• Sonuç bulunamadı

KARŞI-ULUSAL VİZYONUN MİMAR MÜELLİFİN İCADI VE MEKÂNSAL ÜRETİM ARACILIĞIYLA İNŞAS

MODERNLEŞTİRME YAKLAŞIMLAR

5. KOSOVA’DA SOSYALİST DÖNEMİN İKİNCİ EVRESİNDE (1974-1989) KARŞI-ULUSAL VİZYONUN ÜRETİMİ VE

5.2. KARŞI-ULUSAL VİZYONUN MİMAR MÜELLİFİN İCADI VE MEKÂNSAL ÜRETİM ARACILIĞIYLA İNŞAS

Öncül kısımlardan hareketle, 1946’dan kabaca neredeyse 1978’e kadar devam edecek süreçte Kosova’da yaşayan yerli popülasyonun en azından kamu yapı ve yatırımları düzeyinde fail olamama, kamusallaşma ve imgesel dışavurum dolayımıyla görünürlükten muaf tutulma9 ve dolayısıyla kendi temsiliyeti üzerinde söz sahibi olamaması gibi bir

süreçten bahsetmek mümkündür. Bu süreç içerisinde Osmanlı-sonrası dönemde önce Avusturya-Macaristan (Habsburg İmparatorluğu’ndan) Art-Nouveau ve/veya Neoklasik üslupta yapıların ithali, sonrasında ise neredeyse 40 yıl sürecek bir aralıkta tüm kamu yatırımlarının Belgrad komutasında Üsküp ve Zagreb gibi federasyonun öncelikli merkezlerinden planlanması ve Priştine’ye uygulanması, sürecin diğer boyutlarını ifade eder.

Ekonomik, toplumsal, kültürel, hukuki ve siyasal açıdan kendi ‘yeniden doğuş’unu10

yaşayan yerli popülasyonun, organik bağlarla bağını halen kısmen de olsa devam ettirdiği sosyalist rejim ve Belgrad merkezli modernist hamle sonrası; tüm elde ettiği soyut kazanımlarını somuta, içsel potansiyeli kinetiğe dönüştürme, edinimlerini sergileyebileceği fonu yaratabilme, müellif olabilme ve en nihayetinde kendisini üstel bir konuma yerleştirebilmek açısından kaçınılmaz olarak milli benliğini ve karşı ulusal vizyonunu dışavurabilmesini mümkün kılacak kentsel düzeydeki biricik araçsallık olarak “mimarlık” yeniden, bu sefer yerli insiyatifin rövanşist eylemini “görünür” kılan ilk hamlesi olacaktır.

Bu bağlamda Priştine Üniversitesi’nde 1978 yılında Mimarlık Fakültesi’nin açılması, yeni yerli mimar kadroların yetiştirilmesine yönelik bu girişimle birlikte; talebi içten yükselten, federasyonun farklı başkentlerindeki mimarlık ekolleri üzerine tahsilini tamamlamış başta Bashkim Fehmiu olmak üzere Arnavut öncül mimarlar kadrosu önemli bir atılım yapmıştır. Ancak dışavuruma yönelik, içten kaynaklı ve öz taleplerle yola koyulan bu

9 2014 Venedik Pavyonu’ndaki temanın ‘Görünürlük’ başlığı bu bağlamda oldukça anlamlıdır.

10 Arnavutça’da yeniden doğuş, Rönesans anlamında kullanılan “Rilindija” kelimesi, aynı zamanda Yugoslavya

sosyalist yönetimi altında Kosova’da kamu destekli çıkarılan başat Arnavutça gazeteye de adını vermiş olması açısından hayli ilginç bir metaforik kullanımla öne çıkar.

