• Sonuç bulunamadı

4. ARAŞTIRMA VE BULGULAR

4.1. Marmara Bölgesinde Yer Alan Baraj Havzaları

4.1.1. Karaidemir Baraj Havzası

4.1.1.2. Karaidemir Baraj Havzasında Meteorolojik Kuraklık Analizi

1. 4.1.1.2.1. Karaidemir Baraj Havzasında Bölgesel Ortalama Yağış Verilerinin Bulunması

Çalışmada görülen havza çevresinde yer alan en yakın 2 adet meteoroloji istasyonu (Malkara ve Uzunköprü) seçilmiş ve bu istasyonlara ait aylık yağış verileri ile çalışılmıştır. İstasyonlara ait özellikler Çizelge 4.3’de verilmiştir [94]. İstasyona ait aylık yağış verilerinin eksik verileri aritmetik ortalama metodu kullanılarak çevredeki diğer yakın istasyonların verilerinden yararlanılarak tamamlanmaya çalışılmıştır.

İstasyonların bulundukları iklim bölgelerinin ve yüksekliklerinin farklı olması, istasyonların arasındaki korelasyon değerini etkilemektedir. İstasyonların verileri arasındaki korelasyon değerlerinin yüksek çıktığı görülmüştür.

Çizelge 4.6. Karaidemir Baraj Havzası Çalışmasında Kullanılan Meteoroloji İstasyonlarına Ait Özellikler

No İstasyon Adı Enlem (°K) Boylam (°D) Yükseklik (m)

Yıllık Ortalama Yağış Yüksekliği (mm)

1 Malkara 40.88 26.90 207 684

2 Uzunköprü 41.27 26.70 45 632

Daha sonra verileri değerlendirilen 2 adet meteoroloji istasyonuna ait 1980-2013 yılları arası aylık yağış verileri kullanılarak Thiessen poligonları yöntemi ile havzanın bölgesel ortalama yağış değerleri hesaplanmıştır. Şekil 4.4’de seçilen meteoroloji istasyonlarının yeri ve temsil ettiği alanlar gösterilmiştir. Bu yöntemle hesaplanan bölgesel ortalama yağış değerleri ile her bir istasyona ait yağış verileri arasındaki korelasyon katsayıları belirlenmiştir. Veriler arasındaki ilişkiden elde edilen Pearson korelasyon katsayılarının oldukça yüksek olduğu Çizelge 4.4’de görülmektedir.

59

Şekil 4.8. Karaidemir Baraj Havzası Çalışmasında Seçilen İstasyonların Yerleri ve Temsil Ettiği Alanlar

Çizelge 4.7. Karaidemir Baraj Havzası Çalışmasında Kullanılan Bölgesel Ortalama ve İstasyon Yağış Verileri Arasındaki Pearson Korelasyon Değerleri

Meteoroloji İstasyonu R (Pearson)

1 Malkara 0.99

2 Uzunköprü 0.79

2. 4.1.1.2.2. Karaidemir Baraj Havzasında Bölgesel Ortalama Yağış Verilerine SYİ Metodu Uygulanarak Elde Edilen Sonuçların Değerlendirilmesi

Bölgesel ortalama yağış verileri kullanılarak 1 aydan 24 aya kadar zaman ölçekleri için SYİ zaman serileri elde edilmiştir. 1, 3, 6, 9, 12 ve 24 aylık zaman ölçekleri için hesaplanan bölgesel ortalama SYİ zaman serileri bulunmuş ve Şekil 4.5’de gösterilmiştir. Bu şekilde, farklı periyotlardaki kurak ve sulak dönemleri, bu dönemlerin sıklığı ve kuraklık özellikleri hakkında bilgi sahibi olunmuştur. Kısa zaman ölçeklerinde kurak (SYİ<0) dönemlerin frekansı çok fazladır, oysa zaman

60

ölçeği arttıkça kurak dönemlerin frekansı azalmaktadır. Yani kısa dönemlerden uzun dönemlere gidildikçe kuraklık sıklığı azalmakta, kuraklık genliklerinde ve sürelerinde artış olmaktadır. Örneğin, ortalama kuraklık süresi 3 aylık zaman ölçeğinde yaklaşık 4 ay, 12 aylık zaman ölçeğinde yaklaşık 9 ay ve 24 aylık zaman ölçeğinde yaklaşık 18 ay olarak bulunmuştur.

