• Sonuç bulunamadı

1970-2000 YILLARI ARASINDA YAZILMIŞ KIBRIS TÜRK PİYESLERİNİN TEMATİK AÇIDAN İNCELENMESİ

2.1. Tarihî Gerçeklere ve Ulusal Düşünceye Dayanan Piyesler

2.1.3. Çağdaş Kıbrıs Türk Tarihini Yansıtan Piyesler

2.1.3.1. EOKA’nın Kurulmasıyla Başlayan Olayları Yansıtan Piyes: Özgürlüğe Doğru Kuzeyden Gelen Ses-

2.1.3.2.7. Dava Kavramı Hilmi Özen

tarafından kaleme alınan tarihî gerçeklere ve ulusal düşünceye dayalı bu piyes, 1973 yılında Gençlik, Spor ve Kültür İşleri Dairesi’nin düzenlediği Kıbrıs Türk Ulusal Radyo ve Sahne Oyunları Yazma Yarışması’nda Üzgü adlı piyesle birlikte mansiyon ödülü alan ikinci eserdir. Piyes, tek perdeden oluşmaktadır.

Piyesin başında, şahıs kadrosu verilmiştir. Burada dikkati çeken ilk özellik, karakterlerin isimlerinin olmamasıdır. Piyeste sadece, ana karakter olan çocuğun adı (Metin) verilmiş, diğer karakterler özellikleri ya da meslekleri ile yer bulmuştur. Kişiler sıralandıktan

145 Gençlik, Spor ve Kültür İşleri Dairesi, 1973: 15, 16.

146

Hilmi Özen ile tarafımızdan, 12 Mayıs 2016 tarihinde bir söyleşi gerçekleştirilmiş, bu söyleşide hem kendisi hem de Kıbrıs Türk Tiyatrosu üzerine konuşulmuştur. Özen bu sohbette; kendisi gibi konservatuar mezunu olan Ayla Haşmet ile birlikte tiyatro üzerine akademik çalışmalar yaptıklarını belirtmiş, 1970’li yıllarda ise ihtiyaçtan dolayı, düzenlenen yerel oyun yazma yarışmalarına katıldığını ve diğer oyuncu arkadaşları gibi yazarlığa soyunduğunu vurgulamıştır. 1967-1990 yılları arasında Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları müdürlüğü yapan Özen, 1992-2005 yılları arasında Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın Halkla İlişkiler ve Sanat Danışmanı olarak görev yapmıştır.

Kıbrıs Türk Tiyatrosu’nun tarihi hakkında malumatlar veren Özen; 1970’li yıllara kadar Kıbrıs’ta tiyatronun, çadır tiyatrolarındaki dansöz gösterileri, ölçüsüz şaklabanlıklar ve uyduruk tuluatlardan ibaret olduğunu belirtmiştir. Özen bu yıllarda; “güvenmediğimiz, inanmadığımız, soytarılık yapan bir kişiye kullandığımız en güzel kızma şekli ‘Git be işine tiyatrocu’ cümlesi olurdu. Hatta bu söylem, bizim yaş grubumuz arasında hâlâ yaygındır” ifadelerini kullanmıştır.

sonra radyo anonslarının yapıldığı, es’ten sonra ağlayan bir bebek sesinin zaman zaman fonda verildiği belirtilmiştir. Piyesin sonunda da radyodan jetlerin seslerinin verildiği belirtilerek ardından spiker tarafından “ana vatan Türkiye’nin Kıbrıs Türklerine yardımlarının devam ettiği” söylenmiştir.

Piyeste; Türk halkının Rumlara karşı verdiği mücadele ve bu mücadele sırasında genç, yaşlı, çocuk demeden üstüne düşen ne varsa elinden geldiğince yapan Türk halkı, özellikle de yaşına rağmen büyük bir cesaret örneği sergileyen Metin’in hikâyesi anlatılmıştır.

Yazara göre Metin, yaşına rağmen çok cesaretli bir çocuktur. Aynı zamanda da çok akıllıdır. Çünkü esir tutulanları kurtarmak için kaçmayı başarmıştır. Yazar, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde ana vatanın desteğini esirgemediğini dile getirip, bu durum karşısındaki memnuniyetini belirtmektedir. Yazara göre “dava kavramı” herkesin içinde olmalıdır. Bu kavramın sadece mevzide veya politika sahasında çözüm bulamayacağına inanmaktadır. Yazar için yürütülen bu davada en büyük katkıyı koyan Metin adlı çocuk gibi, ayakkabıcı da tellal da aynı derecede önem taşımaktadır.

