• Sonuç bulunamadı

1970-2000 YILLARI ARASINDA YAZILMIŞ KIBRIS TÜRK PİYESLERİNİN TEMATİK AÇIDAN İNCELENMESİ

2.2. Toplumsal Piyesler

2.2.1. Geçim Sıkıntısını Anlatan Piyesler 1 Deli Hasan

2.2.1.2. Dedemin Paracıkları

Bekir Kara tarafından yazılan toplumsal konulu Dedemin Paracıkları adlı piyes, yazarın Toplu Oyunlar II adlı kitabında üçüncü sırada yer almaktadır. Piyes, üç perdeden ibarettir. Piyesin yazarı hakkında önceki bölümlerde bilgi verilmiştir.

Piyesin başında yazar; eserinin dram türünde olduğunu belirtmiş, daha sonra karakter listesini vermiş ve dekordan söz etmiştir. Piyeste yine toplumsal bir konu olan ekonomik sıkıntı işlenmektedir. Yazarın bu kitaptaki en başarılı oyunu olduğunu söylememiz mümkündür. Yazar, olgunluk döneminde bu piyesi kaleme aldığı için daha önceki deneyimlerini de kullandığından başarı sağladığı düşünülmektedir. Ayrıca bu piyes, Toplu Oyunlar II kitabındaki en kapsamlı olması yönü ile de dikkat çekmektedir. Piyeste, maddi sıkıntılarla boğuşan bir ailenin başından geçenler işlenmiştir.

Yazar, başkahraman olan dedenin adını Mülayim olarak seçmesinin tesadüf olduğu düşünülemez. Mülayim kelimesi “yumuşak huylu” anlamı taşıdığından yazar da bu karakterin adını gösterdiği davranışlardan dolayı kullandığını düşünmekteyiz. Piyeste de huysuz ve

geçimsiz bir ihtiyar olmayan Mülayim, ailesinin yanında yaşamasına rağmen yazar, onun çok yalnız olduğunu vurgulamaktadır. İlgiden yoksun bırakılan bu ihtiyar, piyeste gülme unsurunu da oluşturmaktadır. Yazar, bu unsuru oluştururken ihtiyarın kullandığı cümlelerle karşımıza çıkarmaktadır. O cümlelerden biri de şu şekildedir:

“…E, başka n’apacayık? Deliganlı değilik ya da, başka bişey da yapacayık.”188

Yazar, geçim sıkıntısını işlediği bu piyeste, Mülayim dedenin ilgiden yoksun bırakılması ve bu yalnızlık neticesinde ailesi tarafından ölüsünün odasına gittikleri zaman fark edilmesiyle okuyucuya, geçim sıkıntısı içerisinde olan ailelerin bazen birbiriyle ilgilenemeyecek kadar uzak düşebilecekleri, bu sıkıntılar son bulduğunda ise artık çok geç olabileceği mesajıdır.

Kalabalık bir şahıs kadrosu olan piyesin başkahramanı Mülayim’dır. Mülayim çocuk ve torun sahibi yaşlı bir adamdır. Mülayim sürekli yalnızlıktan şikayet edip evlenmek istemektedir. Ayrıca bankada parası bulunmaktadır. Cemal, Mülayım’ın oğludur. Ailesine bağlı bir karakter olan Cemal, para sıkıntısı çekmekte; bu sıkıntı canına tak ettiği için de kredi alarak bir iş kurmayı istemektedir. Ancak Cemal enflasyon sebebiyle bu teşebbüsünde başarısız olur. Cemal’in en büyük destekçisi, karısı Aliye’dir. Aliye parasızlık nedeniyle evlere temizliğe gitmektedir.

Cemal ve Aliye’nin çocukları, Mülayim’ınsa torunları olan Eylül ve Mehmet oyundaki diğer önemli karakterlerdir. Eylül dedesini çok seven, saf, temiz ve duygusal bir kızdır. Veli adındaki genci sevmektedir. Ancak Veli tarafından ihanete uğramıştır. Mehmet, Eylül’ün abisidir. Yurt dışında eğitimini tamamlayıp Kıbrıs’a dönen Mehmet, işsiz ve parasızdır. Piyesin diğer karakterleri; Veli, Hakan ve Melisa’dır. Veli, Eylül’ün flört ettiği çocuktur. Zengin bir ailenin oğlu olan Veli, Eylül’ü sadece eğleneceği bir kız olarak görmektedir. Veli, paraya verdiği önemle dikkat çeker. Psikiyatrist olan Hakan, Mehmet’in arkadaşıdır. Hakan, Eylül’ü tanıdıktan sonra ona âşık olacak ve onunla evlenmek isteyecektir. Melisa ise Mehmet’in sevdiği kızdır. Melisa, İngiltere’de öğrenim görmüştür; ailesinin hâli vakti yerindedir.

