• Sonuç bulunamadı

1970-2000 YILLARI ARASINDA YAZILMIŞ KIBRIS TÜRK PİYESLERİNİN TEMATİK AÇIDAN İNCELENMESİ

2.2. Toplumsal Piyesler

2.2.7. İşçi Grevi Hakkında Piyes: Grev Sabahattin İsmail

tarafından kaleme alınan bu piyes, işçi grevi ile ilgilidir. Piyes, Lefkoşa Belediyesi tarafından “Kültür-Sanat Etkinlikleri” çerçevesinde 1984 yılında

236 Kara, 2008: 261.

237Sabahattin İsmail, gazeteci kimliği ön planda olan Sabahattin İsmail, aynı zamanda edebiyatla da

ilgilenmektedir. Gazeteciliğin çeşitli dallarında aldığı ödüllerin yanı sıra Lefkoşa Belediyesi’nin düzenlemiş olduğu öykü yazma yarışmasında üçüncülük, Dışişleri Bakanlığı’nın düzenlediği Bilimsel Eser Yazma

düzenlenen oyun yazma yarışmasında üçüncülük kazanmıştır. Lefkoşa Belediye Yayınları tarafından yayımlanan Oyunlar 84 adlı kitapta üçüncü sırada yer alan piyes iki perdeden oluşmaktadır.

İsmail’in Grev adlı piyesi ile ilgili olarak araştırmacı yazar Nesim, şu yorumlarda bulunmaktadır:

Sabahattin İsmail, “Grev” adlı oyunun konusunu 1948 yılında Kıbrıs’ta Lefke-Karadağ maden bölgesinde işçilerin başlattığı grevden seçmiştir. Olayın tarihsel gerçeklerine bağlı kalan yazar grev içindeki olayları evrensel bir bakış açısıyla sentezlemiş; bugünü hazırlayan gelişmeleri belgeselleştirmeye çalışmıştır.

Kıbrıs Maden Şirketine karşı Rum-Türk işçilerin başlattığı grev üç yönden önemli bir başlangıçtır. Birincisi işçilerin hak aramaları yönünden ve ikincisi bu amaca ulaşmak için sendikalaşmanın önemini kavramaları yönünden. Nitekim bu olay ayrı bir Türk işçi sendikasının kuruluşuyla sonuçlanmıştır. Olayın üçüncü boyutu sadece güçlü olanın haklı çıktığı hiçbir zaman grevcileri ücretli işçi olmaktan kurtaramaz.238

Piyesin başında; yazarı hakkında bilgi, şahıs kadrosunun ayrıntılı tasviri, kostüm ve dekor tasvirleri yer almaktadır. Ayrıca oyunla ilgili açıklamalarda bulunulmuştur:

1948 grevi içinde yer alan işçiler dinlenerek, olayın özüne sadık kalınmaya dikkat edilmiştir. Ancak belgesel yan yanında her grevde olan olaylar da düşünülerek oyuna eklenmiş ve “Grev”e evrensel bir öz verilmeye çalışılmıştır. Mesajın evrensel olmasına dikkat edilirken, olayın tarihsel gerçekliğine de ters düşülmemeye çalışılmıştır. Oyundaki isimler gerçek isimler olmakla beraber, grevde oynadıkları roller daha değişiktir. Grev adlı oyunumuz bu nitelikleri ile tam bir belgesel olmaktan ziyade yarı belgesel bir oyun niteliğindedir.239

Piyeste, 1948 yılında Kıbrıs’ta bulunan Lefke-Karadağ bölgesindeki madende çalışan Türk, Rum ve Maronitlerin (Lübnan’ın Hıristiyan halkına verilen ad) başlattığı ve dört ay dört gün süren aynı zamanda esere adını veren grev anlatılmaktadır.

Yazar, gazeteci olduğundan Kıbrıs’ta Lefke bölgesinde yaşanan bu gerçek olayı piyes halinde yazıp, hem Lefkoşa Belediyesi’nin açtığı yarışmaya katılmak istemiş hem de kamu oyu ile Kıbrıs’ta bulunan Türk, Rum ve Maronit halkın başından geçen bu olayı bir kez daha gündeme getirmek istemiş olduğunu düşünmekteyiz.

