• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: ÇALIKUŞU ESERİ’NİN RUSÇA’YA ÇEVİRİSİ’NİN

3.7. Kaynak (KM) ve Erek Metnin (EM) Karşılaştırması Yoluyla Ortaya Çıkan

3.7.2. Kaynak ve Erek Metindeki Atasözleri

a. Bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var: Kaynak metin kültüründe yaşı küçük ancak herkesten farklı alışkanlıklar, huylar edinmiş kişiler için kullanılan bir sözdür (s.195).

aa.“От горшка два вершка, а ещё капризничает!” (ot gorşka dva verşka) olarak kullanılmaktadır.

Yorum: Kısmen de olsa, yaşından büyük işler yapan çocukların bu yolla yaramazlıkları için kullanılan bu atasözü, erek dildeki “От горшка два вершка” atasözü “saksıdan iki verşok boyu var” anlamına gelmektedir. Bu kaynak dildeki atasözün “bacak kadar boyu var” kısmıyla benzerlik göstermektedir. Kelime olarak incelendiğinde “горшок” “saksı”

142

anlamına gelmektedir. “Вершок” (verşok) ise Açıklamalı Rusça Büyük Sözlük’te (1998) “Rusya’da eskiden uzunluk ölçmek için kullanılan ve bir verşok 4,4 santimetreye denk gelen bir birimdir” (Большой Толковый Словарь Русского Языка, 1998: вершок) şeklinde açıklanmaktadır. Kaynak ve erek metinlerde aynı anlamlarda kullanılan bu iki atasözü de küçük yaşlı bir çocuğun boyundan büyük ve farklı yaramazlıklar yapması durumuda kullanılırlar.

b. Dilenciye hıyar verdilerse beğenmemiştir, eğridir diye sokağa atmış: Bu sözün doğru şekilde ifadesi “Dilenciye hıyar vermişler de eğri diye beğenmemiş” şeklindedir (s.195). Anlamı ise Türk Dil Kurumu [TDK] Türkçe Sözlükte (01.06.2017) hem gereksinim duyduğu konuda yardım istiyor hem de yapılan yardımı küçümsüyor, şeklinde ifade edilmiştir. Erek dilde bu atasözü;

bb. “Кинули нищему огурец, так ему не понравилось: кривой, говорит, и выбросил в канаву.” (kinuli nişemu ogurets, tak yemu ne ponravilos: krivoy, govorit, i vıbrosil v kanavu)

Yorum: Bu metin, kelime çevirisi denecek kadar benzerlik taşımaktadır.

c. Eşek hoşaftan ne anlar?: Bilgisiz, görgüsüz kimse, ince, güzel şeylerin zevkine varamaz; değerini ölçemez (s.195).

cc. “Что понимает осёл в компоте?”

Yorum: Kaynak ve erek metin kültüründe var olan ve kendisine verilen bir nimetin değerini bilmeyen için kullanılan bu atasözü her iki kültürde de aynı kelime ve anlamalrda yer almaktadır. Fakat bazı yerlerde tespit ettiğimiz gibi tercüman Rusçaya ait olan atasözü yerine, kelime kelimesine olan çeviriyi tercih etmektedir. Örneğin Ruslara ait olan bu atasözü Rus kültüründe aynı manayı yansıtmaktadır.

Разбираться, как свинья в апельсинах? (Domuz portakaladan ne anlar?)

d. … tekdirat ile uslanmayanın hakkı kötektir: Günümüzde bir atasözü gibi yaygın olarak kullanılan bu ifade Ziya Paşa’nın terkib-i bentinden alınan bir mısradır. Bu yönüyle bir atasözü değil bir vecizedir ve kişi,

143

tekdirden yani azarlama ve uyarıdan da anlamıyorsa dayağı hak etmiştir anlamındadır (s.195).

dd. “Кого не излечивают нравоучения, того ждёт палка.”

Yorum: Kaynak dilde “tekdir” bir terbiye usulü olarak algılanmaktadır. Erek dilde bu durum “terbiye ile iyileşmeyeni sopa bekler” olarak çevrilebilecek “Кого не излечивают нравоучения, того ждёт палка.” (kogo ne izleçivayut nravouçeniya, togo jdet polka) atasözü ile ifade edilmiştir. Kullanım yerleri ve anlamları karşılaştırıldığında her iki metin kültüründe de bir aynılık vardır. Aslında tam olarak ifade edilmesi gereken bir mana için, Rusça olan bu atasözü daha da uygun olarak düşmektedir. Кого слова не берут, с того шкуру сдерут. (Sözden anlamayanın

derisi yüzülür) Fakat zaman zaman tecümanın bazı atasözlerin çevirisinde, özellikle Rus okurlarına bir Türk kültürü havasını yansıtmak adına kelime kelimesine bir çeviri gerçekleştirmiştir.

e. Bülbülün çektiği dil belasıdır: İlerisi düşünülmeden söylenen söz. Romanda, aynı öğretmen kadrosuna Huriye Hanım ile beraber Feride de gönderilmiş, aralarında geçen diyaloglarda Feride’nin Huriye Hanım’a hal hatır sorması, Huriye Hanım’ın tepkisine yol açmıştır. Bu durumda Feride, “Bülbülün çektiği dili belasıdır!” ifadesini kullanmıştır (s.182).

ee. “Язык мой — враг мой”

