• Sonuç bulunamadı

2.2. Başa Çıkma ve Dini Başa Çıkma

2.2.2. Dini Başa Çıkma

Stresli olay ya da duruma uyum sağlama çabası içinde bireylerin başa çıkmada başvurdukları bir diğer yol da inançlarıdır. Stres anında yaşanan durum ya da olayla baş edebilmek için bireylerin dine yönelmeleri ve dini inançlarından destek almaları bilinçli bir tercihtir (Schaefer & Grouch, 1993; Akt. Kula, 2005). Yani birey, stresli bir olay veya durumla karşılaştığında, inançlarından ve dini pratiklerinden oluşan bir sistemden yararlanır. Bu sistem öncelikle stresli olay veya duruma zihinsel ve davranışsal olarak alışmayı, nihayetinde çözümler üretmeyi sağlar. Bu anlamda din önemli bir başa çıkma vasıta ve imkânı olarak devreye girmektedir (Certel, 2009; Yapıcı, 2007).

İnsanların ruhsal ihtiyaçlarının başında günlük hayatın zorluklarından kurtulmak, açıklayamadığı olaylar karşısında duyulan acz, korku, dehşet ve hayretten kurtulmak, istikbal ve akıbeti hakkındaki endişelerini gidermek, devamlı bir ruh huzuruna kavuşmak vs. gelmektedir (Armaner, 1980, s.93). Dinin işlevsel yönüyle doğrudan ilişkili olan bu durum ihtiyaç anında dine sığınmayı ve dinden destek almayı beraberinde getirmektedir. Din, insana bir dünya görüşü, olaylara bakış açısı, hayat ve ölüm ötesi hakkında ilmin ve teknolojinin sağlayamadığı bir teselli, güven ve itminan verir (Şentürk, 1997:178; Yapıcı, 2003, s.139-140). Yani dini inanç kişiye geçici olmayan bir güven duygusu vermektedir. Bu sebeple din, temel güven duygusunun kaynağını oluşturmaktadır (Yaparel, 1987, s.25). Ayrıca insanı strese karşı korumakta ve ona yaşadığı stresle başa çıkmada yardımcı olmaktadır.

Bireyin yaşamında stres ve kaygı bozukluğu meydana getiren durumlarla uğraşma süreci ‘başa çıkma’ olarak ifade edilmektedir. Bu kavram, bireyin belirli içsel ya da dışsal isteklerle mücadele etmek için devamlı işleyen bilişsel ve davranışsal çabalar olarak da tanımlanabilmektedir. Bu bağlamda ‘dini başa çıkma’ ise; bireyin dini inanç ve ritüelleri, günlük yaşamındaki problemlerinden kaynaklanan stres ve kaygı ile mücadele etme sürecinde kullanma yolu ve biçimi olarak ifade edilebilmektedir. Çünkü

‘insani çaresizlik’ ile ‘ilahi yardım’ talebi arasında psikolojik bir ilişki söz konusudur.

Bireyler yaşamlarında meydana gelen çeşitli felaketlere karşı ilahi müdahaleye önem vermektedirler (Ekşi, 2001, s.26-27). Din, özellikle bireyler krizle mücadele etmek zorunda kaldıklarında ve imkânlar sınırlı olduğunda önemli bir baş etme kaynağı olur.

Pek çok stresin kaynağı, sorunun halledilemeyeceği ve o şartlar altında etkili bir başa çıkmanın mümkün olmayacağı düşüncesidir. Dinin özellikle sabırlı olma ilkesi, süreci kabul etme olarak algılanıp yaşandığında, kriz yönetiminin çözücü ilk adımı olacaktır (Özdoğan, 2009).