kadronun en başta kamusal düzlemde, fikri arkaplanlarını karşı ulusal kimlik bazında dışavurucu bir mimari dil yarattığı veya yaratma endişesi içerisinde olduğunu söylemek hayli iddialı ve maksadını aşabilecek bir söylem olur. Çünkü, aslı itibarıyla 1980’lerin başlarındaki gösteriler, bir içsel toplumsal devinimin, fiilen koptuğu iktidar mekanizmalarından, hukuki yollarla da bağımsızlaşmasına yönelik bir talep olarak memnuniyetsizlikten ziyade, farklı bir evreye geçebilmek adına ayrılma istemiyle süreci tanımlamıştır. Aynı içsel dinamiklerden yola çıkarak, yine aynı ideolojik düzlemdeki başkentlerin mimarlık ekollerinde, aynı formasyondan geçen yerli mimarların tasarımsal boyutta da sosyalist mimari anlayıştan çok uzak bir noktada konumlandırılamayacak mimarlık pratikleri böyle bir dönemin ürünüdür. Ancak, burada önemli olan ve önceki dönemlere göre gelişim arz eden durum, yerli mimarların yetişmesiyle artık kendi nüfusunu barındıran fiziksel çevre üzerine karar alma mekanizmalarında daha yoğun bir biçimde söz sahibi olma hali ile bu mimarlar vasıtasıyla (daha geçlerde 2000’ler sonrası dönemde zirvesini yaşayacak) bir inşai hamle yoğunluğu üzerinden teritoryal aidiyet kurma ve bu iyelik halini dikilen bina, anıt vd. yapılar üzerinden tanımlama gibi bir toplumsal pratik evresine geçilmiş olmasıdır.

Şekil 5.4. Bashkim Fehmiu

Aynı yaklaşım, Sırplar’ın ‘Kosova Mit’indeki kendileri adına önem arz eden Ortaçağın bağımsız Sırp devletine ait sembol ve kutsal mekanlarını barındıran Kosova’yı, bu teritoryal bağlarla kendilerinin kopmaz bir parçası olarak görmelerini vazeden argümanda ya da 2000’ler sonrası Arnavutların diasporik finansal yardım ve yatırım sayesinde yaşanacak inşaat patlamasında görülecektir. Özellikle Dokufest Film Festivali’nde 2016 yılında gösterimi yapılmış olan "Batuşa'ların Evi" ( Orj. " Batusha's House") belgeselinde yasallığı şüpheli bir arazi üzerinde sayıları yüzlerle ifade edilen dairelerden meydana gelen şatovari bir barınma kompleksi inşa ettiren Kadri Batusha’nın, belgeseli hazırlayan İsviçreli mimarların, bu denli büyük bir kompleks yapı yapmasının nedenini sorduklarında verdiği “bina ve çocuklar yapmak önemlidir, o toprağı size ait kılar ve yeşertir” tanımlaması bu bağlamda hayli ilginç ve ortak bir ulus vizyonunun uzamsal ve yer’e ilişkin yaklaşımlarını oldukça açık bir dille gözler önüne sermektedir.

Şekil 5.5. “Batusha’s House” begesel-film afişi, 2016

Şekil 5.6. “Batusha Evi” kompleksinden bir görünüm, Priştine, 2016 Müellif: Tino Glimmann y Jan Gollob

Kaynak: Visions du Réel (https://www.visionsdureel.ch/) [88]

Şekil 5.7. Kadri Batusha, İsviçreli mimarlar Tino Glimmann ve Jan Gollob’a röportaj verirken, “Batusha’s House”, 2016

Kaynak: SEEfest (http://seefilmla.org/) [89]

2010’lu yıllara gelindiğinde, Kosovalı Arnavut mimarlık tarihçilerince tarihyazımsal boyutta Kosova’nın erken dönem yerli insiyatifle şekillenen ulusal inşası ile mimari dışavurumunun ana aktörü olarak lanse edilecek olan Bashkim Fehmiu’ya, dönemsel bazda icraatlarını sergilemiş en etkili mimar müellif olduğu için, özetle değinmek anlamlı olacaktır. Öyle ki, 1950 yılında Belgrad’da başladığı Belgrad Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden 1958’de mezun olduktan sonra, aynı yıl içerisinde Üsküp Üniversitesi

Mimarlık Fakültesi’nden mezun olan Suade Mekulli’yle birlikte Kosova’nın ilk mezun mimarları olarak kayda geçen Fehmiu, bu bağlamda, dönemi itibarıyla önemli bir “kamuyu görünür kılma” pratiğinin öncüsü olacaktır.

