• Sonuç bulunamadı

Köy Enstitülerinin Kurulmasındaki Amaç ve Önem 126 

3.7. Köy Enstitüleri 126 

3.7.1. Köy Enstitülerinin Kurulmasındaki Amaç ve Önem 126 

Köy Enstitüleri, ilköğretimi desteklemek, köylüyü toprağına bağlamak ve köylerdeki eğitim seviyesini geliştirmek gibi ilkeler doğrultusunda açılan kurumlardır. Köylerin sosyal ve kültürel anlamda kendi kendine yetebilmesi Enstitülerin temel ilkesidir. Enstitülerden mezun olan öğretmenler 20 yıl köyde kalmak şartıyla hem tarım işleriyle uğraşacak hem de eğitim- öğretime destek vererek milletine faydalı olacaktır.

“Tek Parti döneminde, Maarif Vekili Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel

Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un girişimleriyle 17 Nisan 1940 tarihinde yirmi bir Köy Enstitüsü kurulmuştur. Enstitülerde beş yıl süreyle karma bir eğitim-öğretim uygulanır. Hasanoğlan Köy Enstitüsü bünyesinde bir de enstitülere öğretmen yetiştirmek amacıyla Yüksek Köy Enstitüsü açılmıştır.179

Kemal Tahir’in 1967 yılında yayımladığı Bozkırdaki Çekirdek adlı romanı Köy Enstitülerinin kuruluşu sırasında yaşanan olayları anlatır. Kemal Tahir’in bu romanı döneminde yazılan diğer bozkır romanlarından farklı bir eserdir. Kemal Tahir, Köy Enstitülerinin kurulmasında siyasi çıkarların ön planda olduğunu ve halka faydalı olmadığını iddia eder.

“Devlet Ana’yla aynı yıl yayımlanan Bozkırdaki Çekirdek, yazarın çokça

tartışılan romanlarından biridir. Kemal Tahir’in Anadolu tecrübesiyle edindiği bilgi ve kültürel birikimi bütünleştirdiği roman, Tek Parti iktidarının iddialı uygulamalarından Köy Enstitülerini teşrih masasına yatırır.”180

179 Alkan Yılmaz, “Bozkır Romanlarında Köy Enstitüsü”, U.Ü Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler

Dergisi, Sayı 7, s.310.

Kemal Tahir, öncelikle siyasetçilerin görüşlerine yer verir. Romanın başında Karayağız milletvekili ile Genel Sekreter Köy Enstitüleri üzerine konuşurlar. Köy Enstitülerinin kurulması onların siyasi çıkarlarına ters düşmektedir.

“ ‘Köy Enstitülerinde yetiştirdiği öğretmenlerle, önce halk kadrolarını,

sonra halkevlerini tutacak, aşağıdan yukarı partiyi ele geçirmeye çalışacak,’ diyorlar’ Karayağız milletvekili gözlerini kısarak sordu: ‘Ne dersin Genel Sekreter?’ Genel Sekreter başka bir kâğıda bir başka bozkır resmi çiziyordu. Birisine çok acımış gibi içine çekti: ‘Ne kadar tehlikelidir verilenle alınanı birbirine karıştırmak! ‘Vekil baba! Bilmem ne baba’ türkü çağırtır mı öğrencilere adam? Osmanlının, her zaman babası tektir. İkincisi, babalıktır ki hiç gelmez güvenmeye… Duyduğum doğruysa ‘sol’ demeye başlamışlar adamcağıza şimdiden. Yakında ‘komünist diyen vicdansızlar çıkarsa hiç şaşmam!”181

Genel Sekreter’in köy enstitüsü öğretmenlerine ‘solcu’ dendiğini söylemesi önemli bir noktadır. Öğretmenlere solcu denilmesi hatta daha ileri gidilerek komünist olarak adlandırılmaları onları karalamak ve devlete düşman olarak göstermek sebebiyledir. Bu tabiri Köy Enstitülerinin kapanmasını isteyen, köylerin gelişmesinden endişe duyan insanların ortaya attığını söyleyebiliriz. Romanın ilerleyen bölümlerinde Karayağız Milletvekili, Genel Sekreter ve İlköğretim Genel Müdürü Köy Enstitüleri üzerinde konuşmaya devam ederler. Bu konuşmalar, Enstitüye siyasetçilerin gözünden bakmamızı sağlar. Bu konuşmalar siyasetçilerin Köy Enstitülerinin kuruluşu karşısında nasıl bir tavır sergilediklerini gösterir mahiyettedir. Kemal Tahir’e göre köyün gelişmesini istemeyen siyasetçiler, Köy Enstitülerini kendi çıkarlarına uygun bulmazlar. Bu yolla köy halkının gelişeceğini düşünerek kendi haklarını savunabilecek duruma gelmeleri kendi çıkarlarına ter düşmektedir. Başka bir deyişle köyün gelişmesi, cehaletten kurtulması için bir basamak olarak görülen Köy Enstitüleri siyasilerin halkı sömürmesine engel olacaktır. Bu sebeple üst kadrolar Köy Enstitülerini kendileri için bir tehdit olarak görürler. “Nerde yeni enstitünüzün yeri?’ ‘Çankırı-Kastamonu-Çorum topraklarının