Dini başa çıkma yaşanılan olayların üzüntüsünü, sarsıntısını ve etkisini hafifletmek için dine sığınmayı ifade eder. Diğer bir deyişle bireyin sahip olduğu dini inançlarını ve yaptığı dini pratiklerini, genelde stres ve kaygıdan kaynaklanan psikolojik çatışmalarını azaltmaya yönelik fonksiyonel anlamda kullanma eğilimi şeklinde ifade edilebilir. Normal başa çıkma ile dini başa çıkmanın işleyiş mekanizması aynı olup sadece çözüme yönelik geliştirilen referans noktaları farklıdır. Bu anlamda normal başa çıkmada kullanılan referanslar, bireyin kendi yetenekleri ve donanımsal edinimleri iken, dini başa çıkmadaki referanslar ise sahip olduğu dini inanç ve edinimler ile dua ve ibadet gibi kutsal nitelikli yaptığı dini pratikler ve ayinlerdir. Yani bu kavram, stres ve kaygı gibi bireyin psikolojik yapısında gerilim meydana getiren unsurların, dini inanç ve pratikler yoluyla minimize edilmeye çalışılması olarak da ifade edilebilir. Son yıllarda stresli durumlar ile başa çıkma tarzlarında inancın rolü üzerine yapılan çalışmalarda önemli bir artış vardır (Pargament, 1997; Pargament ,Koenig & Perez, 2000). Bu konudaki araştırmaların en önemlisi Pargament ve diğer araştırmacılarındır ( Pargament & diğ. , 1992; Pargament, 1997; Pargament, Smith, Koenig & Perez, 1998).

Onlar dini başa çıkmanın, dini olmayan (seküler) başa çıkma tarzlarına nispetle sağlıklı ve iyi olmada tahmin edilenin çok üstünde sonuçlar verdiğini vurgulamaktadır. Ayrıca Spilka, Hood, Hunsberger & Gorsuch (2003) büyük yaşam olayları ile karşılaşıldığında dini başa çıkmanın sağlığı olumlu yönde etkilediğini belirtmekte ve bu konuda sayısı artan çalışmalar da bunu desteklemektedir (Koenig & diğ. , 1992; Park &Cohen, 1993;

Pargament & diğ. , 1994; Oxman, Freeman & Mannheimer, 1995; Thompson &

Vardaman, 1997; Pargament & diğ. , 1998; Tix & Frazier, 1998).

Dini başa çıkma kavramı, olumlu yaşam tecrübeleri, daha sağlıklı bir yaşam (Harris & diğ. , 1995), daha az depresyon (Bjorck & Thurman, 2007; Aydın, 2010;

Koenig & diğ., 1992), daha iyi bir zihin sağlığı (Pargament & diğ. ,1994) ve daha iyi bir stres yönetimi (Park & Cohen, 1993) konularını çağrıştırmaktadır. Pargament ve diğ.

(1998) çalışmalarında dini başa çıkmayı hastalık, mağduriyet, savaş ya da sevilen birinin kaybı gibi yaşam olaylarına karşı zihinsel ve bedensel sağlık bütünlüğünü koruyan ve seküler başa çıkma tarzlarına göre daha olumlu sonuçlar veren bir başa çıkma tarzı olarak tanımlamışlardır. Dini başa çıkma, insanın kendine güvenmesini sağlamakta, karşılaşılan problemlerle mücadele azmini artırmaktadır. Böylece afetler, hastalık, ölüm vb. insanda kaygı, sıkıntı ve depresyon yaratan durumlarla başa çıkmada din önemli bir fonksiyon icra etmektedir.

Problemlerle karşılaştıklarında duaya ve dini metotlara yönelen insanlar genelde problemin değişebilir olduğunu düşünürler. Bu yönelme özellikle genç insanlar arasında din, mutluluk ve neşe duygularını artırırken istenmeyen duyguların yaşanmasını da engelleyebilir (Folkman & Lazarus, 1988). Diğer bir deyişle, zorlukla karşılaştığında insanın inancına dönmesi duygular ve problemlerle baş etmede faydalı ve yapıcı olabilir. Ne de olsa din manevi ihtiyaçların karşılanmasının bir yoludur. 1998 yılında yine Pargament ve diğerleri tarafından 14 maddelik Kısa Dini Başa Çıkma Ölçeği geliştirilmiştir. Ölçek, affetme, manevi destek arama, Tanrı ile işbirliği içinde dini başa çıkma, manevi bağlantı, dini arınma, dini odaklanma, dini yardımseverlik ve durumu yeniden değerlendirme şeklinde 7 olumlu dini başa çıkma maddesinin yanı sıra manevi uzaklık, Tanrı tarafından cezalandırılma, yeniden değerlendirme, kişiler arası dini memnuniyetsizlik, şeytanın sebep olduğunu düşünme ve Tanrı’nın gücünü sorgulama gibi 7 olumsuz dini başa çıkma sorusundan oluşmaktadır. Bugün dünyada dini başa çıkma ölçeği olarak kullanılmaktadır ve aşağıdaki gibidir.