Mezuniyeti sonrası Priştine Belediyesi Teknik Birimleri’nde görev almış, daha geç Priştine Şehircilik Enstitüsü’nü kurmuştur. 1965 ile 1969 yılları arasında Belgrad Üniversitesi’nde uzmanlık çalışmalarına katılmış, aynı anda yeni Belgrad Şehir Planı’nı tasarlayan ekip içerisinde de yer alarak, her ne kadar kişisel beceri ve liyakati kaynaklı bir deneyim içerisinde bulunmuş olsa da; neredeyse ilk defa, modernist hamle pratiği sonrasında merkezden çevreye değil, çevreden merkeze karar alma ve biçimlendirme mekanizmasını hırpalamış ve tersyüz etmiştir. Mimarlığın bu bağlamda, yerli popülasyonun potansiyeli içerisinden tavandan tabana iletişimsellik yönündeki strüktürü ilk aşındıran alanlardan biri olduğunu söylemek mümkündür. Bunun gerekçesine bakılacak olursa, en büyük atılımı, katılaştırıcı bir güce sahip olduğu düşünülen mimarlık aracılığıyla yapmış rejime karşılık, daha on yıl dahi geçmeden, ironik olarak da Marksist bir söylem olan “katı olan her şeyin buharlaşmaya mahkûm olduğu” modern dünyada ayakta tutmaya çalışan sosyalist yönetimin, ilk ve en büyük açığını da bu alanda verdiği görülür. 1989’da başlayacak mekânsal bazlı ayrıştırma, kimliksel tanımalamaların hem kentsel hem de yapısal ölçekteki mekân segregasyonuna evrilmesi bu bağlamda oldukça anlamlı ve önemidir.

1965’te Teknik Fakülte’nin kurulmasıyla birlikte Fehmiu ‘Şehircilik’ hocalığı yapmaya başlamış, 1978 yılında Priştine Üniversitesi bünyesinde Mimarlık Bölümü’nün açılmasına ön ayak olmuştur. 1978’den emekli olduğu 1991 yılına kadar Şehircilik ve Çevre Planlama departmanının şefliğini üstlenen Fehmiu’nun profesyonel anlamda başlıca eğitim, yönetim ve yazarlık gibi alanlarda katkıları çok yönlü niteliktedir. 20.yy’ın ikinci yarısındaki başlıca kentsel projelerde Profesör Bashkim Fehmiu’nun imzası kelimenin tam anlamıyla “görülür” durumda öne çıkmıştır.

Örnek olarak 1962’deki Yeni Şehir Merkezi projesi, Ulpiana, Dardania ve Lakrishte semtlerini içerecek yeni yerleşim yerleri ve Priştine Üniversitesi Merkez Kampüsü projesi (1971), Grand Hotel Priştine (1974) vb. projelerde olduğu gibi. Kosova’nın sosyal ve politik gelişimindeki önemli yıllar olan erken 1970’lerde; (1970’te Priştine Üniversitesi’nin kurulması, 1974’te Yugoslav Federasyonu içerisindeki anayasal özerklik

statüsünün Kosova’ya verilişi ile birlikte) öncesindeki bölgesel statüden daha ayrıcalıklı bir pozisyon edinilmiş, tüm bu değişiklikler kentsel ve mimari gelişmeler olarak da özellikle de ulusal başkent Priştine’de tezahür etmeye başlamıştır.

Şekil 5.8. “Grand Hotel Prishtina” ve yakın çevresinin yapıldığı dönem itibarıyla görünümü. Kaynak Website: Skyscrapercity (http://www.skyscrapercity.com/) [90]

Şekil 5.9. Fehmiu’nun en önemli işlerinden biri olan ve Belgrad’lı mimar Dragan Kovačević’le birlikte yaptığı 1974 tasarımı “Grand Hotel Prishtina” ve yakın çevresinin 2014 yılı itibarıyla görünümü. Müellif: Julien Jaulin, Kaynak Website: Julien Jaulin Blog (https://julienjaulin.wordpress.com/) [91]