Piyeste yazar tarafından tek bir yer olan bu ailenin yaşadığı evde geçmektedir. Bu evin de yatak odası, oturma odası, mutfak gibi bölümleri dikkat çekmektedir. Sade bir dille yazılan piyeste karakterlerin Kıbrıs ağzı ile konuştuklarını görmemiz mümkündür.

Cemal, çalışmasına rağmen evin ihtiyaçlarına yetişememekte, sürekli bir geçim derdi yaşamaktadır. Cemal, bankadan kredi alıp iş kurmayı denese de enflasyon nedeniyle başarılı olamamıştır. Cemal’in karısı Aliye, evlere temizliğe gitmekte ve aldığı üç beş kuruşla eve

188

katkıda bulunmaya çalışmaktadır. Kendileri ile aynı evde yaşayan Mülayım Dede ise sürekli yalnız oluşundan, herkesin işine gücüne dalıp kendisini ihmal ettiğinden yakınmaktadır. Mülayim Dede, kendisine yoldaş olacak birini bulup evlenmek istemekte, bunun için sürekli oğlunun başının etini yemektedir. Mülayim Dede’nin isteğini elde etmek için önemli bir de kozu vardır: “…Hepiniz dinleyin! Eğer bu işimi yaparsanız, sizi paraya boğacağım”189

Ev halkı Mülayim Dede’nin bankada parasının olduğuna inanmamakta, ona gülüp geçmektedir. Hepsi Dede’nin bu konuda hayal kurduğunu düşünmektedir. Piyesin ilerleyen bölümlerinde bir tek Psikiyatrist Hakan Mülayim Dede’ye inanacaktır. Mesleği icabı dedenin hayal kurduğunu düşünmeyen Hakan, bu konuda yanılmayacaktır. Buna rağmen parasızlık içinde kıvranan bu ailenin, Dede’nin söylemlerine karşı düşünceleri Eylül’ün ağzından şu sözlerle aktarmıştır: “… Biz sürünürük, o para sayıklar. Keşke dediği gibi çok parası olsa”190

Mülayim Dede piyes boyunca aile fertlerini parasının olduğu konusunda ikna etmeye çalışır, kendisini evlendirmedikleri takdirde ise parasını torunu Eylül’e bırakacağını dile getirir.

Evin oğlu Mehmet, yurt dışından tahsilini tamamlayarak dönmüş ve askere gitmiştir. Askerliğini bitirdikten sonra da diploması olmasına rağmen iş bulamamıştır. Evin kızı Eylül ise eğitimine devam etmemiş, Veli adında zengin bir gençle görüşmeye başlamıştır. Veli, bir yandan Eylül’le arkadaşlık ederken diğer yandan ailesine ve zenginliklerine yakışacağını düşündüğü başka bir ailenin kızıyla nişanlanmıştır. Bu durumu öğrenen Eylül, büyük bir hayal kırıklığı yaşamış, dünyası başına yıkılmıştır. Eylül’ü bu yıkımdan, Mehmet’in arkadaşı Hakan kurtaracaktır. Hakan, manevi olarak Eylül’e büyük bir destek olacak ve onu tanıdıkça bu masum kızla evlenmek isteyecektir. Eylül’e ise bu teklifi düşünmek için zaman isteyecektir.

Mehmet, uzun süre işsiz kaldıktan sonra bir inşaatta, geçici bir süre için işe başlamıştır. Çalıştığı yerin sahibi olan Melisa ile burada tanışan Mehmet, onunla evlenmeye karar verir. Evlendikten sonra Melisa, Mehmet’i alıp bir süreliğine Londra’ya gidecektir. Mehmet bu kararı ailesi ile paylaşır. Eylül, abisinden ayrılacağı için üzgün ancak onun mutlu olacağına inandığı için de sevinçlidir. Bu aile toplantısında Mehmet’in ardından Hakan da Eylül’le evlenmek istediğini açıklayınca Eylül’ün anne ve babası şaşırıp kalacaktır. Eylül, bu sürpriz gelişmeleri dedesine bildirmek üzere onun odasına gittiğinde, acı bir gerçekle yüzleşir: Mülayim Dede vefat etmiştir. Eylül dedesinin yanında, kendisine kalan bir banka defteri ile bir mektup bulacaktır. Dedesinin bu davranışı onu daha da duygulandıracak ve üzüntüsü daha da pekişecektir.

189

Kara, t.y.: 157. 190 Kara, t.y.: 165.