Piyesin ana fikri bu ifadelerde kendini göstermektedir. Buna göre verilmek istenen mesaj; vatanı için mücadele eden her insanın içinde dava kavramının bulunduğu ve bu kavrama herkesin gücü ölçüsünde katkı verdiği, bu davaya baş koyan herkesin aynı ölçüde önemli olduğudur.

Piyesin başkahramanı, 9-10 yaşlarındaki Metin’dir. Kıbrıs Türk halkının varoluş davasına katkı sağlayan bir diğer karakter ayakkabıcıdır. Bir diğer karakter ise esir alınanlar arasında bulunan ve 7-8 yaşlarında olan bir kız çocuğudur. Ayrıca bu kız çocuğunun annesi, isminden söz edilmeyen dört adam, tellal, anons yapan spikerler ve bir askerdir.

Piyes, bir radyo anonsu olarak verilmektedir. Dolayısıyla olayların geçtiği mekan da sivil halkın düşman tarafından esir olarak tutuluşu, mücahitlerin mevzideki çarpışması, askerin şehitlerin başında durması yazar tarafından parantez içi yazılarla belirtilmiştir. Sade bir dille yazılan piyeste cümleler çok kısadır.

Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesi sırasında, düşman tarafından tutuklu bulunduğu yerden kaçıp mevzide çarpışan soydaşlarının yanına gitmeyi başaran Metin, cesareti ile takdir edilecek bir çocuktur. Metin ayrıca, soğuğa ve açlığa terk edilmiş kadın ve çocukların bulunduğu yeri mücahitlere bildirerek onları ölümden kurtarmış ve davaya kendisi de büyük bir katkı sağlamıştır.

Ayakkabıcı, sakatlığı nedeniyle mevziye gidip savaşamaz ancak mevzide çarpışan mücahitlere ayakkabı yaparak mücadeleye destek verir. Aynı şekilde piyeste, açık artırma ile eşya satan tellal da elinden geldiğince davaya destek vermektedir. Nitekim yirmi yıldır bu

mesleği icra eden tellal, mevzide bağımsızlık için vuruşan soydaşlarına yardım etmek amacıyla dedesinden kalma manevi değeri çok yüksek olan tespihi, açık artırma yolu ile satıp parayı mücahitlere göndermek istemektedir.

Bu çocuk da diğerleri gibi düşman tarafından esir alınmıştır. Küçük kız, neler olduğunu çözemediği için büyük bir korku duymaktadır ve annesi tarafından korkmaması için telkin edilmektedir. Bunlar dışında mücadeleye gönüllü olarak katılan ve direnişte rol oynayan dört adam daha vardır. Bu adamlar mevzide düşmana karşı kadınlarının, çocuklarının bağımsızlığı için mücadele vermektedirler. Bu sırada Metin adındaki çocuk, mücahitler arasında bulunan babasına kadın ve çocukların bulunduğu yeri bildirerek onları ölümden kurtarmıştır. Fakat kendisi de yaralanmıştır. Ne yazık ki Metin de bu mücahitler de çarpıştıkları mevzide şehit olmuşlardır. Bu şehitlerin başında bir asker de nöbet tutmaktadır.

Piyes, adından da anlaşılacağı üzere “dava kavramı” üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu kavram hakkında yazarın görüşleri ise oyunda eko olarak verilen sesle, şu şekilde vücut bulmaktadır:

Kasabın eti, manavın sebzesi, fırıncının ekmeği olmasaydı, esnafsız yaşayabilir miydi bu toplum. Herkesin herkese göre katkısı olmasaydı, doğar mıydı Mücahit Ordusu. Yaşar mıydı bu toplum? Dava yalnız mevzide, yalnız politika sahasında değil. Bizdedir. İçimizdedir. Hepimizdedir.147

Spikerler, Türk milletinin sürdürdükleri bağımsızlık davasında ana vatan Türkiye’den destek geldiği bildirilir. Havadan ve karadan gelen yardımlar neticesinde Türk ulusunun bağımsızlığına kavuştuğu belirtilmiştir. Kuzey’de devlet kuran Türk halkının kalkınma yönünde adım attığı, halkın ve yazarların davaya katkısının araştırıldığı zikredilmiştir. Ayrıca destekle beraber milli mücadelesine devam ederken Kıbrıs Türk Devleti’nin de temellerinin atıldığı söylenmiştir.