Sözgelimi, dönem itibarıyla büyük bir atılım göstermiş olan ve öğrenim talebinin genişçe bir aday öğrenci kitlesinden yöneldiği Priştine Üniversitesi’nin, rutin aktiviteleri

karşılayacak yeni akademik ünitelere, laboratuvarlara, enstitülere, yönetim binalarına vb. ihtiyacı vardır. 1971 yılında Şehircilik ve Tasarım enstitüsü Priştine’de kampüse yönelik ilk master plan fikirlerini öne sürdüğünde, projede ekip lideri Bashkim Fehmiu, danışman öğretim üyesi olarak Bogdan Bogdanoviç, ve tasarım ekibinde Miograd Peçiç, Ranko Randoviç, Dimitrije Mladenoviç ve Rexhep Luci’den oluşan, mesleki kariyerleri açısından hepsi kendi yöneldikleri uzmanlık dalında becerikli ve federasyon bazında başarılı pratikleriyle öne çıkan mimar ve planlamacılar yer almıştır. Kamusallaşma ihtiyacı üzerinde önemle duran Fehmiu’nun da yönlendirmesiyle; proje dahilinde açık, yarıaçık kamusallaşmaya olanak tanıyan alan tasarımı teşvik edilmiştir. Ancak üniversite merkez kampüsüne yönelik aksiyel vd. tasarım kararları Andrija Mutnjakovic’in Üniversite Kütüphane Binası dışında dikkate alınmamıştır. Fehmiu’nun kentsel planını tamamıyla takip eden tek yapı kütüphane binası olarak kalmıştır.(bkz. Şekil 5.10-5.15)

Şekil 5.10, 5.11, 5.12, 5.13. (1) “Priştine Üniversitesi Kampüsü” Projesi, 1970. Mimar Bashkim Fehmiu ve Prof. Dr. Bogdan Bogdanoviç tarafından projelendirilmiştir. Proje Ekibi: Miograd Pecic, Mita Mladenovic, Ranko Radovic. (2) Miloşeviç döneminde “Priştine Üniversitesi Kampüsü” projesinde yapılan değişiklikler. Mimar Spasoje Krunic tarafından projelendirilmiştir. “Aziz George Sırp Ortodoks Kilisesi” kampüsün merkezinde konumlandırılmıştır. (3) “Priştine Üniversitesi Kampüsü”nün kuşbakışı görünümü, 2016.

Kampüs içerisinde kendisi dışında hiçbir dini yapı bulunmayan “Aziz George Sırp Ortodoks Kilisesi” atıl bir biçimde varlığını sürdürmektedir. Kampüsteki diğer yapılar Güzel Sanatlar Fakültesi, Ekonomi Fakültesi, Filoloji ve Felsefe Fakültesi, Kosova Ulusal Kütüphanesi Binası vd. kimi idari binalar. (4) “Aziz George Sırp Ortodoks Kilisesi”nin 2016 yılındaki görünümü.

Kaynak: Yuki.al (https://ii.yuki.la/) [92,93,94,95]

Şekil 5.14. Kosova Ulusal Kütüphanesi Binası, Priştine, 2014

Müellif: Trim Kabashi Photography, Kaynak: Skyscrapercity (http://www.skyscrapercity.com/) [96]

Şekil 5.15. “Kosova Ulusal Kütüphanesi” binasından bir detay, Mimar: Andrija Mutnjakovič, Yapım Yılı: 1982, Müellif: Karen Thacker Brown

Her ne kadar karşı ulusal vizyonu öz etnik tabanından mimari üretimiyle üslupsal anlamda içeriklendirmemiş olsa da Fehmiu’nun yerli popülasyon içerisinden çıkmış bir mimar aktör olarak, Rexhep Luci vd. yerli meslektaşlarıyla birlikte kolektif çabalarının ürünü olarak sonuçlandırdığı veya projelendirdiği tasarımlarda, yerli popülasyonu dışa açık, modern dönem tasarımlarının ve insana yönelik tasavvurlarının biçimlendirdiği haliyle ‘sosyal’ ve kamusal alan üzerinde ‘görünür’ ve ‘etkin’ kılma çabası oldukça ağırlıklı bir düşünsel arkaplan olarak kendini göstermiştir.

6. POST-SOSYALİST (TİTO-SONRASI) YÖNETİMİN KOSOVA’YA