî, “eş-Şeyh Mustafa Ahmed ez-Zerkâ’ ”, s. 31-32; “es-

Arap Birliği Genel Sekreterliği Hukuk Dairesi 1975 yılında bütün Arap ülkelerinde geçerli olacak ortak bir Medenî Kanun hazırlanmasını kararlaştırdı. Bu maksatla belirli aralıklarla toplantılar yapılacaktı. Önceleri İslâm hukukundan faydalanmak düşünülmüyordu. Tamamen yabancı menşeli olan Arap ülkelerindeki mevcut Medenî Kanun mecmualarından uygun metinleri seçmekle işe başladılar. Bunun aslı da Yeni Mısır Medenî Kanunu idi.75 Üç yıl süren bir çalışma sonucu fıkıh mirasına ve İslâm Hukukuna dayanmayan bir Medenî Kanun’da birlik sağlanamayacağı anlaşıldı. Bunun üzerine 1978 yılında medenî kanunun İslâm hukuku esas alınarak hazırlanması kararlaştırıldı. İslâm hukukçularıyla modern hukukçulardan oluşan bir komisyon kuruldu. Zerkâ’ da hem İslâm hukuku hem de modern hukuk alanında uzman olarak bu komisyona seçildi. Komisyon çalışmalarına ancak 1980 yılında, Mısır’ın tek başına İsrail ile barış anlaşması imzalamasının ardından Arap Birliği’nin merkezinin Mısır’dan Tunus’a taşınmasından sonra başlayabildi.76

Hazırlık çalışmaları 1984 yılına kadar süren bu kanunun hazırlanmasında Ürdün Medenî Kanun Maddeleri’nin esas alınmasına karar verildi. Çünkü bu kanun Arap ülkeleri arasında İslâm hukuku esas alınarak hazırlanan ilk medenî kanundur. Adı geçen kanun madde madde incelenerek gerekli görülen yerlerde düzeltme ve değişiklik yapılıp Medenî Hukuk’un farklı bölümleriyle ilgili kanunlar hazırlanmıştır.77

1372/1952 yılında İslam Hukuku’ndan faydalanılarak Suriye’de hazırlanan, çok sayıda Arap ülkesi tarafından da iktibas edilen ve hazırlandığı ülkede halen yürürlükte olan “ Kanunu Ahvâli’ş- şahsî es-Sûrî ” adlı kanunun hazırlık komisyonunun resmî üyesiydi.78 Aynı zamanda Ürdün’ün başkenti Amman’da bulunan, İslâm medeniyetini araştırmak maksadıyla kurulan Kral Akademisi Konseyi (Meclisü’l-Mecmai’l-Melikî)’- nin 1981’den beri üyesi idi.79

Bunların yanında İslâm hukukunun kanunlaştırılması esnasında meydana gelen bir kısım problemlerin çözümünde kendisinden istifade edilen bir ilim adamıydı.80 Örneğin Pakistan’da General Ziyaülhak İslâm hukukuna göre bir ceza kanunu hazırlatırken kısas ve diyetler bölümünde kadının diyeti konusuna bazı bakanlar, hukukçular ve kadın dernekleri karşı çıktılar. Bunun üzerine Ziyaülhak, Mustafa Ahmed ez-Zerkâ’yı Ma‘rûf ed-Devâlîbî ile birlikte Pakistan’a

75

Zerkâ’, el-Fi’lü’d-dâr, s. 6; Meczûb, a.g.e., II, 367-368.

76

Zerkâ’, el-Fi’lü’d-dâr, s. 7; Meczûb, a.g.e., II, 368 ; “es-Sîratü’z-zâtiyye li’l-muhtefâ bih”, s. 7; Halelî,

Abdurrahman, “ez-Zerkâ’ Mustafa b. Ahmed”, Mevsû‘tü’l ‘Alâmi’l-‘ulamâ’ ve’l-udebâi’l-Arabi’l-müslimîn, XI, 115.

77 ez-Zerkâ’, el-Fi’lü’d-dâr, s. 8-9. 78

Mekkî, “eş-Şeyh Mustafa Ahmed ez-Zerkâ’ ”, s.32; Halelî, Abdurrahman, “ez-Zerkâ’ Mustafa b. Ahmed”,

Mevsûatü a’lami’l-‘ulem’ ve’l-udebâi’l-Arabi’l-müslimîn, XI, 341; “es-Siratü’z-zâtiyye li’l-muhtefâ bih”, s. 7; Mekkî,

“ M. ez-Zerkâ’ el-Fakîhu’n-Nâbiğa”, s. 6.