Hayatın Stresleriyle Baş Etmede Dinin Çeşitli Faktörleri

BAŞ ETME ÇEŞİTLERİ DURUM

Benlik Güdümlü Baş Etme ‘Problem benim, ben çözmeliyim, Tanrı değil.’

İşbirlikçi Baş Etme Allah, kendinden yardım isteyenlere yardım eder.

Erteleyici Baş Etme O, Allah’ın elinde.

Teslimiyetçi Baş Etme Lütfen Allah’ım bu kötü zamanlarımda bana yardım et.

Dini Yardımseverlik Beni denemek için Allah bana bunları veriyor.

Cezalandırıcı Tanrı Anlayışı Ben günahkarım ve acı çekmeyi hak ediyorum.

Şeytanın Sebep Olduğu Dini Yaklaşım Bu şeytanın işi.

Dini Odaklanma Hiçbir şey Allah’ın farkına varamayacağı ya da yardım edemeyeceği kadar kötü değildir.

Manevi Bir Destek Arama Allah’ın sevgisine sığınabileceğimi biliyorum.

Manevi Huzursuzluk Tanrı bunu bana nasıl yapabildi?

Toplum(cemaat) Üyelerinden Yardım Alma

Yardım için başkanıma ve kilise üyelerine güvenebileceğimi biliyorum.

İçsel Dini Hoşnutsuzluk Kilise beni terk etmiş gibi hissediyorum.

Durumu Yeniden Değerlendirme Tanrım, bana daha iyi bir insan olmam için yardım et; sinirli ve korkak olmama izin verme.

Dini Arınma Şimdi bir adamım(insanım).

Dini Değişim Işığı gördüm, yolu buldum, tekrar doğdum.

Kaynak: Pargament, Poloma & Tarakeshwar, 2001.

Dini başa çıkma ile ilgili yapılan bu çalışmada (Koenig & diğ., 1998;

Pargament & diğ., 2000a; Pargament & diğ. 1998) dini başa çıkmanın hem olumlu hem de olumsuz şekilleri üzerinde durulmuştur. Pargament ve diğerlerine (1998) göre olumlu dini başa çıkma; yaşamın anlamı, Tanrı ile ilişkiye güven ve manevi bağlılığa dayanmaktadır. Böyle bir dini alt yapı açıkça dini başa çıkma davranışı olarak

‘yardımseverliği, dindarlığı, Tanrı ile işbirliği içinde olmayı, manevi destek arayışını, manevi bağlanmayı, dini manevi arınmayı, rahipten veya kilise üyelerinden yardım almayı, manevi hoşgörüyü ve bağışlamayı’ ifade eder.

Olumlu dini başa çıkma diğer başa çıkma yöntemlerine nispetle daha olumlu değerlendirmeleri içerir. Olumsuz dini başa çıkma ise Tanrı ile oldukça zayıf bir ilişkiyi ve dünyanın tehlikeli bir yer olduğuna dair düşünceleri ifade etmektedir. Bu yaklaşımda Tanrı’nın gücünden şüphe, manevi huzursuzluk, memnuniyetsizlik, kendi odaklı dini başa çıkma, dindar kişiler ile ilişkilerde memnuniyetsizlik gibi durumlarla karşılaşmak mümkündür. Bu nedenle olumsuz dini başa çıkma yüksek depresyon, daha düşük yaşam kalitesi ve diğerlerine karşı daha katı bir tutum içinde olma ile ilişkili bulunmuştur.

Dolayısıyla olumsuz dini başa çıkmanın depresyon, anksiyete ve duygusal stres ile güçlü bir ilişkisi vardır (Pargament & diğ, 1998; 2001).

