• Sonuç bulunamadı

5. Konuya İlişkin Temel Kavramlar

5.5. el-Burhân ve el-İtkân’a Kadar Ulûmu’l-Kur’an Çalışmaları

5.5.4. Kapsamlı (Ansiklopedik) Eserler Dönemi

Ulûmu’l-Kur’an kavramının ilk dönemlerde kitap isimlerinde kullanımının ‘temel ilke, yön- tem ve temel bilgileri kapsayan eser’ anlamında olmadığına ve bu kavramın sadece bazı tefsirle- rin isimlerinde kullanıldığına değinmiştik. İbn Merzubân’ın (309/921) el-Hâvî fî Ulumi’l- Kur’an’ı, Ebu’l-Hasen el-Eşa’rî’nin (324/936) el-Muhtezen fî Ulumi’l-Kur’an’ı, el-Udfûvî’nin (388/998) el-İstiğna fi Ulumi’l-Kur’an’ı ile el-Havfî’nin (430/1039) el-Burhân fî Ulumi’l-Kur’an adlı tefsiri, kavramın ilk dönem kullanımının örnekleri sayılabilir249

.

Bu yönüyle ilk ulûmu’l-Kur’an kavramının geçtiği eserin, ansiklopedik eserlerin ilki olduğu düşünülmemelidir. Zira ulûmu’l-Kur’an kavramının “temel ilke ve yöntemleri, temel bilgileri kapsayan eser” anlamında kullanımının İbn Cevzî’nin (597/1201) Funûnu’l-Efnân fî Uyuni Ulu- mi’l-Kur’an adlı eserinde rastlanmasına rağmen250

teknik tanımlamaya en uygun ilk eser olma niteliğinin Hâris el-Muhâsibî’nin (243/857) Fehmu’l-Kur’an adlı eseri olduğu anlaşılmaktadır251. Muhâsibî, eserinde fedâilu’l-Kur’an, fıkhu’l-Kur’an, muhkem-müteşabih, nesh meselesi, mutezile ile tartışmalar, Kur’an uslubu gibi temel konuları ele almaktadır252

.

247 Suyûtî, el-İtkân, IV, 488.

248 Bulut, Ali, Erken Dönem Tefsir Mukaddimelerinin Tefsir Usûlü Açısından Değerlendirilmesi, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Isparta 2009, s. 2.

249 Mollaibrahimoğlu, Süleyman, Süleymaniye Kütüphanesinde Bulunan Yazma Tefsirler, Karaman Ofset, İstanbul 2002, s. 32-33.

250 İbnü'l-Cevzî, Funûnu’l-Efnân fî Uyûni Ulumi’l-Kur’an, thk. Hasan Ziyauddin Itır, Dâru’l-Beşâiri’l- İslamiyye, Beyrut 1987, s. 72-73; Ğazlân, Abdulvehhâb Abdulmecîd, el-Beyân fî Mebâhis min Ulûmi’l- Kur’an, Dâru’t-Te’lîf, Kahire 1384/1965, s. 41-42.

251 İlk eserin hangisi olduğu konusu tartışmalar için bk. Hammâde, Medhal, s. 10-11.

252 Eser Muhâsibî’nin el-Akl adlı eseri ile beraber basılmıştır. Geniş bilgi için Bk. el-Muhâsibî, Ebu Abdullah el- Hâris b. Esed b. Abdillah (243/857), Fehmu’l-Kur’an, thk. Hüseyn Kuvvetlî, Dâru’l-Fikr, Beyrut 1398, s. 261 vd.; Öksüz, Adil, Tefsir Usûlü Açısından Muhâsibî ve Fehmu’l-Kur’ân’ı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sakarya 1996, s. 20-36; İşler, Emrullah, Muhâsibî ve Fehmu’l-Kur’ân’ı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1989, s. 1-12; Kızılgeçit, Muhammet, Hâris el-Muhâsibî’de Dinî Davranış Teorisi, Yüksek Lisans Tezi, Erzurum 2006, s. 4-34; Çalışkan, İsmail, Siyasal Tefsirin Oluşum Süreci, Ankara Okulu Yay., Ankara 2003, s. 119-24.

Bu bilgiler çerçevesinde kavramın, hicri altıncı asırdan itibaren, ansiklopedik eserler anla- mında kullanıldığını belirtmek yararlı olacaktır253

. Bırakmış oldukları etki ve izlerin yansımaları- nı görmek için el-Burhân ve el-İtkân’a kadar yapılmış çalışmaları ve ansiklopedi niteliği taşıyan eserleri kısaca ele almak yararlı olacaktır.

