• Sonuç bulunamadı

Kemal Tahir’in Tarihî Romanları 24 

1.5. Edebi Kişiliği ve Romancılığı 15 

1.5.2. Kemal Tahir’in Tarihî Romanları 24 

Cumhuriyet Döneminin önemli yazarlarından biri olan Kemal Tahir, kaleme aldığı tarihî romanları ile dikkat çeken bir şahsiyettir. Kemal Tahir Türk romanına yerli bir kimlik kazandırmak için hayatı boyunca mücadele vermiş ve başarılı olmuştur. Onun romanları yapı ve muhteva açısından yerli bir boyuta ulamıştır. Kemal Tahir, toplum meselelerimiz üzerine düşünen bu yolda ciddi araştırmalar yapan bir yazardır. Toplumcu gerçekçi bir anlayışla yazdığı romanlarında Türk

toplumunun gerçekliğini ortaya koymaya çalışmıştır. Ona göre bir romancının görevi, bir sosyolog gibi toplum meselelerine eğilmek ve ortaya koymaktır. Kemal Tahir özellikle mahpus olduğu yıllarda (1938- 1950) derin araştırmalar yapmıştır. Marksist bir yazar Kemal Tahir toplum meselelerini anlamak için tarihe yönelmiştir. Kemal Tahir, toplumu ilgilendiren önemli tarihî hadiselere romanlarında yer vermiş, Türk milletinin hangi tarihi süreçlerden geçerek bugüne geldiğini anlamaya çalışmıştır. Onun amacı tarihî bir gerçekliği ortaya koymak değil geçmişten ders çıkararak bugünü anlamak ve yorumlamaktır. Kemal Tahir’in babası II. Abdülhamit’in hünkâr yaverliğini yapmış, hayatı boyunca Osmanlıya bağlı kalmış vatanına ve milletine bağlı bir şahsiyettir. Kemal Tahir’in daha çocuk yaşlarında Osmanlıya karşı olumlu bir tavrının oluştuğunu söyleyebiliriz. Onun romanlarında bu olumlu tavrı açık bir şekilde görürüz. Kemal Tahir’in tarihî romanları genellikle bireyin etrafında şekillenerek toplumun dramını anlatır.

1956 yılında yayımlanan Esir Şehrin İnsanları’nda 1.Dünya Savaşı sırasında İspanya’da bulunan Kâmil Bey’in ülkesine dönerek Milli Mücadeleye katılmasını anlatır. Kâmil Bey’in babası Abdülhamit’in vezirliğini yapmış önemli bir isimdir. Kamil Bey, Galatasaray Lisesi’nde eğitim görmüş, daha sonra yurt dışına gitmiş uzun yıllar orada kalmıştır. Osmanlı Devleti, 1. Dünya savaşına katılmıştır. O zamana kadar ülkesinin gerçeklerinden uzak olan Kâmil Bey, Türkiye’ye dönmeye karar verir. Eşi Nermin ve kızı Ayşe ile birlikte İstanbul’a gelirler. Kâmil Bey ve ailesi bir müddet Nermin’in halasında kalırlar. Nermin’in halası ve halasının kocası Milli Mücadeleye karşı olan, işgal kuvvetleriyle yakın ilişkisi olan şahsiyetlerdir. Kâmil Bey burada bir müddet kaldıktan sonra Bağlarbaşı’nda bulunan köşke taşınır. İstanbul işgal altındadır. Bu durum karşısında, bir grup milli mücadelenin tek kurtuluş olduğuna inanırken diğer grup manda ve himayeciliği savunur. Kâmil Bey’in Galatasaray’dan arkadaşı İhsan çıkardığı dergi sebebiyle hapse atılmıştır. Dergi faaliyetlerini karısı Nedime Hanım devam ettirir. Kâmil Bey Nedime Hanıma dergi işlerinde yardım eder. Kâmil Bey arık ülkesinin gerçeklerinden uzak biri olarak değil Milli Mücadele ruhuna inanmış bir şahsiyet olarak hayatına devam eder. Kâmil Bey, yıllarca memleketinin gerçeklerinden uzak yaşamış, kendi insanını

tanımamıştır. Ancak Nedime Hanım’ı tanımasıyla Kâmil Bey’in fikir dünyası değişmeye başlar ve millî bilincin önemini kavrar. Nedime Hanım’ın Anadolu’ya göndereceği bazı önemli evrakları Kâmil Bey göndermek ister ve burada yakalanır 7 yıl hapse mahkûm edilir.