79 Mekkî, “eş-Şeyh Mustafa Ahmed ez-Zerkâ’ ”, s. 32; “es-Siratü’z-zâtiyye li’l-muhtefâ bih”, s. 7. 80

davet etti. Bu ülkede adı geçen gruplarla görüşen ikili, konuyu İslâm hukukunun kaynakları, hayatın gerçekleri ve aklın ışığında onlarla müzâkere ederek bu kişileri ikna ettiler.81

Zerkâ’ ayrıca bazı üniversitelerin programlarının oluşturulup geliştirilmesine iştirak ederek önemli katkılarda bulunmuştur. Örneğin 1373/1954 yılında Dımaşk Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 1960-1961 yıllarında Ezher Üniversitesi Hukuk ve Usûlü’d-Dîn Fakülteleri ile 1963-1964 yıllarında Medine İslâm Üniversitesi ve Mekke’deki İslam Hukuku Fakültesi programlarının geliştirilmesinde faal olarak görev almıştır.82

Cidde’de bulunan İslâm Kalkınma Bankası’nın talebi üzerine bu bankaya çok sayıda fıkhî araştırma sunmuştur. Fakat bu araştırmalar henüz yayımlanmamıştır. 83

27 Muharrem 1420 Perşembe günü Riyad’da kendisini ziyaret eden Mecd Ahmed Mekkî onun zor ve karmaşık meseleleri çözmeye hala devam ettiğini belirtmektedir. Vefatına kadar beş duyu organı, zihin ve hafızasıyla ilgili herhangi bir sorun yaşamadı. Oğlu Enes’in anlattığına göre vefatından iki saat önce ona mâlî işlemlerle ilgili ilmî bir mesele soruldu ve onun delili istendi. Üstad hastalığına rağmen büyük bir sabır ve gayretle soruyu cevaplandırıp fıkhî kaidelerden onun delilini gösterdi. Soru soran gittikten sonra yazdığı fetvaya bazı ilaveler yaptı ve bir süre sonra da vefat etti.84

Bütün bunlara ek olarak kırk yılı aşkın bir süre okuttuğu dersler, yetiştirdiği talebeler, verdiği konferanslar, kaleme aldığı kitaplar, ulusal ve uluslararası toplantılara sunduğu tebliğler, yazdığı ilmî makalelerle hayırlı, uzun bir hayat sürmüş ve 19 Rabi’ulevvel 1420/ 03 Temmuz 1999 Cumartesi günü ikindi ezanından sonra ikamet ettiği Riyad’da vefat etmiştir.85

F. İLMÎ KİŞİLİĞİ

Yusuf el-Karadâvî tarafından “ümmetin fakihi” olarak takdim edilen Mustafa Ahmed ez- Zerkâ’, İslâm hukukunun klasik kaynaklarına hakim, onun maksatlarına tamamen vakıf ve yaşadığı dönemin meselelerini yakînen bilen bir kişiydi.86 Onun bu düzeyde bir bilgiye sahip olmasında bir tuhaflık yoktur. Çünkü o fıkhı, babadan oğula aktarılan bir aile geleneği olarak aldı.87

81

Zerkâ’, el-Aklü ve’l-fıkhü fî fehmi’l-hadîsi’n-Nebevî, s. 43.

82

Mekkî, ‘eş-Şeyh Mustafa Ahmed ez-Zerkâ’ ”, s. 32; Ebû Gudde, Abdü’s-Settâr, “Zerkâ’ ” Heyet, Mevsûatü’l-

Arabiyye, X, s. 341; “es-Siratü’z-zâtiyye li’l-muhtefâ bih”, s. 8.

83 “es-Siratü’z-zâtiyye li’l-muhtefâ bih”, s. 8. 84

Mekkî, “ M. ez-Zerkâ el-Fakîhu’ n-Nâbiğa”, s. 7-8; Ukayl, Abdullah, “M. ez-Zerkâ’ el-Fakihu’l-Müceddid”, s. 6.

85 Köse, Saffet, “Mustafa Ahmed ez-Zerkâ’ ”, s. 594; Mekkî, “Mustafa ez-Zerkâ’ el-Fakîhu’n-Nâbiğa”,

s. 7-8.

