• Sonuç bulunamadı

2.3. Maneviyat

2.3.3. Sınav Kaygısı, Dindarlık ve Maneviyat

Kaygılanmanın özündeki inanç, davranışların ve performansların değerlerinin kişiliğin değeri olarak yansıtılmasındandır. Buna göre bir kişilik değeri vardır ve bu kişilik değerine sahip olunabilir. Üstelik bu kişilik değerinin üzerinde başkalarının gözü olduğuna ve takipte olunduğuna da inanılabilir. O zaman, yalnızca düşüncede var olduğuna inanılan bu kişilik değeriyle insan birkaç ilişki içinde olabilir. Birincisi, takdir edilen bir kişilik değerini elde etme uğraşı vermektir. İkincisi, takdir edilen bir kişilik değerine sahip olup onu koruma çabasında olmaktır. Üçüncüsü, kişilik değerini elde etme uğraşı verilmesine rağmen yenilip, olumsuz bir kişilik değerine mahkûm olunur ve

bu kabullenilir. Bir başka deyişle, ya ‘başarılı bir insan olmaya’ çalışılır; ya ‘başarılı bir insan olup’ o korunur; ya da, ‘başarısız bir insan olduğu kabullenilir. İnsan kendine, başarılı, başarısız, takdir edilen-edilmeyen, becerikli-beceriksiz gibi toptancı değer yargıları yükleyebileceğine üstelik bu değerleri, yaptıklarının ya da performanslarının değerine bağlı olarak kazandığına inanıyorsa, kaygılı bir yaşam tarzı sürdürmeyi öğrenmiş demektir. Birey yaptığı bir şeyin değerini alıp da kendi değeri olarak ilan ettiğinde, akılcılık ve gerçekçilik ölçütlerinden uzaklaşmış demektir. Dolayısıyla akılda, başarısızlık ve beceriksizlik gibi olumsuz anlam ifade eden kavramlar dönüp dolaşacaktır.

Sınav kaygısı yaşayan öğrencilerde de bu tarz olumsuz yorum ve değerlendirmeler gözlenmektedir. Sınava yönelik olumsuz düşünce ve tutumlar gençlerin, ‘Bildiklerimin hepsini unuttum, kazanamazsam mahvolurum, yemek yiyemez oldum, uyuyamaz oldum, hayattan zevk alamaz oldum, istediğim yere giremezsem ölürüm!’gibi ifadeleri sıkça kullanmalarına sebep olmaktadır. Oysaki sınav, bir insanın kişiliğinin değerlendirilmesi değildir. Sınavda başarılı olmak iyi öğrendiğinizi, başarısız olmak iyi öğrenemediğinizi ortaya çıkarır. Sınav sonucu, iyi insan veya kötü insan olduğunuzu ortaya çıkarmaz. En çok yapılan hata olayları ayrıştırmamaktır. Sorunu kişiselleştirip sınav ve kişiliği beraber görmektir. Sınav öncesi öğrencinin üzerinde gerçekten büyük bir yük vardır. Dersler birikip ağırlaşmıştır. Sorumluluk duygusu fazla olan mükemmeliyetçi genç, öğrendiklerini yetersiz görmektedir. Beklentileri yüksektir.

Bazı gençler ümitsizce karamsarlık duygularına kapılır. Mücadeleyi bırakıp yenilgiyi kabul eder. Başarılı olmayan pek çok zeki insan, böyle olumsuz düşüncelere yenik düşmüşlerdir. Fakat hedefini belirleyen bir genç, sınavın tek ve son amacı olmadığını bilir. Bu doğrultuda ‘her zaman bir şans vardır’ kuralı ile hedefine yürür (Tarhan, 2013, s. 82-83).

Sınavlar ülkemizde büyük bir öneme sahiptir. Daha ilkokul döneminden üniversiteye kadar pek çok sınav çocukları beklemektedir. Tabii ki her sınav, başaramama kaygısı, hayatta bir yere gelememe korkusu, iyi bir eğitim alamama gibi streslere yol açmaktadır.

