• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: EDEBİYAT, KÜLTÜR VE ÇEVİRİ KAVRAMLARININ TANIMI

1.3. Çeviri Kavramı

1.3.1. Çeviri Türleri

Çeviriyi yazılı ve sözlü olmak üzere ikiye ayırmamız mümkündür. Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte üçüncü bir olanak olan elektronik çevirilerde bulunmaktadır. Günümüzde her alanda çeviri örneklerine rastlanır. Çeviri bir dildir, dil ise bir milletir. Çeviri’nin hayatımızdaki rölü oldukça belirgin olarak karşımıza çıkm aktadır. Biz yazılı ve sözlü çeviriler üzerinde duracağız. Örneğin günümüzdeki globalleşen dünya üzerinde hukuki metinlerin çevirisini vurgulayarak onların yaşantımızda ne kadar önemli bir rol aldıklarını görebiliriz. Hukuk çevirilerin günlük hayattaki önemi çok büyüktür. Hepsi büyük bir kültür ve tarih yansıtmaktadırlar. Dünyadaki globalleşme sonucu olarak birçok globalleşen sorunları birlikte getirmektedir. Örneğin dünyada uluslararası ekonomik, finansal, politik, çevresel,

38

sosyal, kültürel sorunlar çıkmaktadırlar. Elbette globalleşen sorunları ülkeler arasındaki bağlar çözmektedir.

“In our era of multilingualism, translation plays a major role as a medium of communication in municipal, supranational, and international law. Translations of legal texts lead to legal effects and may even induce peace or prompt a war.”(Sarcevic 2000:1)

Dolayısıyla dünyanın büyük bir global köy haline geldiği günümüzde böyle bir toplumun globalleşen sorunları çözmek için uzman çevirmenlere ihtiyaç duyulmaktadır. Dünya ile iletişimin kaçınılmaz olduğu medya çağında çevirinin yapılmadığı neredeyse hiçbir alan kalmamıştır. Toplumu oluşturan bireyler her gün az ya da çok çeviri ile içi içe bir yaşam sürdürmektedirler. Her kültürün başka değişle farklı örf ve adetlerin canlanması diğer dillere çevrilmesi ile hayat bulmaktadır. Örneğin Televizyonda izlenen birçok program ve yapımın aslında çevrilmiş bir yapıt olduğunun çoğu zaman ayrımına varılmamaktadır bile. Toplumlar için vazgeçilmez bir bilgi, eğlence ve kültür kaynağı olan televizyondaki programlar farklı biçimde ve oranda erek dile çevrilmektedir. Farklı dilleri konuşan farklı kültürleri paylaşan insanlara ulaşma gereksinimi, çeviri olgusunun hayatımızda vazgeçilmez bir etmen olmasına yol açmıştır. Çeviri olmadan iletişim sağlanamaz. Gittikçe de günümüzdeki çeviri işine daha profesyonel bir bakış açısını sunduğu görülmektedir. Aslında hangi alana bakarsak bakalım her yere çeviri olgusu dokunmuştur. Örneğin tüm ihracat ithalat olayı, medya, sanat her şeye çeviri faktörü ile ortaya çıkmaktadır. Çeviri olgusu olmasa idi insanların arasındaki iletişim düşünülemez olur idi. Böylece çeviri belirli bir gereksinimleri karşıladığı için kesinlikle çeviri eğitimi toplumsal bir etkinliktir. Her dilsel olgunun nerdeyse bir çeviri olduğunu fark edebiliriz.

