• Sonuç bulunamadı

Happiness Economics ABSTRACT

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1 Mutluluk ve Ekonom

Mutluluk ve ekonomi arasındaki ilişkinin daha iyi incelenebilmesi için öncelikle mutluluğu etkileyen faktörlerin belirlenmesi gerekmektedir. Literatür incelendiği zaman, mutluluğa etki eden faktörler; maddi ve maddi olmayan faktörler olarak ikiye ayrıldığı görülmektedir. Maddi olmayan faktörler arasında, sağlıklı evlilikler, fiziksel ve psikolojik sağlık, eğitimle kazanılan yeterlikler ve aile ilişkileri mutluluğa katkıda bulunan en önemli faktörler arasındadır (Dolan, Peasgood ve White, 2008). Literatürde yer alan maddi faktörler incelendiği zaman literatürün büyük kısmının kişinin maddi refah seviyesine odaklandığı görülmektedir. Bunun yanı sıra, bulunduğu bölgedeki işsizlik, enflasyon, faiz, vergi oranları gibi çeşitli harici faktörlerinde kişinin mutluluğu üzerinde etkileri olduğu ortaya çıkarılmıştır. Yüksek işsizlik, faiz ve

100

enflasyon oranları gibi makroekonomik göstergeler, güvensizlik ve kaygıya yol açmakta, zihinsel ve fiziksel üretkenliği ve ekonomik refahı tehdit etmekte ve bunun sonucunda da mutluluğu azaltmaktadır (Frey ve Stutzer, 2002).

2.2. Mutluluk Ekonomisi Üzerine Literatür Taraması

Smith, Bentham ve Mill gibi erken dönem ekonomi teorisyenleri, bireylerin arzu ve kararlarının, aldıkları zevki en üst düzeye çıkaracak ve kendilerine en çok fayda sağlayacak şekilde temellendirerek hareket ettikleri inancını paylaşmaktaydı. Ahlaki Düşünceler Teorisi (The Theory of Moral Sentiments) adlı eserinde, Adam Smith, bireysel davranışların (ekonomik faaliyetlerin) tutkulara bağlı olduğunu, ancak maddi zenginlik ve sosyal statü peşinde koşmanın kalıcı bir mutluluk getirmediğini belirtmiştir (Ashraf, Camerer ve Loewenstein, 2005). Ayrıca Jeremy Bentham, faydayı bir tatmin duygusu olarak ele almış ve bireysel mutluluk arayışı üzerine eğilerek oluşturduğu faydacılık teorisini en iyi faydayı en çok miktarda temin edecek davranışlara dayandırarak geliştirmiştir (Frey ve Stutzer, 2002). Mutluluk ekonomisi teorisinin babası olarak kabul edilen Richard Easterlin’in (1974) yapmış olduğu çalışmanın sonuçlarına göre yüksek gelir kısa süreli mutluluğa sebep olabilmektedir. Uzun vade de ise gelir ile mutluluk arasında negatif yönlü bir ilişkinin varlığından söz edilebilmektedir. Bu duruma “Easterlin Paradoksu” ismi verilmiştir.

Beklenti seviyesi teorisine göre ise, mutluluk beklenti ve başarı arasındaki farka bağlıdır (Frey ve Stutzer, 2002). Bireyler mutluluklarını hem geçmiş durumlarına hem de gelecekteki beklentilerine göre belirlemektedir. Bu yüzden gelirdeki bir artış kısa vadede mutluluğa yol açmakta, ancak arzular değiştikçe ve yeni duruma alışıldıkça insanların göreceli mutluluğu tekrar azalmaktadır. Beklentiler her zaman başarıdan daha ağır bastığından dolayı, asla tam tatminden söz edilememektedir (Graham, 2005).

Mutluluk ekonomisi hakkında diğer bir teori ise “Göreli Gelir” hipotezidir. Frey ve Stutzer'e (2002) göre, bir kişinin diğerlerine kıyasla konumu mutluluğun belirleyicisidir. Bir başka deyişle, mutluluğun artmasından sorumlu olan mutlak gelir değil, bireylerin kendilerini başkalarıyla kıyaslamalarına olanak tanıyan ve mutluluğa yol açan bu göreceli gelirdir.

2.3. Mutluluk Düzeyi ve Ekonomik Refah

Günümüzde ekonomistler, bir ülkedeki vatandaşların refah düzeyini belirlemek için kişi başına düşen milli geliri kullanmaktadır. Kişi başına düşen milli gelir, gayri safi yurtiçi hasılanın ülkedeki kişi sayısına bölünmesi ile bulunur. Kişilerin mutluluk düzeylerinin ölçümlenmesinde ise, ülkeden ülkeye farklılık göstermekle beraber, çeşitli kamu kurumlarının ve araştırma şirketlerinin yapmış olduğu anket çalışmaları dikkate alınmaktadır. Ülkemizde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından her yıl düzenli bir şekilde, kişi başına düşen

milli geliri açıklanmaktadır. 2003 yılından itibaren ise yine TÜİK tarafından yıllık yaşam memnuniyeti araştırması sonuçları kamuyla paylaşılmaktadır. Aşağıda yer alan Tablo 1’de, TÜİK tarafından açıklanmış olan 2003 ile 2017 yılları arasındaki yaşam memnuniyeti anketi sonuçları ve kişi başına düşen milli gelir (kişi başı GSYİH) miktarları özet halinde sunulmuştur.