Bu bağlamda İbn Cevzî’nin Funûnu’l-Efnân fî Uyuni Ulumi’l-Kur’an adlı eseri zikredilme- si gereken ilk eserdir254. Nitekim bu eser, nasih-mensuh, tefsir-tevil, muhkem-muteşabih gibi da-

253 Son dönem tefsir araştırmacıları, Ebu’l-Kasım el-Hasan Muhammed b. Habib en-Nişâburî’ye (406/1016) ait olan et-Tenbih ala Fazli Ulumi’l-Kur’an adlı bir eserden bahsetmekte ve eserin bir bölümünün Köprülüzade kütüphanesi 2/15 numarada bulunduğunu ifade etmektedirler. Katalog aramamızda esere rastlayamamakla birlikte eser hakkında yazılmış bir makaleye ulaştık. Kanaatimizce Arapça kaynaklarda belittilen Köprülüzade ifadesi Taşköprüzade olarak anlaşılması gerekirken yanlışlıkla kütüphane adı olarak değerlendirildi. Çünkü Taşköprüzade, eserinde Kitâbu’t-Tenbîh adıyla ifade ettiği eserden Suyûtî’nin aktardığı miktara da yer verir. Eserin Zahiriye Kütüphanesi’nde bulunan on iki varaklık bir bölümü, Muhammed Abdulkerim Kâzım er-Radî tarafından tanıtılmıştır. Sema’ ve icazet yoluyla nakledilen bölüm, Muhammed b. Tolboğa tarafından rivayet edilmiş ve h.603 tarihi düşülmüştür. Ayetlerin indiği ortamı konu edinen bölümde Mukatil b. Süleyman’ın (150/767) adına yer verilmesi eserin ilmi birikiminin ileri düzeyde olduğunu yansıtmaktadır. Mekkî-Medenî, hadarî, seferî, leylî, nehârî ayetler gibi bilinen bir tasnif yapılmıştır. Ulaşılan on iki varaklık bu miktar, eserin ya tamamlanmadığı ya da varlığını koruyabilmiş olan miktarının bu kadar olduğu şeklinde yorumlanmaktadır. Belki de ulaşılan bu bölüm, tabakat kitaplarında yazara nisbet edilen Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azîm adlı eserin mukaddimesinden bir bölüm olabilir. Bu anlamda el-Fihrisu’ş-Şamil, yazarın adına kayıtlı, İstanbul kütüphanelerindeki bir tefsirden bahsetmektedir. Bu eserin detaylı incelenmesi veya tahkikli olarak ele alınması tarafımızdan planlanmaktadır. Zerkeşî ve Suyûtî, eserin adını vererek Mekkî-Medenî meselesinde eserden uzun bir bahis aktarırlar. el-İtkân’da muhtelif yerlerdeki alıntılar, tahkik edilen oniki sayfalık bölümün eserin tamamı olmadığını göstermektedir. Özellikle Zerkeşî eserin var olan nüshasının tamamına yakınını küçük ilave ya da değişikliklerle nakleder. Bu nakil esnasında zayıf bulduğu rivayetleri de belirtir. Örneğin yetmiş bin meleğin En’am suresi ile beraber indiğine dair rivayetin zayıf olduğunu vurgular. Zerkeşî’nin bu alıntısı eseri önemsediği ve esere o dönemde ulaşıldığını göstermektedir. Nişâburî, ayetlerin iniş yerleri ile ilgili ifadesini şöyle tamamlar: “(Ayetlerin indiği yer ve hal ile ilgili) bu onbeş hususu bilmeyen ve ayırt edemeyen bir kişinin Allah’ın kitabı hakkında konuşması helal değildir.” Ancak eserin tamamı incelenmeden eserin tefsir ya da usûl kitabı olduğunu ifade etmek mümkün görünmemektedir. Sözkonusu eser incelenerek ilim dünyasına kazandırılırsa, ulumu’l-Kur’an kavramının kapsamlı eser anlamında kullanıldığı ilk eserin bu eser olduğuna hükmedilebilir. Ancak her halükarda kavramın bu anlamda kullanımı hicri dördüncü asır sonrasını bulmaktadır. Bk. Zerkeşî, el-Burhân, I, 248-262; Suyûtî, el-İtkân, I, 48, IV, 449; Taşköprüzâde, Ebu'l-Hayr İsamuddin Ahmed Efendi (968/1561), Miftahü's-Saade ve Misbahü's-Siyade fî Mevzuati'l-Ulûm, thk. Kamil Kamil Bekri, Abdülvehhab Ebü’n-Nur, Dârü'l-Kütübi'l- İlmiyye, Birinci Baskı, Beyrut 1405/1985, II, 345; Haydar, Ulumu’l-Kur’an Beyne’l-Burhân ve’l-İtkân, s. 95; et-Tayyar, “Ulûmu’l-Kur’an: Târîhuh ve Tasnîfu Envâih”, s. 79-80; Hammâde, Medhal, s. 10-11; er-Râdî, Muhammed Abdulkerim Kâzım, “Kitâbu’t-Tenbih ala Fazli Ulumi’l-Kur’an Ebu’l-Kasım el-Hasan b.