Dini yaşayış, inanç ve maneviyatla yoğunluğu azaltıldığına inanılan sınav kaygısı; sınav öncesinde, esnasında ve sonrasında elinden geleni yapmışlığın ve gerisini Allah’ın takdirine bırakmışlığın rahatlığını veren bir iç huzurun, maneviyatın doyurulmasıyla üstesinden kolaylıkla gelinebilecek bir durum olarak karşımıza çıkabilir. Genel olarak içe dönük dindarlıkla sınav kaygısı arasında negatif yönlü ilişki

olduğu görülürken (Baker & Gorsuch, 1982; Bergin, Masters & Richards, 1987;

Koenig, Moberg be Kvale, 1998; Maltby, Lewis & Day, 1999; Sturgeon & Hamley, 1979), birçok çalışmada dışa dönük dindarlıkla sınav kaygısı arasında pozitif yönde seyreden bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir (Baker & Gorsuch, 1982; Bergin et al., 1987; Watson et al., 2002). Ayrıca maneviyatın kişisel iyi olma (Witter, Stock, Okun &

Haring, 1985), özgüven (Falbo & Shepperd, 1986) ve fiziksel sağlık (Gottlieb & Green, 1984) gibi birçok olumlu psikolojik durumla ilişkili olduğu bilinmektedir. Üniversiteye giriş sınavına hazırlanan lise son sınıf öğrencilerinin sınav öncesinde, esnasında ve sonrasında kaygı düzeyini incelemeye yönelik bu çalışmada, süreç içinde dini yaşayışın nasıl ve ne yönde değiştiği, maneviyatlarının bu aşamalarda nasıl bir etkisi olduğu detaylı olarak incelenecektir. Sınav kaygısını azaltmaya yönelik dini ibadetlerde artış olup olmadığı, inançları doğrultusunda geleceğe yönelik bakış açılarının manevi açıdan eksik olan gençlere göre farklılık gösterip göstermediği bulgularla netlik kazanacaktır.

Bunların dışında sınav öncesinde yaşanan ritüeller vardır. Sınavların stresinden kurtulabilmek için toplum olarak sınavlara yönelik çeşitli ritüeller gerçekleştirilmektedir. Ritüel genel olarak özel durumlarda tekrarlanan ve alışkanlık kazanılan davranışlar olarak tanımlanabilir. Bunların bir bölümü yapılması gerekli ve mantıklı önlemler iken bir bölümü ise durumu kontrol etmede çok az etkisi olan ya da hiç etkisi olmayan davranışlardır. Son 30 yıldır ortaya çıkan sınav ritüelleri zaman içinde değişikliklere uğrasa da benzer ritüeller her yıl farklı kişiler tarafından tekrar tekrar gerçekleştirilmektedir. Kutsal mekânları ziyaret, okunmuş pirinç yedirme ve su içirme, kutsal kabul edilen kişilerden ve çevreden dua talep etme, sınav öncesi ve sınav anında Kuran okuma/okutma, adak adama, astrolojik tüyolar alma ve açık hava ve deniz kıyısında gezinme gibi ritüelleri daha da çeşitlendirmek mümkündür. Sınav ritüelleri öğrenci ve velilerin inançlarına göre eğer psikolojik rahatlama ve stres atmaya yardımcı oluyorsa uygulanmasında bir sakınca yoktur, ancak her şeyde olduğu gibi ritüelleri uygulamada da abartıya kaçmamak gerekmektedir. Çünkü bazı öğrenciler bu ritüellere o kadar kendini kaptırmaktadır ki, yeterince ders çalışmaya zaman ayırmama noktasına kadar rahat davranabilmektedirler. Bu nedenle stresi atmada dozunda uygulanacak yöntemler etkili olmaktadır. Ritüellerin uygulanması çocukların sınav performansını çok etkilemese de en azından veliler kendilerini daha rahat hissetmektedir. Velilerin tüm bu ritüelleri sınav anının çocukları için iyi geçmesine katkıda bulunmak düşüncesiyle yaptıkları bilinse de aslında daha çok kendi endişelerini azaltmaya yaradığı söylenebilir.

Popüler dindarlık ve halk dindarlığı içerisinde hem genel anlamda kaygıyla hem de özelde sınav kaygısıyla ilişkili söylem ve eylemlere sıklıklara rastlanmaktadır.