Olumlu dini başa çıkma (dini aktivitelere katılmak gibi) bireyi var olan kaygıdan koruyarak ‘tampon’ görevi yapıp, amaç ve anlam duygusu sağlarken (Hackney & Sveers 2003), olumsuz dini başa çıkma, dini hoşnutsuzluk gibi olumsuz etki yapabilir. Olumlu dini başa çıkma stratejilerini kullananlar Tanrı ile ilişkide güvenli olma ve diğer insanlar ile manevi bir bağ kurma eğilimindedir. Fakat olumsuz dini başa çıkma, Tanrı’ya daha az güven duyan bir ilişkiyi, dünya ile ilgili görüşü alt üst olmuş, güvensiz, amaç ve anlam bulmada dini çatışma yaşayan kişilerin durumunu ifade eder.

Olumsuz başa çıkma stratejileri, daha fazla psikolojik semptom ve başkalarına karşı ilgisizlik gibi sonuçları beraberinde getirir (Cooper & diğ., 2009).

Pargament’e göre, olumlu dini başa çıkma strese sebep olan yaşam olaylarını anlamanın dini manevi bir yoludur. Bunun tersine olumsuz başa çıkma ise başa çıkma sürecinde din ile savaşmaktır (Pargament, 1997; Pargament, Butter, 2003).

Pargament ve diğerleri tarafından (1988) öne sürülen üç dini başa çıkma tarzı vardır:

a) Benlik Güdümlü (Self-Directing Style): Kişinin problem çözme sürecinde aktif olması ve Tanrı’yı direkt içermemesidir. Kişinin bu süreçte aktif olması problem çözmenin ilk adımıdır ve problem çözümünde insan iradesinin belirgin olduğu sorunlarda çok işe yarayan bir yöntemdir, ancak insanın yapacak bir şeylerinin olmadığı veya çok sınırlı olduğu ölüm, doğal afet, savaş gibi durumlarda yeterli değildir. Bu gibi durumlar kişinin kendini güvende hissetmesine yardımcı olmadığı gibi kaygıyı da arttırabilir.

b) Erteleyici (Deferring Style):Kişinin problem çözmeyi Tanrı’ya havale ettiği bir yöntemdir. İlk başta kaygıyı azaltıcı gibi görünebilir, insana güven duygusu verebilir fakat sonrasında özellikle sorunun olduğu gibi kaldığı durumlarda kişinin Tanrı’ya yönelik algısında olumsuza doğru, (Tanrı’nın gücünden şüphe etme, kendisini cezalandırdığını düşünme, neden ben şeklinde sorgulamalarda olduğu gibi) bir değişme olabilir.

c) İşbirlikçi (Collabrative Style):Hem bireyin hem de Tanrı’nın problem çözme sürecine aktif katılımı anlamına gelmektedir. Emek ve güvenin bir arada olduğu bu yöntem sürecin iyi yönetimini sağlamaktadır. İşbirlikçi inananlar genelde iç denetim odaklıdırlar. Bunlara ek olarak Wong-McDonald (1997) bir dördüncü başa çıkma şekli öne sürmüştür:

d) Teslimiyetçi (Surrending Style):Kişinin Tanrı ile birlikte problemin çözümü üzerinde çalışırken Tanrı’nın sonucu belirlemesi anlamındadır. Anadolu kültüründe, olandan razı olmak inancıdır. Tevekkül inancının tam olarak da kendisini ifade etmektedir. Bu yöntemde kişi sorunun çözümü için elinden geleni yapar ama sonucu Tanrı’nın takdirine bırakır ve olandan razı olur. Bu yöntemde inanç, emek ve güven bir aradadır. Bu yöntemlerden ilk ikisi olumsuz dini başa çıkma olarak tanımlanmakta diğer ikisi ise olumlu dini başa çıkma olarak tanımlanmaktadır. Sadece emeğin olduğu veya sadece Tanrı’ya güvenin olduğu başa çıkma yöntemlerinin etkisiz ve faydasız olduğu görülürken emek ve Tanrı’ya güvenin bir arada olduğu yöntemlerin kaygıyı azalttığı, yaşam kalitesini, fiziksel ve zihinsel sağlığı artırdığı görülmektedir.