Muhammed b. Hasan b. Habib en-Nişâburî (h. 406)”, Mecelletü’l-Mevrid, Bağdad 1409/1988, c: 17, sayı: 4,

s. 305-322; el-Fihrisu’ş-Şamil li’t-Turasi’l-Arabiyyi’l-İslamiyyi’l-Mahtut (Komisyon), Mahtutatu’t-Tefsir, Müessesetü Ali Beyt, Amman 1987, I, 128-129; Bilmen, Ömer Nasuhi (1391/1971), Büyük Tefsir Tarihi ve Tabakatü'l-Müfessirin : Usûl-i Tefsir veya Mukaddime-i İlm-i Tefsir, Bilmen Yay., İstanbul 1973, I, 401. 254 Kırtay, Yasemin, Ulumu’l-Kur’an Kavramının Ortaya Çıkışı ve Gelişimi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans

ha önce ele alınmış ilimlerin bir kısmını incelemektedir. Bununla birlikte Kur’an’ın mahlûk ol- madığı255, Kûfe ekolüne göre harf sayıları eşit olan sureler256

ile İslam ümmetinin diğer peygam- berlerle ortak olduğu nitelikler257

gibi başlıkların el-Burhân ve el-İtkân’da ele alınmamış olması dikkat çekicidir.

Bu durum, ulûmu’l-Kur’an kapsamına hangi ilimlerin girmesi gerektiği hususunun değiş- kenlik arz edebildiği ya da belli dönemlerde bu ilimler arasında sayılan konuların daha sonraki âlimlerce ele alınmamış olması ulûmu’l-Kur’an sınırının mutlak çizgilerle çizilemeyeceği anla- mına gelebilir. Örneğin; Kur’an’ın belâğat yönünü inceleyen bir kişi, Belâğatu’l-Kur’an üst başlı- ğını tercih ederken, başka bir kişi belağatı kendi içinde sınıflandırarak Bedîu’l-Kur’an, Meâni’l- Kur’an şeklinde başlıklar belirleyebilir. Konu daha da detaylandırılarak başka bir âlim tarafından bu alanların her biri altında incelenen istiâretu’l-Kur’an, teşbihâtu’l-Kur’an, iltifâtu’l-Kur’an baş- lıkları ile ele alınabilir258

.

Sehâvî’nin (643/1245), Cemâlu’l-Kurrâ ve Kemâlu’l-İkra’ adlı eserinin temelde kıraat ağırlıklı olsa da Kur’an ilimlerinden yirmiye yakınını ele aldığı görülür. Nitekim eserde, ilk nazil

olan ayet, Mekkî-Medenî, i’câzu’l-Kur’an, Kur’an’ın cem’i gibi temel konular işlenmiştir259.

Özellikle kıraat merkezli okumalarda esas alınması gereken eserde, el-Burhân ve el-İtkân’dan farklı olarak ele alınan bir Kur’an ilmi bulunmamaktadır.

Ebu Şâme’nin (665/1268), el-Murşidu’l-Vecîz adlı eseri, Kur’an’ın ‘yedi harf’ üzere indi- rildiğini bildiren hadisin izah ve yorumunu esas alan bir eser olmakla birlikte nüzûlu’l-Kur’an, ilk ve son inen ayetler, Kur’an’ın iki kitap arasında cem’i ve istinsâhı süreci, Kur’an hafızları, yedi harf meselesi, şaz, sahih ve mütevatir kıraatler, fezailu’l-Kur’an gibi konuları da ele almakta- dır260

. Müellife göre bu ilimler, sözkonusu hadisle bağlantılı olarak ele alınması gereken ilimler-

255 İbn Cevzî, Funûnu’l-Efnân fî Uyûni Ulumi’l-Kur’an, s.149. 256 İbn Cevzî, Funûnu’l-Efnân, s.328.