Tablo 1. 2003-2017 Yılları Arası Yaşam Memnuniyeti Anketi Sonuçları ve Kişi Başına

Düşen Milli Gelir

YIL

MUTLULUK ORANLARI (%) Kişi Başı

GSYİH ($)

Mutlu Orta Mutsuz

2003 59,6 33,2 7,3 4697,6 2004 58 29,8 12,1 5960,9 2005 57,6 29,5 12,8 7304,4 2006 57,8 30,3 11,9 7905,8 2007 60,2 28,8 11 9655,9 2008 55,8 30,3 13,9 10930,6 2009 54,3 31,1 14,6 8979,8 2010 61,2 28,1 10,7 10559,8 2011 62,1 28 9,9 11205,2 2012 61 28,9 10,1 11587,8 2013 59 30,2 10,8 12480,4 2014 56,3 32 11,7 12112,4 2015 56,6 32 11,4 11018,9 2016 61,3 28,3 10,4 10882,5 2017 58 30,9 11,1 10602,2

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu İnternet Sitesi. Erişim adresi: http://www.tuik.gov.tr

Tablo 1’de de görüleceği üzere, ülkemizdeki kişi başına düşen milli gelir 2003 yılında 4697,6 $ iken, 2017 yılı sonunda bu rakam 10602,2 $ olmuş ve %125’lik bir artış göstermiştir. Yaşam memnuniyeti anketi sonuçları incelendiği zaman ise, ülkemizde kendini “mutlu” olarak tanımlayan kişilerin; 2003 yılındaki oranı %59.6 iken, 2017 yılında ise bu oranın %58’e düştüğü göze çarpmaktadır. Aynı anket sonuçlarına göre yine aynı yıllar dikkate alındığı zaman, kendini mutsuz tanımlayanların oranı %7,3’ten %11.1’e yükselmiştir.

Kenny (1999) tarafından Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yapılmış olan çalışmanın sonuçları da yukarıdaki araştırmayı onaylar niteliktedir. Kenny’nin (1999) çalışmasında, 1952 ile 1989 yılları arasında ABD’de kişi başına düşen milli gelirin iki katına çıktığı (9.047 dolardan 18.095 dolara) ancak ulusal mutluluk endeksi sonuçlarına göre mutlu bireylerin oranında %2’lik bir azalma meydan geldiği görülmektedir.

102

Yukarıdaki araştırmalar dikkate alındığı zaman, kişinin mutluluğu ile geliri arasındaki ilişkinin gereli olduğu sonucuna varılabilir.

3. YÖNTEM

Bu bölümde araştırmaya ilişkin hipotezlere, ölçeklere, ana kütle ile örnekleme ilişkin verilere, bulgular ve sonuçlara yer verilmiştir.

3.1. Araştırmanın Amacı ve Kapsamı

Araştırmanın temel amacı bireylerin mutluluk algı düzeylerinin gelir düzeyine göre analiz edilmesidir. Bu amaca ek olarak çalışmada, mutluluk algı düzeyinin diğer bazı demografik değişkenler itibariyle farklılaşıp farklılaşmadığı da araştırılmıştır.

3.2. Ana Kütle ve Örneklem

Araştırmanın örneklemini çeşitli meslek gruplarından 100 kişi oluşturmaktadır. Araştırmada kolayda örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntemde veri toplama amacıyla ana kütleyi oluşturan bireylere gönderilen anket formlarını doldurarak anketlere cevap verenlerin tümü örnekleme dahil edilmektedir. Bu kapsamda 100 adet anket verisi ile analizler yapılmıştır.

3.3. Araştırmanın Ölçekleri ve Hipotezleri

Araştırmada veri toplama aracı olarak anket formu kullanılmıştır. Anket iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, mutluluk kavramlarına ait ifadelerin yer aldığı ölçek bulunmaktadır. İkinci bölümde ise, katılımcıların demografik özelliklerini belirlemeye yönelik sorular bulunmaktadır. Araştırmada 5’li likert tipi ölçek kullanılmıştır (1= Kesinlikle Katılmıyorum, 2= Katılmıyorum, 3= Ne katılıyorum ne katılmıyorum, 4= Katılıyorum, 5= Kesinlikle Katılıyorum). Araştırmada mutluluk algı düzeyini ölçmek için Hills ve Argyle (2002) tarafından geliştirilmiş olan 29 maddelik Oxford Mutluluk Ölçeği kullanılmıştır. “Kendimden hoşnut değilim.”, “Hayatın oldukça ödüllendirici olduğunu düşünüyorum.” ifadeleri ölçekte yer alan ifadelerden bazılarıdır (α=0,773). Araştırmada test edilecek hipotezler aşağıda belirtilmiştir;