1961 yılında yayımlanan Esir Şehrin Mahpusu adlı romanında Kâmil Bey’in mahpus yılları anlatılır. Burada Kâmil Bey, Anadolu insanını tanıyacak ve en sonunda ‘millici’ abi ünvanına kavuşacaktır. Hapishanede karşılaştığı manzara korkunçtur. Her türlü ahlâksızlık, dolandırıcılık, soygunculuk mevcuttur. Kemal Tahir’in çizdiği hapishane tablosu son derece karamsardır. Ancak Kâmil Bey, en çaresiz anında duyduğu İnönü zaferiyle yeniden ayağa kalkar. Bu karanlık dünyanın içinden zafer haberiyle çıkar ve ümitleri yeniden yeşermeye başlar. Kâmil Bey’in bu süreçte karısı Nermin’den destek görememesi onu oldukça üzer. Karısının bir İngiliz balosuna katıldığını öğrenen Kâmil Bey, boşanma kararını Nermin’e bildirmesiyle roman sona erer.

Esir Şehir Üçlemesinin son romanı olan Yol Ayrımı (1971) romanında Kemal Tahir, Cumhuriyet devrimlerinin eleştirisini yapar. Cumhuriyet’ten sonra ittihatçıların durumunu, idari kadrolarını Cumhuriyet devrimlerini eleştiren yazar çeşitli tarihî olaylara değinir. Serbest Partinin kuruluşunu bu sırada yaşananları anlatır. Halk ikiye bölünmüş, ülkede tam manasıyla yol ayrımına gelinmiştir. Serbest Fırkanın kuruluşunu Mustafa Kemal’e ihanet olarak görenler ve Serbest Fırkayı destekleyenler iki farklı görüşü temsil ederler. Zaman olarak Cumhuriyet’in ilânından sonraki süreci ele alır. Cumhuriyet idaresinin çeşitli uygulamalarını, Cumhuriyet’i kuran idari kadroları eleştiren yazar döneminde ağır eleştirilere maruz kalmıştır. Romanda, Cumhuriyeti kuran İttihatçılar da eleştirilir. “1908’de,

İttihatçıların ele geçirip on yıl içinde yıktığı imparatorluk, tam dört üç yüz seksen üç bin kilometrekare toprağa sahipti…”28 Yol Ayrımı romanı, üç bölümden

oluşmaktadır. ‘Madrabazlık’, ‘Kuvayı Milliyeciler’, ‘Yol Ayrımı’ bölümlerinde Cumhuriyet’in çeşitli uygulamaları, Takrir-i Sükûn Kanunu, İstiklal Mahkemelerinin

kurulması, Serbest Fırkanın kuruluşu ve bu sırada yaşanan olaylar anlatılır. Yazarın amacı bu olayların toplumu nasıl etkilediğini ortaya koymaktır. Kemal Tahir, tarihî gerçekliklerden yola çıkarak toplum gerçekliğini aydınlatmayı hedefler. Bu tarihî süreçlerde halkın tutum ve tavrını, aydın- halk çatışmasını değerlendirir. Yol Ayrımı romanı Kemal Tahir’in Cumhuriyet rejimlerini ve İttihatçıları çeşitli yönleriyle ele aldığı tarihî bir romandır. Kemal Tahir’in 1. Dünya Savaşı sonrası, Milli Mücadele Dönemini anlattığı bir diğer eseri Yorgun Savaşçı (1965) dır. 1. Dünya Savaşı’nda çeşitli cephelerde savaşan Cehennem Topçu Cemil’in İstanbul’dan Anadolu’ya geçişini ve diğer İttihatçı subaylarla birlikte düzenli ordu kurma mücadelesini anlatır. Kemal Tahir Topçu Cemil karakteri üzerinden Milli Mücadelenin nasıl yürütüldüğünü tüm gerçekliğiyle ortaya koyar. Cehennem Topçu, karısı ile birlikte mutlu bir hayat yaşamak ister. Ancak milli mücadele ruhu baskın gelir. Birinci bölüme ismini veren Von Kres Paşa’nın dürbünü ile Doktor Reşit’in ölümüne şahit olur. Burada dürbün bir semboldür. Cehennem Topçu bu dürbün ile İttihatçıların hazin sonunu görecektir. Yorgun Savaşçı, 1919-1920 yılları arasında Milli Mücadelenin kuruluşunu, Anadolu’nun direnişini, Cehennem Topçu Cemil ve İttihatçı arkadaşlarının eşkıya çetesinden düzenli ordu kurma çabalarını ve Kurtuluş Savaşını başlatmalarını anlatan önemli bir eserdir. Kemal Tahir Topçu Cemil’in dramından yola çıkarak toplumun dramını anlatmayı amaçlar. Kemal Tahir’in romanlarında bireyin dramı ile toplumun dramı iç içedir. Eserde, Dr. Münir Kemal Tahir’in görüşlerini temsil eder. Dr. Münir’in evinde saklanan diğer İttihatçıların dönemin toplumsal meseleleri üzerinde konuşmaları önemlidir. Kemal Tahir, Milli Mücadeleyi başlatan orta düzey rütbeli askerlerden oluştuğunu da bu romanda ortaya koyar.