Son olarak, Bjorck ve Cohen (1993) stresin ne kadar fazla olursa, dini başa çıkma yöntemlerinin de bu süreçte o kadar çok yer alacağını öne sürmektedir. Din, hayatın stresleriyle başa çıkmada olası birçok alternatif sunmaktadır. Dolayısıyla Pargament, Koenig ve Perez (2000a) dini başa çıkma yöntemlerinin beş temel hedefini şu şekilde belirtir:

a) Acı Veren Yaşam Problemleri İle Karşılaşıldığında Anlam Bulma: Kutsalın iradesi günlük olaylarda ortaya çıktığında başlangıçta tesadüfi, anlamsız ve trajik görünen şeyler bambaşka olmaktadır (Pargament, 1997). Örneğin, aile için evladını kaybetmek büyük bir acıdır; ancak dinin şehit kavramı trajik

görünen bir evlat acısına bambaşka bir anlam yükleyebilir. Yaşamda ortaya çıkan sıkıntılı veya tehlikeli olaylara anlam bulmada dinin açıklamaları insana yardım eder (Pargament, 1997). Din anlam duygusu açısından güçlü bir kaynaktır.

b) Kontrol Kazanmak İçin Bir Çıkar Yol Sunma: Din, zorlukların yeniden değerlendirilmesi, dini yorumlar ile yeni bir bakış açısı geliştirilmesi gibi işlevleri ile insanlara daha az stres hissettirir (Pargament, 1997).

c) Kaygıyı Azaltma ve Teselli Sunma: Zorlukların daha büyük bir hedef ile yan yana olduğu inancı kaygıyı azaltma ve teselli sunmada katkı sağlar.

Örneğin; cennete gitmek, Allah’ın razı olması…(Nakonz & Wai Yan Shik 2008; Pargament, 1997).

d) Sosyal Dayanışma ve Kimliği Destekleme: Manevi destek bireyin yüksek bir bağlılık duygusu ile daha büyük bir güce bağlanması ve ondan yardım görmesi olarak tanımlanır (Pargament & diğ. , 1999). İnsanların dini topluluklara basit bir şekilde bağlanmaları, stresin azalmasına yardımcı olan manevi destek, sosyal destek ve topluma hizmet etmek gibi kaynaklara ulaşmasını sağlar. Hatta dini organizasyonlar, dini başa çıkma kaynakları ile sosyal desteğin farklı şekillerini bireye sunan tek yapı olabilir (Pargament &

Maton 2000b).

e) İnsanların Eski Değerlerden Vazgeçerek Yeni Anlam Kaynakları Bulmasını Desteklemek: Dini başa çıkmanın veya yaşam olaylarının önemli sonuçlarından biri de dini dönüşümü sağlamasıdır. Travmatik deneyimlerin iki sonucu olup, ya sağlığı tehdit eden depresyon anksiyete, şizofreni gibi zihinsel rahatsızlıklara yol açar ya da bireyi değiştirerek uyum göstermesini ve özümseme yapmasını sağlarlar (Collins, Taylor & Skokan, 1990, Taylor, 1983). Uyum travmanın sonucu olarak inançların değişimidir. Özümseme ise travmayı yorumlama ve inançları anlamayı içerir.

Dini başa çıkmada ayrıca; nasıl, ne kadar, hangi amaçla, (anlam bulma, kontrol sağlama), kimin vasıtasıyla (din adamı, cemaat üyeleri) hangi unsurla (dua, ibadet, kutsal metin okuma vb.) ve nerede (cemaat içerisinde, özel olarak) başa çıkıldığı da önemlidir (Pargament, Ano & Wachholtz 2005).

Anlam bulma, başarılı baş etme ve uyumun temelini oluşturmaktadır. Birçok insan için özellikle kriz dönemlerinde din bu görevi çok iyi üstlenir. Fitchter (1981)

‘dini gerçeklik acı çekmeden anlam çıkarmanın tek yoludur’ diye ifade ediyor. İnanç, dinin doğası gereği hayatın zorluklarının üstesinden gelinebileceği mesajı vermektedir.

Anlam bulma da bu süreci olumlu yönde etkileyen faktörlerden biridir.