tam birleştiği noktada… Köylüler ‘Keşiş Düzü’ diyor. Genel Sekreter’e döndü: Öğrenci alacağımız köyleri de dolaştım! Konuştuğumuz gibi… Dağ köylerinde sulak ovadan, bozkırın çorağından alacağız öğrencileri…”182 Bu ifadelerden hareketle

Köy Enstitüsünün çorak bir arazi üzerinde kurulacağı sonucuna ulaşırız.

Köy Enstitülerinin kurulacağı yer son derece önemli bir noktadır. “Enstitüleri savunan yazarlara göre Köy Enstitülerinin bozkır bölgelerinde

kurulmasının nedeni, köylü çocuklara kendi bölgeleri içinde köy şartlarına uygun eğitim vermektir. Mahmut Makal, Köy Enstitülerinin köylüler bakımından ‘çağa açılma’ vazifesi gördüğünü, köye yarayan meslek erbaplarını yetiştirmek için ziraat işlerine elverişli arazilerde kurulduğunu belirtir.”183

Bu öğrenciler hem Enstitü yapımına katılacak, hem de buradan mezun olduktan sonra köy işlerinde uğraşacak başka bir deyişle bir taraftan insanla diğer taraftan doğayla mücadele etmeyi öğrenecektir. Bu açıdan bakıldığında Köy Enstitülerinden yetişen öğrencilerin şehir ve kasabalarda yetişen öğretmenlerden farklı olduğunu söylemek mümkündür. Ancak yazara göre bu bakış açısı gerçeklikten uzak, kendini romantizme kaptıran bazı üst kadroların hayalinden başka bir şey değildir. Çünkü Enstitüye gelen öğrenci profili onların tasavvur ettiklerinden bir hayli uzaktır. Bu durumu Enstitü öğrencileri arasında geçen şu diyalogdan çıkarmak mümkündür.

“Okul mokul yokmuş burda akadaş… Çadırda oturacakmışız bir zaman…’

‘Sonra?’ ‘Bilmem!’ ‘Sonrasını da ben öğrendim. Biz yapacakmışız okulu mokulu…’ ‘Biz mi?’ Ökkeş, ürkek ürkek çevresine baktı. ‘Buncacık adamla mı yapılacak dağ gibi okullar? Ölürüz yahu! Buna can mı dayanır?’ ‘Neden ölürmüşüz? Baktık durumlar çetin, basar gideriz. Dünyanın avanağı biz miyiz yahu?...’ (…) ‘Bir yandan bebeleri okut, bir yandan ‘karnımı doyuracağım’ diyerek toprakla boğuş! Gittiğin yerde köylü sana sulak yerden toprak mı verir? Toprakla boğuşacaktın da babanın

182 Kemal Tahir, a.g.e., s.27. 183 Alkan Yılmaz, a.g.m., s.313

bunca vaziyetini neden koyup geldin? Evet, yanlış çizdik biz bu çizgiyi arkadaş. Yol yakınken…”184

Bu konuşmalardan hareketle Enstitüye gelen öğrencilerin, üst kadroların hayal ettiği öğrenci tipinden son derece farklı olduğunu söylemek mümkündür. Köy Enstitülerinin kurulmasındaki amaç köyleri geliştirmek ve değiştirmektir. Ancak yazara göre bunu başarabilmek için öncelikle köylüyü yakından tanımak ve onların sahip olduğu değerleri öğrenmek gerekir. Köyün ihtiyaçları doğrultusunda hareket edilmelidir. Aksi takdirde salt Köy Enstitüleri istenen başarıyı sağlayamayacaktır. Kemal Tahir’e göre asıl yoksunluk köy gerçeğini bilmemekten kaynaklanır. Özellikle burada yetişecek olan öğrencilerle romanda aydın tipini temsil eden idealist öğretmenlerin köy çocukları hakkındaki görüşleri birbirinden son derece farklıdır. Öğrenciler Enstitüye köy işlerinden kurtulmak, okumak ve saygın bir kişi olmak için gelmişlerdir. Ancak karşılaştıkları durum bekledikleri gibi olmamıştır.