Kemal Tahir’in 1969 yılında yayımlanan Kurt Kanunu adlı romanı Mustafa Kemal’e yapılan İzmir Suikastını anlatır. İzmir Suikastı çerçevesinde dönemin önemli tarihî olaylarına da yer verilir. Kemal Tahir, İzmir Suikastını tarihî gerçekliklere bağlı alarak ele alır. Yazarın görüşlerini yansıtan Kara Kemal Bey, suikastı hazırlayan sebepleri tarihî hadiselere bağlı kalarak açıklar ancak suikast girişimini desteklemez. Kurt Kanunu Kemal Tahir’in Cumhuriyet rejimini eleştirdiği

tezli bir eseridir. Kemal Tahir, tarihî bir gerçeklikten yola çıkarak toplumu ilgilendiren önemli olayları gün yüzüne çıkarır. İttihatçıların durumu, Batılılaşma, aydın- halk ilişkisi Kara Kemal Bey tarafından değerlendirilir. Kemal Tahir, Kara Kemal Bey’in dramından yola çıkarak İttihatçıların geldikleri durumu anlatır. Zaman olarak 1923- 1926 yılları arasında yaşanan olaylar ele alınır. Kemal Tahir, Mustafa Kemal’e yapılan bu hain saldırının sebeplerini anlatırken dönemin toplumsal meseleleri üzerinde durur. Kara Kemal Bey, İzmir İktisat Kongresi, halifeliğin kaldırılması gibi tarihî olayları toplumsal çerçeve içerisinde değerlendirir.

Kemal Tahir’in 1967 yılında yayımlanan Devlet Ana romanı Türk Edebiyatında en çok tartışılan eserlerden biridir. Kemal Tahir, Devlet Ana romanında Osmanlının kuruluş yıllarını tarihsel bir çizgide kuvvetli bir üslûpla anlatır. Bir devletin oluşumunu hazırlayan teşkilatlar üzerinde duran yazar, ahî teşkilatının Türkmenler için önemini vurgular. Roman, Ertuğrul Bey’in at bakıcısı ve Bacılar teşkilatının başkanı Bacıbey’in oğlu Demircan’ın öldürülmesiyle başlar. Bacıbey oğlunun arkasından ağıt yakmaz. Çünkü oğlu çıplak bir vaziyette öldürülmüştür. Bu durum Türkmenlerde geleneklere olan bağlılığın somut bir örneğidir. Ertuğrul Bey’in ölümü üzerine oğlu Osman Türkmenlere Bey seçilir. Osman Bey, düşman tekfurlara karşı son derece dikkatli hareket eder. Savaşçılık Türkmenler için oldukça önemlidir. Söz gelimi, Bacıbey oğlu Kerimcan’ın da ağabeyi gibi savaşçı olmasını ister ve oğluna baskı yapar. Ancak Kerimcan Molla olmak istemektedir. Bacıbey romanda önemli bir şahsiyettir. Bacılar Teşkilatına başkan seçilmiştir. Geleneklerine bağlı, sözü geçen, savaşçı bir Türk kadınıdır. Romanın kişi kadrosu oldukça zengindir. Keşişler, cavlaklar, gezgin ozanlar Osmanlı’nın kuruluş yıllarında zengin kültürünü yansıtırlar. Kemal Tahir, Devlet Ana romanında tarihî gerçekliğe bağlı kalarak Osmanlı’nın kuruluş yıllarında, Türkmenlerin yaşayışları, gelenek ve görenekleri renkli bir üslûpla anlattığı tarihsel bir romandır.

İKİNCİ BÖLÜM

TARİHSEL SÜREÇ İÇERİSİNDE TÜRK ROMANI