257 İbn Cevzî, Funûnu’l-Efnân, s.481.

258 Kara, Ömer, “el-Furûku’l-Luğaviyye’nin Bir Kur’an İlmi Olma İmkânı üzerine”, Tarihten Günümüze Kur’an İlimleri ve Tefsir Usûlü, İYVKTAY, Özkan Matbaacılık, Ankara 2009, s. 193-194, s. 242.

259 es-Sehâvî, Alemuddin Ebu’l-Hasen Ali b. Muhammed b. Abdissamed (643/1245), Cemâlu’l-Kurra ve Kemâlu’l-İkrâ’, thk. Ali Hasan el-Bevvâb, Mektebetü’t-Turâs, Mekke 1987, I, 234; II, 423; I, 189. 260 Musannıf, “bu eserin temel dayanağı söz konusu hadistir. Eserin yazılış gayesi bu hadis olup, aralarındaki

yoğun ilintiden dolayı hadisten önce ele alınan bölümler giriş mesabesinde, sonraki bölümler ise hadise tabi mesabesindedir” ifadesiyle bunu belirtmektedir. Bk. Ebu Şâme, Ebu’l-Kasım Abdurrahman b. İsmail el- Makdisî (665/1268), el-Murşidu’l-Vecîz ila Ulum Tetealleku bi’l-Kitâbi’l-Azîz, thk. İbrahim Şemsuddin, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut 2003, s. 74.

dir. Bu yönüyle eserin hadis merkezli ilim anlayışının bir yansıması olduğu söylenebilir. Ebu Şame’nin bu eserinde, el-Burhân ve el-İtkân’da müstakil olarak ele alınmayan, ancak söz konusu eserde bölüm başlığı olarak işlenen ve Kur’an okumada asıl hedefin Kur’an’ı anlamak olduğunu vurgulayan bir başlık bulunmaktadır. Müellif, ‘Kur’an ilimlerinden istifade etmeye ve amel etmeye yöneliş, tilavette yoğunlaşma ve aşırılığı terk ediş’ şeklinde adlandırdığı başlık içeri- sinde şunları vurgular: “Kur’an’ı ezberleme, hızlı okuma, mehâric-i huruf ve Kur’an-ı güzel okuma (nağme) konularında iyi olan bir kişinin bunlardan daha öncelikli ve daha önemli olarak yapması gereken şey, Kur’an’ın mesajını anlamak, mesajını tefekkür etmek, gereğiyle amel et-

mek, çizdiği sınırlara uymak ve (böylece) Allah korkusunu elde etmektir.”261

Tûfî’nin (716/1316) el-İksîr fî Kavaidi’t-Tefsîr adlı eseri ise, beyan ve meânî ilimleri mer- kezlidir. Bununla birlikte Tûfî eserinde, tefsir ve te’vil kavramlarının farkı, Kur’an’ın içerdiği ve müfessirin bilmesi gereken ilimler gibi ana bölüm başlıklarına yer verir. Kur’an’ın içerdiği ve müfessirin bilmesi gereken ilimleri, lâfzî ilimler (ğarib lafızlar, kelimelerin ilk kökü /sarf, cümle- nin öğeleri /i’rab, kıraatler) ve manevi ilimler şeklinde ayırır. Manevi olanları da varlıkla ilgili olanlar ve inançla ilgili olanlar şeklinde ikiye ayırır. Varlıkla ilgili olanlar ile “gökyüzü ya da yer- yüzündeki varlıkların varoluş gayelerini tefekkür etmek” gibi varlığın gayesine yönelik olan bil- giyi (hikmet) kasteder. İnançla ilgili olanlar ayırımı ise akaid/usûlu’d-dîn, Kur’an kıssaları, öğüt- ler, nasih-mensuh, usûlu’l-fıkh ilimlerini ihtiva etmektedir262. “En üstün iki Kur’an ilmi” olarak

tanımladığı meani ve beyan ilmini ise üçüncü bölümde ele almaktadır263

.