Şekil 4.9. Karaidemir Baraj Havzasında Farklı Zaman Ölçekleri İçin Hesaplanan SYİ Zaman Serileri

Bölgesel ortalama 12 aylık SYİ serisi incelendiğinde, 1980-2013 yılları arasındaki değerlendirme sonucunda, Şekil 4.6’da görüldüğü gibi toplamda 34 yılda 16 yıl kuraklık yaşanmış olup, yaşanan bu kuraklıkların büyüklüklerine göre dağılımı 2 aşırı kurak, 1 orta derecede ve 13 normale yakın biçimindedir. Yaşanan kuraklıkların

61

ortalama süresi 2.67 yıl olup, 1982-1986 ve 1989-1993 yılları arası görülen maksimum kuralık süresi 5 yıldır. Ortalama kuraklık şiddeti -0.36 (normale yakın kurak) olup, 2013 yılında görülen maksimum kuraklık değeri ise -2.96 (aşırı kurak) olarak hesaplanmıştır. Kuraklıklar yıl bazında incelendiğinde 1982-1986, 1989-1993 ve 2011-2013 dönemlerinde uzun süreli kuraklıklar görülmüştür. Yağış eksikliğine bağlı olarak havzada farklı büyüklüklerde kuraklık olaylarının meydana geldiği görülmekte olup, havzada çok kuraklıkların yaşanmadığı dikkat çekmiştir.

Şekil 4.10. Karaidemir Baraj Havzası 12 Aylık SYİ Zaman Serisi

Bölgesel ortalamanın 3 aylık SYİ serisi yardımıyla mevsimlere ait sulak ve kurak durumlar incelenmiştir. Şekil 7’de yağış eksikliğinin mevsimlere göre değişim gösterdiği görülmektedir. Yapılan incelemede her mevsimde kuraklık görülmekte olup, kuraklık olayları toplamları bütün mevsimlerde birbirine yakın değerler göstermektedir. Toplamda kış mevsiminde 13 yıl, ilkbahar mevsiminde 14 yıl, yaz mevsiminde 14 yıl ve sonbahar mevsiminde ise 15 yıl kuraklık yaşanmıştır. Havzada aşırı kuraklıklar her mevsimde 2 yıl (sadece yaz mevsimi için 1 yıl) boyunca yaşanmıştır. Çok kuraklıklar sadece kış ve yaz mevsimlerinde, orta derecede kuraklıklar en fazla kış mevsiminde ve normale yakın kuraklıklar ise en fazla sonbahar mevsiminde yaşanmıştır. Ayrıca her mevsimde farklı şiddetlerde kuraklıklar meydana gelmiştir. Mevsimlere ait ortalama kuraklık şiddetleri birbirlerine yakın değerlere

(-62

0.36~-0.40) sahip olup, ortalama kuraklık süresi bakımından da birbirinden farklı değerler göstermektedir. Kış mevsiminde ortalama kuraklık süresi (2.17 yıl) en fazla, ilkbahar ve yaz mevsimlerinde (1.56 yıl) ise en azdır. Mevsimler maksimum kuraklık süresi bakımından incelendiğinde ise bütün mevsimlerde maksimum kuraklık süresi 3 ile 4 yıl arasında değişmekte olup, sadece en uzun süre yaz mevsiminde 1998-2001 yılları arası 4 yıl olarak bulunmuştur. Havzanın coğrafi konumu sebebiyle farklı iklim özelliklerinin görülmesinden kaynaklanan mevsimlerdeki farklı yağış rejimleri, her mevsimdeki kuraklık olaylarında farklılıkların gözlemlenmesine neden olmaktadır.

Mevsimsel incelemeler sonucunda da 34 yılda hemen her mevsim farklı büyüklüklerde kuraklık olaylarının yaşandığı tespit edilmiştir. Burada ayrıca özellikle kış mevsiminin ortalama kuraklık süresi bakımından yaz mevsimine göre daha fazla olması dikkat çekmiştir.

Şekil 4.11. Karaidemir Baraj Havzasında Kış, İlkbahar, Yaz ve Sonbahar Mevsimlerinde Yaşanan Sulak ve Kurak Dönemler

Türkiye'nin birçok bölgesinde yağışın uzun süreli ortalamaların altında kalması yeni meteorolojik kuraklık olaylarının yaşanmasına ve devamında da tarımsal, hidrolojik ve sosyoekonomik kuraklıkların meydana gelmesine neden olmuştur. Türkiye genelinde kuraklık olaylarının en şiddetli ve geniş yayılışlı olanları 1932, 1955-1956,

63

1971-1974, 1977, 1983-1984, 1989-1991, 1996, 1999-2001, 2007-2008 ve 2013-2014 yıllarında meydana gelmiştir [24-27]. Bu sebeple 1954-2013 yılları arasındaki ülke genelinde yaşanan şiddetli kuraklıklardan Karaidemir Baraj havzasının etkilenme durumu incelenmiştir.

