• Sonuç bulunamadı

3.8. Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Yılları 145 

3.8.1. Osmanlı’nın Kuruluş Yıllarında Türkmenler 145 

3.8.1.2. Türkmenlerin âdet, gelenek ve görenekleri 149 

3.8.1.2.1. Âhi Teşkilatı 150 

Roman iki konu üzerinde şekillenir. Bunlardan birincisi Kerim Çelebi’nin annesi Bacıbeyle yaşadığı çatışmanın öyküsüdür. Türkmenler için savaşçılık oldukça önemlidir. Bacıbey oğlu Kerimcan’ın rahmetli babası gibi savaşçı bir yiğit olmasını ister ancak Kerim Çelebi ise ilim öğrenmek ister. Ertuğrul Gazi’den izin alan Kerim Çelebi ilim öğrenir. Ancak Ağabeyi Demircan’ın hain bir saldırı sonucu öldürülmesi üzerine onu savaşçı olmaya zorlayan Bacıbey Kerim Çelebi’nin kitaplarını çöpe atarak kılıç kuşanmasını ister. Bunun üzerine Kerim Çelebi kılıç kuşanır ve kılıç ustası Kaplan Çavuş’tan Mavro ile birlikte dersler alır. Kaplan Çavuş’un kızı Aslıhan Kerimcan’ı sevmektedir. Ancak Kerimcan’ın savaşçılığı değil de ilim öğrenmeyi seçmesi üzerine onunla evlenmek istemez. Bu durum Türkmenlerde savaşçılığın önemine vurgu yapan önemli bir detaydır. Kerim Çelebi ilme son derece önem verir. Söz gelimi Türkmenler için büyük öneme sahip olan ahi teşkilatında hiç kitap bulunmayışı dikkatini çekmiştir.

“Onu gördüm ki, ahilerden kitabı hiç yok. Kitap olmayınca aktan kara,

eğriden doğru ayrılamaz. Kiminin kitabı var, yazan kısa yazmış, ‘az olsun öz olsun’ derken anlaşılmaza düşmüş. Diledim ki, ahilik töresi derlensin. Rum ülkesinde âdemoğlu Türkçe söyleyip bilişir. Türk diliyle yazılsın ki, köylü kentli okuyup okutup anlasın. ‘Duymadım bilmem’ demeye özrü kalmasın.”223

Ahi teşkilatı Türkmenler için önemli bir yere sahiptir. Kökeni Orta Asya’ya dayanan Anadolu’da kurumsallaşmış bir esnaf teşkilatıdır. Özellikle 13. Ve 13. Yüzyıllarda oldukça etkili bir teşkilattır. Başlangıçta siyasi amaçla kurulan ahi teşkilatı daha sonra sosyal, ekonomik, sanat gibi alanlarda da etkili olmuştur. Kemal

222 Mustafa Karabulut, “Devlet Ana Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Erdem Dergisi, Sayı 53, 2009,

s.126.

Tahir, Devlet Ana romanında Osmanlının kuruluş yıllarında faaliyet gösteren bu teşkilatlanmanın önemi üzerinde durmuştur. Kerim Çelebi, ilmin her alanda önemli olduğunu ve özellikle ahi teşkilatının bu noktada harekete geçmesi gerektiğini belirtir. Kerim Çelebi’ye göre ahilerin bir kitabı olmalı ve bu kitap Türk dili ile yazılmalıdır.

“Ey ihvanlar, ey yoldaşlar, ey dostlar, yiğitlik yönelmektir, ahilik

başlamaktır ve Ahi Babalık gerçeğe ulaşmaktır. Aslında üçü birdir, ayrılık gayrılık yok! Şöyle biline ki, ahilikte miras yürümez, babanın kazandığı oğula geçmez ve de herkesin kendi kazanması kanundur. Ama kazanmak kolay, tutmak çetin… Yüz yıl çabaladın, kazandın.”224

Kerimcan’ın annesi Bacıbey romanda önemli şahsiyetlerden biridir. Bacıbey’i romanın ilk sayfalarında Mavro’nun anlatımıyla tanırız. “Karıları bile

dövüşkendir Ertuğrul Bey’in… Bunlara ‘Rum Bacıları’ derler, başkanları, Demircan eniştemin anası Bacıbey’dir. Hele Bacıbey ‘Haydin’ dedi karılar atlanıp kılıcı sürdü mü, iş işten geçmiştir’ derdi rahmetli babam… Artık güç yetesi kalmazmış Ertuğrul takımına… Çünkü karıları atlanınca, bunlar ölüm şerbetini peşin içermiş.”225