Kontrol etme de bu süreçte bir diğer önemli faktör olarak karşımıza çıkar. Dini baş etme çerçevesinden baktığımızda kontrol kavramının yeni formlara büründüğünü görüyoruz. Bunlar teorinin yapısını zenginleştirir ve insan yaşamında kontrolün öneminin anlaşılmasını sağlar.

Dua, birçok insanın hayatında o kadar merkezi ve önemli bir rol oynar ki, başa çıkma mekanizması olarak son zamanlarda daha iyi farkına varılmıştır. Dua, her türlü problemin çözümünde kullanılan aktif ve anlamlı bilişsel bir başa çıkma stratejisidir (Holohan & Mous, 1987:949). Dua, bireyin Allah’la ilişki kurma ve ondan yardım dileme halidir. İnsan dua ederek Allah’ın huzurunda olduğunu, onunla iletişim kurmaya hazırlandığının bilinci içerisinde bulunur. Dua eden bireye göre Allah her şeye gücü yeten, her şeyi yapabilecek dolayısıyla insanın ihtiyaçlarını da karşılayabilecek bir varlıktır. İnsan istek ve ihtiyaçlarının, dileklerinin kabul edileceği ümit ve beklentisi içerisinde Allah’a güven besler (Hökelekli, 1996; Peker, 2000, s.120-121). Bazen dua insanın içinden gelen arzu ve isteğin ifadesi olarak, bazen de hayat şartlarının bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca insan kendi haline kalınca, sahip olduğu donanım onu korumayabilir ve dolayısıyla kişi kendini emniyette hissetmeyebilir. Dua, kişinin kendinden emin olamadığı bu gibi durumlarda Rabbine sığınarak O’ndan yardım istemesi, güçsüzlük ve çaresizlik durumlarında Rabbine yönelmesidir. İnanan insan için hayat bu dünya ile sınırlı değildir. Dünyevi hayattan sonra, bir de ebedi olan ahiret hayatı vardır. Dolayısıyla bu kapsamda günahların bağışlanması arzusu, Allah ile beraber olabilme isteği, Allah’ın merhametini dileme, kalbin ve aklın ruhsal kirlerden temizlenmesi gibi isteklerin açık bir şekilde dua ile ifade edildiği görülmektedir.

Dualarla insanlar her türlü kötülük, vesvese ve korkulardan Allah’a sığınmakta O’nun yardımını dileyerek korunmak istemektedir (Kayıklık, 2011, s. 145). Yapılan araştırmalar insanların duaya çeşitli sebeplerden dolayı oldukça sık bir şekilde başvurduğunu ortaya koymaktadır (Hökelekli, 1986, s. 44). Hatta dini inkâr eden kişilerin bile tehlikeli durumlarla karşılaştıklarında dua davranışında bulundukları ifade edilmektedir (Marinier, 1990, s. 22). Bu da duanın insanlık için vazgeçilmez bir sığınma kapısı olduğunu göstermektedir.

Dini aktivitelerden biri olan dua hem problemleri çözmede hem de kişisel gelişimi kolaylaştırmada olumlu başa çıkma kavramı olarak görülür (Folkman, Lazarus,

Dunkel, Schetter De Longis & Gruen, 1986). Dua bir bağlanma ve duygulanma hadisesidir ve insanı ümitsizlikten, karamsarlıktan ve yalnızlık duygusundan kurtarır (Hood & diğ., 1996, s. 399). Kişi başarısız olduğu zamanlar bir üzüntü ve kaygı içine düşer. Kendi kendine kaldığı, derdini içine attığı zaman düşünür, kaygılanır ve bir kısır döngü içine girerek problemini bir yumak gibi sardıkça sarar, büyütür; psikolojik bunalıma girer. İnsan böyle bir durumda dua ile içini Rabbine dökerek daha iyi bir kul olmaya azmeder. Hayatın zorlukları karşısında yalnız olmadığını, daima yardımını isteyebileceği, onu gören, gözeten ve her şeye gücü yeten bir yaratıcısı olduğunu hatırlayıp manevi bir güç kazanır (Şentürk, 1997, s. 164). Sonuç olarak dua hayatı anlamlı yapar, insanlara güç verir ve kendilerini iyi hissettirir.