86 Karadâvî, Yusuf, “Takdîm”, Zerkâ’, el-Fetâvâ, s. 8. 87

Yukarıda anlatıldığı gibi o ilme önem veren ve bunu yaşantılarıyla ortaya koyan bir dede ve babaya sahipti. Bunun yanında onlar Zerkâ’ya yaşantılarıyla örnek olmuşlar ve bilgilerini de ona aktarmışlardır. Özellikle babası ders verdiği yerlere Zerkâ’yı da götürüp ona hocalık yapmıştır. Bunun yanında evinde de ona vakit ayırıp onun eğitim ve öğretimiyle bizzat ilgilenmiştir.

O İslâm dininin gayeleri hakkında kapsamlı bir bilgiye sahipti. Kendisine sunulan meselelerin hikmet ve illetlerini bilmesi bunların birbirleriyle olan irtibatlarını kurmasını, fer‘î olayları usulle ilişkilendirmesini ve bunların illetlerini dikkate alıp derinlemesine incelemesini sağlamıştır.88

Zerkâ’nın bir özelliği de vakıayı doğru bir şekilde kavrayıp dinî-hukûkî delilleri pratik olaylara uygulayabilmesidir. Bu onun birçok konferansa davet edilmesine, çok sayıda ülkeye gidip89 farklı ülkelerde yaşayan insanların durumlarından haberdar olmasına yardım etmiştir.

Onun özelliklerinden biri de iktisâdî ve ticârî alanda günümüzde ortaya çıkan problemleri detaylı bir şekilde bilmesidir. Bunlar farklı şekillerdeki yeni şirketler, çok sayıda işlem yapan bankalardır. Zerkâ’ bu muâmelelere hukûkî deliller ışığında uygun çözümler bulmak için olanca gücünü sarf ederdi.90

Dımaşk’ta düzenlenen Fıkıh Haftası Konferansı’nda Zerkâ’ tarafından sunulan “Sigorta” konulu tebliğde Zerkâ’nın sigortayı genel olarak caiz görmesine Muhammed Ebû Zehre şiddetle karşı çıkar. Her biri kendi görüşünü savunduğundan görüş birliğine varamazlar. Özel oturumda Mustafa es-Sibâî’ye iki âlimin niçin ihtilâf ettiği sorulur. O da bu soruya, “Üstad Zehre fıkıh

kütüphanesidir, Zerkâ’ ise fıkıh melekesine sahip bir kişidir” diyerek cevap verir. O bu sözüyle

sanki kütüphane ile meleke arasında büyük bir fark olduğunu söylemek istemiştir. Kütüphanede onlarca veya binlerce kaynak muhafaza edilmektedir. Meleke ise müctehid olmanın ilk şartıdır. 91

Zerkâ’ ince anlayışlı, dinî ilimlere vâkıf, çağın olaylarını bilen, eşine az rastlanır âlimlerden biriydi. Onun bu düzeye gelmesine, uygun ilmi bir çevre, ileri gelen âlimlerden aldığı dersler, yaşadığı dönemin ilimlerini öğrenmiş olması, erken yaşta ders vermeye başlaması, kitap tahkik edip yazması, fıkıh ve ilim akademilerinin toplantılarına katılması ve davetle ilgili faaliyetleri yardım etmiştir.92 Zerkâ’nın bir diğer özelliği de Arap edebiyatı, İslâm hukuku ve pozitif hukuk

88

Mekkî, Mecd Ahmed, “Fetâvâ’l-üstâz Mutafa ez-Zerkâ’ ”, Zerkâ, el-Fetâvâ, s. 43.

89 Mekkî, Mecd Ahmed, “Fetâvâ’l-üstâz Mutafa ez-Zerkâ’ ”, Zerkâ, el-Fetâvâ, s. 44. 90 Karadâvî, “Takdîm”, s. 8; Mekkî, “Fetâvâ’l-üstâz Mutafa ez-Zerkâ’ ”, s. 44. 91 Bekrî, Şeyh Emin, eş-Şeyh M. ez-Zerkâ’, s. 6-7.

92

gibi üç alanda da uzman olmasıdır.93 Üstad aynı zamanda doğruluk, vefâ, azim, gayret, sebat ve görevini en iyi şekilde yapmadaki hırsı konusunda örnek idi.94