Köy Enstitüleri üzerine siyasilerin konuşmaları devam eder. “Bu enstitülerin

umulan başarıyı sağlayacağına inanıyor musunuz?”185 sorusuna karşılık Genel

Müdür şöyle yanıt verir; “Bunun üstünde hiç durmuyoruz efendim!’ ‘Ya?’ ‘Önümüzde iki yol olmadığından seçme söz konusu değil çünkü...”186 şeklinde cevap

verir. Köy Enstitülerinin amacı, köy halkının eğitimi ihtiyacını karşılamak ve kültürlü bireyler yetiştirebilmektir. Bu sayede köylerden seçilecek olan öğrenciler, öğretmen olduktan sonra uzun yıllar köyde kalacak ve halkının faydası için çalışacaktır.

“Oysa enstitüler bizi, yirmi yedi milyon lirayla, en geç on yılda

ulaştıracaklar bu amaca...’ ‘Çalıştırılan çocuklar iyi okutulamıyor, nasıl öğretmenlik edecek?’ diyor kimi arkadaşlar’ ‘Şehir çocuğuna gerekli öğretim başka, köy çocuğuna başka… Enstitülerde yeterince genel bilgi, meslek bilgisi veriyoruz. İstediğimiz, köy yaşayışında öncü, sözü geçer, saygılı, kendine fikir sorulacak, akıl

184 Kemal Tahir, Bozkırdaki Çekirdek, s.212-213. 185 Kemal Tahir, a.g.e., s.28.

alınacak insanı yetiştirmek… Öncelik tanıyoruz pratik bilgilere… Bunun da belkemiği, çalışmaya gidecekleri yer köy olduğu için: tarım…”187

Köylerden seçilecek öğrenciler hem tarım işleri ile uğraşarak geçimini sağlayacak hem de gerekli mesleki eğitimi alacaktır. Köy Enstitülerinin saygın ve kültürlü bireyler yetiştirmesi amaçlanmaktadır. Buradan yetişecek olan öğretmenler uzun yıllar köyde kalacak ve halkına hizmet için çalışacaktır.

“Köy ekonomik-sosyal bakımdan şehre hiç benzemeyen bir ünitedir. Çocuğu

buradan alıp burası için hazırlıyoruz. Geçimleri de ayrı yasalara bağlanıyor. Önce köylerin yaşama, geçim özellikleri incelendi. Köylü çoğunluğunun şimdilik geçim anlayışı, ölçüsü: bir ev, çalışacak tarla, çalışması için gerekli araçlar, öncelikle çift hayvanı… Bunları köy öğretmenine sağlayacağız.”188

Köy Enstitülerinin kuruluş amacı ve önemi hakkında bilgi veren Genel Müdür. Köy Enstitülerine alınacak öğrencilerin genel profilini çizerek bu çocukların mezun olduktan sonra hangi alanlarda çalışacaklarını anlatır. Köylerden seçilecek bu öğrenciler hem tarım hayvancılık gibi işler yapacak hem de genel kültür dersleri göreceklerdir. Bulundukları köye hizmet edecekler ve 20 yıl boyunca burada mecburi kalacaklardır.

Üst yapının yani idareci kadroların Köy Enstitülerinden bekledikleri köy gerçeği ile örtüşmeyen hayali düşüncelerdir. Kemal Tahir’in burada eleştirdiği nokta Köy Enstitülerinin köyün ihtiyacı olan eğitime karşılık verememesidir. Köy Enstitüsünü kuracak olan öğretmenlerde köyü tanımayan şahsiyetlerdir. Onların köye ve köylüye bakışları son derece sathidir.

“Bozulmamış köy çocukları alınacak töresel köyümüzün yüksek ahlaksal

değerleri hırsla savunulacak… Büyüklerine saygı, küçüklerine sevgi, vatan için

187 Kemal Tahir, a.g.e., s.28 188 Kemal Tahir, a.g.e., s.28-29.

duraklamadan, gözü kapalı ölmek! Çilelerden yüksünmemek, millet yolunda azla yetinmek… Daha önemlisi: Uğradığı haksızlığı bile kutsal saymak, er geç düzeleceğine inanmak… Bu inancı bir an yitirmeden sabırla beklemek… Köye, sapık fikirlerin girmesini gerekirse canı pahasına ödemek…”189

Tüm bu ifadelere baktığımızda idareci kadroların köyü gerçek manada tanımadıklarını son derece hayali fikirlerle hareket ettiklerini söyleyebiliriz. Köy Enstitülerinin amacı köyü geliştirmek, modern hale getirmek ve Cumhuriyet devrimlerini köylerde yaşatmaktır. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için köylünün ihtiyaçlarını bilmek ve bu doğrultuda hareket etmek gerekmektedir. Üst yapıyı temsil eden idareci kadro köy gerçeğini bilmemektedir. Romanın ilerleyen bölümlerinde karşılaşacağımız öğrenciler ise üst kadronun hayal ettiği profilden oldukça uzaktır.