Havzada 1980’li yılların başlarında sulak dönemler yaşanmıştır. Sulak dönemlerin ardından 1982-1986 yıllarında ortalama sıcaklıkların artmasıyla beraber havzada uzun süreli kurak bir dönem yaşanmıştır. Bu dönemde görülen kuraklıklar normale yakın kuraklıklar olup, özellikle 1983-1984 yıllarında ülke genelinde görülen şiddetli kuraklıklardan havzanın da etkilendiği görülmüştür. 1987-1988 yıllarına gelindiğinde yağışların artmasıyla beraber havzada sulak bir döneme geçiş olmuştur. 1980’li yılların sonu 1990’lı yılların başlangıcında tekrar sıcaklıkların artması ve yağışların uzun süreli ortalamanın altında kalması ile beraber havzada beş yıl boyunca normale yakın kuraklıklar yaşanmıştır. Sadece 1989 yılında havzada göz önüne alınan süre içerisinde ilk defa orta derecede kuraklık yaşanmıştır. Bu dönemde, 1989-1991 yıllarında ülke genelinde yaşanan şiddetli kuraklıklardan havzanın etkilendiği görülmüştür.1994 yılından 2000 yılına kadar yaşanan uzun kurak dönemlerin ardından yağışların artmasıyla beraber havzada tamamen sulak bir döneme geçiş olmuştur. 2000 yılında havzada normale yakın kuraklık yaşanarak 2004 yılına kadar sulak dönemler devam etmiştir. Ülke genelinde 1996 ve 1999-2001 yıllarında şiddetli kuraklıklar yaşanmasına rağmen, havza yaşanan şiddetli kuraklıklardan sadece 2000 yılında etkilenmiştir. 2004 yılında havzada tekrar normale yakın kuraklık yaşanmış, fakat ardı sıra gelen uzun süreli kurak dönemler olmamıştır. 2005 yılından 2011 yılına kadar tekrar sulak dönemler devam etmiştir. Bu dönemde, sadece 2008 yılında normale yakın kuraklık yaşanmıştır. Ayrıca, havzanın özellikle 2007 yılında ülke genelinde görülen şiddetli kuraklıktan hiç etkilenmeyip, sadece 2008 yılındaki kuraklıktan normale yakın kuraklık yaşayarak etkilendiği dikkat çekmiştir. 2011-2013 yılları arasında havzada göz önüne alınan süre içerisinde ilk kez aşırı kuraklıklara rastlanmıştır. Bu dönemde uzun süreli sulak dönemlerden sonra kurak dönemler başlamış olup, özellikle ortalama sıcaklıklarda artma eğilimi olması ve yağışların ortalamanın altında kalması sonucu son dönemlerde kuraklık büyüklüklerinde çok fazla artış gözlemlenmiştir. Sadece 2011 yılında havzada normale yakın kuraklık görülmüş, fakat 2012 ve 2013 yıllarında kuraklık büyüklüklerinde de çok fazla artış

64

olmuştur. 2013 yılında görülen aşırı kuraklık özellikle ülke genelinde görülen şiddetli kuraklıkların bir yansıması sonucudur. Ayrıca, havzada her mevsimde kuraklık olayları meydana gelmiş olup, kuraklık olayları toplamları en fazla sonbahar mevsiminde görülmesinin yanı sıra bütün mevsimlerde birbirine yakın değerler göstermiştir. Havzada özellikle 2012 ve 2013 yıllarında her mevsimde farklı büyüklüklerde kuraklıklar yaşanmıştır. 2012 yılında her mevsimde aşırı kuraklık görülmesi de dikkat çeken bir durumdur.

Karaidemir Baraj havzasında yapılan meteorolojik kuraklık analizinin bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda, havzada yağış eksikliğine bağlı olarak çok kuraklıklara hiç rastlanmamış olup, aşırı ve orta derecede kuraklıklara az sayıda rastlanılmıştır.

Havzada, sulak dönemlerin hakim olduğu görülmüştür. Ayrıca, uzun süreli kuraklıklara sadece 1995 yılına kadar rastlanılmıştır. Çalışmada ülke genelinde geniş yayılımlı ve şiddetli kuraklıklar yaşanmasına rağmen havzada 2012 yılına kadar ağırlıklı olarak normale yakın kuraklıkların yaşanması dikkat çeken bir durumdur.

Bunun yanında dikkat çeken diğer bir nokta ise son yıllarda özellikle 2012-2013 yıllarında hem yıl bazında hem de mevsimsel bazda incelemeler sonucu havzada aşırı kuraklıkların yaşandığı ve kuraklık büyüklüklerin artmasıyla ilgili bir eğilimin mevcut olduğu gözlenmiştir.