Vardar (1981: 172-183) çeviriyi bütün çağlarda karşımıza çıkan bir etkinlik, çeşitli uygarlıklar arasında köprü kuran, değişik toplumlardan bireyleri birbirine yaklaştıran, her türden ekinsel değeri, içinde oluşturduğu tarihsel-toplumsal çevrenin dışına taşıyan, o çevreden olmayan kişilerin yararlanmasına sunan, uygarlıklar, ekinler arası bir iletişim, bildirişim aracı olarak tanımlamaktadır.(Boztaş, 1933:55)

1.3.1.1. Sözlü Çeviri

Sözlü çeviri ikiye ayrılmaktadır. Bunlar ardıl (consécutive), ve eşzamanlı(simültané) çevirilerdir. Ardıl çeviri konuşmacının konuşması bittikten son yapılan çeviridir. Eş

39

zamanlı çeviri ise konuşmacı konuşurken anı anına yapılan çeviridir. Bu tür çeviriler kapalı bir ortamda (kabin) mikrofon ve kulaklık kullanılarak yapılmaktadır. Eşzamanlı çeviri yapan çevirmenlerin kısa süreli belleklerini iyi kullanmaları gerekmektedir. Bazen çeviri metinleri ellerinde bulunmayabilir. Bu durum çevirmen için dezavantaj oluşturur. Bunu aşabilmeleri için önemli isimleri ve rakamları not alabilirler. Konuşma metinin çevirmenin elinde olduğu durumlarda ise konuşmacı bazen metinden uzaklaşabilir bu tür durumlara karşı çevirmenin dikkatli olması gerekmektedir.

Bu tip durumlara karşı çevirmenin ana metni önceden alıp okuyup, hazırlanmasında fayda bulunmaktadır. Başarılı bir çevre için çevirmenin, konuşma sıfatına yetkin bir kişi olmalı gerekmektedir. Heyecanlanmamalı stres ve panik yapmaması gerekmektedir. Aynı zamanda sürekli mikrofona yakın konuşacağı için solunum problemleri yaşanmaması ve hızlı okuma tekniklerini biliyor olması kendisine avantaj sağlayacaktır (http://www.genelbilge.com/, 2010).

1.3.1.2. Yazılı Çeviri

Yazılı çeviri sözlü çeviriden farklıdır. Yazılı çeviri “kaynak metnin bitmemiş bir süreç boyunca, kaynak dildeki metnin her zaman kontrol edilebildiği ve her zaman düzeltme imkânı bulunan erek dil metnine çevrilmesi” (SnellHornby, 1998: 37). durumudur. Sözlü çeviride çevrilecek metin üzerinde sınırlı ölçüde kontrol imkânı bulunmaktadır. Zaman sınırlandırılması yazılı metinden daha üst seviyede olduğu için yazılı çevriler sözlü çevirilerden daha avantajlı görülmektedir.

Yazılı çeviride çevirmenlerin önünde ellerindeki kaynak metni okuyup yorumlayacak, gerekli araştırmaları yapacak çevirdikleri metni gözden geçirecek bir süre olur. Bu süre saatler, günler, haftalar hatta yıllarla ölçülür. Sözlü çeviri ise doğası gereği anlık iletişim sağlamaya yöneliktir ve türüne göre en fazla birkaç dakikalık bir zaman dilimi içinde gergekleştirmek zorundadır. (Gürçağlar,2011:66-67)

1.3.1.3. Edebiyat Çevirileri

Edebiyat çevirisi terimi çok geniş bir yelpaze altında bir çok terimi barındıran bir terimdir. Avrupa edebiyat tarihinde ilk çeviriyi Tarent savaşında (M.Ö. 272) Romalılara esir düşmüş bir Yunanlı tarafından yapılmıştır. Livius Andronicus (?-M.Ö. 200) adındaki bir Romalının evinde çocuklara Yunanca öğrettiği söylenmektedir. Yapmış olduğu bu hizmet karşısında azadedilmiş ve onurlandırılarak efendisinin ismi

40

verilmiştir. Çeviri hayatındaki en büyük başarısı "Odissea" Destanını Latinceye çevirmek olmuştur."Odissea" Destanını sadece çevirmekle kalmayıp ona sanatsal bir özellik katarak farklı bir boyut kazandırmıştır. Bu çalışmasından ötürü Avrupa'nın en büyük çevirmeni ünvanını almıştır. “Latin okullarında Horatius'un ve Vergilius'un devrine kadar en önemli kitap olarak bu çeviri okutulmuştur.”( Aytaç, 1997: 27).