Yazar, madende çalışan işçilerin ne kadar zor şartlar altında çalıştıklarını, böyle bir yerde çalışan insanın sağlığının da her geçen gün bozulduğunu Hasan Kalfa’nın ağzından şu cümlelerle vermektedir:

Yarışmaları’nda bir mansiyon ödülü ile ikincilik; ayrıca senaryo yazma yarışmasında bir mansiyon ödülü daha kazanmıştır. Edebiyatın hemen her dalı ile alakadar olan İsmail’in ayrıca Kıbrıs sorunu ile ilgili araştırma ve incelemeleri de bulunmaktadır.

238

Nesim, 1986: 150.

“Ben tam 10 yıldır bu madendeyim. Her gün biraz daha eridiğimi hissediyorum. Bu zararsız toz dediğiniz kara toz her gün ciğerimi, mideni, yüreğimi yiyor.”240

Piyeste anlatılan konudan yola çıkarak, haksızlıklara karşı verilen ortak ve örgütlü mücadelelerin her zaman başarı ile sonuçlanacağı mesajı verilmektedir.

Piyesin şahıs kadrosunun çoğu madende çalışan işçilerden oluşmaktadır. Bu işçilerden Hasan Kalfa, aynı zamanda sendika temsilciliği yapan, bilinçli bir işçidir. Hasan Kalfa, kararlı ve sert mizacı ile grevdekilere önderlik etmektedir. Hasan Kalfa’nın karısı Rasiha Kalfa, kocası gibi bilinçlidir. Sağlam bir karaktere sahip olan Rasiha Kalfa, grevi ve grevdekileri desteklemektedir. Ayrıca kocasına da her yönden yardımcı olan bir karakterdir. İsmail Onbaşı, madende çalışan başka bir işçidir. İsmail Onbaşı, şakacı ve iyi niyetli bir tiptir ancak bilinçsizliği nedeniyle kolayca başkalarının etkisi altına girmektedir. İsmail Onbaşı’nın karısı Fatma Onbaşı ise korkak ve teslimiyetçi bir köylü kadınıdır. Mücadeleci bir ruha sahip değildir. Fatma Onbaşı ilk kez bir grevle karşılaşmıştır.

Piyesin bir diğer karakteri, genç bir maden işçisi olan Sedat’tır. Sedat, heyecanlı ve girişken bir yapıya sahiptir. Grev kararını desteklemektedir. Madenin usta başısı olan Kadir Usta olumsuz bir karakterdir: Yalancı, ispiyoncu ve çıkarcıdır. Kendini çok önemli biriymiş gibi gören Kadir Usta, her türlü işçi eylemine karşıdır. Piyeste Rum karakterler de yer almaktadır. Bunlardan Stavro şakacı; aynı zamanda disiplinli bir maden işçisidir. Türkçeyi tatlı bir Rum şivesi ile konuşan Stavro, bilinçli bir grevcidir. Andres ise sendikanın madende bulunan profesyonel elemanı durumundadır. O da Andres gibi Türkçeyi tatlı bir Rum şivesiyle konuşmaktadır. Piyesteki bir başka isim maden şirketi müdürü, İngiliz Mr. Hendrix’tir. Mr. Hendrix; tatlı dilli ve kibar bir görünüşe sahip olsa da diktatör bir ruha sahiptir. Tam bir işçi düşmanı olan Mr. Hendrix, etraftakilere karşı politik davranmaktadır. Piyeste ayrıca Mehmet Efendi ve Kahveci Hüseyin adında iki karakter daha yer almaktadır. Mehmet Efendi, kendi çıkarını düşünen, üç kâğıtçı bir bakkaldır. Hüseyin ise sakatlandığı için madenden çıkarılmıştır, kahvecilik yapmaktadır. Yardımsever bir karakterdir. Piyesin “kostümler” bölümünde belirtildiğine göre greve katılan işçilerin doğru dürüst kıyafetleri yoktur; ayaklarında lastik çizme, yüzlerinde ise siyah muza (is) vardır. İşçilerin içinde sadece ustabaşı Kadir’in pantolon, gömlek giydiği ayağında ise ayakkabı olduğunu belirtilmiştir. Müdür ise takım elbiseli ve kravatlıdır. Buradan hareketle; en çok emek sarf eden işçilerin, ne yazık ki en müşkül durumda oldukları görülmektedir. Mevki sahibi olan kişilerin ise şartları çok daha iyidir.

240

Piyeste mekan olarak olayların bir madende geçtiğini görmekteyiz. Kullanılan dil sade ve anlaşılırdır. Bunun yanı sıra karakterlerden biri olan İngiliz Mr. Hendrix konuşmalarının arasına İngilizce kelimeleri de serpiştirdiği; Rum işçi Stavro ile sendikacı Andres’in Türkçeyi anlaşılır bir Rum şivesi ile konuştukları görülmektedir.