Yapılan çalışmalar göstermektedir ki halk dindarlığı gündelik hayatın sorunları ve ihtiyaçlarıyla güdülenmiştir (Arslan, 2004; Köroğlu, 2012). Örneğin bekâr kızların evlenmesi, çocuksuz kadınların çocuk sahibi olması, hastalıklara şifa arama, iş bulma ve sınavlarda başarılı olma arzusu bu bağlamda en çok rastlanan olaylardır. Esasen bu tür olaylar karşısında kişi kutsal zaman, kutsal mekân, kutsal şahıs, kutsal su, kutsal yiyecek vs. ile korunma altına girmeye çalışmakta, böylece kendi acziyet ve çaresizliğini kutsalla ilişkilendirerek gidermeyi arzulamaktadır. Konumuzu spesifik olarak sınav kaygına taşıyacak olursak, bu bağlamda halk dindarlığı kapsamında yapılan uygulamaları şu şekilde sıralayabiliriz:

Kutsal Mekânları Ziyaret: Sınav öncesinde kutsal mekânlara bir ziyaret akını gerçekleştiği görülmektedir. Bazı veliler dua ederek türbelerde şeker dağıtırken bazı veliler ise yanlarında getirdikleri kalemleri türbe duvarına sürerek sınav için çocuklarına vermektedir. Bazı veliler ise öğrencilerin daha önce çalıştıkları dergilerin bazılarını da yanlarında getirerek öğrencilere türbede soru çözdürmeye çalışmaktadır.

Okunmuş Pirinç Yedirme ve Su İçirme: Sınav öncesinde veya esnasında öğrenciye okunmuş pirinç verme ve okunmuş su içirmenin yanı sıra hangi duaların okunacağına karar verilmesi söz konusudur. Sınav esnasında öğrenci herhangi bir soruya takıldığında okunmuş pirinç yemesi ve okunmuş su içmesinin zihin açıklığı vereceğine inanılmaktadır. Ülkemizde sıkça yaşanılan ve gözlemlenebilen bir uygulamadır.

Kutsal Kabul Edilen Kişilerden ve Çevreden Dua Talep Etme: Sınav öncesinde gerek sınava girecek öğrenci tarafından gerek ailesi, sevdikleri ve sevenleri tarafından iyi bir performans sergileme ve başarılı olma adına dua talebinde bulunma sık rastlanan bir durumdur. Özellikle kutsal kabul ettikleri kişilerden ve çevredeki diğer insanlardan dua etmeleri istenmekte, onların dualarının kabul olacağına inanılmaktadır.

Çünkü hadisler Müslümanları birbirleri için dua etmeye teşvik etmektedir. Bu noktada dua eden kişinin duasında samimi olması ve kendisi için istediği bir şeyi başkası için de isteyebilecek kadar kâmil bir imana sahip olması gerekmektedir.

Sınav Öncesi ve Sınav Anında Kuran Okuma/Okutma: Sınav öncesinde öğrenci ders çalışmanın yanı sıra sorumlusu olduğu sınavlarda başarılı olmak için Kuran okuyup yakın çevresinden de bu amaç uğruna Kuran okunmasını isteyebilir. Bu

uygulamaya sınav esnasında daha çok kaygı düzeyini azaltma ve gönül rahatlığı sağlama amacıyla başvurulmaktadır.

Adak Adama: Olması istenen herhangi bir durum gerçekleştiği takdirde ‘bunu yapacağım’ şeklindeki bir ifadeyle Allah’a söz vermedir. Sınav kapsamında düşünülürse sınav sonucuyla alakalı yaşanan olumlu bir gelişmenin ardından öncesinde sözü verilmiş adağın yapılması gerekmektedir.

Astrolojik Tüyolar Alma: Gazetelerde yayımlanan burçlara göre sınav öncesi özgüven aşılayan önerilerin okunarak bu doğrultuda hareket edilmeye çalışılması anlamına gelmektedir. Sınava girecek öğrencilerin heyecanını yenmesine yardımcı olacak astrolojik tüyolar alınması da sık görülen davranışlar arasında yer almaktadır.

Seküler Uygulamalar: Bu kapsamda sınav öncesi açık havada ve deniz kıyısında gezinme en çok tercih edilen davranışlardır. Genellikle uzmanlarında yönlendirmesiyle yapılan bu uygulama, sınavdan bir önceki gün öğrencinin kendisini daha iyi hissetmesi için açık havada bulunma yahut tabiatla iç içe olma, hatta bazen sahilde gezinme şeklinde ortaya çıkmaktadır. Tüm bunlar öğrencilerin sınav öncesinde rahatlamaları, sınav modundan uzaklaşmaları ve deşarj olmaları için gösterilen çabalardır.

BÖLÜM III

ARAŞTIRMA VE YÖNTEM