Bacıbey, kılıç kuşanan, ata binen ve savaşçı kimliğiyle ön plana çıkan bir Türk kadınıdır. Rum bacılara başkan seçilmiştir. Türkmen törelerine son derece bağlı olan Bacıbey oğlu Demircan’ın öldürülmesiyle birlikte Kerim Çelebi’nin mollalığı bırakıp kılıç kuşanmasını ve ağabeyinin intikamını almasını ister. Oğlunun öldürülmesini kayı boyuna yapılan bir hakaret olarak da kabul eden Bacıbey bu olaydan sonra daha da hırçınlaşır. Yazarın gözünden Bacıbey şu şekilde tanıtılır:

“Rum Bacılardan başkan seçildi seçileli ‘Bacıbey’ diye çağrılan Devlet

Hatun, uzun boylu, geniş gövdesiyle, sanki Söğüt’ü depreme vererek geliyordu. Körpeliğinde ne kadar yakıcı güzel olduğu, iri kara gözlerinden, çekme burnundan,

224 Kemal Tahir, Devlet Ana, s.80. 225 Kemal Tahir, a.g.e., s.32-33.

hiç örselenmemiş etli dudaklarından belliydi. Ok atmakta, mızrak savurmakta, kılıç tutmakta, binicilikte değme savaşçılardan geri kalmaz, hele korkmazlıkta çoğunu yaya bırakırdı.”226

“Âşık Paşazade Tarihi’nde isim olarak geçen ‘Bacıyan-ı Rum’un

muhtevasını Kemal Tahir doldurur. Aslında Âşık Paşazade’deki ‘Gaziyân-ı Rum, ‘Ahiyân-ı Rum’, ‘Abdalân-ı Rum’, Baciyân-ı Rum’, Devlet Ana’nın ana kadrosundaki şahsiyetleri oluşturur veya başka ifade ile yazar romanının kahramanlarını bu grupları esas alarak canlandırır.227 Kemal Tahir, Osmanlının

kuruluş yıllarını ele aldığı Devlet Ana romanında, Türkmenlerin sahip olduğu yapı ve teşkilatlanmalar üzerinde durarak büyük bir imparatorluğun kuruluşuna zemin hazırlayan şartları tarihe bağlı kalarak gösterir.

“Kemal Tahir, daha başından itibaren Bacıbey’in üzerine kurar romanı.

Belki romanın entrik unsurunun başlangıçta Bacıbey’in çevresinde geliştiğini söylemek daha doğru olur. Gladyüs ve Uranha, Kayı boyunu ortadan kaldırmak ve çevre tekfurlarla tutuşturup meydanı kendilerine-tabiî asıl Gladyüs’e- açmak için Demircan ve Liya öldürülür. Demircan, Bacıbey’in oğlu. Bacıbey’i bu kadar serbest hareket etmesini sağlamak için romancı, romanın başlamasından önce kocasını öldürür. Demircan’ın öldürülmesi onu iyice belirginleştirir ve kuvvetlendirir. Çünkü yazar ‘Gaziyân-ı Rum’, ‘Abdalân-ıRum’, ‘Ahiyân-Rum’un yanında ‘Bâcıyân’ı Rum’u da işlemek ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu bu dört unsura dayandırmak istemektedir. O bir anlamda Devlet Anadır.”228

Gelenek ve göreneklerine son derece bağlı olan Türkmenler önemli yapı ve teşkilatlara sahiptir. Bunlar arasında kadınlardan oluşan Bacıyan-ı Rum teşkilatı Uç boylarında ayrı bir öneme sahiptir. Başında Bacıbey’in bulunduğu bu teşkilat içerisinde bulunan kadınlar, ata binen, kılıç kuşanan ve gerektiğinde savaşa katılan kadınlardır. Devlet Ana romanını Türkmenlerin sahip olduğu teşkilatlanmalar üzerine

226 Kemal Tahir, a.g.e., s.108. 227 Kâzım Yetiş, a.g.e., s.823. 228 Kâzım Yetiş, a.g.e., s.827.

kuran Kemal Tahir, kadınlardan oluşan Bacıyan-ı Rum teşkilatına önemli bir yer verir. Bacıbey Türk kadınının cesaretini ve erdemlerini kendinde toplayan özellikleriyle yazarın gözünde ‘Devlet Hatun’dur. Aynı zamanda Ertuğrul Beyi ve Osman Bey’i yetiştiren merhametli bir annedir. Herkes tarafından saygı gören, sözü geçen töresine ve topraklarına sıkı sıkıya bağlı bir Türk kadınını temsil etmektedir.