Maden şirketi müdürü Mr. Hendrix, diktatör bir ruha sahip olduğu için işçilere karşı sürekli zorbaca davranmaktadır. Madende çalışan işçilere hiçbir değer vermeyen Mr. Hendrix, politik davranarak iyi niyetli görünmeye çalışmaktadır. Mr. Hendrix’in en büyük yardımcısı madenin ustabaşısı Kadir’dir. Kadir sürekli Mr. Hendrix’e dalkavukluk yapmakta, İşçileri ise önemsememektedir. Nitekim Kadir, işçilerin haklarını alamaması üzerine greve gitme kararı almalarını engellemeye çalışmıştır.

Madende çalışan işçilerden Hasan Kalfa ile Sedat haklarını alabilmek için birlikte hareket etmeleri gerektiğinin, gelecekleri açısından bu mücadelenin büyük bir önem arz ettiğinin farkındadırlar. Sedat, bir yandan grev kararına destek verirken diğer yandan işini kaybetme korkusu ile büyük bir kararsızlık yaşamaktadır. İşini kaybettiği takdirde geçimini nasıl sağlayacağını bilememektedir. Bildiği ve emin olduğu tek şey ise arkadaşlarını yalnız bırakmayacağı ve onlarla birlikte hareket edeceğidir. Rum işçi Stavro ise Amerikan ve İngilizlere karşı Türk’ün de Rum’un da bir olması gerektiğini ileri sürerek, greve destek verenlerden biridir.

İşçiler, grev kararı almadan evvel sendikacı olan Andres ile konuşmuş, hatta onun vasıtası ile Mr. Hendrix ile bağlantı kurmuşlardır. Fakat bu görüşmelerden bir netice alamamışlar ve greve gitmişye karar vermişlerdir. Bu karara uymayan tek isi Ustabaşı Kadir olmuştur. Bu sırada şirket müdürü, grevi kırmak adına her türlü hileye başvurur; mahalle esnafı satın almaya çalışarak işçileri çökertmeye çalışır. Mr. Hendrix’in bu planları uyarınca önce Kahveci Hüseyin’e gidilmiş; kendisinden arkadaşlarına destek vermemesi istenmiş, hatta rüşvet teklif edilmiştir. Fakat Hüseyin, dürüst biri olduğundan arkadaşlarına ihanet etmeyerek teklifi kabul etmemiştir. Oysa aynı teklifle gidilen Bakkal Mehmet, kendi çıkarlarını düşünen bir tip olduğu için bir anda arkadaşlarını silip atmayı kabul etmiştir.

İşçilerden İsmail’in karısı Fatma, içinde bulundukları bu durum karşısında sürekli şikâyet ederek çocuklarının düşünülmesi gerektiğini, bu nedenle mücadeleden vazgeçip özür dilenmesini ve işçilerin işlerine dönmelerini istemektedir. Hasan’ın cesur ve destekçi karısı Rasiha ise greve destek olmalarının atılmış en doğru adım olduğunu düşünmektedir.

Dört ay, dört gün süren mücadele sonunda kazanılır. Grev sona erer ve işçiler yeniden iş başı yapar. İşçiler mücadelerinde başarılı olup haklarını almayı başarsa da daha yapılacak çok iş olduğu Hasan Kalfa’nın ağzından şu cümlelerle dile getirilir:

… Biz yalnız bu grevi kazandık. Ama iş bununla bitmiyor. Yine onların elinde ücretli köleyiz. Yine bize tam alın terimizin karşılığını mı veriyorlar. Ürettiğimizin karşılığını mı ödeniyoruz. Sırtımızdan kazandıkları karları yine Amerika’ya, İngiltere’ye onların çelik kasalarına akmıyor mu? Yine bizim çalışmamız bir boğaz tokluğuna değil mi?241

.

Piyesin devamında işçilerin, birlik ve beraberlik içinde hareket ederek grevi kazanmaları büyük bir basamak olmuştur ancak asıl önemli olan; bundan sonra kendilerini sömürmeye çalışan yabancı devletlerin tekelinden kurtularak bu güzel adada, özgürce yaşayabilmek için mücadeleye devam etmeleridir. Ancak bu şekilde hareket edildiği zaman barış ve dostluk da beraberinde gelecektir. Fakat tüm bu güzel düşüncelere rağmen işçilerin grizu patlaması sebebiyle vefat etmeleriyle bu hayallerini gerçekleştiremedikleri anlaşılacaktır.