Livius Andronicus'dan sonra çeviri işlerini Latin yazarlar ve şairler üstlenmişlerdir. “Nevius, Ennius, Pacuvius, Accius vd. Plautus ve Terentius Yunan trajedisini ve komedisini tanıtmışlardır.” Cicero (M.Ö. 106-M.Ö. 43) Arat ve Sofokles’in şiirlerini ve Eflatun’nu nesirlerini Latinceye çevirmiştir. Cicero, edebi bir metnin çevirisini o eserin yeniden yaratılması ve yeniden anlamlandırılması olarak tanımlamıştır. Edebi eserlerin çevrilmesinde Romalı şairlerin büyük bir başarısı bulunmaktadır. “Catullus (M.Ö. 84-M.Ö.55) ve Vergilius (M.Ö.70-M.Ö.19) bu tür çevirmenlerdendir.” (Aytaç, 1997: 28). Türkiye’de edebi metinler alanında ilk çeviriler Tanzimat döneminde başlamıştır. Bu dönemde Batılı eserlere büyük bir ilgi ve teveccüh söz konusuydu. Önce Avrupa'dan en çok da Fransızca'dan yirmiden çok roman ve hikâye çevrilmiştir. Şemsettin Sami (1850-1904), Recaizade Ekrem (1847-1914) ve Namık Kemal (1840-1888) hem ilk roman yazarları, hem de Tanzimat döneminin ilk edebî çevirmenleridir.

1940 yılında Hasan Ali Yücel tarafından kurulan Tercüme Bürosu çeviri işlemlerine büyük bir ivme kazandırmıştır. Tüm bu çeviriler Türkiye’ye “kültür ithali” ni gerçekleştirmeyi ve böylelikle de “Türkiye Cumhuriyeti’nin genç nesillerine miras bırakılacak olan, kendisi gibi genç, dinamik, ilerici, Batılı ve modern bir edebiyata hayat vermek amaçlanmıştır” (İçöz, 2013:336).

Jones ve Meyer edebi metinleri şöyle yorumlarlar:

• Edebiyat metinleri, bilgilendirme değerinden çok estetik v e duygusal bir işleve sahiptir, amaçları okuru harekete geçirmek ya da bilgilendirmek değil duygulandırmak ya da eğlendirmektir.

• Gerçekle ilişkileri sorgulanmaz, diğer bir deyişle, edebiyat yapıtları konularını konularını gerçek olaylardan almış olsalar bile gerçeği yakın bir şekilde yansıtma sorumluluğuna sahip değildir.

• Edebiyat metinlerde şiirsel/edebi bir dil kullanımı vardır. Muğlak ya da çokanlamlı sözcük ve deyişlere sık sık rastlanır ve anlatılan konudan çok

41

kullanılan dilin öne çıkarıldığı yapıtlatr çoğunluktadır. İçerik ve bu içeriğin aktarıldığı biçim birbirinden ayrı tutulmayacak bir bütünlüğe sahiptir.

• Edebiyat metinlerde yazarlarının sahip olduğu bir biçem vardır. Bu biçemi oluşturan unsurlar arasında metnin nasıl kurgulandığı, ele alınan tema, benzetme, eğretileme, uyuk gibi araçların kullanımı gibi noktalar yer alır. • Edebiyat metinleri ve yazarları toplum gözünde önemli bir saygınlığa sahiptir.

Popüler edebiyat geleneksel olarak bunun dışında tutlsa da 20.yüzyılın sonunda popüler yapıtlara yöneltilen akademik ilgi sayesinde bu alanın prestijinin de önemli ölçüde yükseldiği söylenebilir.(Gürçağlar,2011:34)