Tûfî’nin eserini, Zerkeşî’nin (794/1392) el-Burhân’ı takib eder. Celâluddin el-Bulkînî’nin (824/1421) Mevâkiu’l-Ulûm min Mevâkii’n-Nucûm adlı eseri ise, Suyûtî’nin Kur’an ilimlerini içeren ilk eser olduğunu düşündüğü bir teliftir264

. Bunun sebebi, Suyûtî’nin el-Burhân’ı daha son- radan görmüş olmasıdır. Keza bu bağlamda Kâfiyecî’nin (879/1474) Kitâbu’t-Teysîr fî Kavâidi İlmi’t-Tefsîr adlı çalışmasını da anmak gerekir265. Nitekim Suyûtî, el-İtkân’ı, bu önemli eserin

261 Ebu Şame, el-Murşidu’l-Vecîz, s.146.

262 Eser ile ilgili değerlendirmeler için bk. Seber, Abdulkerim, “Necmeddin et-Tûfî’nin el-İksir fî İlmi’t-Tefsîr

İsimli Eserinin Tefsir Usûlü Açısından Değerlendirilmesi”, DEÜİFD, İzmir 2006, sayı: 24, s. 35; Karagöz,

Mustafa, “el-İksir fî Kavâidi’t-Tefsir Örneğinde Tefsir Usûlü Yazımına Bir Katkı”, Hitit, sayı: 17, s. 172 vd. 263 et-Tûfî, el-İksîr fî Kavaidi’t-Tefsîr, thk. Abdulkadir Huseyn, Mektebetü’l-Âdâb, Kahire 1977, s. 61. Muhakkik tarafından eserin adının el-İksir fî İlmi’t-Tefsîr olarak verilmesine rağmen tabakat kitaplarında ve eserin mukaddimesinde eserin adının, el-İksîr fî Kavaidi’t-Tefsîr olarak geçmesinden ötürü bu ismi tercih ettik. Bk. es-Sabbâğ, Buhûs fi Usûli’t-Tefsîr, s. 274.

264 Suyûtî, el-İtkân, I, 9-10.

hemen akabinde telifetmiştir. Bulkînî ve Kâfiyecî’nin eserlerinden haberdar olan Suyûtî’nin, el- Burhân’ı beğenmekle birlikte diğer eserleri yeterli görmediği için daha kapsamlı bir eser yazma ihtiyacına binaen el-İtkân’ı telif etmeye karar verdiği, el-İtkân’ın mukaddimesinde açıklanan bir husustur.

Önceki çalışmaların içeriklerinden de anlaşılacağı üzere el-Burhân ve el-İtkân’a kadar ulûmu’l-Kur’an’a bu iki telif kapsamında yer vermiş bir eser bulunmamaktadır. Binaenaleyh ko- nunun girişi sadedinde yer vermeye çalıştığımız ve aynı alana dair el-Burhân ve el-İtkân öncesi telif olunmuş eserler üzerinden sürdürmeye çalıştığımız kronolojik analiz neticesinde mezkûr iki eserin hem kendilerinden önceki birikimi aşan kapsamları hem de sonraki süreci belirleyen yön- tem ve tasnif anlayışları özelinde bu iki eserin sahanın en temel iki eseri oldukları anlaşılmakta- dır.

Giriş kısmındaki bu tesbitlerden hareketle tezin birinci bölümünde, bu iki eserin yöntem ve tasnif biçimleriyle, bu iki telifi kaleme alan müelliflerin yetişme biçimlerinin, içinde doğdukları sosyo-politik ve kültürel ortamın etkileşimini tespit için müelliflerin biyografileri ele alınacak, bir sonraki bölümde ise bu yöntem ve tasnif biçimlerinin tefsir ilmine katkısı ele alınacaktır.

BİRİNCİ BÖLÜM

ZERKEŞÎ VE SUYÛTÎ’NİN HAYATLARI VE İLMİ KİŞİLİKLERİ

1. Zerkeşî’nin Hayatı ve Eserleri

Eserleri analiz edilen ya da hakkında teoriler üretilen bir şahsiyetin kimliği, kimliğinin olu- şumundaki bireysel ya da çevresel etkenler incelenmeden ya da bilinmeden yapılacak değerlen- dirmeler eksik kalacaktır. Neticede zaman ile ilintisiz olamayacağı için her şahsiyet, bir anlamda ibnu’l-Vakt’tır1

.

Bu bölümde, Zerkeşî ve Suyûtî’nin hayatları ve ilmi kişilikleri incelenecektir. İslam ilimler tarihinde meşhur olmaları hasebiyle iki yazarımızın hayatı üzerine araştırmalar yapıldığı için2

, aktarılması gereken bilgiler ile iktifa edeceğiz.