Yorum: Kaynak dil kültüründe “bülbülün çektiği dil belasıdır” atasözü ile, iyi özelliklere sahip olan birisinin bu özelliğini ortaya çıkarması nedeniyle bilinir olması ve dikkatleri üzerine çekmesinden doğabilecek sakıncalar ifade edilmektedir. Zira bülbül güzel sesi sebebiyle hayatını kafeslerde geçirmektedir. Erek dil kültüründe aynı durum “dilim benim düşmanımdır” anlamına gelen “Язык мой — враг мой” (yazık moy, vrak moy) atasözü kullanılmaktadır.

f. Karı koca ipektir, araya giren köpektir: Hacı Kalfa otelde çıkan karı-koca arasındaki kavgayı ayırmak için araya girdiğinde karı-kocadan yediği dayak üzerine oğluna karı- koca arasına girmemesini tavsiye etmiştir. Aile arasında çıkan kavgalarda araya girenlerin zarar görebileceği bu atasözüyle vurgulanmıştır (s.211).

144 ff. “Муж и жена — одна сатана”. 160

Yorum: Kaynak dil kültüründe eşler arasında her ne sorun çıksa da, bu onların kendi sorunudur. Kendileri çözmelidirler. Sorunun esas kaynağı üçüncü bir kişi tarafından tam anlaşılamayacağı için bu soruna dahil olunmaması istenir. Bu anlayış atasözüyle kalıcı kılınmıştır. Erek metinde bu atasözü karşılığında “karı ve koca – aynı şeytandır” diye tercüme edebileceğimiz ve daha çok “onları sanki ayrışmış gibi düşünmeyin onlar bir şeytanın iki yüzü gibidirler. Yeri gelirse birbirini tamamlar, birlik olurlar” anlamında kullanılan “Муж и жена — одна сатана” (muj i jena – adna satana) atasözü tercih edilmiştir.

g. Dinsizin hakkından imansız gelir: Eserde Feride’nin öğretmenlik için başvuru yaptığı esnada belgelerindeki önemsiz ayrıntılardan dolayı sorun çıkaran başkatibi maarif müdürü odasına çağırarak azarlamıştır. Bunun üzerine diğer katipler “dinsizin hakkından imansız gelir” ifadesini kullanarak acımasız davranan birine daha acımasız birinin hakettiği karşılığı vereceğini belirtmişlerdir (s.296).

gg. “Пусть неверный проучит безбожника”

Yorum: Bu atasözün erek dil Rusçadaki karşılığı “Dinsize gereğini imansız öğretsin” olarak çevrilebilecek “Пусть неверный проучит безбожника” (pust neverniy prouçit bezbojnika) şeklinde ifade edilmiştir. Erek metin kültüründe böyle bir atasözü yer almamaktadır.

h. Ayın on beşi karanlık, on beşi aydınlıktır: Kişinin yaşamındaki kötü gidiş sürüp gitmez; iyi günler de gelir (Aksoy, 1995: 442). Eserde Feride’nin Zeyniler’deki okul kapandıktan sonra Maarif müdürlüğünde kendisine uygun yer olmadığı söylendiği esnada odaya giren lise arkadaşı ve gazeteci eşi sayesinde Marif müdürü merkezde bir okula atamasını yapmıştır. Bunun üzerine Feride “… ayın on beşi karanlıksa, on beşinin mutlaka aydınlık olacağını bilmiyor değildim.” ifadesini kullanarak sıkıntılerın uzun sürmeyeceğini akabinde bir rahatlama döneminin geleceğini belirtmiştir (s.296).

145

hh. “Если пятнадцать ночей месяца тёмные, то остальные пятнадцать — непременно светлые, лунные”

Yorum: Bu atasözü ile denmek istenen filkir erek metinde kelimesi kelimesine tercüme edilerek “Если пятнадцать ночей месяца тёмные, то остальные пятнадцать — непременно светлые, лунные” (yesli pyatnatsati noçey mesatsa tömnie, to ostalnie pyatnatsati neperemenno svetlie, lunnie) şeklinde çevrilmiştir. Bu atasözünün Rusçada olmasına rağmen Reşat Nuri Güntekin’e alan atıf yapılarak özlü söz şeklinde kullanılmaktadır.

i. Akılsız başın cezasını (zahmetini) ayak çeker: 1) İyi düşünmeden verdiğimiz kararın kötü sonuçlarını düzeltmek için şuraya buraya koşup yorulmak zorunda kalırız. 2) Baştakilerin yanlış tutumlarından ileri gelen sıkıntıyı buyruk altında çalışanlar çeker. (Aksoy, 1995: 178).

ii. “Дурная голова ногам покоя не даёт”

Yorum: Eserde, “akılsız kafanın derdini ayaklar çeker” ifadesi verilen yanlış karardan dolayı çekilen sıkıntı anlamında kullanılmıştır. Her ne kadar atasözü ve deyimler kalıplaşmış olsa da bazı yöresel konuşmalarda kelimelerin eş veya yakın anlamları kullanılabilmektedir. Atasözünün orjinalinde “baş” ve “ceza” kelimeleri kullanılırken, yazar burada “kafa” ve “dert” kelimelerini tercih etmiştir.

Bu atasözünün tam karşılığı, erek metin kültüründe de var olan “akılsız kafa ayaklara rahat vermez” olarak tercüme edebilecek “Дурная голова ногам покоя не даёт” (durnaya glova nagam pakoy ne dayöt) Rus atasözüyle verilmiştir. Anlam ve kullanım alanları her iki kültürde de aynıdır.